TENİS

                                                TENİS

Tenis, raket ve topla iki kişi arasında ya da ikişer kişilik iki takım arasında oynanan olimpik bir spor. Oyuncular raketleri ile içi boş lastik bir topu ağ (net) üzerinden rakibinin sahasına (korta) atmaya çalışırlar. Kurallar dahilinde en çok puanı alan oyuncu kazanır.

maria-sharapova-ve-tenis_187980 novak-djokovic-abierto-australia-tenis

Kökleri Ortaçağ Fransa’sında elle oynanan bir oyuna dayanan ancak bugünküne oldukça yakın şekilde 1800’lü yıllar İngiltere’sinde oynanmaya başlayan oyun, öncelikle İngilizce konuşulan ülkelerde yayılmıştır. Tenis bugün bir olimpiyat sporu olup, her seviyeden, her yaştan ve her ülkeden oyuncusu bulunmaktadır.

Tenis dikdörtgen düz bir kortta genellikle beton (sert), kil (toprak), çim veya ahşap bir yüzeyde oynanır. Profesyonel teniste kortlar belirli ölçülere göre yapılmak zorundadır.

                   Etimoloji

Tenis sözcüğünün kökeni Anglo-Fransızca tenetz (bekle ve yakala) sözcüğüne dayanır. Bu sözcük de aynı anlamdaki Eski Fransızca “tenez” sözcüğünden gelir. 14. yüzyılda Fransız şövalyelerin bir topa avuç içi ile vurmak suretiyle oynadığı ve “avuç içi oyunu” olarak bilinen bir oyunda oyuncular birbirlerine tenetz! diye bağırırlardı. Bu nedenle izleyiciler zamanla oyunu bu nida ile özdeşleştirdiler.

                        Kort

 Tenis kortunun ölçüleri. 8,23’lük kısım tekler, 10,97’lik kısım çiftler içindir.

Profesyonel bir tenis kortu dikdörtgen şeklindedir ve 23,77m (78 feet) uzunluğunda, 10,97 m (36 feet) genişliğindedir. Tekler müsabakası için genişlik 8,23 m (27 feet)‘dir.

Kort 1,07 metre (3 1/2 feet) yüksekliğindeki iki direğin üzerinden geçen çelik tel veya kordona asılmış ağ (net) ile ortadan ikiye ayrılmıştır. Ağ gergin olmalı, direkler arasını tamamen doldurmalı ve topun geçmeyeceği kadar sık dokunmuş olmalıdır. Ağın orta yüksekliği 0,914 m (3 feet) olup, fileyi tutan çelik telin üzerinden geçerek yere sabitlenen bir “orta bant” ile ağın yüksekliği ve gerginliği ayarlanır. Ağın üzerindeki çelik tel, bir bant tarafından (ağ bantı) örtülmüş olmalı, ağ bantı ve orta bant tamamıyla beyaz olmalıdır. Fileyle ilgili kurallar arasında şunlar yer alır:

  • Çelik telin veya kordonun çapı en çok 0,8 cm (1/3 inç) olmalıdır.
  • Ortada bulunan ağ bandının genişliği en çok 5 cm (2 inç) olmalıdır.
  • Ağ bandının genişliği, çelik telin her iki yanından da aşağıya doğru en az 5 cm (2 inç), en çok 6,35 cm (2.1/2 inç) olmalıdır.

tenis-kortu-c3814

Kortların genişliğini belirleyen çizgilere sınır çizgileri denir. Bunların ortasındaki küçük işaretin adı ise çilekeş çizgisidir. Bu çizgilerin kalınlığı 5 cm dir.

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Tenis

MUĞLA/Bodrum/Gümüşlük

MUĞLA

    Muğla, Türkiye’nin bir ili ve en kalabalık yirmi dördüncü şehridir. 2013 itibarıyla 866.665 nüfusa sahiptir. Ege Bölgesi’nde, topraklarının küçük bir kısmı Akdeniz Bölgesi içine giren, Ortaca, Dalaman, Fethiye, Marmaris, Milas, Datça ve Bodrum gibi tatil yöreleri ile ünlü bir yerleşim yeridir. İlde 13 ilçe bulunur.Antik Karya bölgesinin en eski yerleşimlerinden biri olan Muğla, bilinen tarihi boyunca başlangıçta Anadolu’nun yerli halkı Karyalıların, ardından kısmen ve kısa dönemler halinde Mısır, Asur ve İskit işgallerinin, zamanla da özellikle kıyılarda Helenistik kolonizasyon hareketinin egemenliği altında kalmıştır. Önce Medler, daha sonra Persler Muğla’yı idareleri altında almışlar ve bölgeyi bir satrap aracılığıyla yönetmişlerdir.Muğla, kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve her devirde önemini korumuş bir bölgedir. İslam hâkimiyetinden önceki medeniyetler tarafından Karya, İslam hâkimiyeti sonrasında da Menteşe ismini alan bölgenin ismini nerden aldığı konusu açık değildir.Muğla, Akdeniz iklimi etkisinde kalmaktadır.

       Muğla şehrinin içinde bulunduğu Menteşe Yöresi’nde dağlar denize paralel uzanmaktadır. 800 m. yüksekliğe kadar olan alanlarda ‘Asıl Akdeniz İklimi’ ve daha yüksek alanlarda ‘Akdeniz Dağ İklimi’ hissedilir. Maksimum-minimum sıcaklık değerleri, nemlilik, yağış miktarı ve hakim rüzgar yönleri yerel coğrafi koşullara göre değişmektedir. Metrekare’ye 1000 mm’den fazla yağış alan Muğla, orman oranı bakımından Türkiye’nin en zengin olan yörelerinden bir tanesidir. Ne var ki yağışların büyük çoğunluğu kış mevsiminde düşer ve yaz kuraklığı belirgindir. Dağların denize paralel uzanmasının ve yükseltinin bu yörede Ege Bölgesi’nin genelinin aksine daha fazla olmasının diğer bir sonucu olarak ulaşım doğu-batı yönünde zorlaşır ve nüfus seyrekleşir.

BODRUM

     Bodrum, Muğla ilinin 13 ilçesinden birisi ve ilçenin yönetim merkezidir.İlçe günümüzde önemli bir turizm merkezi olması ile anılmaktadır ki bunda Bodrum’un kendine has bazı özellikleri olması etkilidir. Bodrum sadece Türkiye’de değil dünyada da turizm açısından bilinen bir ilçedir.Bodrum’un antik çağdaki adı Halikarnassos’dur. Türkçe Halikarnas olarak okunmuştur. Aziz Petrus Kalesi(Castle of St. Peter) adı verilen kale ile birlikte şehrin Aziz Petrus’a adanmasıyla şehre Petrium adı verilmiştir. Bu isim zaman içerisinde önce petrum sonrapotrum ve en sonunda Bodrum olarak okunur olmuştur.

Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Mausoleum Halikarnassos şehrinde inşa edilmiştir. Depremler ve istilaların etkisiyle zamanla yıkılan mozolenin mermerden taşları Bodrum Kalesinin yapımında kullanılmıştır. Kaleyi 15. yüzyılda Hristiyan Şövalyeler inşa etmiştir. İnşaat 100 yıllık bir sürede tamamlanmıştır. Papa kalenin bitmesi için kalenin yapımında çalışanlara endülijans kağıtları dağıtmıştır. Bodrum şehri Anadolu toprakları üzerinde en son ele geçirilen hristiyan toprağıdır. Şehir II. Mehmed zamanında kuşatıldıysa da ancak I. Süleyman’ın Rodos Seferi sırasında ele geçirilebilmiştir.

 

Bodrum Kalesi bugün Dünyanın en büyük 2. Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir. Doğu Akdeniz’de ayakta kalan en sağlam kaledir. Bodrum şehri ise pek çok kültürel etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.

GÜMÜŞLÜK

     Gümüşlük, Ege Bölgesi’nde Muğla ilinin Bodrum ilçesinin bir mahallesidir.Son derece temiz denizi, doğal güzellikleriyle el değmemiş ormanların uzandığı bir kıyıda konumlanmış yerleşim merkezidir.

Balık restaurantlarıyla yerli yabancı turistlerin uğrak mekanıdır.Myndos, Bodrum yarımadasının batı ucunda, bugünkü Gümüşlük beldesinin yanındaki Bozdağın üzerinde kurulmuştur. Myndos sözcüğü etimoloji yönünden incelendiğinde “Ana Tanrıça’ya Tapınma” anlamına gelir. Aynı zamanda Luwi dilinde de buradan “Munda” olarak söz edilir. Ayrıca Herodotos’da da bir ilk çağ kenti olarak ismi geçer. Myndos’un arkasındaki tepelerde, uzun burnun ucunda gümüş ocakları bulunuyordu. Daha sonra buraya verilen Gümüşlük ismi de bu maden ocaklarından kaynaklanıyordu. Tarihçi Pausanias’a göre Halikarnassosla beraber Troizen kökenli göçmenlerce kurulmuştur. Plinius ise Eski Myndos diye adlandırdığı alanda Leleg yerleşimi olduğunu söyler. Aslında Myndos’un ilk sakinleri Leleglerdir. MÖ 4. yüzyılda Pers Satrabı Mausollos’un Halikarnassos’a taşımadığı iki Leleg yerleşiminden biridir.

REKLAMIN İLETİŞİM AMACI

 

   Reklam, pazarlama iletişiminin sadece bir öğesidir ve genellikle reklamın iletişim amacı, pazarlamanın diğer öğelerini desteklemesidir. Reklam, potansiyel tüketicilerin marka, ürün ve hizmetlerinden haberdar olmasını sağlayarak, onları sadık bir müşteri haline getirmeye çalışır. Bunun için lazım olan iletişim faaliyetlerini gerçekleştirir. Bu, reklamın iletişim amaçlarından sadece bir tanesidir.

   Reklam, marka, ürün ve hizmetler hakkında, tüketicilerin tutumlarının pozitif olmasını sağlar veya var olan olumlu tutumları daha fazla güçlendirmeye çalışır veya negatif tutumları pozitif yöne çekmeye çalışır. Reklam, tüketicilerde ürün, hizmet veya markaya yönelik ilginin ortaya çıkmasını ve oluşturduğu ilgiden sonra, ürün, hizmet veya markaya sahip olma isteğinin oluşmasını sağlar. Bütün bunlar, diğer tutundurma faaliyetlerine destek olur ve tüketicilerin satın alma kararlarını etkiler. Reklamın iletişim amaçları burada son bulmamaktadır.

   Reklam, tüketicilerle kurduğu ilişkileri daha sonraki aşamalar için de sürdürür. Örneğin, tüketicilerin satış sonrasında, markanın verdiği çeşitli hizmetlerden faydalanmasını sağlayarak, satın alma eyleminin devamını getirmeye çalışır.

   Reklamın iletişim amacı, tüketicilerin reklamları görmeleriyle tepki vermelerini sağlamak değildir. Reklam ilk etapta, tüketicilere marka, ürün ve hizmetlerle ilgili etkin, anlamlı bilgiler vermektedir. Bunlar, günümüzde reklamın benimsediği görüşler doğrultusunda, tüketicilerin ihtiyaçları, istekleri, arzuları dâhilinde planlanmaktadır. Reklam, tüketicilere marka, ürün ve hizmetlerle ilgili anlamlı bilgileri vererek, tüketicinin markaya ilgi göstermesini sağlar. Diğer bir değişle, satın alma durumuna ortam hazırlar. Gerekli ortamın oluştuğunun fark edilmesi halinde, (bu ortam, reklamla ilgili tüketici tutum ve düşüncelerinin ölçülmesiyle aşağı yukarı belirlenmektedir) reklam bu sefer, tüketicilerin istek duymalarını sağlama yönünde çalışmalar yapmaya başlamaktadır.

   Tüketicilerin, marka ürün veya hizmete sahip olma isteğini uyandırmak için, faydalarını, kullanım kolaylıklarını, hissettirdiklerini öne çıkararak bunu oluşturmaya çalışır. Bu noktada da reklam, satın alma davranışını zorlamaz. Yönlendirmez. Çünkü burada amaç tüketicilerde isteğin oluşturulmasıdır.

   Tüketicilerde gereken isteği oluşturup oluşturmadığı, gene reklamla ilgili tüketici tutumlarını ölçerek belirlemektedir. Her iki aşamada reklam, amaçlarını gerçekleştirmiştir. Şimdi sıra, tüketicilerin satın alma eylemini gerçekleştirmelerini sağlamak için, tutundurma faaliyetlerine destek vermek olmaktadır. Yani tüketicilerin satın alma kararını vermelerini sağlayamaya çalışmaktadır. Genellikle reklamın amaçları bunlar olmaktadır. Reklamın amaçlarını aşama aşama gerçekleştirmeye çalışması, rastgele değildir. Bunlar geçmişten günümüze oluşturulan ve reklamın iletişim amaçları noktasında benimsenmiş modellerdir. Reklamın iletişim modelleri, geçmişten günümüze, toplumun yapısında oluşan değişikliklere göre yeniden biçimlendirilmekte ve kullanılmaktadır.

 

 

Kaynak:   http://blog.reklam.com.tr/genel/reklamin-iletisim-amaci/982/

Halkla İlişkiler ve İnsan Kaynakları Yönetimi

 

      Halkla İlişkiler ve İnsan Kaynakları, bir kurumun içinde birbiri ile etkileşim ve gelişim sağlayan, ortak hedeflerde buluşan iki departman. İnsan Kaynakları, çalışanların gelişimini sağlayarak, kendilerine ve kuruluşa fayda sağlamaları için çeşitli çalışmalar yürütüyor. Tam da bu noktada, Halkla İlişkiler, kurum içi iletişimi yerleştirerek, bunu kuruluşun itibarına kadar taşıyabiliyor.

    İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkilerin değerini arttıracak, etkileşim içindeki yolları göz önünde tutarak kesişim noktalarını bulmak, kuruluşlara her zaman değer katıyor.

  Yönetim vizyonlarının ve çizgilerinin değişmesi ve iki disiplinin devam eden gelişimiyle, Halkla İlişkiler ve İK arasında mutlak bir kesişim olduğu daha belirgin hale geldi. İK’nın perspektifinden bakıldığında halkla ilişkiler, insan kaynaklarını motive etmek, işyerlerine çekim gücünü oluşturma unsurlarını etkileyen ve bütünde de kuruluş itibarını yöneten bir alan.

   Kurum içi iletişimin ve imajın oluşumu, insan kaynakları ile kurumsal iletişim tarafından birlikte ortak çalışma ile sağlanır. Kurum içindeki çalışanların gelişiminin sağlanması, yöneticiler ve kurum hakkında bilgi akışı, çalışmalarla ilgili bilgi akışı iki bölümün koordinasyonu ile gerçekleşebilir.

Kaynak :  http://www.halklailiskiler.com/halkla-iliskiler-ve-insan-kaynaklari-good-couple.html