Antalya/Kozağacı, Korkuteli

Kozağacı, korkuteli

Kozağacı, antalya ilinin korkuteli ilçesine bağlı bir köydür.

Tarihi

Köyün adının daha önceleri yalınlı kebir iken cumhuriyet döneminde köyde yöresel ceviz ağacının bolluğundan dolayı kozağacı olarak değiştirilmiştir.ilk önceleri cevizli mağarın olduğu yerde içi kovuk bir ceviz ağacının bulunduğu ve çok büyük kovuğun önüne bir kapı yapıldığından geceye kalan yolcular bu rada yattığı için bu çeşmenin adı cevizli mağar.köyün adıda ceviz ağacının diğer adı olan kozağacına çevrildiği yukarıda belirtilmiştir.köye ilk gelenler kerimler kocabıyıklar hüseyiceler velceler gibi sülaleler olmuştur. Yukarıda bahsedilen sülalelerin önceki yerleşimleri yalınlı gediği köyüdür.burayada kerimlervelceler alanyatarafından gelmiş olup ilk olarak yalınlı gediği sahil. Büyükyalınlıyayla olarak kullanmışlardır.kerimlerin velcelerin hala yalınlı gediğinde tapulrının olduğu velceveresesinden. Sarı dayı babasına ait tapu kayıtlarının çıkarılmsı için verdiği dilekçesine gelen cevapta velye ait altı adet tapu kaydının olduğugörülmüştür.köyün ahalisi manavdır yani eski yerleşik düzene geçen yörüklere yerli manasında manav denildiği bilinr.daha sonraları kayabaş tarafından karamustafalar mundan tarafından deli mollalar serik tarafından gökler sülalesi gelerek köye yerleşmişlerdir.cehalet devrinde iki sefer köy döğüşü denilen arbede çıkmış sonunda bunun boş olduğu anlaşılmış ama ihtiyarlar hala bu cehaleti sürdürür.köyün kalkınması birlikten geçtiği için gençleri bu tür iki yarılıklara önem vermemesi gerekir
1
Kültür

Köyün gelenek, görenek ve yemekleri hakkında bilgi yoktur.

Coğrafya

Kozağacı, antalya ilinin korkuteli ilçesine bağlıdır….antalyaya 100 km dir.korkuteliye35 km oolup elmalıya da40 km uzaklıktadır.dalaman çayının ilk çıkış noktası kızılcadağ akmağarı kozağacı sınırları içindedir.köye3 km mesafedeki göl kurutulup tarla haline getirilmiş,avlan gölü örneğinde olduğu gibi yağışların azlığı belki de bu kurutmayla ilgilidir.kızılcadağ 2598 m kozağacı hudutları içindedir keşkağ urgaç tömek çiğdem1900 ile 2400 metre arasında yükseklikleri olan dağlardır.üç tane akmağar adlı / köy akmağarı yayla akmağarı /kızılcadağ akmağarı olmak üzere üç akmağarımız vardır

onbin dekar civarında ekilen arazisi vardır köye bir km uzaklıkta gölet vardır.eskiden dağların yamaçlarıda ekilirdi şimdilerde buralar boş durmaktadır

2
İklim

Köyün iklimi, akdeniz iklimi etki alanı içerisindedir.

Nüfus

Genel bilgi………

Başka bi kozağacı var..burdur-çavdır-kozağacı..onun korkuteli kozağacıyla hiç bir ilgisi yoktur..gündoğmuşta dakozağacı adında iki yerleşim birimr vardır
3
Ekonomi

Köyün ekonomisi dsi tarafından yaptırılan kozağacı sulama göleti ile birlikte tarımsal faaliyet ağırlık kazanmış olup tarım ve hayvancılığa dayalıdır.kızılcağın güneyide kirişli dağında kaliteli taş ocağı firmalar tarafından işletilmektedir köyün potansiyel olarak turizmden pay alabilecek durmdadır.antik torıum şehri kalıntıları greek likya roma bizans uygarlıklarına ait çok güzel kaya resimleri ogünün insanlrının giyim kuşam ları hakkında çok güzel fikirler vermektedir.değişik yapı kalıntıları vardır .aslan heykellerinin biri korkuteli çayırlı cami önünde diğer dört adedi müzededir. Bayramali özmenin muhtarlığı zamanında göleti yapan mühendisler aslanlı barj olsun adı diye şimdi müzede olan aslanları değişik yerden toplıyarakbaraja habersiz taşımışlar yasak olduğundan aman muhtar eski mezarın ordan çıktı de yoksa başımız yanar deynice muhtarda bu köye çalışıyorlar başlarına bir şey gelmesin diye onların dediği gibi konuşunca gözaltına alınıyor gerçek anlaşılıyor ama mutarda kanser olup 7 ay sonra rahmetlik oluyor.

Muhtarlık

Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:

> 2004 – sami özmen
> 1999 – sami özmen
> 1994 – mustafa akar
> 1989 – resul altoğlu
> 1984 -bayramali özmen

Altyapı bilgileri

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Köyün soğuk suları ve yazın piknik alanları vardır.

Kaynak:Kozağacı/Korkuteli

Pazarlamanın Kılıfı

Teknoloji marketleri ve cep telefonu bayileri gibi, markalı aksesuarların satıldığı noktalarda, cep telefonu, tablet ve notebook kılıflarının satış fiyatlarına dikkat ettiniz mi?

Bu ürünlerin fiyatları 30 ile 120 TL arasında değişmektedir. Çoğu Uzak Doğu üretimi olan ve suni deriden ya da plastik türevi malzemelerden yapılmış bu ürünlerin olduğu bir kategori için hiç de yabana atılmayacak fiyatlardır bunlar. Üstelik bu ürünler hiçbir pazarlama iletişimi yatırımı yapılmadan, doğrudan raftan satılırlar. Aradığınız rengi ya da çeşidi bulamadığınızda çoğu satış uzmanı tedarik açısından özel bir çaba bile sarf etmez. Tüm bunlara rağmen neredeyse “yok” satarlar. Hemen hemen herkes,“altı üstü plastik bir koruma kabına 120 TL verilir mi” demeden, bu ürünleri zevkle satın alır.

Öyleyse… Yüksek sosyo-ekonomik seviyelerden insanların, gıda gibi hayati, teknoloji gibi nevi şahsına münhasır, hazır giyim gibi kişisel tarza yönelik kategorilerde bile fiyat hassas satın alma davranışları gösterdiği görülürken, altı üstü suni deri ya da plastik malzemeye bunca para ödemesinin ardındaki iç görü nedir?

Buradaki iç görü, tüm pazarlamacıların arayıp da bulamadığı türden bir şeydir. Pazarlamanın hem duygusal, hem de rasyonel boyutunu aynı anda yakaladığımızda neler olabileceğinin en etkili örneklerinden biridir. Zira bu kılıfların, ürün olarak son derece rasyonel bir fayda üretirken, aynı zamanda tüketicisiyle yakaladığı duygusal bağ da hatırı sayılır güçtedir. Bu noktada bir pazarlamacının ya da pazarlama iletişimcisinin çıkarması gereken, hem jenerik (hayata dair) hem de kategorik (ürün kategorisine dair) gerçeklere dayanan çok kuvvetli bir iç görüyü bulmanın önemidir.  Bu çok kolay bir şey değildir ama bir buldunuz mu, bunun üzerine inşa edeceğiniz pazarlama bileşenleriyle çok satarsınız.

hakansenbir_1326710053

Bu kılıf meselesinde pazarlamacıların yakaladığı iç görü öyle büyük bir iç görüdür ki, aynı anda hem jenerik (hayata dair) hem de kategorik (ürün kategorisine dair) bir ihtiyaç, beklenti ve arzuya dayanmaktadır. Bu iç görü şudur:İnsanlar değer verdikleri varlıkları koruyanlara büyük değer verirler.

Bu iç görüyü pek çok sektörde görürüz. Bunların başında çocukların sağlığını ve rahatını korumaya yönelik kategoriler gelir. Örneğin otomobiller için bebek koltuğu ve ana kucağı gibi ürünler için ebeveynler çok daha az fiyat hassas davranırlar. Bu durum aşağı yukarı bütün sosyoekonomik seviyelerde aynıdır. Bu tip bir ürüne ulaşmada düşük ve orta gelir seviyelerinde elbette fiyat bir nebze bariyer olmaktadır ancak ebeveynlerin genel eğilimi çocukları için en iyisini almaktır. Bu nedenle anne ve babalar bebekleri ve çocukları için otomobil bebek koltuğu ve ana kucağı gibi ürünlere yüzlerce lira hatta bazen binlerce lira ödemekten kaçınmazlar. Hatta bu kategoride sosyoekonomik seviye arttıkça “fiyatın yüksek oluşu” ile “kalite” ilişkilendirilir.

Çocuk kategorisinde olduğu kadar hassasiyet içermese de, insanların cep telefonu, tablet ve notebook kılıflarına onca parayı ödemelerinin ardında, değer verdikleri varlıkları koruyanlara büyük değer vermeleri yatar. Asla bir çocuk kadar değerli olamaz, ancak insanların kendileri ile özdeş tuttukları cep telefonu, tablet ve notebook’larını koruyan ürünlere kendi özellerini koruduklarını düşünerek değer verdikleri aşikardır. Aksi takdirde basit bir plastik korumaya 30 ile 120 lira arasında bir para kolay kolay ödenmez. Ancak bu koruma kılıflarının binlerce liralık değerde cep telefonu, tablet ve notebook’ları koruduğu düşünülünce, işin rasyonel boyutu ortaya çıkıyor. Buna bir de insanların bu ürünleri kendileri ile özdeş tutup, kendi özelleri olarak algıladıklarını düşündüğümüzde de işin duygusal boyutu anlaşılıyor.

“Koruma kılıfı” örneğinde kategorik iç görü (ürün kategorisine dair), yüksek fiyatlarla alınarak sahip olunan değerli bir ürüne zarar gelmemesi iç görüsüdür. Ancak kategorik iç görülerin büyük bölümü rasyonel boyutta kalmakta ve sadece buna dayanarak üretilen ürün ve hizmetlerin fiyatı belirli bir seviyenin üzerine çıkamamaktadır. Yine aynı örnekte jenerik (hayata dair) iç görü ise, insanların cep telefonu, tablet ve notebook gibi ürünleri kendileri ile özdeş tutmaları ve kendi özelleri saymalarıdır ki, böyle bir jenerik iç görü “koruma kılıfı” örneğinde olduğu gibi yüksek kar marjları sağlanabilecek bir fiyat seviyesine çıkılabilmeyi mümkün kılmaktadır.

Özetle, “insanlar değer verdikleri varlıkları koruyanlara büyük değer verirler” ifadesinde olduğu gibi, hem jenerik hem de kategorik ihtiyaç, beklenti ve arzuların üzerine oturan iç görüleri yakalayan pazarlamacı zihin, kılıfını bulmakta çok zorlanmaz.

Kaynak: www.halklailişkiler.com