ANTALYA / KORKUTELİ

 

ANTALYA

Antalya sahip olduğu arkeolojik ve doğal güzellikler sayesinde “Türk Rivierası” adını almıştır. Deniz, güneş, tarih ve doğanın sihirli bir uyum içinde bütünleştiği Antalya, Akdeniz’in en güzel ve temiz kıyılarına sahiptir. 630 km. uzunluğundaki Antalya kıyıları boyunca, antik kentler, antik limanlar, anıt mezarlar, dantel gibi koylar, kumsallar, yemyeşil ormanlar ve akarsular yer alır.

Palmiyelerle sıralanmış bulvarları, uluslararası ödül sahibi marinası, geleneksel mimarisi ile şirin bir köşe oluşturan Kaleiçi ve modern mekanları ile Türkiye’nin en önemli Turizm Merkezi olan Antalya, Aspendos Opera ve Bale Festivali, Uluslararası Plaj Voleybolu, Triathlon, Golf Müsabakaları, Okçuluk, Tenis, Kayak yarışmaları vb. etkinliklere, 1995 yılında açılan Antalya Kültür Merkezi ile de plastik sanatlar, müzik, tiyatro, sergi gibi birçok kültürel ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır. Antalya ilinde iki iklim hüküm sürer. Sahil bölgesinde tipik Akdeniz iklimi: yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Yukarı bölgede Akdeniz iklimi ile İç Anadolu iklimi arasında geçiş teşkil eden kara iklimi hakimdir.

Antalya’nın İsmi Nereden Geliyor ?
Antalya adını kurucusu, Bergama Kralı II. Attalos’dan alır. Attalos’a atfen Attalia adını alan kente Türkler önce Adalya daha sonra da Antalya adını verirler.

antalya03

KORKUTELİ

Korkuteli ilçesinin temelini teşkil eden Aladdin mahallesi ilçenin ilk yerleşim merkezidir. Korkuteli ilçesi Antalya iline bağlı Akdeniz bölgesi ilçelerindendir. Doğusunda Antalya merkez ilçesi, batısında Muğla fethiyeilçesi ve burdur,gölhisar ve çavdır ilçeleri, güneyde kumluca ve elmalı ilçeleri ve kuzeyde burdur,bucak ve tefenni ilçeleri ile çevrili bulunmaktadır.

Yüzölçümü 2471 km2‘dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1020 metre olup 1/4 oranında akdeniz  iklim, 3/4 oranında göller bölgesi karasal iklim hüküm sürer. Soğuk hava göller bölgesinden, sıcak hava Akdeniz bölgesinden intikal etmektedir. Yılın dört mevsimi bariz olarak görülen ilçemizde hava sıcaklığı ortalaması kış aylarında genel olarak -5 °C ve yaz aylarında +25 °C olmaktadır.

Torosların başlangıcını teşkil eden Bey Dağları’nın Akdeniz’e bakan yüzünün arka kısmında oluşan düzlüklerin ve tepeciklerin hakim olduğu bir arazi yapısı mevcuttur. Doğal yapı olarak Bey Dağları’nın yamaçları ve etekleri çamlık fundalık ve ormanlarla kaplı olup, düz alanlar ise tarım alanı olarak kullanılmaktadır.

Doğal yapı olarak Bey Dağları`nın yamaçları ve etekleri çamlık fundalık ve ormanlarla kaplı olup, düz alanlar ise; tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Korkuteli ilçesinin 101.465 hektarı tarım alanı, 5800 hektarı çayır-mera, 100.339 hektarı orman ve fundalık, 351 hektarı su yüzeyi, 40.313 hektarı tarım dışı ve meskun sahalardan oluşmaktadır. Tarım alanının 116 hektarı orman sahası içerisinde bulunmaktadır.

Ayrıca burada osmanlı şehzadesi Sultan Korkut (Korkud) eğitim görmüştür ve lalalığını burada yapmıştır. Bu yüzden Korkut`un ili anlamındaki Korkuteli ismi şehrin adı olmuştur.

53474940

 

KAYNAK: http://www.yurtarama.com/i-antalya-hakkinda-genel-bilgiler-139.html

http://tr.wikipedia.org/wiki/Korkuteli

 

AY NASIL KOKAR ?

Ay’da yalnızca on iki kişi yürüdü, bunların hepsi de Amerikalıydı. Astronotlar hava geçirmez uzay elbiseleri içinde Ay’ı koklayamıyorlardı , ama Ay’daki toprak yapışkan bir madde olduğundan Ay yüzeyinden kabine döndüklerinde yanlarında bu tozlardan bol miktarda sürüklüyorlardı. Astronotlar Ay toprağının kara benzediğini, barut gibi koktuğunu ve tadının çok kötü olmadığını söylediler. Bu toprak büyük ölçüde, Ay’ın yüzeyine çarpan göktaşlarının yol açtığı silikon dioksitten meydana gelmektedir, bunun yanı sıra demir, kalsiyum, magnezyum gibi mineraller de içerir.

NASA, uzay uçuşlarına katılan her bir ekipmanı koklayan küçük bir tim görevlendiriyor. Bunun sebebi, Uluslar arası Uzay İstasyonu’ndaki havanın hassas dengesini değiştirebilecek herhangi bir maddenin uzay mekiğine girmesini önlemek.Ay’ın peynirden oluştuğu fikri muhtemelen 16. Yüzyıla dayanıyor. Bu konuya yapılan ilk atıf  John Heywood’un Atasözleri (1564) kitabında geçiyor: “Ay, taze peynirden meydana gelmiştir.” Taze peynir tıpkı Ay’ın  yüzeyi gibi, benekli bir görünüme sahiptir.

KAYNAK: http://onedio.com/haber/ay-nasil-kokar-bilim-atlasi-43559

BASILI REKLAM ORTAMLARI

Ürün, mal veya hizmet tanıtımı için planlanan kampanyanın en önemli aşaması ortamın seçilmesidir. Yapılacak doğru olmayan ortamı seçimleri mal ve hizmetin etkin tanıtılamamasına mesajın hedef kitleye ulaşmamasına sebep olur. Bu da reklam için ayrılan bütçenin, zamanın ve yapılan tanıtım faaliyetlerinin boşa gitmesine neden olur. Ortamları verilmek istenen mesajı ve tanıtımın yapılacağı hedef kitlenin buluştuğu yerdir. Ortamı seçerken firmalar tanıtım araçlarını ve hedef kitlenin sosyal ve ekonomik özelliklerini belirlemelidir. Reklamın etkinliği  ancak bu şekilde sağlanabilir.

Basılı ortamlar, tanıtım mesajlarının, sloganların  hedef kitleye yazı, resim, fotoğraf, imaj, grafik ve benzeri görsel araçlarla ulaştırıldığı medyalardır.

Basılı reklam araçları ile yapılan tanıtımlar kalıcıdır. Basılı ortamlarla iletilenler hedef kitleye daha kolay ulaşırlar, okuyucuya devamlı hitap edebilirler.

Basılı reklam ortamlarında firmaların tanıtım faaliyetine ayırmaları gereken bütçeler daha azdır,reklamlar kesilip kolaylıkla saklanabilir böylece okuyucular tarafından tekrar incelenebilir.

Basılı reklam ortamları ile yapılan reklamlar, yayın yapan reklam ortamlarına göre daha kalıcıdır. Belirlenen hedef kitleye kolayca ulaşılabilir.

Yayın yapan reklam ortamlarına göre maliyeti daha azdır. Ayrıca, reklamın son teslim tarihinin kısa olması dolayısıyla güncel olaylarla ilgili reklam verme imkanı daha fazladır. Basılı yayın ortamları (Gazeteler,Dergiler,Kataloglar,Broşürler ve el ilanlarından oluşmaktadırlar.)

 

KAYNAK : http://blog.reklam.com.tr/genel/basili-reklam-ortamlari/165/

HALKLA İLİŞKİLERDE ETİK

Halkla ilişkilerde etik konusu üzerindeki tartışmalar, her geçen gün artarak sürmektedir. Çünkü bugün artık kâr amacı güden kuruluşlar, sosyal taleplere daha fazla dikkat etmeleri ve paydaşlarına (hedef kitlelerine) karşı daha duyarlı olmaları gerektiğini anlamışlardır. Bu anlayış, kuramsal etikten uygulamalı etiğe geçişi de beraberinde getirir.

Teknolojideki hızlı ilerlemeler, halkla ilişkiler uygulayıcılarını ilişkide bulunduğu çevreleri bilgilendirmek için farklı yollar bulmaya zorlar. Halkla ilişkiler uygulayıcıları hedef kitlelerinin bir çeşit muhabiri olarak görev yaparlar. Dolayısıyla, bu muhabirlerin ve temsil ettikleri organizasyonların bireyleri, grupları veya diğer organizasyonları lekeleme riskleri vardır. Herhangi bir muhabirin olduğu gibi, halkla ilişkiler mesleğini uygulayanların da asılsız haber açısından dikkatli olması gerekir. Çünkü halkla ilişkiler uzmanları da -tıpkı gazeteciler gibi- üyelerini ve diğer grupları bilgilendirmek amacıyla kurum içi yayınlar, bültenler, posterler, kapalı devre yayınlar, videolar ve CD’ler kullanırlar.

İş dünyası açısından etik davranış yalnızca yasalara ve düzenlemelere uymayı değil, ayrıca dürüst rekabeti, doğru sözlülüğü ve başkalarına zarar vermemeyi de vurgular. Giderek artan sayıda iş kolunda mesleki etik kuralları oluşturulmakta ve kendi alanlarında rekabette avantaj sağlamak için bu kurallar kullanılmaktadır.

İş etiği açısından iş pratiğini anlamak, birçok aktivite ve fonksiyonun arasından yaklaşımları ve davranışsal sonuçları etkileyebilecek birtakım faktörleri öğrenmeyi de gerektirir. Etik açısından bir davranışın kişisel veya dışarıdan değerlendirilmesi deontolojik ve teleolojik (amaç bilimsel) süreçlere dayanır. Ahlaki değerlendirme süreci, sonuçları hesaba katmadan bir davranışın doğrusu ve yanlışı üzerine odaklanır. Dolayısıyla, adalet kuralları, temel haklar, görevler, zorunluluklar ve sorumluluklar, başkalarının doğal hakları deontolojik değerlendirme sürecinin temel noktalarıdır. Diğer taraftan teleolojik değerlendirme süreci, davranışın sonuçları üzerine yoğunlaşır.

Karar alma mekanizmalarını ve yönetime yaptıkları tavsiyeleri etik esaslar ve toplumsal sorumluluk üzerine inşa eden halkla ilişkiler profesyonellerinin yönetim kararlarında ve faaliyetlerinde daha önemli bir role sahip olacaklarını öne sürmek mümkündür. Halkla ilişkiler uzmanları arasında toplumsal sorumluluğu ve etiğe uygun karar almayı geliştirmenin önemli bir yararı da, halkla ilişkiler mesleğinin kredibilitesini yükseltmesi ve yönetimin kararlarına katılma fırsatlarını artırmasıdır.

KAYNAKÇA:http://prfashion.blogcu.com/halkla-iliskilerde-etik/13878027