MERSİN

                                                                                                                                                    

Mersin, eski adıyla İçel, Türkiye’nin bir ili ve en kalabalık onuncu şehri. 2015 itibarıyla 1.745.221 nüfusa sahiptir. Büyükşehir belediyesi statüsü bulunmaktadır. Türkiye’nin güneyinde bulunan bir liman kentidir. Mersin Limanı Türkiye’nin en büyük limanıdır.

Kentin kuzeyindeki Yumuktepe höyüğünde yapılan kazılarda birçok katman ortaya çıkarılmıştır. Bunların en eskisi, MÖ 6300’lere, en yenisi ise Selçuklu dönemine tarihleniyor. Kazılardan çıkarılan eserler, Adana Arkeoloji Müzesi ve Mersin Müzesi’nde sergileniyor. Mersin’in tarih sahnesine çıkışı 19. yüzyılın ortalarına rastlamaktadır. Bu dönemde henüz bir köy olan bölge, konar göçer bir Türkmen aşiretine ev sahipliği yapmış ve adını da bu aşiretten almıştır. Ayrıca Kapadokya bölgesinden gelen Rumlar kent nüfusuna hakim hale gelmişler ve 1850’de kentte 5.250 Ortodoks Rum’a karşılık 1.600 Müslüman yaşamaktaydı. Kentin kaderi özellikle Amerikan İç Savaşı sırasında dünyadaki pamuk kıtlığını gidermek amacıyla Çukurova’da gelişen pamuk üretimi ve bölgenin 1866’da demiryolu ağına bağlanması ile değişmiştir. Bu dönemde Mersin hızla, Çukurova’nın tarım ürünlerinin ihraç edildiği bir liman ve ticaret merkezi haline gelmiştir. Şehrin bugünkü durumuna gelmesinde, şu anda azınlık olsalar da Hıristiyan Levantenlerin önemi yadsınamaz. Şehirde halen Levantenlere ait iki katedral bulunmaktadır, Latin-İtalyan Katedrali ve Arap-Ortodoks Katedrali. Ayrıca şehrin kuzeyine Rumlar için bir kilise yapılması da gündemdedir.

KAYNAK: https://tr.wikipedia.org/wiki/Mersin

TURİSTİK YERLER

Cennet Cehennem Mağarası

Silifke Narlıkuyu yakınlarında bulunan Cennet Cehennem Çökükleri veya Cennet Cehennem Obrukları Cennet Cehennem Mağaraları olarak bilinmektedir.
CENNET ÇÖKÜĞÜ
Bir yeraltı deresinin yolaçtığı kimyasal erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur. Elips biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m. ve 110 m. olup derinliği 70 metredir. Çökük tabanının güney ucunda 200 m. uzunluğunda ve en derin noktası 135 m. olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise vardır.
Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabede, bu kilisenin V. yüzyılda Paulus adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana’ya ithafen yaptırılmış olduğu yazılmaktadır. Cennet çöküğünün içine her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle inilir. Kiliseye 300. basamakta varılır. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur.

CEHENNEM ÇUKURU
Cennet çöküğünün 75 m. kuzeyindeki Cehennem çukuru da Cennet çöküğü gibi oluşmuştur. Ağız çember çapları 50 m ve 75 m, derinliği 128 metredir. Kenarları içbükey olduğu için içerisine inmek mümkün olmamaktadır.
Mitolojiye göre; Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon’u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiştir.

KAYNAK: http://www.mersin.web.tr/cennet-cehennem-magarasi

Kanlıdivane

kanlidivane03

Kanlıdivane Mersin’e yaklaşık 50 km. uzaklıkta ve Erdemli – Silifke karayolunun 3 km. kuzeyindedir.
Helenistik Dönem’den, Geç Antik Dönem’e kadar M.Ö 2 ila M.S 7. yüzyıllar arasında yerleşim yeri olduğu anlaşılmıştır. Araştırmalar kapsamında ortaya çıkartılan poligonal örgülü bir sur duvarının varlığının tespit edilmiş olması burada Helenistik Dönem’de bir kale yerleşiminin olduğunu göstermesi açısından önemli bir veri olmuştur.
Kentin çevresinde kurulduğu obruğun içerisinde Armaronxas ailesine ait kaya kabartması vardır. 4 m. genişliğinde 2 m. yüksekliğindeki bir niş içerisinde yer alan kabartmanın sağ tarafında beş satırlık bir yazıt yer almakta olup yazıtta ailenin isimleri yazmaktadır. Obruğun batı duvarlarında ise Kilikya askeri olduğu düşünülen bir savaşçı kabartması yer almaktadır.
Obruğun etrafındaki ana yerleşim yerinde kesme taştan yapılmış bazilikalar, caddeler, kaya mezarları, sarnıçlar yer almaktadır. Yerleşim yerinin güneybatısında M.Ö 2. yüzyılda inşa edildiği düşünülen kule, kentteki günümüze kadar ulaşan en eski yapıdır. Kitabesinde yazdığına göre kule, Tanrı Zeus için rahip krallardan Olbalı Tarkyaris’in oğlu Teukros tarafından yaptırılmıştır. Obruğun çevresindeki bazilikalar ise 4. yüzyıl sonları ile 6. yüzyıl ortaları Bizans dönemi eserleridir.
Yüzey araştırmalarında tespit edilen 15 atölye ile presler, pres yatakları, vida ağırlıkları, pres ağırlık taşları, kırma tekneleri ve kırma taşları gibi üretim araçları kentin özellikle geç antik dönemde önemli bir zeytinyağı üretimi merkezi olduğunu ortaya çıkarmıştır.

KAYNAK: http://www.mersin.web.tr/kanlidivane

 

Kızkalesi

Erdemli Korikos sahil kalesinin 200 m. açığındaki küçük adacık üzerindeki kaleye Kız Kalesi denir. Kızkalesi, Erdemli’ye 23, Mersin’e 60 km mesafededir.
Kızkalesi’ndeki ören yerlerinde kalelere, kiliselere, sarnıçlara, su kemerlerine, kaya mezarlarına, lahitlere, taş döşemeli yollara rastlanılmaktadır. Kıyıdaki kalenin 500 metre açığındaki küçük bir adacık üzerine kurulu kaleye, Kızkalesi denilmektedir.

Son yıllarda restore edilen ve büyük bölümü ayakta olan Kızkalesinin kuzey ve güney uçları sekiz kuleyle korunmuştur. Kalenin dış çevre uzunluğu 192 metredir. Kızkalesi ile sahildeki kale denizden bir yolla bağlanmış, denizden gelecek saldırılara karşı önlem alınmıştı. Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından 1448 yılında onarılan Kızkalesi bugün İçel turizminin sembolü haline gelmiştir.
Kızkalesi’nde yerli ve yabacı turistlerin güvenle girebileceği biri 300 m., diğeri de 1.200 m. uzunluğunda iki plaj vardır. Kızkalesi, yerli ve yabancı turistlerin güvenle tatil yapabilecekleri bir yer haline gelmiştir. Eğlence ve alışveriş merkezleriyle dikkatleri çekmektedir. Yaz sezonunda kasabada yapılan kültür, turizm ve spor festivalleri kasabaya canlılık getirmektedir.

KAYNAK: http://www.mersin.web.tr/kizkalesi

MEŞHUR YEMEKLER

TANTUNİ

Tantuni, Mersin’e has bir dürüm çeşididir.

Bugün tüketilen tantuni iki çeşit etle yapılır. Sadece et içeren dürüme biftek, hem et hem de kuyruk yağı içeren dürüme ise tantuni denir. Bu fark özellikler tantunicilerde öğün ısmarlarken önem kazanmaktadır. Ayrıca son dönemlerde yoğurtlu tantuni de tantuni dükkanlarında satışa sunulmaktadır.

Yapılışı ise normal tantuniyi lokma halinde dilimleyip üzerine isteğe göre süzme yahut normal yoğurt dökerek toz biberli kızarmış yağı ekleyip servis etmektir.

Hazırlama ve Sunum

Çok küçük kuşbaşı doğranmış et haşlanır. Sac kızdırılarak yağ ve toz biber eklenir. Önceden haşlanmış et bu yağda çevrilir. Pişirme sırasında saca arada bir su eklenir. Amaç, hem sacın sıcaklığını kontrol etmek, hem de tantuninin sarılacağı ekmeği yumuşatmak için buhar sağlamaktır.

Pişen et sumaklı ve maydanozlu soğan piyazı, domates ve çeşitli baharatlar ile ekmek arası ya da dürüm yapılır. Genelde kullanılan çeşitler somun, açık ekmek ve lavaştır. Limon ve acı biber turşusu ile servis edilir.

Tantuni ustadan ustaya çok değişiklik gösterir. Tantuniye eklenen baharatlar ve otlar, malzemenin dürüm ya da somun içindeki katmanlaması, buhar ve yağ oranı, pişme süresi, saca toz biber yanında katılan diğer malzemeler bu değişikliklerden sadece birkaçıdır.

KAYNAK: https://tr.wikipedia.org/wiki/Tantuni

 

CEZERYE

antepfistiklicezerye-490x300

Cezerye, özellikle Mersin bölgesinde yaygın tatlı türü. Havuç, toz şeker, ceviz ve hindistan cevizinden yapılır. Adını, Arapça’da havuç anlamına gelen (Cezer; جزر) kelimesinden alır. Rendelenen havuç önce haşlanır haşlandıktan sonra şekerle kavrulur. Üzerine hindistan cevizi; içine antep fıstığı, fındık, yer fıstığı ya da ceviz koyulur.

KAYNAK: https://tr.wikipedia.org/wiki/Cezerye

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir