DİYARBAKIR

 

diyarbakir-sur-resimleri-5[1]

Mezopotamya’nın kuzeyinde yer almaktadır. Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Mardin, Urfa, Batman ve Adıyaman illeriyle çevrelenmiş olan Diyarbakır ili, bölgenin tüm özelliklerini taşır.

Bağlı 13 ilçe merkezi bulunmaktadır.Diyarbakır kent merkezi 7 bin 500 yıllık bir geçmişe sahiptir.

Tarihin her döneminde büyük uygarlıkların, kültürel ve ekonomik hareketlerin merkezi olarak kabul edilen kent, birbirini izleyen 26 değişik uygarlığa beşiklik etmiştir.M.Ö.3000 yıllarında Hurriler’den başlayarak Osmanlılar’a kadar uzanan yoğun bir tarihi geçmişi olan Diyarbakır’da yaşayanlar, dönemlerine ait izlerle kenti ölümsüzleştirmişlerdir.Bu eserlerin başında, kuşbakışı bir kalkan balığını andıran biçimiyle kenti baştanbaşa kuşatan surlar gelir. Diyarbakır surları uzunluk bakımından Çin Seddinden sonra dünyada ikinci, ama eskilik bakımından birinci sırada kabul edilmektedir.

Yüzölçümü: 15.355 km2

Nüfusu: 1 milyon 362 bin 708 (2000 sayımına göre)

Rakım: 660

Komşu olduğu iller: Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Batman, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman

İlçeleri: Bismil, Çermik, Çınar, Çüngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hani, Hazro, Kocaköy, Kulp, Lice, Silvan.

Köy sayısı : 751

YÜZEY ŞEKİLLERİ

Diyarbakır ilinde yüzey şekilleri oldukça sadedir. Çevresi yüksekliklerle kuşatılmıştır. Ortası çukur bir havza durumundadır. Diyarbakır havzası denen bu çukur alanın eksenini batı-doğu doğrultulu geniş Dicle Vadisi oluşturur. Kuzeyden Güneydoğu Toroslar yayı ile kuşatılmıştır. Bu dağlar Doğu Anadolu Bölgesi’yle Güneydoğu Anadolu’ya birbirinden ayırır. Diyarbakır havzasının güneybatısında ise Karacadağ kütlesi yükselir. Urfa-Diyarbakır il sınırı üstündeki bu kütle, koyu renkli lavların yığılmasıyla oluşmuş eski bir volkan kütlesidir. Koni biçiminde olmadığından fazla heybetli görülmez. Yüksekliği, en yüksek noktası olan Kolubaba doruğunda 1.957 metreyi bulur. Karacadağ’ın lavları, doğu yönünde Dicle Vadisi’ne kadar uzanır. Bu lavların yapısı çok geçirimli olduğundan, Karacadağ kütlesi üstünde akarsu aşınımı hemen hiç rol oynamamakta, dağın içine süzülen sular ancak eteklerde ve uzaklarda kaynaklar halinde yeryüzüne çıkmaktadır

İKLİM

Diyarbakır’da sert bir kara iklimi egemendir. Yazları çok sıcak geçer. Ama, kış soğukları Doğu Anadolu’nda olduğu kadar şiddetli değildir. Bunun başlıca nedeni, Güneydoğu Toroslar yayının kuzeyden gelen soğuk rüzgarları kesmesidir. İl merkezindeki meteoroloji istasyonunun gözlemlerine göre, en sıcak ay ortalaması 31 derece, en soğuk ay ortalaması ise 1,8 derecedir. Bugüne değin ölçülen en yüksek sıcaklık 46,2 derece ile 21 Temmuz 1937 gününde, en düşük sıcaklık ise -24,2 derece ile 11 Ocak 1933 günü olmuştur.

496 milimetre olan yıllık ortalama yağış tutarının ancak yaklaşık yüzde 2’si yaz aylarında düşer. Kuzeydeki dağların eteklerine doğru gidildikçe yağışlar da artar. Örneğin yıllık yağış tutarı Silvan’da 729, Ergani’de 767, Kulp’ta 1.156, Lice’de ise 1.293 milimetredir.

Son yıllarda yapılan barajların oluşturduğu yapay göller (Karakaya, Atatürk, Batman, Silvan Barajları) geniş buharlaşma yüzeyleri oluşturmaktadır.Bu nedenle de Diyarbakır Havzası’nın kuru havasının nisbi neminde bir artış olmuştur. Ortalama nispi nem, en çok Aralık ve Ocak aylarında ölçülmüştür. Bu aylarda % 77’ye çıkar.Temmuz-Ağustos aylarında ise nispi nem değerleri % 20’ye düşmektedir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Doğal bitki örtüsünü, genellikle otsu bitkilerin ağır bastığı bozkır bitkileri oluşturur. Bunlar ilkbaharda kısa bir süre içinde yeşerip çiçeklenir, ama yağışların kesilmesiyle yaz başında kururlar. Çevredeki dağlar, yer yer meşe ormanlarıyla kaplıdır. Orman bakımından çok yoksul olan Karacadağ’ın Diyarbakır ili içindeki kesimlerinde yer yer meşe topluluklarına rastlanır. Ama ormanlar, ilin toplam yüzeyinin onda birini bile bulmaz.

AKARSULAR

İlin en önemli akarsuyu Dicle’dir. Elazığ ili sınırları içinden çıkan bu akarsu, hemen sonra Diyarbakır ilinin topraklarına girer. Eğil’in doğusunda Dipni Çayı’nı alır. Sonra güneye yönelir.

Diyarbakır’a ulaşımından az önce Devegeçidi Suyu kendisine kavuşur. Diyarbakır kenti önünde geniş bir yatak içinde akar. En büyük kollarını Diyarbakır il sınırlarını terkettikten sonra alır.

GAP kapsamındaki alt projelerden bazıları Dicle Havzası’ndadır. Dicle Diyarbakır ilindeki akarsuların tümüne yakınını toplar. Yalnızca ilin kuzeybatı köşesindeki küçük bir alanın suları Fırat ırmağına gider (Çermik ilçesinin suları). Diyarbakır ili sınırları içinde önemli göl yoktur.

BARAJLAR

dicle-barajı-diyarbakır-b6253[1]

GAP çerçevesi içinde inşa edilen ve edilmekte olan Karakaya, Devegeçidi, Kral Kızı, Dicle gibi barajların önemli bir bölümü Diyarbakır çevresindedir. Hidroelektrik enerji yanında baraj ve göletlerden elde edilen su, tarımsal alanlarda yeni olanaklar sağlamaktadır.

TARİHİ GEZİLECEK YERLERİ

SURLAR

surlar[1]

İç kale surları

Yedi kardeş burcu

Ulu beden burcu

İç Kale SurlarıSurların kapladığı alanın kuzeydoğu köşesinde adeta yay biçiminde bir duvarla şehirden ayrılan iç kale, etrafında bulunan surlarla bir açıdan Dış kale’nin minyatürü gibidir. Yapım tarihi olarak kaynaklarda yer alan bilgiler, genelde İç Kale’nin Hurriler Dönemi’nde yapıldığına dair ortak bir karar mevcuttur.  Hurilere dayandırılan İç Kale’nin etrafı Bizans Döneminde 349 yılında dış surlarla çevrilmiştir. Artukluları yönetimindeyken önemli değişikliklere uğramış olan kentin yönetim merkezi İç Kale 16. Yüzyılda Osmanlı yönetimine girmesiyle son halini almıştır. İç Kale’nin Saray, Oğrun, Küpeli, Fetih adlı toplam dört kapısı vardır. Fetih ve Oğrun kapıları dışa; saray ve küpeli kapıları ise kente açılmaktadır. Toplamda 16 burçtan oluşan İç Kale’nin burçlarından her biri değişik işlevlerle donatılmıştır. Silah mühimmat deposu, tahıl ve yiyecek deposu, hapishane, askeri araç gereç deposu gibi işlevlerde kullanılan burçlar Artuklu ve Osmanlı döneminde iç kale surları birçok onarım görmüştür.  Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Diyarbakır İl Valiliği’nin beraber yürüttüğü İç Kale Restorasyonu projesiyle İç Kalede bulunan yapılar restore edilmeye çalışılarak tarihi yapılarımızın bulunduğu çeşitli risklerden uzaklaştırılmaya çalışılması sağlanacaktır. Bu projenin tamamlanması ile taşınmaz kültürel miraslarımız turizm alanında işlevlendirilecek bir duruma gelecek olup bununla birlikte içinde bulunduğu tahribat ve çökme tehditlerinden uzaklaşarak ilimiz ve ülkemiz turizmine kazandırılacaktır.  Tarihte vilayetin yönetim merkezi olan İç kale’de Artuklu Sarayı, Hz. Süleyman Camii ve 27 Sahabe Türbesi, Saint George Kilisesi, Aslanlı Çeşme, Artuklu Kemeri’nin yanı sıra kamu yapılarından Jandarma Binası, Eski Cezaevi, Kolordu Binası, Adliye A ve Adliye B Binaları, Komutan Atatürk Müzesi bulunmaktadır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Toki’nin beraber yürüttüğü Kentsel Dönüşüm Projesiyle Hz. Süleyman Cami ve çevresi özgün yapısı bozulmadan restore edilerek tarihi yapı içinde bulunduğu risklerden uzaklaştırılmaya çalışması sağlanacaktır.

Surların kapladığı alanın kuzeydoğu köşesinde adeta yay biçiminde bir duvarla şehirden ayrılan iç kale, etrafında bulunan surlarla bir açıdan Dış kale’nin minyatürü gibidir. Yapım tarihi olarak kaynaklarda yer alan bilgiler, genelde İç Kale’nin Hurriler Dönemi’nde yapıldığına dair ortak bir karar mevcuttur.  Hurilere dayandırılan İç Kale’nin etrafı Bizans Döneminde 349 yılında dış surlarla çevrilmiştir. Artukluları yönetimindeyken önemli değişikliklere uğramış olan kentin yönetim merkezi İç Kale 16. Yüzyılda Osmanlı yönetimine girmesiyle son halini almıştır. İç Kale’nin Saray, Oğrun, Küpeli, Fetih adlı toplam dört kapısı vardır. Fetih ve Oğrun kapıları dışa; saray ve küpeli kapıları ise kente açılmaktadır. Toplamda 16 burçtan oluşan İç Kale’nin burçlarından her biri değişik işlevlerle donatılmıştır. Silah mühimmat deposu, tahıl ve yiyecek deposu, hapishane, askeri araç gereç deposu gibi işlevlerde kullanılan burçlar Artuklu ve Osmanlı döneminde iç kale surları birçok onarım görmüştür

DİYARBAKIR MÜZELERİ

634670772445310000634670772630080000[1]

Ziya Gökalp müzesi

Cahit Sıtkı Tarancı

Arkeoloji müzesi

Ahmet arif edebiyat müzesi

Ziya Gökalp Müzesi

Diyarbakırlı yazar Ziya Gokalp’ın doğup buyuduğu bu ev 1956 yılında muze haline getirilmiştir. Diyarbakır’daki sivil mimari orneklerinden biri olan yapı bazalt taştan iki katlı olarak 1806 yılında inşa edilmiştir. Haremlik ve selamlık olmak uzere iki bolum halinde Diyarbakır ev mimarisine uygun bir şekilde duzenlenmiştir. Sus oğesi olarak; mahalli tabirle ’ciz’ veya ’kehal’ adı verilen beyaz renkli bezemeler dikkati cekmektedir. Muzede Ziya Gokalp’ın ozel eşyaları, fotoğrafları, kutuphanesindeki kitapları ile yoresel etnografik eserler sergilenmektedir.

DÖNEMLER

Tanzimat dönemi

Sabarrular ve hurile

Osmanlı dönemi

Osmanlı Dönemi

Diyarbakır, en uzun süreli idareyi Osmanlı egemenliğinde geçirmiştir. Bizanslıların 600 yılı bulan sürede şehri, Pers-Sasanîlerle paylaşımı şehirde birçok tahribe neden olmuştur. Saltanat kavgaları, Bizanslıların saldırıları şehrin sürekli gelişimini önlemiştir. Timur’un, Cengiz’in kısa süre egemenliği şehri baştanbaşa harap etmiştir. Osmanlı döneminde ise valilik yapan Paşalar, dört yüz yılı aşan süre içinde şehrin büyük ölçüde imarını sağlamışlardır. 1524-1526 yılları arasında iç kaleyi saran surlar da Kanuni Sultan Süleyman zamanında yeniden gözden geçirilmiş, ikinci bir surla çevrilerek Osmanlı kalelerinin genel özelliğine uygun birliklerin barınmalarına ve hareketine imkân sağlayacak biçimde genişletilmiş. Cami etrafındaki bu yapılaşmalar, hayır kurumlarının etkileri sonucu yapılmıştır. Ayrıca bu dönem yapılarının çoğunluğu medrese, mescit, hamam, çeşme, han türündendir. Bunu, Matrakçı Nasuh’un yaptığı minyatürde de görebilmekteyiz. Osmanlı Döneminde yapılmış olan eserlere baktığımızda; Fatih Paşa Camii, Behram Paşa Camii, Nasuh Paşa Camii, İskender Paşa Camii, Ali Paşa Camii, Hasan Paşa Hanı, Deliller Hanı, çok sayıda konak ve yazlık köşkler gibi sayısız yapı bulunmaktadır.

KAPILAR

688532Urfa%20kapı[1]

Yeni kapı

Urfa kapısı

Mardin kapısı

Dağ kapısı

Yeni Kapı (Dicle Kapısı – Su Kapısı

Şehrin doğusunda yer alan basık kemerli ve tek girişli olan bu kapı, kenti; Suya, yani Dicle’ye bağlar. Ulu cami’nin Hanefiler bölümünde yer alan 1240-1241 tarihli kitabede “Su Kapısı” olarak anılır. Basık kemerli ve tek girişli olan bu kapı, şehirden Dicle’ye yani suyoluna inişi sağlamaktadır. Kapıya dıştan dayanak duvarları üzerine yerleştirilmiş sağlam bir rampa ile kapıya girilir. Girişin hemen kuzeyinde iki katlı dikdörtgen bir burçla tahkim edilmiştir. Geçirdiği onarımlara rağmen Bizans dönemi yapısı olma karakterini korumuştur.

KİLİSELER

124562Surp%20Giragos%20Ermeni%20Kilisesi%201[1]

Surp sarkıs kilisesi

Surp giragus ermeni

St George kilisesi

Surp Sarkis Kilisesi

Ali Paşa mahallesinde bulunan Surp Sarkis Kilisesi Ermeni Gregoryen Cemaati Vakfı adına kayıtlı olup; Katolik Ermenilere ait bir kilisedir. Kilise, Çeltik Kilisesi ve Hızır İlyas Kilisesi olarak da anılmaktadır. Kilisenin tarihi yazılı kaynakların yetersizliği ve kitabenin olmayışı nedenlerinden ötürü yapılış tarihi bilinmemektedir. Plan ve mimari özelliklerine bakılarak 16. Yüzyıla tarihlendirilmektedir. Yapı bir dönem çeltik fabrikası olarak da kullanılmış olup, günümüzde yıkık ve boş durumdadır. Bitişiğine inşa edilmiş gecekondu sakinleri avluyu evsel amaçlar için kullanmaktadırlar. Kilise; üç nefli bazilikal planlıdır. Dört kemer dizisinin birbirinden ayırdığı beş nefli kilise iki katlı bir yapıdır. Kilisede kullanılan ana yapı malzemesi Diyarbakır yöresine özgü siyah bazalt taştır. Kilise, düzgün kesme taş bloklar kullanılarak yığma yapım tekniğinde inşa edilmiştir. Ana yapı malzemesi olan volkanik bazalt taşına; demir, toprak, ahşap ve kireç harcı, eşlik etmektedir. Duvarlar, sütunlar, sütun başlıkları, kemerler, merdiven basamaklarında, kapı ve pencere lentolarında ayrıca döşemelerde de bazalt taş kullanılmıştır.

DİYARBAKIR EVLERİ

3063-tarikaral-eski-diyarbakir-evleri-8852-320px[1]

Ziya Gökalp evi

Sait paşa konağı

İskender paşa konağı

Cemil paşa konağı

Ziya Gökalp Evi

Diyarbakırlı yazar Ziya Gökalp’ın doğup büyüdüğü bu ev 1956 yılında müze haline getirilmiştir. Diyarbakır’daki sivil mimari örneklerinden biri olan yapı bazalt taştan iki katlı olarak 1806 yılında inşa edilmiştir. Müzede Ziya Gökalp’ın özel eşyaları, fotoğrafları, kütüphanesindeki kitapları ile yöresel etnografik eserler sergilenmektedir.

 

KAYNAK:http://www.diyarbakirkulturturizm.org/Yapit/Index/MEDENIYETLER/45

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir