ANTALYA/MERKEZ

ANTALYA

kaleici
Antalya, Türkiye’nin bir ili ve en kalabalık beşinci şehri. 2014 itibarıyla 2.222.562 nüfusa sahiptir.Tamamı Akdeniz Bölgesi’nin batısında yer alır ve Antalya Körfezi’yle Batı Torosların arasında kurulmuştur. Yüz ölçümü bakımından Türkiye’nin altıncı büyük ilidir.[1] Güneyinde Akdeniz, batısında Muğla, kuzeyinde Burdur ve Isparta, kuzeydoğusunda Konya, doğusunda ise Karaman ve Mersin illeri vardır.
Antalya şehri, 1980 yılından itibaren ve uygun iklim koşulları ve turizm etkinlikleri nedeniyle hızla gelişmiş ve buna paralel olarak il de günümüzde Türkiye’nin beşinci kalabalık ili olmuştur.[2] Antalya’da ekonomik hayat büyük oranda ticaret, tarım ve turizme dayalıdır.
Antalya ilinin kapsadığı bölge tarih öncesinden günümüze dek pek çok medeniyeti barındırmıştır ve Türkiye’de en çok antik kent bulunan ildir.[3] Sırasıyla Likyalılar, Lidyalılar, Pamfilyalılar, Bergamalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve son olarak da Türkiye Cumhuriyeti hakimiyetinde bulunan Antalya bu medeniyetlerin hiçbirine başkentlik yapmamıştır.[4]
İlin tamamı Akdeniz Bölgesi’nin Antalya Bölümü’nde yer alır ve Akdeniz ikliminin etki sahasındadır. Yerleşim yerleri haricindeki il topraklarının büyük kısmı tahıl tarlalarıyla kaplı platolardan oluşur.[5]
Türk Silahlı Kuvvetleri Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 3. Piyade Eğitim Tugayı Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Hava Meydan Komutanlığı Antalya’da bulunmaktadır.[6][7]
TARIM
Antalya ili sahip olduğu Antalya Ovası ile tarımsal potansiyel ve ekolojik uygunluk açısından Türkiye tarımında önemli bir yere sahiptir. Antalya topraklarının beşte birinde tarım yapılan bir bölgedir.[80]
Antalya’da tarım yapılan yerleri kıyı kesimi ve kıyıdan uzak kesimler olarak ayırırsak kıyı kesminde portakal, muz, avakado gibi tropikal bitkilerin yetiştirilebilmesinin yanında sera tarımına da uygundur. Ama kıyıdan uzak kesimlerde ise elma, armut, ayva gibi soğuğa dayanıklı meyve türleri yetiştirilebilir. En çok yetiştirilen tarım ürünlerinin başında domates, hıyar ve portakal gelir.
Antalya ili yıllık 3.368.357 ton sebze üretimiyle Türkiye’deki üretimin %13,4’ünü; 1.011.917 ton meyve üretimiyle Türkiye’deki üretimin %6,06’sını karşılar. Diğer bitkisel kalemler gözönüne alındığında Antalya, Türkiye’nin yıllık tarım ihtiyacının %4,41’ini karşılar.[81]
Kentin hızlı gelişmesine paralel bir süreç yaşayan tarım sektörü kendi yapısında da derin değişimlere uğramıştır. 1970 yılında nüfusun dörtte üçü tarımsal sektörlerden geçiniyorken 2000 yılında bu oran %49’a düşmüştür.[82]
TURİZM
Antalya Türkiye’de İstanbul’la birlikte turizmin lokomotifi konumundadır. Antalya, dört mevsimde de turizm olanaklarının ve tesislerinin olduğu bir ildir. Antalya’da kültür turizmi başta olmak üzere deniz, spor, sağlık, kış, kongre, yayla, mağara, kamp ve inanç turizmi yapılabilmekte bu turizm seçenekleri için tesisler bulunmaktadır.[91]2010 yılı turizm istatistiklerine göre Antalya, dünyada en çok ziyaret edilen dördüncü il durumundaydı. Antalya iline 2013 yılında 11.535.762 turist gelmiştir.[92]
Antalya’da kültür turizminin ağırlıklı olarak yapılacağı yerler Antalya’nın batıdaki Kaş’tan doğudaki Gazipaşa’ya kadar uzayan kıyı şeridinin çeşitli yerleridir. Bu bölgede onlarca antik kent, tarihi yapı, tarihi cami ve kiliseler bulunmaktadır.[93] Antalya’da deniz turizmi de yine kıyı şeridi boyunca yapılmaktadır. Bu bölgede kıyı turizmiyle beraber deniz turları da yapılabilmektedir. Deniz turizminin en bilinen noktaları Kleopatra, Konyaaltı ve Lara plajlarıdır.[94]
Spor turizmi bakımından Antalya popüler sporlara evsahipliği yapan bir ildir. Başta futbol, tenis, ve golf olmak üzere her yıl yüzlerce sporcu ve takım Antalya’yı tercih etmektedir. Antalya, bu sporların tesislerine sahip olduğu gibi sporculara ve yetkililerine verilen seminerlere de ev sahipliği yapmaktadır. Antalya, 2009-2010 döneminde judo, halter, eskrim,voleybol, badminton ve benzeri pek çok alanda 39’u uluslararası, 66’sı ulusal, 27’si millî takım kampı ve 45’i kurs ve seminer olmak üzere toplam 177 etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca Antalya 2003-2008 yılları arasında Dünya Ralli Şampiyonası’na ev sahipliği yapmıştır.[95]
Antalya yaz turizmiyle öne çıksa da kış turizminde de ülkenin önde gelen illerindendir. Antalya’daki Saklıkent Kayak Merkezi ve Alanya’daki Akdağ Kış Sporları Turizm Merkezi Antalya’yı kış turizminde önde tutan tesislerdir.[96]
Kongre turizmi bakımından Antalya ulaşımın kolaylığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliği pek çok turizm ve dinlenme imkânı sunması ve toplamda 106.000 koltuğu aşan bir kapasitesi ile dünyanın her tarafından gelecek konuklar için önemli toplantıların yapılabileceği olanağa da sahiptir.[97]
Dar bir alanda hem denize hem de büyük yükseklikteki dağlara sahip olan Antalya’da yayla turizmi de Finike’den başlayarakAlanya’ya kadar uzanan coğrafyanın yüksek yerlerindeyapılabilmektedir.[98] Ayrıca Torosların eteğinde kurulan Antalya’nın dağları ana iskelet bakımından genellikle kireç taşlarından (kalkerlerden) oluşmuştur. İldeki mağaraların büyük bir çoğunluğu da bu kireç taşı formasyonları içinde gelişmiştir. Antalya’da yaklaşık 500 kadar mağara tespit edilmiştir. Antalya da mağara turizmi de yapılabilmektedir. Antalya’da turizme açılan 3, turizme açılmayı bekleyen ya da yerel imkânlarla açılmış olan 28 tane mağara vardır.[99]
Antalya’da inanç turizmi gelişme gösteren bir turizm koludur. Antalya’da özellikle Selçuklu döneminden pek çok cami vardır. Bunlardan Murat Paşa Camii ve Yivli Minare Camii en çok bilinen camilerdir. Antalya’nın batısındaki Demre’de Noel Baba Kilisesi; doğudaki Alanya’daysa 1400 yıllık Aya Yorgi Kilisesi bulunmaktadır.[100][101] Bunun dışında Serik’e bağlı turizm merkezi Belek, Serik’te 2004’te özel bir girişimle Dinler Bahçesi isimli ibadethane açılmıştır.[102] Kudüs’ten sonra üç dinin buluştuğu ikinci nokta olan bu bahçede üç semavi dinin (Hristiyanlık, İslam ve Musevilik) ibadethaneleri yan yana mevcuttur.[103]
MUTFAK
Son sekiz yüzyıllık tarihsel süreçte, Türkler döneminde, Antalya ve çevresinde geçerli mutfak, yemek-içmek kültürü, kimi noktalarda süreklilik, kimi noktalarda ise değişiklik göstermiş, ancak daimî bir şekilde çevresindeki kültürlerden etkilenmiştir. Antalya yemekleri beş grup halinde görülür: Çorbalar, sebze yemekleri, etli ve otlu yemekler, deniz ürünleri.
Antalya mutfak kültürü, 20. yüzyıl başlarına kadar kendi kimliğini kültür ve düşünce tarihinin bir düsturu sayılan ‘süreklilik içinde değişim ve dönüşüm’ içinde yaşatmıştır. Bütün bunlar, kültürün karşılıklı etkileşim coğrafyası içinde oluşmuştur. Örneğin, Giritliler, Antalyalılara zeytinyağı yapmayı öğretmişlerdi. Bundan önceki dönemde ise Antalya halkının yemekleri için susamyağı kullanılırdı.[189] Doğal olarak bu kültürler birdenbire ortadan kalkıp gitmemiş, zaman içinde biri diğerinin yerini almıştır. Önceki dönemde Antalya Kaleiçi mutfağının oldukça geniş olduğunu, mutfakların da içinde birkaç aileyi barındıran bir büyüklükte iken, Antalya ailesi ufalıp küçüldükçe, bu değişimden doğrudan Antalya mutfağının da etkilenmeye başladığını, küçüldüğünü görüyoruz. Bu dönemde Kaleiçi evlerinde biri alt katta, diğeri üst katta olmak üzere genelde iki mutfak bulunuyordu. Alt katta temizleme ve yıkama işleri yapıldıktan sonra, her şey temizlenmiş, ayıklanmış veya yıkanmış olarak üst kattaki mutfağa taşınıyor ve hem alt hem de üst katta mermer döşeli tuvaletler bulunuyordu.[190]
Yöreye özgü yemekler arasında köftenin yanında meze olarak tüketilen piyaz ile; arap kadayıfı, karpuz kabuğu reçeli, bergamot reçeli gibi tatlılar sayılabilir.[191] Bu yöredeki tarhana, kekikli, göce, yarpızlı, yarma tarhana çorbaları; şakşuka, aside, kabak çintmesi, keşkek, alafaşı,boranı (yöredeki adıyla borana), softalar aşı, labada aşı, domates civesi yemekleri, kabak tatlısı, palize, öküz helvası, kıvrım, fıtır, kirkitle, bestel tatlıları; kapama ve bastarya börekleri ile hilbeş, tarator ve kölle mezeleri çokça tüketilen bir çoğunluğu yöreye özgü olan yemeklerdir.[192]

KAYNAK;http://tr.wikipedia.org/wiki/Antalya

ACUN ILICALI

ACUN ILICALI
Acun Ilıcalı (d. 29 Mayıs 1969, Edirne), Türk yapımcı ve sunucu. Acun Medya’nın kurucusu ve sahibidir.
YAŞAM ÖYKÜSÜ
Acun Ilıcalı, Ergün ve İlknur Ilıcalı’nın ikinci oğulları olarak, 29 Mayıs 1969’da Edirne’de doğdu. Ömer Cenker acun-ılıcalıIlıcalı adında bir ağabeyi olan Ilıcalı’nın ailesi Erzurum’un Ilıca ilçesindendir. İlkokul ve ortaokul hayatı Edirne İstiklâl İlköğretim Okulu’nda geçmiştir.Kadıköy Maarif Koleji orta bölümünü ve Kadıköy Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nin İngilizce öğretmenliğibölümünü kazanmıştır. Fakat o okulda okumayıp, televizyonculuğu seçmiştir.

2005 yılında, 36 yaşında vergi rekortmenleri arasına girdi.
2011 vergilendirme döneminde gelir vergisi listesine konuşmacı, sunucu gibi faaliyetlerden oluşan geliri için 2 milyon 836 bin 191 lira gelir vergisi tahakkuk ettirilen Acun Ilıcalı listeye 62. sıradan girdi.[1]
On dokuz yaşında evlenmiş ve bu evlilikten Banu adında bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir. Yirmi bir yaşındayken, kızı doğduktan dokuz ay sonra ailesini kaybetmiştir. Daha sonra ilk eşinden boşanmıştır.[2] İkinci evliliğini ise 2003 yılında Zeynep Ilıcalı’yla yapmıştır ve bu evliliğinden ise Leyla ve Yasemin adlarında iki kız çocuğuna sahiptir.2013 yılında ise sevgilisi Şeyma Subaşı’ndan Melisa adında bir kız çocuğu olmuştur.
KARİYER
1995 yılında bir kot dükkânı açarak ticarete atılmış; fakat iflas etmiştir. Bir arkadaşı vasıtasıyla İlker Yasin’le tanışan Ilıcalı, futbol bilgisiyle onu etkilemeyi başarınca denenmek üzere işe alınmıştır. Beşiktaş muhabiriyken futbolcularla samimi olup özel röportajlar yapmayı başarınca yıldızı parlamış ve daha sonra Şansal Büyüka’nın ekibine transfer olmuştur. Televole’nin spor magazin programı olduğu yıllarda bu program içerisinde kendine ait bir bölüm sunmaya ve bu bölüm dâhilinde dünyayı dolaşmaya başlamıştır. Ardından bu bölümü 2002 yılında Acun Firarda adı altında ayrı bir program yaparak sunmaya devam etmiştir. Bu kapsamda yüz beş ülke gezmiştir[1]. 2005 yılında Acun Medyaadlı prodüksiyon şirketini kurmuştur; Fear Factor, Survivor Kızlar – Erkekler, Survivor Türkiye – Yunanistan, Survivor Aslanlar – Kanaryalar, Var mısın Yok musun, Devler Ligi,Yetenek Sizsiniz, Yok Böyle Dans, Survivor Ünlüler – Gönüllüler ve O Ses Türkiye programlarının yapımcısı, jürisi ve sunucusu olmuştur. Ayrıca Uğur Dündar’ın sunmuş olduğuYoksa Rüya mı? ve Behzat Uygur’un sunmuş olduğu Söyle Söyleyebilirsen programlarının yapımları da Acun Ilıcalı tarafından gerçekleştirilmiştir.Yine 2014 yılı yeni sezonda izleyicisiyle buluşmaya hazırlanan Ütopya adlı bir yarışmaya imza atmıştır. Ayrıca başta Türkiye’deki üniversiteler olmak üzere, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde stand-up gösterileri yapmıştır; bu gösterilerinde meslek hayatı boyunca başına gelenleri mizahi bir dille izleyicilere aktarmıştır. 2014 yılında TV8 adlı kanalı satın almıştır. TOBB Genç Girişimciler Kurulu Üyesidir.[3]
ÖDÜLLERİ
• En İyi Erkek Sunucu Altın Arılar Ödülü
• Ilıcalı, 2007 yılında Kadıköy Maarif Koleji ve Anadolu Lisesi Mezunlar Derneği tarafından Kristal Martı ödülüne layık bulunmuştur.
KAYNAK;http://tr.wikipedia.org/wiki/Acun_Il%C4%B1cal%C4%B1

HALKLA İLİŞKİLER NEDİR?

                                                                     Halkla ilişkiler bir işletmenin, kurumun ya da örgütün bağlantı kurduğu ya da kurabileceği kimsimages (2)elerin anlayış, sempati ve desteğini elde etmek ve bunu devam ettirmek için yaptığı sürekli ve örgütlenmiş bir yönetim fonksiyonudur. Temelinde ikna, retorik, algı kavramları yatmaktadır. Kısa tanımıyla, kurumların kitlelerle iletişim kurmak amacıyla yürüttükleri, pro-aktif ve re-aktif olarak sürdürülebilen, kamu yararı esas alınarak devam ettirilen düzenli faaliyetlerdir. Bilinen adıyla “PR” olarak ifade edilmektedir.

Halkla ilişkiler işletmenin hizmet verdiği kitle ile daha etkili iletişimde bulunmak üzere başvurduğu bir yöntem; bir işletmeyi iç ve dış müşterilere, bağlantılı olduğu kişilere sevdirme ve saydırma, belirli bir tutumu benimsetmeye halkı inandırma sanatıdır.

Halkla ilişkiler sıradan olmakla önemli olmak arasındaki farktır; işletmenin olumlu bir imaja sahip olması için gerekli tanıtım politikasının saptanması, işletmenin bu doğrultuda yönlendirilmesi, insan grupları ve işletme arasında bilgi akışının sağlanması ve bu bilgi akımının gerekli etkinliği kazanarak amaçlanan sonuca ulaşması için yapılan plânlı faaliyetlerdir.

Halkla ilişkiler uzmanları örgüt yönetimine halkın düşünce ve tutumlarıyla ilgili bilgileri getiren, girişimci fikirler üreten, tanıtma kampanyaları geliştiren, kampanyaları yönetim politikasına uygun olarak yöneten kişilerdir. Halkla ilişkiler uzmanlarının özellikleri arasında; yaratıcılık, inisiyatif, düşünceleri açık ve basit şekilde yazarak/konuşarak iyi ifade edebilme temel şartlarının yanı sıra, kamu ve özel sektör örgütlerinde danışmanlık yapabilme, halk ile olumlu ilişkiler tesis ve idame edebilme, karar verme ve problem çözme, araştırma becerileri sıralanabilir. Halkla ilişkiler uzmanları; dışa dönük, kendine güvenen, insan psikolojisi ve motivasyonundan anlayan, rekabetçi, esnek ve takımdaş özellikli olmalıdır.

Halkla ilişkiler kavramı, ilk Fransa’da ortaya çıkmıştır; ancak daha çok Amerika Birleşik Devletleri’nde rağbet görmüş ve üzerinde çalışılmıştır. Günümüzde artık ağırlıklı olarak basın ilişkileri kapsamında faaliyetler yürütülmektedir. Son yıllarda internet ve sosyal ağların da dahil olmasıyla, kitlelerle basın ve web aracılığıyla yürütülen karşılıklı, geri bildirime dayalı, simetrik iletişim faaliyetleri halini almıştır.

Temelinde dört ana modelden yola çıkar; Basın ajansı modeli, kamuyu bilgilendirme modeli, iki yönlü asimetrik model, iki yönlü simetrik model.

Günümüzde uygulanan temel model; karşılıklı iletişime ve geri bildirime (feed-back) dayalı olan iki yönlü simetrik modeldir.

Halkla ilişkiler çalışmalarını yaparken, propoganda yapmaz, ancak ikna edici ve dürüsttür. En çok karıştırıldığı kavramlar arasında Pazarlama, Reklam, Satış Teşviği ve Propoganda bulunmaktadır. Şirketler, odaklanma açısından herkesi ele alamaz, daha doğrusu bu imkânsızdır. Bu nedenle çeşitli iletişim modelleriyle mesajını sınırlı sayıda insana veya insan topluluğuna iletmek durumunda kalır. Belli bir hedef kitleye hitap eder.

Halkla ilişkiler karması, pazarlama karmasıyla karıştırılmamalıdır. Pazarlama karması; ürün, fiyat, tanıtım ve konumlanmadan oluşurken, halkla ilişkiler karması; duyurum, kurumsal reklamcılık, basın sözcülüğü, lobicilik, yönetim danışmanlığı ve çeşitli kamu yararına faaliyetlerden oluşur.

KAYNAK: tr.wikipedia.org/wiki/Halkla_ilişkiler