Yozgat/Aydıncık/Dereçiftlik Köyü

Köy adını bulunduğu konumdan almıştır. Su çıkan kaya ile Arım Dağı’nın eteğinde yemyeşil bir bölgeye kurulmuştur. Konumundan ‘DERE’ bulunduğu yeşil doğadan da ‘ÇİFTLİK’ diye tabir edilmiş ve DEREÇİF

11231_162349969170_581404170_2599182_6826015_n

Yozgat iline 105 km, Aydıncık ilçesine 7 km uzaklıktadır. Doğusunda Yenice, kuzeyinde Bakırboğazı ve Kocabekir, kuzey batısında Mercimekören, batısında Kösrelik kasabası ve Güney batısında Kuşsaray köyü bulunmaktadır.TLİK ismini almıştır.

Ağdaş, Çirçir ve Goderesi olmak üzere üç yaylası vardır. Yaz aylarında, koyun, keçi ve büyük baş hayvanı olanlar hayvanlarını bu yaylalarda otlatırlar. Yaylalarda , Dağlarda ve Ormanlarda , Ahlat, Alıç, Ihlamur, Zuval (kızılcık) Kuşburnu ve Dağ eriği gibi meyveler vardır. Ayrıca Kekik, Nane, Madımalak, Efelik, Gevur pancarı, Çiriş ve Mantar da yaz mevsiminde bol miktarda bulunmaktadır. Kekik kokularıyla, soğuk sularıyla, yeşilin her tonuyla görülmeye değer güzellikler…

Arım Dağı
26566_381532064170_581404170_3602101_1271002_n
İklim – Bitki örtüsü:
      Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir. Ormanlarında Meşe ve Gürgen ağaçları, Dağların Taşlık bölgelerinde ise ardıç ağaçları bulunmaktadır. Köy bahçelerinde Kavak ve Meyve ağaçları vardır.

Köyde ilköğretim okulu vardır.

Dereçiftlik Köyü İlköğretim Okulu
24124_384821067859_597162859_3687401_4077554_n

Dağları
     Arım, Suçıkan kaya, Ağnak , Şaankayası, Alinin Yurdu , Ortaçal , Asar , Esisarı , Deliklitaş, Gezbel önemli dağlarıdır.

Yozgat ilinin gelenek ve görenekleri hakimdir. Bu köylü olan çoğu kişi Ankara’da, İstanbul’da, çeşitli il ve ilçelerde ikamet etmektedir. Bulundukları yerlerde de gelenek ve göreneklerini sürdürmektedirler.

Sağlık Ocağı

Sağlık Ocağı

 

Köyün 2 adet camisi bulunmaktadır. Ayrıca köyde soğuk hava sistemiyle çalışan morg mevcuttur. Bölgedeki köyler arasında en gelişmiş köydür.

Dereçiftlik köyü Camisi

11464_100707879953057_100000415358440_18392_7989910_n (1)

Dereçiftlik Köyü’nde;
– İçme suyu şebekesi,
– Kanalizasyon şebekesi,
– Sağlık ocağı vardır.
– Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup, köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Nüfus :
Yıllara göre köy nüfus verileri
2014 –    641
2007 –
2000 – 1000
1997 – 1214

     Ekonomi :
     Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.Buğday, Arpa, Soğan, Sarımsak, Nohut, Şeker pancarı, Domates, Biber, Mısır, Fasulye, Kavun, Karpuz, Patates, Bal Kabağı,Marul ve Maydanoz herkes tarafından yetiştirilir. Meyve olarak Elma Armut , Ayva, Kayısı, Erik, Vişne, Kiraz, yetiştirilmektedir.

   Muhtarlık :
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

Kaynak:www.memleketim.com

Betûl Mardin; “Herkes amacını bilmeli, vazgeçilmez olmak üzere çalışmalı”

Betûl Mardin; “Türkiye’de itibar mimarlığı çok zor oluyor maalesef”

İletişim projelerinin iş dünyasına, kuruluşlara nasıl katkısı var?

BM: Kuruluşların hepsi bir üçgene oturuyor. Bir tanesi gerçekleri anlatıyor, şirketler bilgi verdikleri zaman yalan dolan olmayacak, açıklık olacak. İkincisi, ne yaparlarsa yapsınlar bütün hareketlerinde, çevreye dönük olmalılar. Yani asıl amaç kişiyi kurtarmak. Üçüncüsü ne oluyor? Bunları yapabilmek için iletişim gerekli. Kuruluş bir tek ilişkilerin önemli olduğuna karar verirlerse, o zaman çok ilerleyecekler. Ama onlar her şeyi bizden daha iyi bildikleri için bazen olmuyor.

Buradan yöneticiler için neler öneriyorsunuz? Yönetici ne yapsın da iletişimin faydasını görsün? Çünkü elle tutulur, gözle görülür bir şey yapana kadar bir süre geçiyor.

BM: Evet,tabi çok çabuk olmuyor. Önce araştırıyorsunuz, sonra bir strateji ve plan yapıyorsunuz, oluşturuyorsunuz, daha sonra değerler geliyor. Planlı ve sürekli gerçekleşiyor. Yöneticinin vakti yok, hemen satacak, hemen tanınacak. Bu araştırmalarda, zaten en çok orada sorun yaşıyoruz. Çünkü araştırırken sıkıntıya giriyorlar, istemiyorlar. O itibar mimarlığı çok zor oluyor maalesef Türkiye’de.

Yöneticilerin aslında kendi kişisel kariyerleri için de bu konuya önem vermeleri gerekiyor.

BM: Ne diyorum size, itibar mimarlığı bu, iletişim/ilişki işçisi değiliz biz; mimarız, adamları oluşturuyoruz.

Betûl Mardin; “Halkla ilişkiler mesleğine çok önem verilecek”

Bu mesleğin dününü biliyorsunuz, bugününü biliyorsunuz. Yarın için nasıl bir gelecek düşünüyorsunuz meslekte? Ne önemli olacak?

BM: Bu Meslek bugün artık son yüzyılın en önemli mesleklerinden biri oldu. Uluslar arası ilişkiler, bu an olmakta olan haritaya bakın, her şeyin altında bizle çalışmış, bizle çalışmamışlar ortaya çıkıyor. Meslek çok önemli. Bu mesleğe çok önem verilecek. Bu öneme de tabi ki bizim layık olmamız lazım. Bizim de çok çalışmamız lazım. Yani okumamız, her şeyi takip etmemiz, altını üstünü düşünmemiz, bir araya gelip bunları tartışmamız, hep beraber bir büyük gövde olarak yürütmemiz lazım, kıskanarak değil.

Mesleğinizde bugüne kadar en çok hangi konuda zorlandınız?

BM: Çok büyük şirketlerin yönetim kuruluna dert anlatmak çok güç geldi.

O kadar üst görevlerde bunu anlatabilmek çok zorsa, daha alt görevlerde bu durum nasıl olacak?

BM: Onlar anlıyor da yukarıya sorulacak deniyor, o yukarısı da daha yukarı gidecek diyor, işte orada sorun başlıyor. Onlar benden biraz daha genç, çok genç değiller, tam olarak bilmiyorlar ne olduğunu, birdenbire olay önlerine geliyor, “bu nedir yani anlamadım?” diyorlar. Bu vaziyetteler. Çok güç anlatmak. Bu yüzden Altın Pusulalara devam edeceksiniz, seminerler, konferanslar yapacaksınız. Ne kadar çok yaparsanız o kadar iyi.

Bir de zamanlamanın üzerinde durmamız lazım bence. Çünkü yönetici memnun kalıyor, daha sonra konuşalım diyor, o da işi uzatıyor. Yani birisi sana bir şey söylediği zaman ve eğer o kişi halkla ilişkilerciyse, “aman kulağını aç, dikkat et, yürü” bunu daha yaptıramıyoruz.

indir

Betûl Mardin; “Genç iletişimciler çok okuyacaklar, çok çalışacaklar!”

Genç iletişimcilere önerileriniz neler?

BM: Çok çalışacaklar, çok okuyacaklar, dil bilecekler, tabiî ki İngilizce bilecekler, muhtemelen başka dil bilecekler, tabiî ki bilgisayar ve bir çok teknolojiyi bilecekler ama halkla ilişkilercinin çalışkan, düzgün, bilgili, ahlaklı, başkalarına örnek olacak insanlar olması lazım.

Siz tekrardan iletişimci olur muydunuz?

BM: Tabiî ki. Başka şeye gitmem ben, eczacı falan olamam ben, özür dilerim

Meslek hayatınızda sizi en çok üzen ne oldu?

BM: Bazı şirketlerle çalışırken bazen hakaret gibi çok ağır şeylere maruz kalıyorsunuz. Çünkü ne yaptığımız tam olarak bilinmediği için, önce sizi tenkil ederek, sizi kırarak, “ben senden daha iyiyim, ben bu işi çok iyi bilirim” diye ortalıkta dolaşmak onların çok işine geliyor, orada çok kırılıyorsunuz. Yani bir iş ayın 1’inde yapılsaydı çok iyi olurda diyorsunuz ayın 18’i oluyor iş, bütün o takvimi kaçırıyorsunuz. Bunlar güç şeyler.

Meslek hayatınız boyunca sizin için en güzel hatıra nedir?

BM: Ben en iyi rahmetli Ahmet Dallı’yla ve Nejat Eczacıbaşı ile çalıştım. En iyi ve en rahat. Beni hemen anlayan, benden daha çabuk koşmak isteyen insanlardı.

Bugün bu tarz yöneticilerle karşılaşıyor musunuz?

BM: Bugün de var. Ama onları farklı bir şeyle anıyorum, yani düşünün ki sponsorluk yoktu, bir espri ile başladı ve bu hale geldi. Hep onların görüşüdür, çok mühim insanlardır.

Kaynak:www.halkla ilişkiler.com