HATAY/ANTAKYA

1425562853

      Yüzölçümü: 5.403 km²                     

      Nüfus: 1.109.754 (1990)

         İl Trafik No: 31

      Antakya yöresini çekici kılan ve tarihi boyunca göçlere  açık  olmasını sağlayan, yaşamı kolaylaştıran iklim  koşulları  ve  verimli  topraklarının yanı sıra Anadolu’yu  Çukurova  yoluyla  Suriye ve Filistin’e bağlayan yolların kavşak noktasında bulunmasıdır. Ayrıca Mezopotamya’dan Akdeniz’e çıkmak için kullanılabilecek en uygun limanlar yine bu bölgededir.

      Hatay, inanç turizmi merkezleri, antik kentleri ve yaylalarıyla turizm potansiyeline sahip bir ildir.

Coğrafya
      Anadolu’nun güneyinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınır vilayetlerinden biri olan Hatay ilinin yönetim merkezi Antakya, 36 10′ kuzey enlemi ve 36 06′ doğu boylamı ile yurdumuzun en güneyinde yer alan kent niteliğindeki yerleşme merkezidir.

      Akdeniz iklim bölgesinin doğu ucunda, kıyıdan 22 km kadar içerde olar kentin denizden yüksekliği yaklaşık 80 m’dir. Kuzeyde Nur Dağları ile güneyde Kel Dağ (Cebel-i Akra) arasında kalan Aşağı Asi Vadisi’nin başlangıcında, Kel Dağı’nın kuzeydoğusunda, 440 m rakımlı Habib-i Neccar Dağı’nın eteklerindedir. Kentin kuzeydoğusuna doğru gelişen ve Hatay çöküntü alanının ortasında yer alan Amik Ovası, zirai potansiyeli çok yüksek kalın bir alüvoyal toprak tabakası ile kaplı olup, aynı zamanda ilin en büyük toprak düzlüğünü oluşturur.

İklim
      Antakya ve civarında Akdeniz iklim tipi egemendir. Bu nedenle kentte yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Ancak, kıyı şeridi ile dağların arka kısımları ve yükseltisi fazla olan yerler arasında iklim koşullarındaki bölgesel farklar nedeniyle Antakya’daki iklim koşulları kıyı şeridine kıyasla biraz farklılık gösterir. Bu nedenle sıcaklık, kıyılarda yüksek değerlerde kalır. Yazların, kıyı şeridine kıyasla daha serin geçmesinin bir nedeni de en sıcak ortalamaların kaydedildiği ayların aynı zamanda, Antakya’da rüzgarın en hızlı estiği ve en çok esme sayısına ulaştığı aylar oluşudur.

images (1)Asi Nehri: Kuzey yönünde yaklaşık 30 km boyunca Türkiye-Suriye sınırını oluşturacak şekilde akan Asi Nehri, Türkiye topraklarına girdikten sonra batıya döner ve bugün kurutulmuş olan Amik Gölü’nün ayağı Küçük Asi ile birleştikten sonra güneydoğu doğrultusuna yönelir ve Samandağ’ın güneyinde Akdeniz’e dökülür. Antik Çağ’ın Orontes’i olan Asi’nin kaynağı, Lübnan Dağları’dır. Antik çağda küçük tonajlı nehir gemilerinin seyrüseferine imkân veren ve Antakya’yı asırlar boyu Akdeniz’e bir su yolu ile bağlanmış olan Asi Nehri’nin bugün akıttığı ortalama su miktarı, kentin içinde 5.04 m³/sn.dir. Antakya içinden geçen ve bir kanal haline getirilmiş olan yatağı, yaklaşık 2 km uzunluğunda ve 30-35 m genişliğindedir.

Kültür
      Türkiye Cumhuriyeti’nin kozmopolit kentlerinden birisidir. Çok uzun bir süre boyunca bir arada yaşamayı öğrenmiş, etnik kökenleri, dinleri farklı birçok topluluğa ev sahipliği yapan bu kent UNESCO barış kenti seçilmiştir[kaynak belirtilmeli]. Çokkültürlü yapısını tarih boyunca korumuş olan ilde aynı ulusa mensup birden fazla dini cemaat bulunmaktadır. En büyük nüfusa çoğunluğuna sahip Nusayri Araplar ve Sünni Türklerin yanında, Alevi Türkler , Süryaniler, Sünni Araplar, Katolikler, Ortodoks Rumlar, Protestan Araplar, Maruni Araplar, Ermeniler, Yahudiler ve diğer küçük topluluklar Hatay’ın çok kültürlü yapısının dinamiklerini oluştururlar. Örneğin Samandağ ilçesi Nusayri Araplardan oluşurken Altınözü ilçesi hem sunni arap hem de Türk müslümanlardan oluşmaktadır.

 10930156_388167778023703_6452532529227106984_n      ‘Hıristiyanlık’ isminin ilk kez verildiği şehir olan Antakya’da bulunan St.Pierre Kilisesi Hıristiyanlığın en önemli tarihi kiliselerindendir. Kilise aynı zamanda Hristiyanlarca hac yeri olarak kabul edilmekte ve her yıl burada 29 Haziran günü Katolik Kilisesince ayin düzenlenmektedir.

      Tarihi ve turistik mekanlar açısından da zengin olan ilde dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonunu barındıran Hatay Arkeoloji Müzesi bulunmaktadır.

       Her yıl 21-23 Temmuz tarihleri arasında kentte Uluslararası Antakya Turizm ve Sanat Festivali yapılmaktadır.
      Dünyanın en uzun ikinci kumsalı Samandağ’dadır.

 

Tarihçe
      Tarih kaynaklarına göre Antakya, M.Ö. 300 civarında Büyük İskender’in komutanlarından Seleucus Nicator tarafından kurulmuştur.Eski kaynaklara göre Antakya 300.000 bin nüfusuyla Roma İmparatorluığunun 3. dünyanın 4. büyük kentiydi. Babası Antiochus’un isminden Antiocheia adıyla kurduğu şehir, Silpius Dağı (bugünkü Habib Neccar Dağı) eteğinde ve Asi Nehri (Orontes) kenarında yer almıştı. Aslında İskender’in ölümü sonrasında Seleucus’un yönetimine giren topraklarda Antakya dışında başka yerlerde çok sayıda Antiocheia daha kurulmuştu.

Cumhuriyet Dönemi
      Hatay’ın anavatan Türkiye’ye katılması öncesinde, 2 Eylül 1938 tarihinde 10 aylık bir süre varlığını sürdüren Hatay Devleti kuruldu. Toprakları, Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) belgelerinde İskenderun Sancağı olarak yer alan bölgeydi. 16 Haziran 1939’da TBMM’nde alınan kararla Türkiye ile Hatay Devleti arasındaki sınır çizgisi kaldırılarak geçersiz kılındı. 23 Temmuz 1939’da ise anavatana katılma, son Fransız kıtasının kışladan çıkmasıyla ve Fransız kıtasının da yer aldığı törenle kışlaya Türk bayrağı çekilmesiyle tamamlanmış oldu.

İLÇELER:
      Hatay ilinin ilçeleri; Altınözü, Belen Dörtyol, Erzin, Hassa, İskenderun, Kırıkhan, Kumlu, Reyhanlı, Samandağ ve Yayladağı’dır.

Belen: Amanos Dağları üzerinde Akdeniz’i Amik Ovası’na bağlayan en önemli geçitte kurulmuştur. 1550′li yıllarda Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan kervansaray, cami ve hamam etrafında gelişmiş bir ilçedir. Soğukoluk (Güzelyayla) ve Atik yaz aylarında büyük ilgi gören yaylalardır.

Dörtyol: İskenderun Körfezi ile Nur Dağları arasında kurulmuştur. Dörtyol narenciye üretimi, plajları ve Botaş Boru Hattı Tesisleri ile tanınır. Kuzuculu’da bir orman içi dinlenme parkı vardır.

Erzin: Adana, Osmaniye, Dörtyol ve İskenderun Körfezi ile çevrilidir. Erzin’de narenciye üretimi ve plajları ile tanınır. İlçe yakınında bir orman içi parkı ve Başlamış Köyü’nde bir kaplıca ile madensuyu kaynağı ve bu kaynağın bulunduğu yerde sağlık turizmine yönelik tesisler bulunmaktadır.

Kırıkhan: Amik Ovası’nda Nur Dağları ile Suriye sınırı ve Hassa ile Kumlu İlçeleri arasında yer alır. Karasu, ilçe sınırları içinden geçer. Hatay’ın tek doğal gölü olan Gölbaşı Gölü (Balık gölü), Kırıkhan sınırları içindedir.

GEZİLECEK YERLER

İskenderun

334
      Hatay iline bağlı İskenderun, kendi adıyla anılan körfezin  kıyısındaki modern bir kenttir. Kıyının hemen gerisinde bir  duvar gibi yükselen Nur Dağlarına sırtını vermiş, yeşil ve  dört mevsim sıcak bir turizm merkezi, bunun yanı sıra da  işlek bir ticaret limanıdır.

 Cami ve Kiliseler: St. Simon Stylite Manastırı, Yayladağı Barleam Manastırı ve Keldağı Barleam Manastırı önemli manastırlarıdır. Habib Neccar Cami, Şeyh Ahmet Kuseyri Cami ve Türbesi, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Payas Sokullu Külliyesi ve Ulu Cami görülmeye değerdir.

Köprüler: Demirköprü, Dana Ahmetli Köprüsü.

Kaleler: Koz Kalesi, Bakras Kalesi, Payas Kalesi, Mancınık Kalesi, Cin Kulesi, Darbısak Kalesi.

Hanlar, Hamamlar: Cindi Hamamı, Saka Hamamı, Meydan Hamamı, Yeni Hamam, Kurşunlu Han, Sokullu Hanı halen kullanılır olanıdır.

Yaylalar: Belen Güzelyayla (Soğukoluk), İskenderun – Nergizlik Yaylası, Samandağ – Teknepınarı (Batıayaz) Yaylası, Erzin – Kocadüz – Üçkoz – Bağrıaçık – Karıncalı Yaylaları, Dörtyol Topraktaş Yaylası, Dörtyol – Çökek Yaylası, Kırıkhan Delibekirli Köyü ve Çataloluk Yaylası, Kırıkhan – Alan Yaylası, Belen İlçesi ve Atık Yaylası.

Korunan Alanlar: Habibi Neccar Dağı Tabiat Koruma Alanı, Tekkoz Kengerlidüz Tabiat Koruma Alanı.

Kaplıcalar: Reyhanlı Hamamat Kaplıcaları, Erzin Başlamış Kaplıcaları ve Şifalı Suları, Reyhanlı Hamamı, Kisecik Köyü Şifalı Suyu.

Mağaralar: Sarıseki Mağarası.

Hatay Arkeoloji Müzesi (Antakya Mozaik Müzesi): Mozaik koleksiyonu zenginliği yönünden dünyada ikinci, para koleksiyonu yönünden ise üçüncü sırada yer alır. Harbiye, Antakya, Aççana, Çevlik ve İskenderun’da yapılan kazılarda bulunan çeşitli süs eşyaları, heykeller, mezarlar da sergilenen eserler arasındadır.

 Mutfağı

    hatay-kahvalti

      Kâğıt kebabı, oruk, dövme (aşşur), semirsek, tepsi kebabı, humus, zahter salatası, künefe, peynirli irmik helvası, kabak tatlısı, cevizli biber, küflü çökelek salatası, turplu tarator, humus, patlıcanlı yoğurtlama, sarmaiçi, yumurta öccesi Hatay adıyla özdeşleşmiş yemeklerden bazıları. Bu güzel yemeklerin bir kısmı Hatay’dan tüm Türkiye’ye yayılırken, bazılarını denemek için dahi Hatay’a gitmek şart. Ancak belirtmekte yarar var, künefe, kağıt kebabı, humus, kabak tatlısı gibi tüm ülkeye mal olmuş tatlı ve yemeklerin lezzeti de Hatay’da bambaşka.

      Hatay mutfağında kebapların, aş ve pilavların, sulu yemeklerin önemli bir yer tuttuğu yöre mutfağında yemeklerin lezzetini özel baharatlar, acılar ve ekşiler vermektedir. Sofralarda, toprağın ve iklimin etkisiyle, çiğ sebzeler ve otlar lezzeti doruğa çıkarır. Zeytinyağı, yöre mutfağının vazgeçilmezidir. Yöre mutfağının zenginliğinde kasapların ve fırıncıların çok önemli bir yeri vardır. Bir çok yiyeceğin hammaddesi kasaplar tarafından hazırlanır; yakınında bulunan fırına verilir. Oradan evlere gider.Mutfak kelimesi hem yemek hazırlanan, pişirilen yeri, hem de bir şehir veya ülkenin yemek çeşitleri yönünden sahip olduğu zenginliği ifade etmek için kullanılır. Dünya mutfakları içinde Türk Mutfağı nasıl özel bir yere sahipse, Hatay Mutfağı’nın da Türk Mutfağı içinde özel ve önemli bir yeri vardır.

      Hatay Mutfağı’nın çoğu yiyecekler yönünden sadece komşu illerle değil, Halep’ten İç Anadolu’ya kadar genişleyen bir bölge ile de ortak yönleri vardır. Özellikle benzer yöntemlerle üretilen yemak ve ekmek türleri bölge illerinin ortak yönlerini oluşturur. Ama bu benzerlik belli bir yere kadardır. Çünkü Hatay Mutfağı genel olarak ele alındığında Hatay Yemeklerinin malzeme, yöntem ve lezzet bakımından belirtilen yörelerin yemeklerinden büyük ölçüde farklı olduğu görülür. Hatta Hatay Mutfağı’nın ürünü olan bazı yiyecek maddeleri ile onlardan yapılan yemek türlerine komşu illerde rastlanmaz. Ayrıca soğuk meze ve tatlı türleri sayıca diğer illerle kıyaslanmayacak kadar çok ve lezzet yönünden emsalsizdir. Kebapların, aşların ve sulu yemeklerin önemli bir yer tuttuğu Hatay Mutfağı’nda yemeklerin lezzetini baharat, acı ve ekşi tayin eder. Ancak kullanılan baharat ve acı, iştah açıcılık oranını aşmaz, hiçbir zaman vücuda zarar verecek ölçüye ulaşmaz.

 

 

KAYNAK:

http://yurthaber.mynet.com/hakkinda/hatay?utm_source=facebook.com&utm_medium=referral

http://www.bakimliyiz.com/akdeniz-bolgesi/95359-hatay-hakkinda-genel-bilgiler.html

http://www.gurmerehberi.com/yemek-kulturu/yoresel-mutfaklar/hatay-yemekleri/

Özgüven Eksikliği Kader Değildir

indir       Hey sen! Bazen çekinik mi davranıyorsun? Zaman zaman yüzün mü    kızarıyor? Merak etme, aslında herşey yolunda… Ancak abartma. Çevreye  uymakta zorluk çeker hale geldiğinde sıkıntı başlıyor. Nedeni ise özgüven   eksikliği. Kendine güvenmen için sorunlarla yüzleşip onları çözdüğünü  gör. Spor yap, müzikle uğraş, Utangaçlığı yen ki; iş hayatında kapı gibi      önüne çıkmasın…

       “ÖĞRENCİ tahtaya kalkamaz. Soruları bildiği halde parmak kaldırmaz  ya da derse katılmaz. Öğretmen kaldırıp soru sorarsa aşırı heyecanlanır,  yüzü kızarır ve kekelemeye başlar ve dili dolanır. Bildiği halde şaşırıp yanlışlar yapar. Çok utanır. Arkadaşlarına ve öğretmenine karşı rezil olduğunu düşünür, bazen okula bile gitmek istemez. Bu gençler, arkadaş edinemezler, hep yalnızdırlar veya çok azının bir-iki arkadaşı vardır. Karşı cinsle iletişim kuramazlar. Yüzleri kızarır, elleri titrer, çok heyecan yaparlar. Kalabalık bir ortamda kendilerini izleniyor gibi hissedip, bakışların üzerinde olduğunu zannederler. Bu nedenle bu tür ortamlarda bulunmamaya dikkat ederler. Zorunlu ise o ortamın en kuytu sote yerini bulup ‘gizlenmeye’ çalışırlar. Bazı çekingen çocuklar ya da gençler, sürekli eve kapanırlar. Bilgisayar, internet başında sanal alem bağımlısı olabilirler.”

     Bütün bunlar çok mu tanıdık geliyor?.. Hemen panik olmayın. Kimse size “utangaçsınız” diyemez. Çünkü uzmanlar, bir kişiye utangaç demek için hiç de aceleci davranmıyorlar. Basmakalıp yaklaşımlarla hemen utangaç ya da çekinik yaftası da yapıştırmıyor. Aslında kişinin en temel “duygu ve bilgi karışması” olan utangaçlık, psikolojinin önemli bir konusu.

images (2)Özgüven zedelenirse…

      Hem sosyal hayatta, hem iş hayatında hem de ikili ilişkilerinde temel olarak dışa dönük olmak başarıyı etkiliyor. Psikolog Narek Karasu, “Bir kişinin içe dönük ya da dışa dönük olması kısmi olarak genetiktir. Bazıları daha dışa dönük, bazıları daha çekiniktir” diyor. Ayrıca utangaçlık konusunda kişinin içinde bulunduğu çevrenin, kişiye olumlu ya da olumsuz destek verdiğini söylüyor. Gençlerin 12-16 yaş arasında duygusal değişim içine girdiği, beraberinde bir bunaltı yaşadığı, bunun sonucunda da ergende içine kapanıklık ya da agresiflik gözlendiğini anlatıyor.

      Bu durumda ne yapılması gerektiği konusunda Psikolog Karasu, şunları söylüyor:

– Kişinin özgüveni doğuştan veya çevre etkenlerden etkilenir.

– Kendine güven, problem çözerek gelişir. Kişi, bazı sorunlarla yüzleşmeli, sorunları kendisinin çözdüğünü görmeli.

– Özgüven, bakış açısıyla da ilgilidir. Karamsarlık ve negatif düşünme alışkanlığı kişinin özgüvenini zedeler. Daha çok ailesinde sevgi ve kabul görmemiş çocuklar, bu sıkıntıyı yaşar.

– Doğuştan ya da kısmi olan mükemmelliyetçi yapı, özgüveni zedeler. Ailenin etkisi büyüktür.

      Peki, utangaçlık bir hastalık mıdır? Yanıtı, Balıklı Rum Hastanesi ve Anatolia Tedavi kliniklerinde grup ve bireysel terapilere katılan Karasu’dan geliyor: “Utangaçlık insana ait bir duygudur. Genel bir davranış biçimi haline gelmişse sorun olarak algılanabilir. Herkeste vardır aslında. Ama bu, hastalık olduğunu göstermez.”

Özgüveni ortaya çıkarmak

      Kişi, utangaçlığını fark edebilir mi? Evet. Uzmanlara göre, kişi eğer kendini utangaç hissediyorsa, profesyonel destek alması yerinde olur. Tedavisi ağır değil. Sadece kişinin sonradan öğrendiği negatif duygu ve durumları olumlanıyor. Özgüven duygusu ortaya çıkarılıyor.

      Gelişimsel bozukluğu olan çocukların davranışsal sorunlarının düzeltilmesi ve ruh sağlığının korunması alanında da çalışmalar yürüten Narek Karasu, “Çünkü özgüven, aslında insanın içinde var olan bir duygudur. İnsanlar kendilerine güvenle doğarlar. Bunun en önemli göstergesi, bir bebek doğduğunda suda yüzebilir. Batma korkusunu sonradan öğrenir” diyor.

Dalga geçmeyi öğren

      Bazı uzmanlar ise çocukların bile kesinlikle utangaçlıklarının farkında olduğunu söylüyor. Günümüz kent yaşamında çalışan anneler ve çocuklarına dikkat çekerek, çocukların eğitim yaşamlarındaki kaçınma davranışlarını irdeleyerek yapılması gerekenleri özetliyor:

– İnsan toplumsal bir yaratıktır. Bu nedenle çocuk ya da ergen, kaçınma davranışları yerine katılma, çoğulcu ortamlarda bulunma, toplu etkinliklere katılma, başka insanlarla birlikte olmanın yanı sıra gerekiyorsa terapi de almalı. Çünkü bu tip kişilikler, mükemmelliyetçi yapıdadırlar. Toplum önünde en küçük bir hata yapmaması gerektiğini düşünür.

– Oysa ‘Hayır hata yapabilirim” diyerek tam tersini düşünebilmeyi, ‘toplum içinde hata yapabileceği gevşekliği’ni öğrenmeli. Bu durumda ‘dalga geçmeyi öğrenebilmek’ de çok önemli.”

ONLAR DA UZAKTAN UTANGAÇ GİBİ GÖRÜNÜR

      Çekinik ve utangaçlar, diğer kişiliklerle karıştırılabilir. Onlar da uzaktan bakıldığında utangaç görünürler. Ancak sahip oldukları kişilik değişiklikleri onları utangaçlardan ayırır.

– Bağımlı kişiler: Bir yakınına ya da başkasına bağımlıdır. Onsuz hiçbir şey yapamaz.

– Şizoik kişiler: Kendi dünyasında huzurlu yaşayan, psikiyatrik hasta olmayanlandır.

– Paranoik kişiler: Kuşkucu, şüpheci, tedirgin kişiler. Çok alıngandırlar.

 

KAYNAK: http://www.kigem.com/ozguven-eksikligi-kader-degildir.html

Gerilla Reklam

 

1220481538knor

      Gerilla pazarlama, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaratıcılık ve   hayal gücünü kullanarak ve hızlı hareket ederek piyasadaki diğer rakiplerini      demoralize edip kendine bir yer edinmesi veya pazar payını genişletmesi    şeklindeki bir pazarlama tekniğidir.

      Gerilla pazarlamada zamanlama çok önemlidir. Amaç az yatırımla çok iş  yapmaksa piyasaların ve içinde bulunulan şartların çok iyi değerlendirilmesi  gerekmektedir. İyi bir alt yapı çalışmasıyla reklama ayrılacak zaman ve bütçe  minimumda tutulabilir. Öncelikle bu tip çalışmanın amacı ve bu amacın  getireceği yararlar belirlenmelidir. Daha sonra hedef kitlenin ve özelliklerinin  net bir şekilde ortaya konması gerekir.

 

      Gelişen teknoloji, hızla akan zaman, yeni aile düzenleri ve yaşam biçimlerinin çeşitlenmesi pazarın sürekli değişim içinde olmasını ve devamlı farklılaşmasını sağlamaktadır. Hızla geçen zaman, insanların devamlı bir şeylerin peşinden koşuyor olması gösterilen reklamların çok kısa sürelerde etkinliğinin kaybolmasına sebep olmaktadır. Bu da sürekli ve etkili reklamcılık için hayal gücü ve yaratıcılığın şart olduğunu göstermektedir. Gerilla reklamcılığının ve gerilla pazarlamanın temelinde de tam da bu vardır.

 

gerilla-tekniği

    Gerilla reklamda, büyük işletmelerin ajanslara yaptırdıklarının çoğunu işletme kendi hazırlamaktadır. Nerde yayınlanacak olursa olsun, metinde açık, doğru, net ve küçük alanda kullanılabilecek en etkin kelimeler seçilmelidir. Metindeki kişisel ve sıcak bir ifadeyle oluşturulacak samimiyet hedef kitle ile daha hızlı ilişki kurmaya yardımcı olacaktır.

guerilla-ads

         Basılı yayın, radyo, televizyon, web siteleri, e-mail, internet, posta vs. gerilla reklamlarının rahatlıkla kullanılabileceği mecralardır. Bu mecraların bazılarının bütçelerinin yüksek olması gerilla pazarlamayı etkilemez, o mutlaka enerjisi ve hayal gücüyle bu mecraları da kullanacaktır.

 

KAYNAK: http://blog.reklam.com.tr/genel/gerilla-reklam/329/#ixzz1JzaycIMy

Halkla İlişkilerde Medya’nın Yeri

Halkla İlişkiler ve Medya İlişkileri

images (1)

    Halkla ilişkiler ağaç dikmek gibidir; sonucunu görmeye başlamak zaman, emek ve sabır ister. Halkla ilişkilerden başarılı sonuçlar sağlamak için çalışmaların uzun dönemli bir yaklaşımla, planlı, tutarlı ve ara vermeden sürdürülmesi gerekir. Halkla ilişkilerin en önemli çalışma konularından biri olan medya ilişkilerinde de başarının yolu   aynı şekilde uzun dönemli, tutarlı ve gerçekten karşılıklı iyi niyete dayalı ilişkilerin kurulmasından geçer. Her ilişki biçiminde olduğu gibi medya ilişkileri de ne ekersek onu biçeceğimiz türden bir ilişki biçimidir.

    Medya ile ilişkiler, halkla ilişkilerin çok önemli fakat çok sayıdaki çalışma konularından sadece birisi olmasına karşın, halkla ilişkilerden söz edildiğinde genellikle, medyada kuruluşla ilgili olumlu haber yayınlatma işi anlaşılır. Yine doğru olmayan fakat oldukça kabul gören bir yargıya göre de halkla ilişkiler uzmanlarının başarısı; kuruluşlarıyla ilgili yayınlattıkları haberlerin sayısı ve niteliği ile ölçülür. Aslında, bu yargılar doğru olmamasına rağmen, bu kadar yaygın olarak kabul görmesinin nedenlerinin başında; gerçekten medya ile ilişkilerin halkla ilişkilerin çok önemli çalışma konularının başında yer alması gelmektedir. Dolayısıyla, halkla ilişkiler uzmanlarının medya ile ilişkileri başarılı bir şekilde yürütmeleri, mesleki başarıları açısından oldukça önemlidir. Bu bakımdan, halkla ilişkiler uzmanlarının, medyada kuruluşları ile ilgili haberleri yayınlanmasını sağlamak için uygulamaları gereken yöntemler hakkında bilgi ve deneyim sahibi olmaları gerekir.

    Kuruluşla ilgili bir haberin ücret ödemeksizin medyada yer alması, habere konu olan olayın bir haber değerine sahip olmasına bağlıdır. İngilizcede “publicity”, Türkçe’de ise “haber olma” ya da “duyurum” olarak adlandırılan bu konu, medya ile ilişkilerin en can alıcı konularının başında gelmektedir. Halkla ilişkiler görevlileri kuruluşları ile ilgili haberlerin medyada yer almasını sağlamak için basın toplantısı, basın bülteni ve çok sayıda diğer bazı yöntemler kullanırlar. Medya yöneticileri de söz konusu haberleri haber olma değerlerine göre değerlendirerek yayınlarlar ya da yayınlamazlar. Medyada yayınlanan haber üzerinde, haberin kaynağı olan kurumun bir inisiyatifi ya da müdahalesi yoktur. Yani kuruluş medyadan, basın bülteninin olduğu gibi, değiştirilmeden yayınlanmasını isteyemez. Medya, haberi yayınlayıp yayınlamamakta tümüyle özgürdür. Bu nedenle, okuyucunun ya da izleyicinin gözünde haberin yaratıcısı medyadır.

 

images

      Medya ile iyi ilişki kurma ve haber yayınlatma şansını artırmak için aşağıdaki temel ilkeleri uygulamak çok yararlı olur:

  1. Neden? Mesajınız neden onları ilgilendirsin? Bir haber niteliği taşıyor mu? Okuyucuları/ izleyicileri için uygun ve ilgi çekici mi?

  2. Ne zaman? Yazı veya haberin son teslim gün/saati nedir? Günlük haftalık aylık bir yayın mı? Gönderdiğiniz bilgi gazetecinin eline geç ulaşırsa basın bülteninizden ya bir sonraki sayıda yararlanılır ya da hiç yararlanılmaz. Bu nedenle bülteninizi medyaya en uygun zamanda göndermelisiniz.

  3. Ne Şekilde? Medya, göndereceğiniz bilgilerin e-mail, posta, faks gibi hangi formatta ellerine geçmesini tercih ediyor? Tercih edilen yöntemi uygulamazsanız materyalinizin değerlendirilmeme olasılığını artırmış olursunuz. Genellikle, medyaya doğrudan bülten yollamak en bilinen yöntemdir. Fakat zaman ayırarak gazetecilere telefonla bizzat ulaşmak, eğer ilgilendikleri bir konuysa da bülteni isimlerine yollamak çok daha doğru ve etkili bir yaklaşım olur.

    Medya ile ilişkilerinin, gerçekçi olmayan beklentiler içine girilerek zorlaştırılmaması için aşağıdaki noktalara da dikkat edilmesi gerekir:
– Medyaya gönderdiğiniz her basın bülteninin yayınlanacağının bir garantisi yoktur. Basın bülteninin değerlendirilmesi için haber değerine sahip olması gerekir. Ayrıca, bülteniniz haber değerine sahip olsa bile daha büyük ve önemli bir haberin, sizin haberinizin önüne geçebileceğini de unutmamak gerekir.
– Bir şeyi söylemek, dile getirmek o şeyin gerçekleşmesini sağlamaya yetmez. Söylediğiniz şeyin dikkate alınması için uygun bir zamanın gelmesi beklenebilir.
– Medyada bir haberin yer almasını sağlamak kadar, kimi zaman istenmeyen haberlerin yer almamasını sağlamanın da bir başarı olacağı unutulmamalıdır.

    Medya ilişkilerinde başarının yolu, medyanın ne olduğu, nasıl çalıştığı, yani kısaca iyice tanınmasından geçer. Bunun için gazete, radyo, televizyon ve internetin okuyucu, izleyici yani hedef kitlelerinin kimlerden oluştuğunu, demografik ve psiografik özelliklerini ayrıca, yayın politikalarının ne olduğunu, yazar ya da yorumcuların uzmanlık konularını, politik görüşlerini bilmek gerekir. Bu amaçla, her medya kuruluşu hakkında aşağıda yer alan temel bilgiler eksiksiz bir şekilde tamamlanmalı, “medya profili bilgisi” adı altında bir çeşit medya veri tabanı oluşturulmalı ve sık sık gözden geçirilerek güncellenmelidir.

1. Kim yayınlıyor?
Yönetim ekibinin listesi ve sorumlulukları;
2. Yayın politikaları ve tarzları
Genel hatlarıyla medya organının yayın politikaları; habercilik ve yorumculuk anlayışı ve tarzı.
3. Biçimsel özellikler
Gazete veya derginin tasarımı, kullanılan materyal türü ve sayfa sayısı.
4. Örgütlenme biçimi
Medya organının örgütsel yapısı ve alt birimleri; etkin ve düzenli bir işletme yapısına sahip olup olmadığı.
5. Sistematik bilgiler
Yayınlanma sıklığı (dergi ve gazete): Günlük, haftalık, aylık vb. Tiraj sayısı
Zaman sınırlaması: Gazete ve dergiler için yayın bağlama ve radyo-televizyon için yayına girme saati.
6. Okuyucu veya izleyici profili
– Yaş
– Cinsiyet
– İş\Meslek
– Sosyo-ekonomik statü ve siyasal eğilimler
– Özel ilgi alanları
7. Dağıtım sistemi
– Doğrudan satış
– Abonelik sistemi
– Ücretsiz

    Kuruluşların sosyal paydaşlarını ve kamuoyunu bilgilendirmeleri, şeffaf olmaları ve bu çerçevede medyanın bilgi alma taleplerini karşılamaları son derece önemlidir. Halkla ilişkiler ile gizlilik, asla bir arada olmaması gereken iki zıt kavramdır. Halkla ilişkiler uzmanlarının verdikleri bilgilerin doğruluğuna güven duyulmasını sağlamak da son derece önemlidir. Bunun için, halkla ilişkiler uzmanlarının hazırladıkları basın bültenlerinde, doğruluk ve dürüstlükten hiç bir şekilde ayrılmamaları, asılsız, düzmece haberler hazırlamamaları, gazeteciler arasında ayırım yapmamaları gerekir. Medya ancak güvendikleri halkla ilişkiler uzmanlarından gelen bilgilere doğruluğundan kuşku duymadan sayfalarında ya da yayınlarında yer verir. Aynı şekilde medya da kuruluşlara ve halkla ilişkiler uzmanlarına karşı dürüst olmalı, sansasyonel, asılsız haberler yayınlayarak onları zor duruma düşürmekten kaçınmalıdır.

 

Kaynak: http://notoku.com/halkla-iliskiler-ve-medya-iliskileri/