ANTALYA/FİNİKE

TARİHÇESİ

Eski ismi Phoenicus. Fenikeliler tarafından M.Ö. 500’lerde, liman kenti olarak kurulmuşdur. Finike ilçesi antik çağda ise Likya(Teke Yarımadası) olarak adlandırılan bölgede bulunmaktadır. Teke Yarımadası’nda M.Ö. 3. bin yıldan beri yerleşim vardır. Fakat yapılan arkeolojik araştırmalar bu bölgede 2. Bin yıldan eskiye giden bir kent henüz tespit etmemiştir.

Elmalı yakınlarında yapılan kazılar erken bronz çağı yerleşimini ortaya çıkarmıştır. Finike ilçe sınırlarında ve yakın çevrede birçok tarihi kalıntı bulunmasına rağmen bunların tarihi Semahöyük kadar eskiye gitmemektedir. Bu kalıntılarda yapılan arkeolojik araştırmalarda elde edilen bulguların en eskileri Likya uygarlığından kalanlardır.

Doğu Akdeniz ticaretinin gelişmesi önce Persler‘i, daha sonra Büyük İskender‘i Likya’ya çekmiş ve İskender M.Ö. 330 yılında bütün Likya’yı denetimi altına almıştır. Likyalılar bu istilaya karşı koymamışlar ve teslim olmuşlardır. Büyük İskender’in ölümünden sonra denetimin zayıflaması, zaman zaman Suriye, Mısır ve Rodos’un Likya’da hegomonya kurmalarına yol açmıştır. Erken Hristiyanlığın başlamasıyla Myra (Demre) bölgede yayılan Hristiyanlığın merkezi haline gelmiştir. Helenler ve Romalılardöneminde her türlü değerlerini kaybeden Likyalılar Bizans hakimiyeti ile eriyip gitmişlerdir.

Bizans döneminde kısa dönemli Arap saldırı ve işgallerini yaşayan bölge, Bizans hakimiyetinden sonra 12071308 yılları arasında Anadolu Selçuklu Devleti‘nin hakimiyetinde kalmıştır. 1426 yılında Osmanlı idaresi başlamıştır. Osmanlı idaresinde Elmalı kazasına bağlı bir nahiye merkezi iken 1914 yılında kaza olan Finike 19191921 yılları arasında İtalyanların kısa süren

EKONOMİSİ

Finike ilçesi ve çevresinde hakim olan ekonomik yapı tarımsal karakterlidir ve var olan ticaret ve sanayi de tarımsal yapıya dayanmaktadır. Yörede en büyük geçim kaynağı turfanda sebzecilik ve narenciyedir. Bunun yanı sıra bölgede az da olsa balıkçılık vardır. Yörede tarımın ve turizmin mevsimlik oluşu, farklı zaman dilimlerinde yoğunluk kazanmaları yörede yeni gelişmeye başlayan turizmin, tarıma alternatif bir gelir kaynağı olmaktan ziyade, bir ek gelir kaynağı olabileceğini göstermektedir. Bu da yöre tarımın ve turizminin birbirlerini mevsimsel özellikleriyle dengelemesi, yörenin mevsimsel işsizlik sorunun kısmen çözülmesi demektir.

Ege Üniversitesi’nde Dişler Bembeyaz

Ege üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde “23 Nisan Haftası” etkinlikleri kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşan Prof. Dr. Necdet Erdilek, “Toplumumuzda ağız ve diş sağlığı hala ihmal ediliyor.

ege-universitesi-nde-disler-bembeyaz-8371997_x_597_o

Prof. Dr. Erdilek, “Ağız ve diş sağlığı alışkanlığı ebeveynlerden başlıyor”

Ama bu alışkanlık kazanılacak bir olgudur. Eğer biz bunları çocuklukta evlatlarımıza kazandırabilirsek bu alışkanlık hayatın sonuna kadar devam eder ve çok sağlıklı ağız-diş yapısına sahip oluruz. Ama önce ebeveynlerin bu alışkanlığı kazanması lazım” diye konuştu.

Ege üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı’nda çocuklara ağız-diş sağlığını özendirme amaçlı ve 23 Nisan Haftasına yönelik özel bir etkinlik düzenlendi. Etkinlikte oyuncak dişler, diş fırçası ve diş macunu kullanılarak hazırlanan platformda çocukların ağız ve diş sağlığına özendirilerek topluma bu konuda sağlıklı ve bilinçli bireyler yetiştirilmesi amaçlandı. Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Necdet Erdilek ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Melike Çampınar katıldı.

PROF. DR. ERDİLEK, “AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI ALIŞKANLIĞI EBEVEYNLERDEN BAŞLIYOR”

Prof. Dr. Erdilek, ağız ve diş sağlığının çok önemli olduğunu belirterek “Toplumumuzda ağız ve diş sağlığı hala ihmal ediliyor. Ama bu alışkanlık kazanılacak bir olgudur. Eğer biz bunları çocuklukta evlatlarımıza kazandırabilirsek bu alışkanlık hayatın sonuna kadar devam eder ve çok sağlıklı ağız-diş yapısına sahip oluruz. Onun için bu sadece 23 Nisanlarda değil, her zaman, çoğunlukla bütün yerel ve görsel basının üzerinde durması gereken bir şey. Bugün artık Avrupa ülkelerinde Diş Hekimliği Fakülteleri kapatılmakta. Nedeni koruyucu hekimlik başladı. Oradaki ağız diş sağlığı merkezilerinde çocukların 6 ayda bir muayeneye gitme mecburiyeti var. Çünkü oraya gidildiği zaman ‘florlama’ denilen metotlarla ağızdaki dişlerin çürümeye karşı dirençleri arttırılıyor. Ve çocuklar da sağlıklı dişlerle ergenliğe geçiyorlar. Onun için bizim bu alışkanlıkları çocuklarımıza kazandırmamız lazım. Ama önce ebeveynlerin bu alışkanlığı kazanması lazım. Eğer anne, baba dişlerini fırçalamazsa çocuğa gidip de git dişlerini fırçala diyemeyiz. Ama anne baba fırçalarken çocuğu getirip ‘hadi evladım bak beraber fırçalıyoruz’ derse o alışkanlık hayatta terkedilmez. Çünkü diş fırçalamayı alışkanlık edinen birey dişlerini fırçalamadan yatamaz. Yatsa bile rahatsız olur kalkıp fırçalamak ister. O fırçalamanın getirdiği ağızdaki ferahlık rahat uykuya dalmamızı sağlar. Onun için bu alışkanlığı hep beraber çocuklarımıza küçüklükten kazandırmamız lazım” diye konuştu.

Etkinlikte Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri de çocuklarla ilgilenerek hoş vakit geçirmelerini sağladı.

Kaynak: http://www.haberler.com