KLAVYEDE BİR TARİH ARANIYOR; ENİAC

                                                                                         ENİAC

eniacİnsanoğlunun ilk hesap makinesi abaküsdür ve abaküse benzeyen ilk araçlar bundan 3,000 sene önce kullanılmıştır. Otomatik hareketlerden yararlanan ilk toplama makinesini Blaise Pascal geliştirmiştir. Pascal bu makineyi tasarlarken, bir tarafa doğru döndürülen dişli çarkların hareketinden faydalanmıştır. Daha sonra Leibniz aynı prensiple çarpma işlemi de yapabilen bir makine daha geliştirmiştir.

Hesaplamada elektronik sistemin öncüsü İngiliz bilim adamı Charles Babbage’dir. Babbage’nin Analitik Motor adını verdiği cihaz, belli bir programlama içinde hesapları otomatik olarak yapabilmekteydi.

Gerçek anlamda bilgisayarlar, 1941 yılında Berlin’de Kondrad Zuse tarafından geliştirilmiştir. Onun yaptığı bilgisayar, elektron lambalarından oluşuyordu ve aynı yıllarda Busines Machines Corporation adlı firmanın yaptığı otomatik bilgisayardan çok daha hızlı çalışıyordu.

1946’da, Amerikalı J. Presper Erchert ve Jn W. Mauchly, yüksek işlem hızına sahip tam elektronik ilk sayısal bilgisayarı geliştirdiler. 17,500 civarında elektron tüpü, 1,500 röle, 70,000 direnç ve 10,000 kondansatörden oluşmuş 30 ton ağırlığındaki bu dev makine, on haneli 5,000 sayıyı bir saniye içinde toplayabiliyordu.eniac1

Sonraki yıllarda inanılmaz bir süratle geliştirilen bilgisayarlar, bilgiyi çabuk ve doğru bir şekilde işleme ve saklama özellikleri nedeniyle, kısa sürede günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiler. Bilgi üretimi ve dolaşımı hızlandı. Bu gelişmeler sayesinde, bir toplumun bütün bireylerinin bilgiye kolayca ulaşmaları ve onu tüketmeleri mümkün oldu.

Bilgi toplumunun oluşumunu hızlandıran bu gelişmelerin yanı sıra, basımevlerinden uzay gemilerine kadar hemen bütün makine ve araçların kontrolünü de bilgisayarlar üstlenmeye başladı. Böylece insanlar uzun süre alan ve oldukça karmaşık olan yorucu ve bıktırıcı işlerden kurtuldular.

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAK: http://www.gelisenbeyin.net/bilgisayarin-icadi.html

AKDENİZ’İN İNCİSİ ADANA

                               BURAM BURAM ADANA

ADANAAA   Adana ili yaklaşık 2.200.000 kişilik nüfusuyla Akdeniz Bölgesinin en büyük, Türkiye’nin ise beşinci büyük şehridir. Tarihi, MÖ 6000 yıllarına uzanan Adana, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biridir. Adana, tarih öncesinden bugüne bölgede hüküm süren birçok medeniyetin sayısız tarihi eserini ve eşsiz kültürel dokusunu topraklarında barındırmaktadır. Adana’nın sahip olduğu kültürel zenginliğini yansıtan tarihi eserler arasında pek çok cami, mescit, kilise, kale, medrese, han, hamam ve köprü bulunmaktadır.

   Adana ili, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin arasındaki alüvyonlu toprakları ile Türkiye’nin en bereketli topraklarından olan Çukurova’da kurulmuştur. Adana’nın verimli topraklarında pamuk, buğday, ayçiçeği, zeytin, nar, mısır, narenciye, patates, domates, biber, marul, soğan, soya, yerfıstığı, karpuz, kavun gibi birçok ürün üretilmektedir. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın yanı sıra, Akdeniz’e kıyısı bulunan Adana’nın ilçeleri Yumurtalık ve Karataş’ta deniz mahsulleri üretimi önemli bir yer tutmaktadır. Sulak alanlarıyla zengin Çukurova deltası, Akyatan, Yumurtalık, Ağyatan ve Tuzla Lagünleri ile nesli tükenmekte olan pek çok canlıyı ve su kuşlarını barındırmaktadır.

   Tarım ve tarıma dayalı sanayisi olan Adana ili son yıllardaki yatırımlarla, Bakü – Tiflis -Ceyhan Boru Hattı (BTC) ve enerji santralleri ile enerji üssü haline gelmiştir.

   Sanat ve kültür açısından yoğun bir şehir olan Adana’da Uluslararası Altın Koza Film Festivali, Uluslararası Sabancı Tiyatro Festivali, Uluslararası Hava Oyunları Festivali, Adana Portakal Çiçeği Festivali ve Uluslararası Engelli Gençlik Festivali gibi çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Adana’daki ilk şehir tiyatrosu Osmanlı yıllarında, 1880 yılında, Ziya Paşa tarafından kurulan Adana Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Adana Şehir Tiyatroları’dır. Devlet Tiyatroları Adana Sahnesi ise 1981 yılından beri sanatseverlere çeşitli oyunlar sunmaktadır. Klasik müzikseverler için 1992’de kurulan Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası faaliyetini sürdürmektedir.

   Doğa sporlarına imkan veren Adana ili bisiklet sürüşü için çok elverişlidir. Baraj gölünde sörf, durgun su sporları yanı sıra olta balıkçılığı da yapılmaktadır. Yaylalarda trekking ve atlı doğa sporu güzergahları mevcuttur. Av potansiyeli yüksek olan ilde Toroslar’ın yamaçlarında yaban keçisi, alageyik ve karaca av hayvanı üretme sahaları kurulmuştur. Rafting için çok uygun ırmaklarından biri olan Göksu, Adana il merkezine 121 km. mesafede, Feke ilçesindedir.

adana11   Toros Dağları ile Akdeniz’in buluştuğu bölgedeki Adana bir yandan eşsiz güzellikleriyle yayla (Tekir, Bürücek, Aladağlar, Horzum, Fındıklı, Hamidiye, Asar, Asmacık, Armutoluk, Belemedik, Meydan, Çamlıyayla ve Kızıldağ) turizmi açısından, diğer yandan Akdeniz kıyısındaki ilçeleriyle deniz turizmi açısından önemlidir.

Adana diğer alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da bölgeye ve hatta bölge dışından birçok kente hizmet vermektedir. Sağlık alanında yapılan önemli yatırımlarla birlikte sağlık turizminde ciddi bir artış söz konusudur. Bugün yurt dışından gelen birçok hasta Adana ‘da tedavi görmeyi tercih etmektedir.

 Şehir ulaşımında, hafif raylı sistem, Büyükşehir Belediyesi Otobüsleri, özel halk otobüsleri, dolmuşlar ve taksiler kullanılırken, şehirlerarası ulaşımda kara ve demir yolu ile Anadolu’nun birçok noktasına yolcu taşınmaktadır. İç ve dış hat seferlerinin gerçekleştiği Adana Havalimanı Türkiye’de yolcu taşınması sıralamasında yedinci sırada yer almaktadır.

Çeşitli kültürlerin etkisinde kalması nedeniyle zengin bir mutfağı olan Adana yemeklerinin en büyük özelliği un, bulgur, et ve çeşitli baharatların kullanılmasıdır.

KAYNAK: http://eobs.cu.edu.tr/ogradana_tr.aspx

Reklamcılık mı ? Halkla ilişkiler mi ?

         Reklamcılık ve Halkla İlişkiler

Hem birbirinden çok farklı hem de birbirinden ayrılmaz parçalardır diyebiliriz. Aynı hizmet için bir bütünün parçaları gibi çalışırlar fakat kendi içlerinde organize olmuşlardır. Bunlar arasındaki farkı bilmek ve buna göre pazar araştırmaları yapmak şirketlerin büyümesi için kaçınılmazdır.

Her iki kavramında farkını anlayabilmek için önce onları tanımlayalım.

Reklam, bir işletmenin ürün ve ya hizmetlerinin mevcut ya da potansiyel müşterilere, halka açık şekilde sunulması ya da desteklenmesidir. Genellikle profesyonel olarak Ajanslar tarafından bir ücret karşılığında yapılırlar.

Halkla İlişkiler, işletmenin ve ürün ya da hizmetlerinin halk (potansiyel müşteri – hedef kitle) tarafından anlaşılması,  firmanın güçlü bir imaja sahip olması için yapılan tüm çalışmalardır. Bu konu, genellikle medya-gazete, televizyon, dergiler ve internet yayınları aracılığıyla gerçekleştirilir.

Bu konu, ticari faaliyeti olsun olmasın bütün örgütleri ilgilendirir. Bir örgüt ile hitap ettiği kesim arasında ki karşılıklı anlayış ve iyi ilişkiler için yapılan planlı ve sürekli çalışmalardır.  Bu saygınlık ve hayattaki duruşunuz ile ilgilidir, kazanmayı, desteklenmeyi ve çevresini etkilemeyi amaçlar. İnsanlar arası ilişkiler var oldukça halkla ilişkiler de var olacaktır.

Bu alanla saygınlık kazanıp, bilinir ve tanınır olmak tanıtım yapılmaması anlamına gelmez. tanıtım, kontrol altında tutabileceğiniz, yerini ve zamanını sizin belirleyeceğiniz bir iletişim biçimidir. Günümüzde benzer malı üreten ve ya hizmeti veren firmaların sayısının artması rekabetin de hızla artmasıyla sonuçlanmıştır. Bu nedenle de firmaların varlıklarını sürdürebilmeleri için tanıtım şarttır. Çünkü tanıtım değişik iletişim araçları ve mecraları kullanılarak ulaşılabilecek en küçük tüketici gruplarına dahi ulaşılabilir.

Tanıtımın, geniş ifade gücü kullanarak geniş kitlelere yayılabilme özelliği ile bu kitleleri harekete geçirerek, satın alma konusunda ikna edici olma özellikleri vardır. Buna karşılık yüz yüze olmadığı için kitle üzerinde baskı oluşturmaz.

          Reklam ve halkla ilişkiler birlikte ürün, hizmet ve ya marka imajı ile ilgili iletişimi içerir. Farkı tanıtımda, iletişim araçları tek yönlü ve bedeli ödenerek kullanılırken, halkla ilişkilerde tüm bunlara ek olarak karşılıklı (yüz yüze) bir etkileşim de söz konusudur.

Bildiğimiz üzere reklamın işletmelere sağladığı faydalar saymakla bitmez. En önemlilerini şu şekilde sıralayabiliriz.

1-       Marka ve logonun bilinilirliliğinin yanı sıra markaya bir bağımlılık da yaratır ki bu da sadık bir müşteri kitlesinin oluşması demektir.

2-       Satışların artması dolayısıyla üretimin artarak işletmenin büyümesini sağlar.

3-       Müşteriyi markaya ve tanıtıma karşı ilgili tutar ki bu firmaya karşı bir yakınlık oluşmasını sağlar.

Bunlar ve bunlara benzer daha pek çok reklam yararı sayabiliriz. Etkinliğinin artması bununla sıkı sıkıya bağlıdır. İyi bir halkla ilişkiler yönetimi ile oluşturulmuş güçlü bir imaj hedef kitlelerde güven demektir. Tanıtıma olan inancı kuvvetlendirir, satın alma potansiyelini artırır. Müşteri satın alıp memnun kaldıkça markayı diğer benzerlerinden üstün tutar. Bu da firmanın ulusal ve uluslararası statüde itibar kazanması ile sonuçlanır.

KAYNAK: http://blog.reklam.com.tr/genel/reklamcilik-ve-halkla-iliskiler/510/

HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM

Halkla İlişkiler ve Tanıtım

Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü nedir ? Mesleki özellikler nelerdir ? Hangi üniversitelerde Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü vardır ? Mezun olunca iş olanakları nelerdir ? Halkla İlişkiler ve Tanıtım

TANIM

Çalıştığı kurumun tanınmasını, yaptığı çalışmaların kişilerde olumlu etkiler oluşturmasını,çevresiyle iyi ilişkiler kurmasını ve saygınlığının artırmasını sağlamak amacıyla gerekli çalışmaları yapan kişidir.

GÖREVLER

Çalıştığı kurumun tanıtıcı raporlarını, haber bültenlerini ve resimli broşürlerini hazırlar, Kurumun çalışmalarının ve etkinlik alanlarının çeşitli basım yayın ve iletişim araçları ile halka tanıtılmasını sağlar, Konferans, seminer, sergi, basın toplantısı, yıldönümü gibi kültürel ve sosyal etkinlikleri düzenler, Yöneticilerin konuşma ve yazışmalarını inceler, Kurumla ilgili izlenimleri takip ederek kurumun daha iyi tanıtılmasını ve saygınlığının artırılmasını sağlayacak çalışmalar yapar.

MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER

Halkla ilişkiler ve tanıtım elemanı olmak isteyenlerin; İnsanlarla iletişim başarılı iletişim kurabilen, araştırma merakı olan, dışa dönük, girişken, dış görünümüne önem veren,hitabeti güçlü kimseler olması gerekir.

ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI

Genellikle halkla ilişkiler ve tanıtım elemanı büro ortamında masa başı çalışır. Bazen de büro dışında konferans, seminer gibi kültürel ve sosyal nitelikteki etkinliklerde görev alabilir. Kişi çalışırken, yöneticilerle, meslektaşlarıyla, kurum elemanlarıyla ve kurumla ilişkisi olan diğer insanlarla iletişim halindedir.

KAYNAK: Dogruokul.com