BATMAN/HASANKEYF

Batman Hasankeyf Tarihi Tarihçesi

Hasankeyf il merkezine 37 km. Uzaklıkta tarihi bir yerleşim birimidir Kuzeyinde uzanan Raman sıra dağları ile güneyinde yer alan sıra dağlar arasındaki vadi içerisinde akan Dicle nehri kenarında yer alan Hasankeyf ilçesi Diclenin sağladığı imkanlarla bereketlenmiş bu günkü suskun tarih fışkıran görüntüsü ile izleyenlere geçmiş ihtişamından esintiler sunmaktadır

1926 yılında Gercüş ilçesine Bucak olarak bağlanan Hasankeyf Batman’ın il olmasıyla 18 Mayıs 1990 tarihinde ilçe olarak Batman’a bağlanmıştır. Sanayinin gelişmediği ilçeden göç olmaktadır. GAP kapsamında yapımı programlanan Ilısu barajı suları altında kalacağına ilişkin bilgiler 35 yıldan beri ilçeyi yatırımlardan mahrum bırakır olmuştur. 21 köyün bağlı olduğu Hasankeyf’te yaygın olan dokumacılık sanatı da yok olmak üzeredir.

Vadi içerisinde oluşan verimli tarım alanları sera işletmeciliği için oldukça elverişlidir Tarıma elverişsiz alanlarda meralarda hayvancılık yapılmakta kış mevsiminde göçerlerin kışlağı olan ilçe toprakları bölgede süt ürünlerinin ucuz olmasını sağlar. Ayrıca Dicle nehrinde alabalık avcılığı yapılmaktadır.

İlçe merkezinde 4181 köylerde ise 7240 kişi yaşamaktadır. Tarihi oldukça eskiye dayanan ilçe tarihi hakkında öz bilgi verecek olursak;

HISN-KAYFA (HASANKEYF’İN) KISA TARİHÇESİ
Hısn-Kayfa Dicle nehrinin güney sahilinde Diyarbakır’a Su yolu ile 110 Cizre’ye 85 km. Uzaklıktadır. Hısn kale-hisar anlamındadır. Sonradan kısaltılarak Hısn-Kayfa olmuştur Cumhuriyetin ilanından sonra Türkçe fonotiğe uydurularak Hasankeyf şeklini almıştır. images

Şehrin kimler tarafından kurulduğu kesinlikle bilinmemektedir. Sadece ilk çağda “CEFA“ adını taşıdığı ve bir Süryani Piskoposluğun merkezi olduğu bilinmektedir. İnşa edildiği arazinin kolaylıkla işlenmeye müsait olması yüzünden kasabanın çevresi mağaralarla doludur. Arazinin bu müstesna kabiliyeti daha ilk devirlerde bu tabii mağaraların ilk insanlar tarafından barınma merkezi olarak kullanıldığını göstermektedir. Buna bir de Hasan-Keyf’nın kurulduğu yerin askeri ve iktisadi önemi eklenince kasabanın bütün orta çağ boyunca önem ve kıymetini muhafaza etmesinde amil olmuştur.

Hasankeyf Diyarbakır- Cizre yolu üzerinde Dicle nehrinin doğu kenarındadır. Diyarbakır ile Dicle’nin aşağı kısımlarında şehir ve kasabalar arasında nakliyat ilk zamanlardan beri su yolu ile yapılırdı. Diyarbakır’dan güneye doğru giden anayol Dicle vadisini takip ederdi. Bu iki neden dolayısyla Hasankeyf askeri ve iktisadi önemini asırlar boyunca muhafaza etmiştir. Diyarbakır’dan kalkan Kelekler Hasankeyf yol vermedikçe Güneye inemezlerdi. Yukarıdan gelen karayolu üzerinde de Hasankeyf aynı rolü oynardı. Bu nedenle Hasankeyf Diyarbakır-Cizre kara ve su yolları üzerindeki stratejik ve ekonomik görevini asırlar boyunca elden bırakmamıştır.

İslamiyetin inkişafından sonra Hasankeyf’i fethetmek üzere birçok akınlar yapılmıştır. Hz. MUHAMMED’in (S.A.V.) akrabası Cafer’i Tayyar’ın oğlu imam Abdullah ile ünlü komutan Varkenna Hasankeyf kuşatması sırasında şehit düşmüşler. (H. 65 mezarları Hasankeyf ‘tedir.) Hasankeyf İslam hakimiyetine girdikten sonra sırasıyla Abbasileri  Hamdanilerin Mervanilerin eline geçmiştir.

hasankeyf

Türkler tarafından Hasankeyf’in fethi 1071 Malazgirt Meydan Muhaberesinden sonra olmuştur. Selçuklu Sultanı Alparslan’ın komutanlarından Artuk oğlu Sökmen 1101 yılında burada ilk urartu beyliğini kurmuştur. Tarihçiler bu devri HASAN-KEYF  ARTUKLULARI olarak yönlendirmişlerdir. Hasankeyf önce Artukoğullarına sonra onların “AMİD“ (Diyarbakır) ı fethetmeleri üzerine her iki ülkeye 130 sene başkentlik etmiştir.Bu devlet 1231-32 yılında yıkılana kadar şehri imar etmişlerdir. O devirde halen Dicle köprüsü büyük ve küçük saray kale kapıları ayakta kalan yapılardır. Artukluların burada para bastıkları ele geçen sikkelerden anlaşılmaktadır. Bu Gün Hasankeyf’te harap bir şekilde gördüğünüz kıymetli eserlerden bir çoğu Artukoğuları zamanının hatırasıdır.

1232 yılında Eyyubi Hükümdarı el-Melik el-Kamil şehri zabtederek Artukoğulları hakimiyetine son verdi. Kendisi de 30 sene kadar hükümdar olabildi. Artık büyük Moğol akın başlamıştır. 1301 yılında Moğollar bu meşhur ve mamur şehri zabtederek yağma ve tahrip ettiler. Bu tahrip o derece ağır oldu ki Hasankeyf bir daha eski halini bulamadı. Eyyubiler Moğolların istilası sırasında onlara tabii olarak yine devam etmiştir. Bu gün Hasankeyf’te ayakta olan pek çok yapı bu devre aittir. Sultan Süleyman Camii Kale (Ulu) Camii, Koç Camii ,El-Rızk Camii ,İmam Abdullah Zaviyesi Kızlar Camii bu devre ait yapılardır.

Kısa bir zaman Akkoyunlu hakimiyetine (1461-1482) girdi. Bu gün Hasankeyf’te bulunan Zeynel Bey türbesi Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey’e aittir. Akkoyunlulara ait Hasankeyf’teki tek eser budur.
1516 yılında ebedi olarak Osmanlı hakimiyetine girdi. Osmanlılar şehri kısmen harap olmuş ve eski önemini kaybetmiş halde buldular

KAYNAKÇA:http://www.diyadinnet.com/YararliBilgiler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir