ADANA/MERKEZ

Adana, Türkiye‘nin büyük bir ili ve en kalabalık altıncı şehri. 2014 itibarıyla 2.165.595 nüfusa sahiptir. Şehir merkezi,Akdeniz‘den 30 km içeride Seyhan Nehri‘nin üzerinde bulunmaktadır. Akdeniz sahil şeridinde ise Karataş ve Yumurtalık(Ayas) ismi ile iki adet sahil ilçesi bulunmaktadır. Yine Akdeniz üzerinde bulunan Ceyhan ilçesinde ise ticari amaçlı liman bulunmaktadır

Doğudan batıya 100 kilometre boyunca uzanan Adana-Mersin Büyükşehir Bölgesi, 3,45 milyon nüfusa sahiptir. Türkiye’deki altıncı büyük metropolitan alan olup ülkenin önde gelen bir ticaret ve kültür merkezidir.

Maden zengini 4. bölge olan Adana; krom, demir, manganez, kurşun ve çinko yatakları açısından önem taşımaktadır.

Adana’nın merkezi; Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay illerini kapsayan coğrafi, ekonomik ve kültürel bir bölge olan Çukurova‘nın merkezinde bulunur. Yaklaşık 5,62 milyon insana ev sahipliği yapan bölgenin büyük bir bölümü, tarıma oldukça elverişli, geniş ve düz bir arazidir. Adana, tipik Akdeniz iklimine sahiptir. Kışları ılık ve yağışlı, yazları ise sıcak ve kuraktır. En yüksek sıcaklık 12 haziran 2012‘de nemle birlikte 53,0 °C, nemsiz 45.7 olarak ölçülmüştür. En düşük sıcaklıksa 28 ocak 2012‘de −6,3 °C olarak kayıtlara geçmiştir. Arkeolojik çalışmalar sonucu ortaya çıkan bilgilere göre Çukurova Bölgesin’de çok eski devirlerden beri yüksek kültürlü medeniyetlerin yaşadıkları bilinmektedir.Çukurova’nıın belirgin tarihi Kitvanza Krallığı ile başlamaktadır. Bu konuda Hitit Devleti’ne ait kitabelerden bilgi alınmıştır. Bu Krallık M.Ö. 1335 yıllarında Hititlerin himayesine girmiştir.Orta Çağ’da Bizanslılar, Araplar, Selanikliler, Ermeniler, Mısır Türk Memlük Devleti, Ramazanoğulları buraya hakim olmuşlardır. Yeni Çağ döneminin sonunda ve Yakın Çağ’da buraya Osmanlı İmparatorluğu hakim olmuştur.

Adana İsminin Kaynağı

Adana’ya ait en eski yazılı kayıtlara ilk defa, Anadolu yarımadasının en köklü uygarlıklarından biri olan Hititlerin kaya kitabelerinde rastlanmaktadır. Boğazköy metinleri olarak bilinen M.Ö.1650 yıllara tarihlenen bir Hitit tabletinde, Adana havalisinden URU ADANIA yani ADANA BÖLGESI olarak bahsedilmektedir. Bu konuda sadece bu tablet dikkate alınacak olsa bile ADANA ismi en az 3640 yıllık bir geçmişe sahiptir.

Adana Şehir İçinde Gezilecek Yerler

Adana Taş Köprü: Adana’nın sembol yapısı Taş Köprü taaa Roma döneminde yapılmış, günümüzde Seyhan ve Yüreğir merkez ilçelerini birbirine bağlayan tarihi bir yapıdır. Birkaç sene öncesine kadar araç trafiğine de açık olan yapı bu özelliğiyle Dünya’nın araç trafiğine açık en eski köprüsüdür. 21 gözlü inşa edilen köprünün kara kısmı dolgularla küçülerek bugün 14 gözlü olarak ayaklı tarih olarak şehrin tam ortasında heybetiyle dikilmektedir.

Adana Taş Köprü

Adana Ulu Cami: (Ramazanoğlulları Cami): Adana’nın sembol yapılarındandır. Tarih dersleri boyunca anlatılan beylikler var ya, hah onlardan Ramazanoğulları döneminde; 1541’te tamamlanmış tarihi bir yapıdır. Mimarisi Selçuk ve Memluk tarzını taşır. Merkez Camii’den önce Adana’nın en büyük camisidir.

Adana Ulu Cami

Adana Merkez Sabancı Camii: Seyhan Nehri’nin hemen kıyısında, aynı isimli Adana Merkez Park’ın yanında camii Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun en büyük camisidir. 99 metre yükseklikteki 6 minaresi ile etkileyici bir eserdir. Hakkında detaylı bilgi yazımız ileride eklenecek.

Sabancı Merkez Cami

Adana Arkeoloji Müzesi: Tarih boyu defalarca kez taşınmış olup, şu an şehrin merkezinde Reşatbey’de ziyarete açıktır. Çukurova bölgesindeki arkeolojik kazılardan çıkan eserler sergilenir. Giriş 5 TL olup müze kart geçerlidir, ancak 2014 itibariyle geçici olarak ziyarete kapalıdır.

Adana Merkez Park: Sabancı Merkez Camii ile birlikte nehrin kenarında yer alan devasa alan gerçekten botanik bir nefes alanıdır. Oldukça geniş çim alanda, çeşitli ağaçlar ve doğanın huzuru Avrupai merkez kent park kültürünün önemli bir örneğidir.

Tarihi Kazancılar Çarşısı: Büyük Saat’in yanında yer alan tarihi çarşı, geleneksel Anadolu kapalıçarşı örneklerinin eskilerinden biridir. Bakırcıların ve kazancıların çarşısı olsa da günümüzde gündelik ihtiyaçlara yönelik her türlü dükkan bulunur.

Büyük Saat: 32 metre uzunluğu ile Türkiye’nin en büyük saat kulesidir. 1881’de inşasına başlanıp 1 yılda hizmete açılmıştır. Malum o dönem saat kuleleri modernleşmenin sembolüdür. Kendisinden 5 sene sonra inşa edilen ülkemizin en büyük ikinci saat kulesi Dolmabahçe Saat Kulesi’nden (27 metre) 5 metre daha uzundur. Şehrin çarşı bölümünde yer alır. Belediyenin armasında yer alan kule budur.

Adana Etnografya Müzesi: Çukurova’nın yerlileri ve Toroslar’ın yerlileri sayabileceğimiz yörüklere yönelik tarihi eşyaları barındıran müze 1983’te açılmış, şehir merkezi Kuruköprü Mahallesi’ndedir. Bizi içindekilerden ziyade 1845’te inşa edilmiş bir kilise olan binası etkiler. Giriş ücretsizdir.

Misis Mozaik Müzesi: Adana Arkeoloji Müzesi’ne bağlı olarak hizmet veren, sadece meraklısına yönelik içerik bulunduran, Antik Misis döneminden kalma mozaiklerin sergilendiği bir müzedir.  Önceliğiniz olmasın deriz. Giriş ücretsizdir.

Çoban Dede parkı ve Çoban Dede Türbesi: Şehrin tarihinde yer edinmiş Karslı köyü’nün önde gelenlerinden Çoban Dede’nin türbesi nedeniyle gündüz ibadete, doğal yapısı ve nehir manzarası sebebiyle de gece akşamcılara hizmet veren multikültürel bu bölge Seyhan Nehri’nin kıyısında bir tepededir… Önceliğiniz olmasın ancak vakit çoksa gidilebilir.

Hasan Ağa Camii: Adana’daki tek Osmanlı mimarisi eseri camidir. 1558 yılında çivi kullanmadan yapılmış olması özelliğiyle turistik değeri vardır. Sade, alçak katlı, tek şerefeli bir minareye sahiptir.

Seyhan Barajı, Baraj Gölü: Akdeniz’e dökülen en büyük akarsu olan Seyhan Nehri, Adana il merkezine de yıllar boyu katkı sağlamış durumda. Bu doğal güzellik, zamanında taşkınları önlemek için bir barajla ve aynı baraj üzerindeki güzellikleriyle de yerel halka serinleme fırsatı sunuyor. Siz de Adanalılar gibi nehir kıyısında yürüyüş yapabilir, atıştırabilir ve keyif çatabilirsiniz.

Eski Baraj ve Regülatör Köprü: Adana yeme içme notlarımızda bulunan birçok basit lezzeti keşfedebileceğiniz baraj gölü kıyısı ve eski bagaj, aynı zamanda Seyhan regülatör köprüsü ile kıyı şeridi ile de gezinmek için birebir. Sokak tezgahlarından bici bici, şalgam suyu v.s. için iyi bir noktadır.

Ayaş Antik Kenti: Adana’nın aynı zamanda bir Akdeniz şehri olduğunun ve denize kıyısının olduğunu gösterircesine (Haritadan bakınca herkes Adana’yı deniz kıyısında sanar, oysa ki il merkezi denize bayağı mesafelidir) kıyı ilçemiz Yumurtalık’ta yer alan şirin liman kasabası ve tarihi kalıntıların yerleşimi. MÖ 4’ün sonlarında MÖ 3’e yakın yapılan savaşta Büyük İskender’in, Pers İmparatoru Dara’yı yenmesinin ardına yerleşen Makedon komutanlar tarafından inşa edilmiş bir liman kenttir. Vakti olanların gitmesini öneririz.

Şar Antik Kenti

Adana Sahilleri, Yumurtalık ve Karataş 

 

Renklerin İnsan Psikolojisi Üzerindeki Etkileri

Renklerin insan yaşamındaki yeri ve öneminin yüzyıllardır biliniyor olmasına rağmen üzerindeki yoğunluğun son yıllarda oldukça arttığı da gözlenen bir gerçektir. Renkler insan yaşantısında önemli bir yere sahiptir. Üstelik uzmanların belirttiğine göre renkler yalnızca psikolojik etkilerde bulunmuyor. Vücut üzerinde fizyolojik birtakım etkilere de sahip.

Renkler, sıcak ve soğuk renkler olmak üzere genel olarak ikiye ayrılır. Yapılan bu ayrım renklerin insan üzerinde yarattığı etkiyle doğru orantılıdır.

Sıcak renkler: kırmızı, turuncu, sarı

Soğuk renkler: mavi, yeşil ve mordur.

Modern dünyada hızla gelişmekte olan ticaret faaliyetlerinde de renklerin etkisini göz ardı etmemek gerek. Özellikle giyim sektörü için renklerin ahengini bilmek bulunmaz fırsat doğrusu. Bir düşünün. Bir mağazada onlarca kıyafet varken onların içinden yalnızca bir ya da birkaçının dikkatimizi çekiyor olmasının bir nedeni olmalı öyle değil mi? Çoğu zaman kıyafetin üzerimizde nasıl duracağıyla ya da bedeniyle değil de ilk olarak renk açısından bizde uyandırdığı etkiyle onu almaya ya da almamaya karar veririz. Renkler biz alıcılar ile mağaza sahipleri yani satıcılar arasında adeta bir köprü vazifesi görürler. Çünkü renkler, ürünün alınması aşamasında çok keskin ve baskın bir ölçüt oluşturmaktadır. Görselliğin had safhada olduğu çağımızda, elbette dikkatimizi ilk göze hitap eden ürünler çekecektir. Görselliğin çok büyük bir kısmını da bilindiği üzere doğru renk tercihleri oluşturur. Uzmanların belirlemiş olduğu ölçütlere göre hangi rengin ne tür bir izlenim uyandırdığı aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Beyaz: Masumiyetin rengidir. Temizliği anımsatır. Gelinliklerin beyaz olmasının nedeni insanda uyandırdığı berraklık duygusudur.

Siyah: Gücün ve hırsın timsalidir.

Sarı: Bilindiği üzere güneşin rengidir. Dolayısıyla çarpıcıdır, canlıdır. Sembolizmde geçiciliğin rengi olarak bilinmekle beraber dikkat çekmesi açısından ticari ürünlerde oldukça fazla kullanılır.

Kırmızı: En dikkat çekici renktir denilebilir. Bu yüzden reklam malzemelerinde oldukça fazla tercih edilir. Bunun yanında kalp atışlarını hızlandırdığı söylenir. Bu yüzden yılbaşı ya da sevgililer günü gibi daha çok genç kesime hitap eden bu özel günlerde bu renkten faydalanılır. Yine dikkat çekici ve vurucu bir renk olması nedeniyle birçok firmanın logosu kırmızı ağırlıklıdır.

Turuncu: Sıcak renklerden bir tanesidir. Sosyalliği çağrıştırır. Bu yüzden turuncu renkli bir obje grubu, olduğundan daha fazla görünür. Ayrıca turuncu “herkes için” imajı verdiğinden yine pazarlama sektöründe sıklıkla kullanılan bir renktir.

Mavi: Bilinen en belirgin özelliği rahatlatıcı etkisidir. Ancak bunun yanında uzaklığı çağrıştırdığından soğuk bir renktir.

Yeşil: Doğayı anımsatır. Bu yüzden de dinlendirici bir etkisi vardır. Aynı zamanda kendine güvenin ve bağımsızlığın sembolüdür.

Mor: İnsanda esrarengiz duygular uyandırdığı söylenir. Daha çok bilinçaltını açığa çıkardığı bilinir. Soğuk renklerden biridir.

Kaynakça:https://degisimehazirim.com/blog/renklerin-insan-psikolojisi-uzerine-etkileri/

Reklam Yaratıcılığının Satışa Etkisi

11 - Yarat_c_ Reklamlar

Altı yıl boyunca reklam-satış ilişkisini analiz eden araştırma, reklamda yaratıcılığın satış artışı üzerinde çok önemli etkisi olduğunu kanıtlıyor.

McDonald’s zincirinin aynı restoranında altı yıl süreyle yapılan araştırma, reklamın yaratıcılık kalitesinin satış artışı üzerinde çok önemli etkisi olduğunu gösteriyor.

Araştırmaya göre, Ocak 2007 – Mayıs 2013 arasında aynı McDonald’s restoranındaki satışların yarıya yakını (%47), reklam kalitesinin satın almayla ilişkisi ile açıklanabiliyor.

ABD merkezli pazarlama araştırması şirketi Ameritest tarafından gerçekleştirilen, “Predicting sales from ad testing: A McDonald’s case history” (Reklamın test edilerek satış tahmini: Bir McDonald’s vakası) başlıklı çalışmanın sonuçları, Advertising Research Foundation tarafından geçtiğimiz martta düzenlenen Re: Think Conference 2014’te açıklandı.

Ameritest bu araştırma için, belirtilen dönemde McDonald’s tarafından yayınlanmış 441, rakiplerince yayınlanmış 1.500 reklamı analiz etmiş, 180 binden fazla müşteri görüşmesi gerçekleştirmiş.

Araştırmanın sonuç raporunu konferansta sunan Ameritest CEO’su Charles Young’ın açıklamasına göre, McDonald’s satışlarının değerlendirilmesi dört değişken kullanılarak yapıldı. Bu dört değişken, satış ivmesi, kalori içerikli iletişim (McDonald’s menülerinde yiyeceklerin kalori miktarları yer almaya başladığından itibaren), atılım/marka/ikna iletişimi ve reklamın mesaj stratejisinden oluşuyor.

Yapılan analize göre, ortalama reklam kalitesinin “Marka Odaklı” (atılım ve marka kombinasyonu içeren reklam mesajı) ve “Motivasyon” ölçütlerinde yüksek olduğu aylardaki ortalama satış, bu iki ölçütün düşük olduğu aylardan yüzde 47 daha fazla gerçekleşmiş.

Araştırma, güçlü ve stratejik mesaj içeren kaliteli reklamın satış artışında çok önemli bir unsur olduğunu savunuyor. Örneğin, kolaylık ve hızlı hizmet yerine iyi vakit geçirilen yer mesaj içeren yaratıcı kalitelisi yüksek reklamlar, satış artışında daha etkililer.

Charles Young’ın ifadesine göre, “Reklamın, yatırımın geri dönüşüne katkısını ölçmeye çalışan pazarlama karışımı modelleri, yaratıcı kalite değişkenini dikkate almadıkları sürece eksik kalmaya mahkum.”

Araştırmanın bir diğer bulgusu da reklam kalitesinin “eksi” değere düştüğü durumlarda satışların gerilediği yönünde. Pozitif mesajlar yerine kolaylığı vurgulayan reklamlar bu duruma örnek olarak verilebilir.

Araştırmanın sonuçları hakkında daha geniş bilgi ameritest.wordpress.com adresinde bulunabilir.

 

KAYNAK:http://www.radikal.com.tr/yazarlar/gurul_ogut/reklam_yaraticiliginin_satisa_etkisi_kanitlandi-1191493

PR Neden Gereklidir?

PR

Sınırların kalktığı ve dünyanın yerel bir işletmeye döndüğü dünyada rekabet git gide zorlaşıyor. Çağın gerekliliklerini yerine getirmenin yanında rekabetin beraberinde getirdiği zorlukları aşmak da ayrı bir beceri gerektiriyor. Bu aşamada stratejik danışmanlık ve tanıtımın ne denli önemli olduğu ayrı bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.

Bugün küçülen dünyada şirketler “nasıl daha fazla satarım” sorusundan daha çok“marka ve kaliteyi nasıl oluştururum” sorusunun yanıtını aramaya başladı.

Dünyanın en iyi ve en kaliteli ürününü en ucuza üretiyor olsanız bile bundan kimsenin haberi yoksa geri dönüşü olmayan bir hizmet ve ürün ortaya koymanın hiçbir anlamı olmuyor. İşte bu noktada devreye PR giriyor.

 

KAYNAK:http://www.ismailunlu.com/pr-nedir-ne-degildir-nasil-yapilir/