FOK BALIKLARI

fok-baligi_3

Fok Balıkları

Familyası
Fokgiller (Phocidae),(Monachiae). Yaşadığı yerler
Kuzey Kutbu, Atlantik ve Pasifik okyanusları, Marmara ve Akdeniz’de de vardır.

Özellikleri
Yüzgeç ayaklı etcil Memeliler, 90 kilogramdan 40 tona kadar değişen çeşitleri vardır. Gri fok iki metre, deniz Fili altı metre uzunluktadır. Ömrü: 25-30 yıl.

Çeşitleri
On sekiz türü bilinmektedir.

Hem denizlerde hem karalarda yaşayan yüzgeç ayaklı etcil memeliler. “Denizköpeğigiller” veya “ayıbalığı” olarak da bilinirler. Yuvarlak başlı, iri gözlü, dudakları sert ve iri kıllarla örtülüdür. Gerçek fokların (Phocidae familyası türlerinin) dış kulakları yoktur. Ön ve arka ayakları yüzgeç şeklindedir,
tabanları kıllıdır. Akciğerleriyle solunum yaparlar. Derilerinin altında kendilerini soğuktan koruyan özel bir yağ doku su bulunur. Derileri yağlı kıllarla kaplı olduğu için ıslanmazlar. Fok balıkları iki familyadan meydana gelir. ilk grubu meydana getiren Phocidae familyasına âit olan fok balıkları, Kuzey Yarımkürede yaşarlar. Bu gruba Sibirya foku, Baykal foku, sakallı fok, halkalı fok balığı cinsleri girer. Bunlar gerçek foklardır. ikinci grubu meydana getiren Monachiae familyasına, denizfili, denizleoparı girer. Bu iki familyaarasında kafa ve iskelet yapısı bakımından fark vardır. Phocidae familyasına giren fokların ayak uzunlukları birbirlerine eşit olup hem ön, hem de arka ayakları kuvvetlidir. Bu ayaklarda kuvvetli tırnaklar bulunur. Yuvarlak başlı, kısa boyunlu, vücutları tüylü hayvanlardır.

Monachiae familyasındaki fok balıklarının ise arka ayaklarının boyu biraz farklı olup, parmaklarında zayıf tırnaklar bulunur. Fok balıkları açık denizlerdeki buz dağları üzerinde, fiyordlarda, koy ve körfezlerde yaşarlar. Dinlenmek, uyumak ve kıl değiştirmek için karalara çıkarlar. Arka yüzgeç ayakları

geriye dönük olduğundan bunları yalnız yüzmek için kullanırlar. Karada kullanamadıklarından yürüyemez, böğürleri üzerinde sürünürler. Bugün tropik, ılıman ve kutup bölgesinde yaşayan 18 kadar fok türü bilinmektedir. Fillandiya’daSaimaa ve Lodoga göllerinde olduğu gibi, tatlı suda yaşayan nâdir çeşitleri de vardır. Tatlı suda yaşayanları en çok Baykal Gölünde bulunur. Su içerisinde çeşitli hareketler yapabilen foklar, küçük balık ve deniz yumuşakçalarıyla beslenirler.

Açık denizlerde yaşayan halkalı fok balıkları, 1.40 m boyunda, 90 kg ağırlığındadır. Genellikle açık gri olan rengi üzerinde, koyu halkalar bulunur. Denizfili olarak bilinen fok türü de Güney Denizinde yaşar. Boyları 6-7 m’ye varan erkeklerinin ağırlığı 2-3 tonu bulur. Burunları

da 30-40 cm’lik bir hortum şeklindedir. Dişiler ise daha küçük ve hortumsuzdur. Kuzey kutbunda yaşayan Sakallı fokların boyu, 2-3 m olup, yaklaşık 270 kg ağırlığındadır. Fok balıkları, üreme zamanları kar Aya çıkarak koloni toplulukları meydana getirirler. Erkekler zaman

zaman çıkardıkları böğürme sesleriyle dişilerine yaklaşan yabancı erkekleri uyarırlar. erkek foklar, çok kıskançtır. Bu yüzden birbirleriyle zaman zaman çok şiddetli kavgalar yaparlar. Çoğunlukla ilkbaharda yavrularlar. Doğumdan önce anne olacak fok balığı karda sâdece hava deliği kalacak şekilde kendine

bir yuva yapar. nisan başında dünyâya gelen yavru fok, 60 cm boyunda, 4.5 kg ağırlığındadır. Bu yavrunun vücudu, genellikle uzun beyaz tüylerle kaplıdır. Bu uzun tüyler, üç hafta sonra yerini kısa tüylere bırakır. Yavrular üç Ay boyunca anne sütü ile beslenir. Bu süt % 50 yağlıdır. iki yaşında

erginleşirler. Fok balıkları 20-30 yıl kadar yaşarlar. Yüzgeçayaklılar alt takımının irikulaklıgiller (Otariidae) familyasına giren deniz aslanları ve denizayıları foklarla bâzan karıştırılır. Denizaslanının küçük dış kulakları bulunmasına rağmen, fokta dış kulak

yoktur. Başka bir fark da; denizaslanı ve denizayıları karada dört ayağını da kullanır. Arka yüzgeç ayaklarını öne çevirerek yeri iter, fok ise çeviremez. Yumuşak ve ipek gibi olan kürkleri için acımasızca avlanan denizayılarına “kulaklı

foklar” da denir. Eşleşme, sürüler hâlinde, kayalık adalarda ve kıyılarda olur. Dokuz ay kadar sonra, yavrular karada doğar. 40-50 dişilik haremleri olan fok ve denizaslanları vardır. Fokların bâzıları 400 m derine dalıp, ortalama 20 dakika, en fazla 40 dakika su altında kalabilirler.

Suda, Burun deliklerini sıkıca kaparlar. Fokların en büyük düşmanı, kâtil balina, kutup ayısı, kutup tilkileri ve avcılardır. Eskimolar tarafından avlanan fok balıklarının kürkleri elbise, çanta, çadır yapımında kullanılır. Yağı

ise fener ve lambalarda yakılır. genç fokların eti ise yiyecek olarak kullanılır. Kutup ayısı gibi memeli hayvanlarda olduğu gibi, fok balıklarında da çok miktarda a vitamini vardır. Rahatça ehlileştirilir. Sirklerde kullanılan ve çok miktarda avlanan fokların nesilleri tükenmek üzereolduğundan, çıkarılan kânunlarla nesilleri korunm aya çalışılmaktadır. Bu kânunlar, azalan fok sayısının artmasına sebeb olmuştur. Yurdumuzda ayı balığı olarak bilinir.

kaynak

http://www.yararlibilgiler

KAPADOKYA’NIN TARİHİ

cappadocia-tuff-hills-and-cave-dwellings_28005_600x450

Nevşehir ve civarının yaklaşık beş bin senelik bir târihî geçmişi vardır. Bölgenin ilk sâkinleri Hititler olup, bu bölgeye “Nissa” ismini verdiler. Hititlerden sonra Frigler ve Lidyalılar bölgeye hâkim oldu. Kapadokya’ya Asurlular “Katputuka” ismini verdiler. M.Ö. 6. asırda Persler bu bölgeyi ele geçirdiler ve M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı Pers (İran) Devletini ortadan kaldırarak Anadolu ve İran’ı Makedonya Krallığına kattı. Makedonya Kralı İskender’in ölümü ve Makedonya İmparatorluğunun dağılışı üzerine bu bölge Kapadokya Krallığının eline geçti. Roma İmparatorluğu Kapadokya Krallığını ilhak edince bu bölge de Roma İmparatorluğunun eline geçti. M.S. 395 yılında Romaİmparatorluğunun bölünmesi üzerine Anadolu’nun diğer bölgeleri gibi Doğu Roma (Bizans)ın payına düştü. İslâm orduları “Niğde-Aksaray-Kayseri” üçgeni içinde kalan bu bölgeyi 8. asırda fethederek 300 sene hâkim oldular, İslâm Devleti, iç isyan ve bölücü faaliyetlerle zayıflayınca bölge tekrar Bizans’ın eline geçti. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra AnadoluFâtihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah, bütün Anadolu gibi bu bölgeyi de fethetti. Türkler bu köye “Muşkara” ismini verdiler. Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra İlhanlılar 14. asır ortalarında da Eratnaoğulları ve Karamanoğulları bölgeye hakim oldular. On dördüncü asrın sonlarında Nevşehir ve civârı Osmanlı Devletinin hâkimiyeti altına girdi. Bu esnâda “Muşkara” köyü 10-12 hânelik bir yerleşim merkeziydi. Lâle devrinin sadrâzamı (1718-1730) Nevşehirli Dâmâd İbrahim Paşa “Muşkara” köyünü genişleterek îmâr etti. Yeni kurulan şehre “Yeni şehir” mânâsına gelen “Nevşehir” ismi verildi ve bir kazâ olarak Niğde Sancağına bağlandı. Cumhûriyet devrinde Niğde iline bağlı iken, 20.7.1954 târihinde 6429 sayılı kânunla il hâline geldi. O günden beri İç Anadolu bölgemizin şirin bir ilidir.

kaynak

http://www.cografya.gen.tr

REKLAMCILIK VE İLETİŞİM

pra-graphic (1)

 

İletişim reklamın, tüketicisine ulaşmak için kullandığı yol olarak tanımlanmaktadır. İlgili hedef kitleye, iletmek istediklerini iletme halidir. İletişim karşılıklı bilgi, fikir, düşünce, algı alışverişidir. Tanıtım ile tüketici arasında ister medya yoluyla, ister pazarlama stratejisinin diğer öğelerini kullanma yoluyla olsun, kurduğu alışveriş sürecidir. Kitle iletişim araçları yani televizyon, gazete, dergi veya açık hava reklamcılığı kapsamında kullanılan araç giydirme, bina giydirme, billboard v.b.’ler geniş halk yığınları, yani potansiyel tüketici ile tasarım arasında iletişimi sağlayan araçlardır. Tanıtım tüketicisi ile bunları kullanarak iletişim kurmaktadır. Tüketici ise verilen mesajlar doğrultusunda, tanıtımı yapılan ürüğrenir. İletişim stratejisi geliştirerek, ilgili toplumun hangi tanıtım aracını en çok kullandıklarını ve dikkatlerini çeken noktaları belirler ve bu doğrultuda mesajlarını hazırlar.n ve hizmetleri kullanarak veya satın alarak cevap vermektedir.

Reklam için, iletişim kurmak, sanıldığından çok daha uzun hazırlıkların sonucunda yapılabilen bir olaydır. Öncelikle tanıtım iletişim kuracağı toplumu ve bütün özelliklerini tanımak zorundadır. Gelenek ve göreneklerini, giyim ve yemek zevklerini, ilgilerini, bunu gösterme biçimlerini, değer ve yargılarının hepsini, süzgecinden geçirerek, onlarla nasıl iletişim kurabileceğini planlar. Bunu yapabilmek için, piyasa araştırmaları, geçmiş tanıtım deneyimleri, tanıtımını yapacağı ürün ve hizmetlerle ilgili değer ve yargılarını ö

 ile gerçekten iletişim kurup kurmadığını, tüketicinin ilgili tasarıma verdiği tepkiyi ölçerek anlayabilmektedir. Tanıtımı yapılan ürün ve hizmetlerin satışlarının aReklam, stratejisini oluşturup, harekete geçtikten ve çalışmalarını bitirdikten sonra, tüketicisirtması, isimlerinin biliniyor olması, hatırlanmaları iletişimin kurulduğu anlamını taşır. Bunların olmaması halinde, iletişim kurulamamıştır. Tanıtım tüketicisi ile iletişim kurabilmek için onların beğendiği, sevdiği, yakınlık hissettikleri aracıları kullanır. Örneğin dizi film oyuncuları, örneğin sevilen çizgi karakterler, fıkralar, resimler, görüntüler, sloganlar v.b. pek çok araç iletişimin kurulabilmesi için araç olabilmektedir.

Bilindiği gibi iletişim gönderici ve alıcı arasında ki bilgi akışının, hem alıcı hem de gönderici tarafından anlaşıldığı bir zaman dilimidir. Reklam bu zaman dilimini, hedef kitlesine ulaşmak için kullanır. Kendini ifade etmek için, hedef kitlesinin ilgisini çekebilecek, olası bütün malzeme ve kişileri, araçları kullanır. İletişim kurar ve mesajlarını iletir.
Reklam-iletişim-tüketici. tanıtımın stratejisi içerisinde, birbirleri ile uyum içerisinde olası istenen, birbirini bütünleyen kavrammlardır.

KAYNAK

blog.reklam.comtr/

 

 

KİŞİLER ARASI İLETİŞİM NEDİR?

iletisim

  • “İletişim iki birim arasındaki bilgi, duygu, düşünce alışverişidir.”
  • “İletişim karşılıklı etkileşim sürecidir.”
  • “İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar” atasözümüzde kişiler arası

iletişimin önemini vurgular.

  • “Kişilerarası iletişim bir kişinin bir başkasını ya da başkalarını niyetli

ya da niyetsiz olarak etkilemeyi amaçlayarak mesajlarını iletmesi ve onların

mesajlarını almasıdır.”

  • “Kişilerarası İletişim; yaşamı zenginleştiren ya da fakirleştiren

olay.”(Dökmen, Ü)

  • İletişim sürüp giderken kimi zaman; iletişim kazaları olabilir, iletişim

kanalları tıkanabilir. Veya iletişimi etkileyen başka etkenler araya

girebilir.

  • Yetişkin olarak sağlıklı iletişim kurabilmek için bunun farkında varmak,

diyaloglarımızda çocukların ve ergenlerin kendilerine güvenlerini

sağlayacak mesajlar vermek gerekir.

 

kaynak

http://mebk12.meb.gov.tr/