İZMİR/ Bergama

                                      ıı

                                                  Ben, bütün İzmir’i ve bütün İzmirlileri severim.

                                                 Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni    

                                                                       sevdiklerinden eminim.

                                                                              M.KEMAL ATATÜRK

 

Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir, çağdaş, gelişmiş, aynı zamanda işlek bir ticaret merkezidir. Cıvıl cıvıl olan alışveriş merkezinde dolaşmak oldukça keyiflidir. İzmir’in batısında nefis renkli denizi, plajları ve termal merkezleriyle Çeşme Yarımadası uzanır. Antik çağların en ünlü kentleri arasında yer alan Efes, Roma devrinde dünyanın en büyük kentlerinden biriydi. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran Efes, yoğun sanatsal etkinliklerle de adını duyuruyordu.

Türkçe’de “Güzel İzmir” olarak adlandırılan İzmir, yatlar ve gemilerle çevrilmiş uzun ve dar bir körfezin başında yer almaktadır. Ilıman bir iklime sahip olup, yazında denizden gelen taze bir serinlik güneşin sıcaklığını alıp götürmektedir. Sahil boyunca palmiye ağaçları ve geniş caddeler bulunmaktadır. İzmir Limanı İstanbul’dan sonra ikinci büyük limandır. Canlı ve kozmopolit bir şehir olan İzmir Uluslararası Sanat Festivali ve Uluslararası Fuarı ile de önemli bir yer tutar.

TARİHİ

images (2)Eski İzmir kenti, körfezin kuzeydoğusunda yer alan bir yarım adacık üzerine kurulmuştur. Günümüzde Bayraklı yakınında “Tepekule” adını taşıyan eski İzmir höyüğünde, ilk yerleşim M.Ö. 3. binden başlar. Önceleri ufak bir yerleşme olan deniz kenarındaki bu höyük, M.Ö. 2. binde ilk çekirdek etrafında biraz daha büyüyüp gelişmiştir. M.Ö.2.bin yerleşmesinin Hititlerle ilişkili olduğu kazılardan anlaşılmaktadır.

M.Ö. 10. yüzyılda, Bayraklı’nın kerpiç duvarlı ve düz damlı evleriyle, bugünkü Orta Anadolu köylerinden farkı yoktur. M.Ö. 600’de Lydia, M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllarda Pers egemenliğinde olan şehir, M.Ö. 334’de Büyük İskender tarafından alınmış, bu tarihlerden sonra Kadifekale’nin yer aldığı dağın eteklerinde gelişmeye ve büyük bir şehir durumuna gelmeye başlamıştır. Roma İmparatorluğu döneminde, M.S. 178 yılındaki yer sarsıntısında büyük hasar gören şehir, yeniden kurulmuş ve onarılmıştır. Bu dönemde büyük bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Bizans İmparatorluğu zamanında Hristiyanlığın yayıldığı dönemde ve sonrasında önemli bir piskoposluk merkezi olmuş, M.S. 5.-6. yüzyıllarda gelişme göstermiş, ancak 7. yüzyıldaki Arap akınlarından sonraki yıllarda ise eski önemini kaybetmiştir.

1320 yılında Aydınoğlu Gazi Umur tarafından alınan şehir, 1402–1415 yılları arasında Aydınoğulları Beyliği’nin başkenti olmuş ve 1415 yılında I. Mehmet Çelebi tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.

 

COĞRAFYA

İzmir, Türkiye’nin üçüncü büyük kentidir. İzmir, Ege kıyı bölgesinin tipik bir örneği gibidir. Kuzeyde Madra Dağları, güneyde Kuşadası Körfezi, batıda Çeşme Yarımadası’nın Tekne Burnu, doğuda ise Aydın, Manisa il sınırları ile çevrilmiş İzmir, batıda kendi adıyla anılan körfezle kucaklaşır.

İzmir ili içinde Ege Bölgesi’nin önemli akarsularından olan Gediz Nehri’nin aşağı çığırı ile Küçük Menderes Nehri bulunur. Girintili ve çıkıntılı kıyı bandı doğal olarak sayısız güzellikte koy ve plajların oluşumu ile sonuçlanır. Gümüldür, Özdere, Foça, Karaburun, Çeşme sahil ve plajları İzmir için büyük bir turistik önem taşımaktadır. Öte yandan aynı doğal yapı, birçok balıkçı barınağının veya yat yanaşma yerlerinin oluşmasına neden olmuştur. Bu özellikleriyle İzmir doğal bir turizm ve liman kentidir.

Akdeniz iklim bölgesinde yetişen geniş, sert ve iğne yapraklı, sürekli yeşil kalan, kuraklığa dayanıklı ağaç ve çalılar, yaygın doğal bitki örtüsünü oluşturur.

Akdeniz iklim kuşağında kalan İzmir’de yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. İl bazında yıllık ortalama sıcaklık, kıyı kesimlerde 14-18 ºC arasında değişmektedir. Yıllık ortalama deniz suyu sıcaklığı 18.5ºC’dir.

 

TURİZM

indir (1)

Kemeraltı Çarşısı, Mezarlıkbaşı semtinden itibaren deniz cephesini içine alan bir kavis çizerek Konak Alanına ulaşır. Günümüzde de Kemeraltı Çarşısı İzmir’in en önemli alışveriş merkezidir. Eskinin gizemli tonoz ve kubbeli dükkanlarının yanı sıra, modern iş merkezleri, mağazaları, sinemaları ve kafeteryaları ile her türlü alışverişe hitap edebilen bir site görünümündedir. Bu çarşıda geleneksel Türk el sanatlarından seramikler, çini panolar, ahşap ürünleri, tombaklar, halı ve kilimler, deri ürünlerinin her çeşidini bulmak mümkündür. Musevi işadamı Nesim Levi tarafından Mithatpaşa’nın üst kısmına çıkmak isteyenlere kolaylık sağlaması için yaptırılan asansör, günümüzde İzmir’in prestij noktalarından birisi olmuştur. Estetik değerlerin ön planda olduğu binaya 1928 yılında yapılan düzenleme Asansör’ü sosyal ihtiyaçları karşılayan bir merkez haline getirmiştir. 1930’lu yıllarda tiyatro sahnesi, sinema salonu, gazinosu ve fotoğrafçısı bulunan Asansör binası, İzmir’in vazgeçilmezlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Tarihi Asansör 1992 yılında, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından günün şartlarına uygun bir şekilde restore edilerek kültür kompleksi halini almıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce yeniden düzenlenen teleferik tesisleri doyumsuz manzarasıyla gelenleri büyülemektedir. Spor ve doğa severler için geniş imkanlar sunulan tesislerde, yamaç paraşütü ve özel tırmanma şeritleri ile sporseverler heyecanlı anlar yaşayabilirler. Kültürpark, İzmir’in kent içinde yeşilin en yoğun olduğu alanlarından biridir. Hayvanat Bahçesi ile, Akdeniz’in tipik palmiye ağaçları ve yeşil bitki örtüsüyle, spor ve eğlence tesisleriyle İzmirlilerin başlıca rekreasyon alanıdır. Kültürpark içinde, 1936 yılından beri her yıl Ağustos ayının sonunda Uluslararası İzmir Fuarı açılmaktadır. İzmir’de farklı bir yeşil ortam Ege Üniversitesi Botanik Bahçesi’dir. Burası ülkemizin en yetkin ve uluslararası nitelikteki tek botanik bahçesidir. Bahçe yapay koşullarda, tropik bölgelerden Alp Dağlarına kadar çok geniş bir coğrafyaya ait pek çok bitki türünü barındırmaktadır. Yaklaşık üç bin bitki çeşidi mevcuttur. Arbeterum’da yüzlerce ağaç ve çalı türü yetiştirilmektedir. Ayrıca kurutulmuş bitki örneklerinin korunduğu ve üzerinde bilimsel araştırmaların yapıldığı bir Herbaryum merkezide yer  almaktadır.

 

SANAT, KÜLTÜR VE EĞLENCE

İzmir kozmopolit ve kültür şehri olarak ün yapmıştır. İzmir Kültür Merkezi opera, bale ve müzik konserlerine sık sık ev sahipliği yapar. Her yıl Ağustos ayında açılan İzmir Uluslararası Fuar’ı bir eğlence ve endüstri sergisidir. Efes harabelerinin en güzel yapılarından biri olan tiyatro, oldukça sağlam kalmış ve restorasyonla da bugün Efes festivali gibi şenliklerde rahatlıkla kullanılmaktadır.

 

İZMİR’DEN NE SATIN ALINIR

indir (2)İzmir’in en yoğun alışveriş trafiğine sahne olan sokakları, Anafartalar Caddesi’nin sağında ve solunda bulunan ve hala yüzyıl öncesinin atmosferini: kepenklerinin kıvrımlarında, kapı eşiklerinde, basık tavanlarında ve eski kiremitlerde taşıyan Kemeraltı sokaklarıdır. Eski görüntü, tamamen olmasa da, hala işportacıların bağrışmaları, bakırcılar çarşısının kendisine has sesleri, Şadırvan Camii yanındaki Sebil’in şırıltısı, Kestane pazarındaki balıkçıların ıslak önlükleriyle bağrışmaları, Kemeraltı’nın pek değişmediğini gösteren belirtilerdir.

Urgancılar çarşısı, Kuyumcular çarşısı, Basmacılar, Ayakkabıcılar; hepsi de hala işlerini sürdürmektedirler. Bunların yanı sıra: en iyi ve modern alışveriş merkezleri, Alsancak’taki Kordon boyunda, Karşıyaka ve Cumhuriyet caddesinde bulunuyor.

İzmir’de, en önemli alışveriş merkezi olan Kemeraltı’na komşu, Çankaya ve oradan da seçkin butik ve mağazaların bulunduğu Alsancak’a ulaşıp alışveriş yapabilirsiniz. Karşıyaka’da da aynı olanakları bulmanız mümkün. Ama: bence, alışveriş yapmasanız da, kesinlikle “Kemeraltı” bölgesine girmelisiniz. Zaten, buraya girdiğinizde, tekstil olarak o kadar ucuz ki, inanamayıp, mutlaka birşeyler satın alacaksınız.

 

İZMİR NOT DEFTERİ

Egeli olmaya çalışın: Özellikle İstanbul’dan geldikten sonra kısa bir adaptasyon sürecine ihtiyaç var, şehir sakin akıyor. Büyük şehir olmasına ve oldukça kalabalık olmasına rağmen insanlar sakin, yavaş, tatlı tatlı. Böyle daha bi’ tadını çıkarıyorlarmış gibi, gevşeyin ve onlara ayak uydurun.
Kordonda çiğdem: Bunu yapmayanı döverler herhalde. Hem kordon hem de devamı sayabileceğimiz İzmir Körfezi’nin içini kapsayan tüm alanlarda deniz kenarında pineklemek, takılmak çok zevkli. Böyle bir büyük şehir deliliğinde denizi bu kadar iyi kullanabildikleri için yakın tarihimizdeki tüm İzmirliler’e teşekkür ederiz. Alın elinize biranızı ya da satıcılardan çayınızı kahvenizi, rahat rahat çimlere yayılıp takılın. Arada koşabilir, bisiklet binebilir ya da canınız ne istiyorsa onu yapabilirsiniz. Rahat olun. Kiralık bisikletler pek bulunmuyor, erken saatte bakmakta fayda var.
İlk gidişte bozuk para gerekli:İzmir’in akıllı kent bileti uygulaması Kent Kart var, 5 TL’ye çeşitli yerlerden alınabiliyor ancak hem havalimanı hem de otogarda sıklıkla bulunması sorun oluyor. Jeton uygulaması da olmadığı için birilerinden ricacı olacağız mecbur. Bunun için bozukluk şart. (Kişi başı tek biniş 2 TL)
Kent kart alın: 5 TL’ye iadesiz olarak aldığınız kart işe yarayan bir şey, çünkü çoğu yerde sık kullanabileceğimiz bir toplu taşıma ağı var. Her şey 2 TL, ilk basıştan sonra 5’inci aktarmaya kadar ücretsiz. Taksi de kısa ve orta mesafede makul.
Yemek beklentiniz kısıtlı olsun:Özellikle il merkezinde öyle ahım şahım bir yöresel yemek kalmamış. Elbette birçok Ege lezzeti var ancak beklentiniz düşük olursa çok daha fazla keyif alırsınız.

Gece kendinizi Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne bırakın: İzmir’de gezilecek yerler notlarımızda detaylı yazıyor, buranın eğlencesi güzel, enerjisi yüksek bir bölge. Tadını çıkarın.

Şehir munchies cenneti: Gece yemeği ve atıştırmalık üzerine şahane alternatifler var, detaylı notlarımızda yer alan bu lezzetler için midede yer bırakın. Hele içki sonrası bir sürü seçenek yollara seriliyor.
İzmir merkezde hapsolmayın:Şehir merkezi çok güzel, hele hele takılmak hatta üniversite okumak ya da birkaç yıllığına işe gelmek için, ancak turist olarak imkanlar kısıtlı. 2 günden fazlası için il merkezine hapsolmayıp kolaylıkla gidilen ilçeleri gezin. Şahane deneyimler var ve çok yakın.  

BERGAMA

Buram buram tarih kokan sokakları, tertemiz havası, yüzyıllara meydan okuyan eserleri ve doğal güzellikleri ile dikkat çeken Bergama, kartpostalları andıran bir güzelliğe sahiptir.

Dünyaca ünlü tarihi eserlere ev sahipliği yapan Bergama, İzmir‘in şirinlikte sınır tanımayan bir ilçesidir. Buram buram tarih kokan sokakları, tertemiz havası, yüzyıllara meydan okuyan eserleri ve doğal güzellikleri ile dikkat çeken Bergama, kartpostalları andıran bir güzelliğe sahiptir. Tarih ile günümüz iç içe geçmiştir burada ve telaşa, koşturmaya yer yoktur. Sizde koşturmacayı, kalabalığı bir kenara bırakıp sakin bir tatil geçirmek ve tarihe kısa bir yolculuk yapmak istiyorsanız doğru adrestesiniz.

 

BERGAMA BÖLGESİNDE, ANTİK KAZILARIN BAŞLAMASI VE SÜRECİ

bergamaBergama bölgesindeki kazılar: 1878 yılında başlar. Alman-Berlin Müze Müdürü Dr. A.Conze: arkeolog C. Human ile birlikte bölgeyi inceler. Bulunan eserler: Berlin Antiktepe Müzesine götürülür. 1883-1885 yılları arasındaki kazılarda ise, Roma imparatoru Trayan’ın yaptırdığı teras
üzerindeki tapınak, tiyatro ve agora kazılır. Bu arada: araştırmacı C. Human tarafından, Zeus sunağının mimari parçaları, Berlin’e götürülür. Her ne kadar Osmanlı hükümetinden bunların çalınması pardon götürülmesi için izin alındığı iddia edilse ve belgelense de, bugün yani günümüzde, medeni kültür anlayışı, bu tür eserlerin ait oldukları yere iadesini gerektirmektedir.

1900-1913 yılları arasında Akropol’de yapılan kazılar sırasında, bugünkü Alman Kazıevi yanındaki bir depo: müze olarak kullanılır. Bu depo, o yıllardaki, Türkiye’de ilk arkeolojik eser depolarından biri olması açısından önemlidir. Evet, I. Dünya savaşı başlayınca, ara verilen kazılara,
1927 yılında yeniden başlanır. Bu defa, Asklepion’da ortaya çıkarılır. Kazı bölgesinden çıkarılan eserler çoğalınca, yeni bir müze binasına gereksinim duyulur. Türk-Alman işbirliğiyle gerçekleşmesi planlanan yeni müze için, eski bir mezarlık olan, bugünkü yeri uygun bulunur. Mimarlar Bronu Meyer ve Harold Hanson tarafından planlanan müze binasının yapımına 1922 yılında başlanır ve 1934 yılında tamamlanarak, müze ziyarete açılır.

BERGAMA’DA, TARİHTE YAŞANAN İLKLER:

ASYA’NIN İLK ÜTÜPHANESİ VE PAPİRÜS YERİNE, PARŞÖMEN KULLANILMASI

O dönemlerde, dünyanın iki büyük kütüphanesi bulunuyordu. Bunlardan, İskenderiye kütüphanesi 500 bin kitap kapasiteli, Pergamon
kütüphanesi ise 200 bin yazma eser kapasitelidir. Mısırlılar, kendi kütüphanelerinden daha büyük olacak kaygısıyla, kitapların üzerine yazıldığı ve yalnızca Mısır’da bulunan papirüs ihracatını durdururlar. Bunun üzerine, Pergamon kralı II. Eumenes, çok sinirlenir ve bilim adamlarını toplayarak, papirüs’ün yerine geçebilecek bir şey bulmalarını ister. Sonuçta: çözüm olarak, yazıların işlenmesi için kurutulmuş hayvan derisi kullanılmaya başlanır. Buna da “Bergama kağıdı” ismi verilir. Bu kelimenin, batı literatüründeki ismi ise “Parşömen” dir. Papirüs yuvarlanmış kağıt şeklinde olduğundan her defasında açıp kapatmak sorun olurken, parşömen sayesinde yaprakları üst üste koyup ciltlemek mümkün olur hale gelmiştir.

HASTANE

Bergama’da bulunan Asklepion, MÖ.4. yüzyıldan kalma, tarihte ilk büyük hastanedir. Girişinde yazılmış olan “Ölüm buraya giremez” cümlesi
ilginçtir. Hasta insanlara verilen psikolojik destek açısından muhteşem bir düşüncedir. Tarihi süreçte: ilk kez, telkinle tedavi yani psikoterapi burada uygulanmıştır. Müzik, tiyatro, spor, güneş ve çamur kullanılarak yapılan ilk doğal tedavi de burada uygulanmıştır. Ayrıca: doğal ilaçların kullanıldığı, farmakolojik tedavi de burada ilk kez uygulanmıştır. İlk afyon modeli ilaç, yani uyuşturucu, evet, o da ilk olarak burada kullanılmıştır. Yılanın tarihte ilk kez tıp ve ezacılık simgesi olarak kullanımı da, burada gündeme gelmiştir.

 

DİĞER ÖZELLİKLER

Tarihte, 4 tiyatrosu olan ve en dik tiyatrosu olan şehirdir. Kentin: imar yasası, çarşı-pazar yasası bulunmaktadır. Tarihte ilk grev ve toplu sözleşme: MÖ.248 yılında, Bergama kralı I. Eumenes ile paralı askerleri arasında burada yapılmıştır. İlk meslek sendikaları ve sendika
konfederasyonları, Bergama şehrinde kurulmuştur. Tarihte: ilk-orta-lise olmak üzere, ilk kez, üç dereceli eğitim, yine bu şehirde uygulanmıştır. İlk ve en büyük sunak, yine bu şehirde yapılmıştır. Hıristiyanların ilk büyük kiliselerinden biri, yani yedi kiliseden biri, bu şehirde yapılmıştır. Bunların yanında: Yunan işgalini ilk kıran yer, 15 Haziran 1919 tarihinde, Bergamalılardır. Kendi tarihi sürecimizde, ilk festival düzenleyen yer, 1937 yılı “Bergama Kermesi” ile yine Bergama olmuştur.

Evet, Bergama gerçekten ilginç ve tarihi süreçte önemli bir yerdir. Tarihi süreçte, aynı dönemde, Ege kıyılarında, birçok kent devlet var iken, Bergama çok büyük bir uygarlığın kurulduğu ve geniş bir çevreye hükmeden konuma geldiği bir yer olarak önemlidir. Günümüzdeki Antalya şehrinin dahi, Bergama krallığı tarafından kurulduğu bilinmektedir.

 

BERGAMA’DA NE YENİR

Bergama bölgesinin en ünlü yerel lezzetlerinin başında: çağırtma gelir. İnce ve uzun patlıcanlar ile yapılır. Merkezdeki birçok restoranda bulabilirsiniz. Bir de köfte var. Özel bir tadı olan köfteyi de denemilisiniz.

 

BERGAMA’DAN NE SATIN ALINIR

kılımBergama’da dokumacılık oldukça gelişmiş durumdadır. Özellikle: kilimler, çok güzeldir. Gömleklik kumaş, çarşaf, ince ve pamuklu dokumalar, seccade, yünden heybeler, kilim ve halı, Bergama’dan hediyelik veya kendi adınıza satın alabileceğiniz objelerdir. Beğeninize hitap edecek birçok çeşitleri var.

Bunların yanında: Bergama çayı boyunca “dabak” dükkanları görebilirsiniz. Tabakçılık, burada babadan oğla aktarılan bir sanattır. Bu arada: Bergama’ya gelmişken, severseniz, tulum peyniri ve lokma da satın alabilirsiniz.

KAYNAKÇA: http://www.gezi-yorum.net/izmir/

                         http://www.gezi-yorum.net/izmir-bergama/

Başarılı Olmak İçin Gerekenler Nelerdir?

Başarılı Olmak İçin Gerekenler Nelerdir?

Başarı, ilk önce kişinin başarılı olduktan sonra mutluluğudur. Başta kendisi ve çevresinin onunla gurur duyası olmak istediği gelmek istediği noktaya gelmesidir. Kim başarılı olmak istemez ki başarı yolunda kat etmemiz gereken çok yolun olduğudur. Hiçbir başarı tesadüf değildir. Başarılı insanların hayat hikâyesini okuduğumuzda mücadele, fedakârlık, sabırla neler yaptıkları ve sonunda amaçlarına ulaştıklarıdır. Şimdi başarılı insanların kurallarının ne olduğu nasıl başardıklarını öğrenelim.

 

Başarı İçin Gerekenler Nelerdir;

İlk başta bir amaç olmalıdır. Amacımız ne bu amaç uğruna neler yapabiliriz. Bu başardıktan sonra hayatımda neler değişecek.

Plan yapın günün 24 saatini dilimlere ayırın. Sabahları erken kalkın kahvaltıyla başlayın. Sağlığınıza uygunuza daha çok dikkat edin. Sağlam vücut, sağlam kafayla beraber başarılı olur unutmayın.

Başarılı hayat hikâyelerini okuyun. Başarılı insanların sözlerini yazın arada okuyun, ilerde kendinizin de onlar başarılı olacağınıza kendinizi inandırın.

Başa racam, yapabilirim, kendime güveniyorum gibi kelimeleri kendinize söyleyin.

Çalışmalarınızı aksatacak, moralinizi bozacak kişilerden uzak durun. Tv, bilgisayar, telefon gibi zamanınızı boşa götürecek şeylerden uzak durun.

Sıkıldığınızda yürüyüşe çıkın ya da sevdiğiniz onlarla mutlu olacağınız arkadaşlarınızla zaman geçirin süreyi uzun tutmayın çünkü yapacağınız bir programınız ve başarmanız gerekeler var unutmayın.

Ertelemeyin başarının en büyük düşmanı ertelemedir. Programınızın aksamasına yol açacaktır. Başarılı yolunda kesintiye uğratacaktır.

Günlük yaptıklarınızı gözden geçirin şimdiye kadar neler yapmışsınız ve zamanınız size yetebilecek mi kalan zaman da neler yapabilirsiniz. Daha iyi nasıl çalışabilirim. Bu tempo ile başarabilirliyim. Bunları düşünürken sakın paniğe kapılmayın sakin kafayla tekrar gözden geçirin.

Hayal kurun başardığınız da nasıl bir hayat sizi bekliyor sevdiklerinizin sizin nasıl gurur duyacağını hayal edin.

 

KAYNAK: http://basarinedir.com/basarili-olmak-icin-gerekenler-nelerdir.html

 

İnternet Reklamcılığı Nedir?

internet reklamcılığı

  

   İnternet Reklamcılığı, internet üzerinde birçok farklı yöntem ile uygulanan reklam ve pazarlama faaliyetlerine verilen genel isimdir.

 

İnternet Reklamcılığı;

   Gazete, televizyon, radyo gibi klasik mecralarla karşılaştırıldığında, hem ölçümlendirilebilir olması hem de daha düşük maliyetle daha fazla kitlelere ulaşabilmesi ile ciddi anlamda avantaj sağlamaktadır. İnternet’in son yıllarda kazandığı ivme ile dünya üzerindeki herhangi bir bilgiye en kısa sürede ulaşılabilmesini sağlayan bir kitle iletişim aracı olduğunu düşünürsek; “İnternet Reklamcılığı” hedef kitlenize ürün ve hizmetlerinizi en etkin şekilde tanıtmanızı sağlayabilecek reklamcılık türüdür.

   İnternet Reklamcılığı; öncelikle hedef kitleye direk ulaşarak reklamcılığın asıl amacına hizmet eden, çeşitli ölçüm yöntemleriyle reklam verene stratejik önem taşıyacak raporlar sunabilen ve geri dönüşümü belgeleyebilen, diğer mecralara oranla daha direkt çözümler sağlarken bunu çok daha düşük bütçelere çözümleyebilen, oldukça karlı bir yatırımdır.

   İnternet Reklamcılığı; kolay ölçümlenebilir olması, düşük maliyet ile yüksek görüntülenme oranına sahip olması ve direkt olarak hedeflenen kitleye ulaşmasından dolayı, tüm dünyada reklam verenler tarafından tercih edilen bir reklamcılık dalıdır.

Türkiye’ de İnternet Reklamcılığı

   Türkiye’de internet reklamcılığı, son birkaç senedir ciddi anlamda gelişmektedir. 2006 yılında Türkiye’de internet reklam pazarı yaklaşık 40 milyon dolar iken, 2010′da internet reklam pastası büyüklüğünün 200 milyon dolara ulaşacağı yani %400 artacağı tahmin ediliyor.

   Önümüzdeki 3 yılın reklam bütçelerinde “internet reklamcılığı” payının sırayla %17, %20 ve %24 oranında artış göstereceği öngörülüyor. Tahminler; bu süre içerisinde internet reklam payının, toplam reklam harcamaları içerisinde %17 ile %20 arasında bir potansiyele sahip olacağını gösteriyor.

Neden İnternet Reklamcılığı?

   Tüm dünyada ve bununla paralel olarak Türkiye’de reklamcılık dünyası değişiyor, internet hem iş hayatını hem de pazarlama iletişiminin yöntemlerini değiştiriyor. Online pazarlama ve internet reklamcılığı, geleneksel reklam harcamalarını yavaş yavaş dijital mecralara kaydırıyor. Önemli kaynaklar tarafından yapılan araştırmaların sonuçları, kısa bir süre içerisinde online pazarlama ve internet reklam aktivitelerinin Türkiye’de de büyük bir gelişme göstereceğini doğruluyor.

   Tüm bu gelişmeler dahilinde internet reklamcılığının önem kazanmasının sebebi ise, sağladığı avantajlar. Özellikle geleneksel reklam uygulamaları ile karşılaştırıldığında; İnternet Reklamcılığı, interaktif, ölçülebilir, ekonomik ve esnektir.

İnternet Reklamcılığı Avantajları

İnteraktif

– Hedef kitleye doğrudan ulaşım,
– İnternet kullanıcıları ile doğrudan iletişim & etkileşim,
– İnternet kullanıcıları ile diyalog geliştirilmesine neden olma,
– Satışa yönelik promosyonlarla katılımı sağlama,
– Hedef kitleye ait verilerin toplanma imkanı.

   İnternet reklamcılığı, hedef kitleye direkt ulaşımı sağlar. İnternet kullanıcıları, İnternet reklamcılığı uygulamaları dahilinde kullanılan reklam araçlarıyla iletişime geçer, reklam verene ait marka veya ürünler hakkında tüm yeniliklerden anında haberdar olur, etkileşim kurar. Bu sayede reklam veren, marka ve ürünleriyle ilgili kullanıcıların bilgilerine erişim sağlar ve etkileşimi güçlendirerek avantaj sağlar.

Ölçülebilir

– Performansa yönelik, sonuç odaklı reklam
– Gerçek zamanlı analiz & raporlama
– Reklamın kaç kişi tarafından görüldüğü
– Kaç kişinin reklama ilgi gösterdiği
– Kaç kişinin web sitesini ziyaret ettiği
– Reklama ilgi gösteren kitlenin demografik yapısı
– Reklamın dönüşüm oranları

   İnternet reklamcılığı; performansa yönelik ve sonuç odaklı bir reklam türüdür. İnternet reklam uygulamaları sonuçları detaylı olarak analiz edilip raporlanabilmekte, reklam veren bir sonraki kampanyasını bu raporlar dahilinde yönlendirmekte ve harcadığı bütçenin karşılığında ne kazandığını görebilmektedir.

Ekonomik

– Birim kişiye ulaşma maliyeti
– Birim kişiye ulaşma süresi

İnternet reklamcılığının diğer mecralara göre daha ekonomik olmasının başlıca sebepleri; hedef kitleye doğrudan ulaşım, reklam uygulamalarının ölçümlenebilmesi ve bir seferde çok sayıda yayın yapılabilmesidir. Ayrıca internette reklam uygulamaları diğer mecralarla kıyaslanamayacak kadar hesaplıdır.

Esnek

– Reklam yayına alış sürecinin kısa oluşu
– Reklam veya içeriğinin hızlı müdahale ile değiştirilebilmesi
– Reklamın yayında olduğu siteler dışında bir site talep edildiğinde kısa sürede geçiş yapılabilmesi

   İnternet reklamcılığı uygulamalarında; reklam verenin talebi üzerine hızlıca tür, format ya da içerik değiştirilebilir ve diğer mecralarda olduğu gibi reklamlar zaman üzerinden sınırlandırılmaz. Üstelik İnternet reklam uygulamalarında 7/24 yayın imkanı olması da önemli bir avantajdır.

KAYNAK: http://www.internetreklamrehberi.com/internet-reklamciligi-nedir/

SÖYLEM DEĞİL, EYLEM İLETİŞİMİ.

 

Söylem değil, eylem iletişimi.

Söylem değil, eylem iletişimi.

 

     Pazarlama ve markalaştırma tarihine bakıldığında, ürünler arasında farklılaşmanın kaybolacağı, fiyatların düşeceği, konumlama farklılıklarının azalacağı ve zamanla pazarlama ve markalaştırmanın ipte yürümek kadar zorlaşacağı zaten açıktı. Üstelik bunu anlamak için kapitalist öğretiye bakmak yetmiyor; hatta sadece ona bakmak pazarlamacıları yanlış yere yönlendiriyor. Zira kapitalist öğretinin babalarının neredeyse tamamına yakını “büyüme” vaad eder. Oysa pazarlama ve markalaştırma ile ilgili asıl gerçekçi yaklaşım, hem kapitalist hem de marksist öğretiye beraber bakmakla bulunabilir. Zira markist öğreti bu büyüme işinin bir sonunun olacağını söylemektedir. Aslında kapitalist ve marksist öğreti körle kötürüm gibidir. Tek başlarına biri ekonomik kriz, diğeri tüketicinin sosyal krizini vaad eder. Ancak durum ortadadır. İnsanlar mal ve hizmetlere özlem duyacaktır ve bu özlem beraberinde bir zenginlik getirecektir. Bu zenginlik nihai safhada ürünler arasında farklılaşmanın kaybolması, fiyatların düşmesi, konumlama farklılıklarının azalması ve kriz fazları ile sonuçlanacak ve bu durum dünyayı kuvvetle muhtemel bir anti-ütopya toplumuna dönüştürecektir. Elbette bu bir teoridir ama bu süreçte güncel olarak yaşadıklarımız açıkça bir şeye işaret etmektedir: Pazarlama ve markalaştırma süreci özellikle son çeyrek yüzyılda ciddi bir evrim geçirmiştir.

     Hal böyle iken, aynı evrim pazarlama iletişimi tarafında yaşanmış mıdır? Bence hayır. Bunu anlamak için çok etraflıca düşünmeye de gerek yok. Mad Men’i seyretmeniz yeterlidir. Mad Men sadece bir dönemim reklamcılık anlayışını temsil etmiyor; aslında Man Men’de yaşananlar, reklamdan halkla ilişkilere, doğrudan pazarlamadan tasarıma kadar pazarlama ve markalaştırmayı ilgilendiren pek çok disiplinde bir zamanların ortak kültürel kodunu ortaya koyuyor. O döneme baktığımızda “söylem”in iş yaptığı bir anlayışı görürüz. Reklam veren sunuma giderken kafasında neredeyse iki soru vardır: Ajans hangi başlığı önerecek ve görsel ne olacak? Haksız da sayılmaz. Zira markanın temel vaadini yaratıcı bir dille anlatan güçlü bir başlık, bununla bütünleşen etkili bir görsel (key visual) ve meraklısının okuyacağı bir metin (body copy) o yıllarda markayı rakiplerinden kolaylıkla farklılaştırıyordu.

     Bu anlayış iletişimciler üzerinde, yaşanan sosyo-ekonomik evrime direnen ve kendisini bu evrime karşı soyutlayan, son derece muhafazakar bir konfor zonu oluşturdu. Bence iletişimcilerin büyük bölümü bu konfor zonundan hala çıkabilmiş değiller. Bu konfor zonu “söylem iletişimi”dir. Ve bana göre, Mad Men’de yaşanan yirminci yüzyılın ortasına ait bu iletişimci bakış açısı, toplumsal dönüşüme paralel bir evrim yaşamadı.

     Ancak artık işler böyle yürümüyor. Strateji, yaratıcılık ve planlama açısından son derece iyi kurgulanmış kampanyalar bile, rekabet arasından sıyrılıp büyük sonuçlar ortaya koymakta zorlanıyor. Pazarlama savaşı meydan savaşı mantığından çıktı ve artık her tepede, her dere kenarında, her ağaç gölgesinde yapılan mücadele başarıyı doğrudan etkiliyor. Bugünün tüketicisi siyaset meydanlarında atılan naralar ve asılan pankartlar gibi başlık ve görseller beklemiyor marka iletişiminden… Doğrudan kendisi için net faydayı yaşamak istiyor. “Eylem” görmek istiyor. Şimdi her alanda doğru eylemler yapıp, tüketiciye mükemmel deneyimler yaşatmak ve bu eylemlerin iletişimi yapma zamanı.

 

https://twitter.com/hakansenbir

http://www.facebook.com/hakan.senbir

KAYNAK: http://www.halklailiskiler.com/soylem-degil-eylem-iletisimi.html