ADANA

 

 

 ADANA

 

Adana, Türkiye‘nin bir ili ve en kalabalık altıncı şehri. 2015 yılı verilerine göre, 2.183.167 nüfusa sahiptir. Şehir merkezi,Akdeniz‘den 30 km içeride Seyhan Nehri‘nin üzerinde bulunmaktadır. Akdeniz sahil şeridinde ise Karataş ve Yumurtalık (Ayas) ismi ile iki adet sahil ilçesi bulunmaktadır. Yine Akdeniz üzerinde bulunan Ceyhan ilçesinde ise ticari amaçlı liman bulunmaktadır.

Doğudan batıya 100 kilometre boyunca uzanan Adana-Mersin Büyükşehir Bölgesi, 3,45 milyon nüfusa sahiptir. Türkiye’deki altıncı büyük metropolitan alan olup ülkenin önde gelen bir ticaret ve kültür merkezidir.

Maden zengini 4. bölge olan Adana; kromdemirmanganezkurşun ve çinko yatakları açısından önem taşımaktadır.

Adana’nın merkezi; Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay illerini kapsayan coğrafi, ekonomik ve kültürel bir bölge olan Çukurova‘nın merkezinde bulunur. Yaklaşık 5,62 milyon insana ev sahipliği yapan bölgenin büyük bir bölümü, tarıma oldukça elverişli, geniş ve düz bir arazidir.

Birçok kaynağa göre Adana ismi Hitit İmparatorluğu egemenliğindeki Kizzuvatna krallığının Adanya URU adlı şehrinin isminden türemiştir. Başka iddialar ise ismin; Mısır‘dan gelip Yunan şehri Argos‘a yerleşen mitolojik Yunan kabilesi Danaoi ya da efsanevi karakter Danaus‘la ilgili olduğu şeklindedir. Danaja adındaki bir ülkeyle bağlantılı olan erken Mısır metinleri Thutmosis II (MÖ 1437) ve Amenophis III (MÖ 1390-1352)’dan kalan yazıtlardır. Miken Uygarlığı‘nın çöküşünden (MÖ 1200) sonra Ege‘deki bazı mültecilerKilikya sahillerine gitmişlerdir. Dananayim ya da Danuna sakinleri; Ramesses III hükümdarlığı sırasında MÖ 1191 yılında Mısır’a saldıran bir grup denizci olarak tanımlanır. Denyen ise Adana şehrinin sakinleri olarak bilinir. Ayrıca söz konusu ismin PIE dilinde da-nu (nehir) Dana-na-vo (nehir kenarında yaşayan insanlar) (İskitli göçmenler) ve Rigveda (Danavas)’da yaşayan iblisler ile bir bağlantısı olması mümkündür.

Homeros‘un İlyada‘sında şehir Adana olarak anılır. Helenistik dönemde Kilikya’daki Antiohya ya da Antiochia ad Sarum Sarus üzerindeki Antiohya”) olarak da bilinirdi. The Helsinki Atlas editörleri Adana’yı geçici olarak Quwê olarak tanımlamışlardır (çünkü çivi yazısı kitabelerinde o şekilde belirtilmiştir). İsim bazı kaynaklarda aynı zamanda Coa olarak da gösterilir ve Kitab-ı Mukaddes‘te belirtilen Kral Süleyman‘ın atlarını temin ettiği yer olduğu yönünde yaklaşımlar bulunmaktadır. Şehrin Ermenice ismi Ատանա Atana ya da Ադանա Adana ‘dır.

Bir antik Grek-Roman efsanesi‘ne göre Adana ismi kökenini; Seyhan Nehri (Sarus) yakınlarında bir yere gelip Adana’yı kuran Uranus‘un iki oğlu Adanus ve Sarus’tan almaktadır. Şehrin ismine ilişkin daha eski bir efsaneye göre ise AkadSümerBabilAsur ve Hitit mitolojileri tarafından ormanın yakınlarında yaşadığına inanılan ve Tesup veya Ishkur olarak da bilinen gök gürültüsü tanrısı Adad‘ın ismi bu bölgeye verilmiştir. Bu savı kanıtlayan Hititlilerin isimleri ve el yazmaları o bölgede bulunmuştur. Bu teori Gökgürültüsü Tanrısı’nın çok fazla yağmur getirmesi ve bu yağmurun bölgeye büyük bir bolluk sağlamasından beridir devam eder. Bu tanrı yörenin sakinleri tarafından sevilir ve saygı duyulurdu. Onun şerefine, söz konusu bölge “Uru Adaniyya;” diğer bir deyişle “Adana Bölgesi” olarak anılmaya başlanmıştır.

Ali Cevad’ın ‘Memalik-i Osmaniye Coğrafya Lügatı’na göre ise Adana’da yaşayan İslamlar, Adana ismini, Harun Reşid’in vali nasb ettiği Ebu Süleym Ezeni’ye nisbet etmektedir. Aynı kitaptaki bilgilere göre yerleşik Rumlar, Adanus Sarus adlı iki kardeşin adını öne çıkarırlar.

 

adana2

Adana Şehir İçinde Gezilecek Yerler

Adana Taş Köprü: Adana’nın sembol yapısı Taş Köprü taaa Roma döneminde yapılmış, günümüzde Seyhan ve Yüreğir merkez ilçelerini birbirine bağlayan tarihi bir yapıdır. Birkaç sene öncesine kadar araç trafiğine de açık olan yapı bu özelliğiyle Dünya’nın araç trafiğine açık en eski köprüsüdür. 21 gözlü inşa edilen köprünün kara kısmı dolgularla küçülerek bugün 14 gözlü olarak ayaklı tarih olarak şehrin tam ortasında heybetiyle dikilmektedir.

 

Adana Ulu Cami: (Ramazanoğlulları Cami): Adana’nın sembol yapılarındandır. Tarih dersleri boyunca anlatılan beylikler var ya, hah onlardan Ramazanoğulları döneminde; 1541’te tamamlanmış tarihi bir yapıdır. Mimarisi Selçuk ve Memluk tarzını taşır. Merkez Camii’den önce Adana’nın en büyük camisidir.

 

Adana Merkez Sabancı Camii: Seyhan Nehri’nin hemen kıyısında, aynı isimli Adana Merkez Park’ın yanında camii Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun en büyük camisidir. 99 metre yükseklikteki 6 minaresi ile etkileyici bir eserdir. Hakkında detaylı bilgi yazımız ileride eklenecek.

 

Adana Arkeoloji Müzesi: Tarih boyu defalarca kez taşınmış olup, şu an şehrin merkezinde Reşatbey’de ziyarete açıktır. Çukurova bölgesindeki arkeolojik kazılardan çıkan eserler sergilenir. Giriş 5 TL olup müze kart geçerlidir, ancak 2014 itibariyle geçici olarak ziyarete kapalıdır.

Adana Merkez Park: Sabancı Merkez Camii ile birlikte nehrin kenarında yer alan devasa alan gerçekten botanik bir nefes alanıdır. Oldukça geniş çim alanda, çeşitli ağaçlar ve doğanın huzuru Avrupai merkez kent park kültürünün önemli bir örneğidir.

 

Tarihi Kazancılar Çarşısı: Büyük Saat’in yanında yer alan tarihi çarşı, geleneksel Anadolu kapalıçarşı örneklerinin eskilerinden biridir. Bakırcıların ve kazancıların çarşısı olsa da günümüzde gündelik ihtiyaçlara yönelik her türlü dükkan bulunur.

Büyük Saat: 32 metre uzunluğu ile Türkiye’nin en büyük saat kulesidir. 1881’de inşasına başlanıp 1 yılda hizmete açılmıştır. Malum o dönem saat kuleleri modernleşmenin sembolüdür. Kendisinden 5 sene sonra inşa edilen ülkemizin en büyük ikinci saat kulesi Dolmabahçe Saat Kulesi’nden (27 metre) 5 metre daha uzundur. Şehrin çarşı bölümünde yer alır. Belediyenin armasında yer alan kule budur.

 

Adana Çarşı Hamamı: Büyük saatin karşısındaki hamamın önü dükkanlarla kapatılmıştır. Yine Ramazanoğulları döneminden kalan haman 1529’dan beri açıktır. Şuanda da yarım gün kadınlara, yarım gün erkeklere hizmet veren özel işletmedir.

Adana Etnografya Müzesi: Çukurova’nın yerlileri ve Toroslar’ın yerlileri sayabileceğimiz yörüklere yönelik tarihi eşyaları barındıran müze 1983’te açılmış, şehir merkezi Kuruköprü Mahallesi’ndedir. Bizi içindekilerden ziyade 1845’te inşa edilmiş bir kilise olan binası etkiler. Giriş ücretsizdir.

 

 

Yazan : Cengiz KOŞAK

HİT 2 NÖ

20141222012

Erzurum’da “Kadına Şiddet Hayır” Semineri

Erzurum’da ‘’Kadına şiddete hayır’’ semineri düzenlendi.

Erzurum'da 'Kadına Şiddet Hayır' Semineri

Erzurum‘da “Kadına şiddete hayır” semineri düzenlendi. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) Müdürü Kerim Kunt, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla ilişkiler ve Tanıtım öğrencileri tarafından Recep Tayyip Erdoğan Kültür Merkezi’nde eğitim alan kadın kursiyerlere yönelik düzenlenen “Kadına Şiddete Hayır” konulu seminere konuşmacı olarak katıldı.

Kunt, burada yaptığı konuşmada, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gereği açılan ŞÖNİM’in, şiddet olgusunun nedenleri, varlığı ve sonuçlarıyla tek elden ve çok yönlü mücadele edilebilmek amacıyla kurulduğunu söyledi.

ERZURUM’DA YILDA BİN 800 KADIN FİZİKSEL ŞİDDETTEN DOLAYI BAŞVURU YAPIYOR

Erzurum’da bir yıllık süre zarfında yaklaşık bin 800 kadına şiddet vakasıyla karşılaştıklarını belirten Kunt, şiddet gören kadınların sadece yüzde 15’lik kesiminin ilgili kurumlara başvurduğunu anımsattı.

Yılda bin 800 kadının ağır şiddetle adli mercilere başvurduğunu hatırlan Kunt”Öncelikle kadınlara şiddetin ne olduğunu anlatmamız gerekiyor. Şiddet, fiziksel, psikolojik, ekonomik boyutlarda karşımıza çıkabiliyor. Şiddetin ortaya çıkmasını önleyici hizmetlerimizin yanı sıra şiddet gören kadınlarımıza yönelik çalışmalarımız devam ediyor. 183 numaralı hattımızdan bu konudaki şikayetleri alıyoruz. Erzurum‘da bir yıl içerisinde ağır darptan dolayı bin 800 kadın başvuru yapıyor. Şiddet gören kadınların sadece yüzde 15’i ilgili mercilere başvuruyor. Bu realite, bin 800 olan kayıtlı şiddet rakamının başvurmayanlar göz önüne alındığında daha da artacağını gözler önüne seriyor. Kadınlar şiddetle ilgili konularda kurumumuzdan 24 saat ücretsiz hizmet alabilirler” dedi.

YEDİ GÜN 24 SAAT ESASINA GÖRE HİZMET YÜRÜTÜYORUZ

Kunt, çalışmalarını “tek kapı” sistemi ile yedi gün yirmi dört saat esasına göre yürüten merkezde, kadının ekonomik, psikolojik, hukuki ve sosyal olarak güçlendirilmesine odaklı faaliyetler yürütüldüğünü ifade etti.

Kunt şunları söyledi:

“Şönim’lerin şiddetin önlenmesi bakımından bilinçlendirme ve yönlendirme, korunan kişilere destek sağlanması bakımından mağdur desteği ve danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra şiddet uygulayana yönelik rehabilitasyon ile mağdurların topluma entegrasyonunu sağlayıcı tedbirleri geliştirme görevleri de bulunuyor.”

Seminerde ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nde görevli sosyolog Yunus Emre Akgül tarafından Aile İçi İletişim konulu sunum gerçekleştirdi.

Seminer soru cevap kısmıyla soma erdi.

İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencileri, seminer sonunda kadına yönelik şiddet fotoğraflarının yer aldığı sergi ve kokteyl düzenledi. – ERZURUM

Kaynakhttp://www.haberler.com/erzurum-da-kadina-siddet-hayir-semineri-8385114-haberi/