Halkla İlişkiler Değerlendirme Modelleri

Halkla ilişkiler değerlendirmesi konusunda çeşitli modellerden yararlanılır. Bu modelleri, Cutlip, Centre ve Broom’un Modeli, IPRA’nın (Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği) Değerlendirme Modeli ve Macnamara’nın Macro Modeli olarak sıralayabiliriz.

Cutlip, Centre ve Broom’un Modeli

Cutlip, Centre ve Broom’un Modeli, bir dizi değerleme aşaması sunar. Aslında, bütün bir değerlendirme programının farklı seviyelerini -hazırlık, uygulama ve etki- temsil etmektedir. Model, değerlendirme sürecini art arda gelecek üç aşamada açıklamıştır.

Bu üç aşama aşağıdaki şekilde görülebilir: Cutlip, Centre ve Broom’un modelindeki bu üç aşama; hazırlık, uygulama ve etki seviyesi şeklinde özetlenebilir.

Hazırlık Seviyesi: Programın planlanmasında kullanılacak bilgi birikimi yeterliliğinin değerlendirildiği aşamadır. Ulaşılan hedef kitle, programın belirlediği hedef kitleyi karşılamakta mıdır? Hedef kitle hakkındaki düşünceler hatalı mıdır? Bu bölümde bilgiler yeteri kadar toplanıp, değerlendirilmiş midir? Bu ve benzeri sorularla, planlamanın istenilen mükemmellikte olup olmadığına karar verilecektir.

Halkla ilişkiler programlarının değerlendirme seviyeleri ve kriterleri

Uygulama Seviyesi: Halkla ilişkiler programlarının, en çok uygulama aşaması değerlendirilmektedir. Bu seviyedeki değerlendirmede, basılmış duyurumlar, yayınlanmış haberler, medyada yer almış hikâyeler, okuyucular ve dinleyiciler yer almaktadır. Uygulama aşaması kısaca, mesajları içeren materyallerin incelendiği bölümdür.

Etki Seviyesi: Burada, mesaj içeriklerini öğrenenler, fikirleri değişenler, istenilen biçimde hareketlerinde değişiklik olanlar araştırılmaktadır. Uygulanmış bir programın arzu edilir tutum, fikir, davranış değişikliği yaratıp yaratmadığı bu aşamada değerlendirilmektedir.

IPRA Değerlendirme Modeli

Cutlip, Centre ve Broom’un modeline yakınlığıyla dikkat çeken bir modelde IPRA Değerlendirme Modelidir. Modelin izlediği üç evre şunlardır:
– Girdi (Cutlip, Centre ve Broom’daki “Hazırlık”)
– Çıktı (“Uygulama”)
– Sonuç (“Etki”)

Bu model de, değerlemenin genel bir süreç olarak görülmesini uygun bulmamaktadır. Tüm programı tek bir süreçte değerlendirmeye çalışmak yerine bileşenlerine ayırmayı öngörmektedir. Bundan sonra değerleme, belirli çalışmaların ölçümü için uygulanacak bir dizi süreç haline gelecektir. Model, bileşenlere ayrılmış bir dizi süreçten oluşmaktadır. Bütün bunları şekil 8.2’de açıkça görebilmek mümkündür.

Halkla ilişkiler planlama modelini bir değerleme modeli ile bağlamak

Halkla İlişkiler Planlama Modelini Bir Değerleme Modeli ile Bağlamak.
Kaynak: Pritchitt, Jim (1998) Halkla İlişkilerde Değerleme: Profesyonel Sorumluluk. Çev. Ahmet Ünver. İstanbul: Rota Yayınları.

Macnamara Makro Modeli

Halkla ilişkiler faaliyetlerinin aşamalar halinde değerlendirildiği bir başka model ise, Macnamara’nın Makro Modelidir. Halkla ilişkiler faaliyetlerinin değerlendirme aşamalarını piramit şekliyle sıralayan modelin farkı, değerlendirme çabasını çok daha geniş bir şekilde ele almasındadır. Macnamara’nın girdiler, çıktılar ve sonuçlar gibi benzer adımları bir piramit şekliyle sıraladığı Makro Model, aşamaları sıralamanın ve birbirinden ayırmanın dışında, her aşamaya uygun değerlendirme metotları da önermektedir.

Modelde girdi olarak kabul edilen faaliyetler piramidin alt sırasında yer almaktadır. Girdiler, enformasyonun yeterliliği, medyanın ve mesaj içeriğinin uygunluğu ve mesaj sunumunun kalitesinden (fiziksel çekicilik) oluşmaktadır. Girdi ölçümü için önerdiği metodolojiler; uzman görüş, izleyici araştırmaları, okunabilirlik testleri, ön-test, yeniden gözden geçirmeden oluşmaktadır. Model çıktıları, duyurum, broşür, yayınlanan haber gibi üretilen iletişim olarak ele alınır. Çıktı ölçüm metodolojisinde içerik analizi, medyanın izlenmesi, kupür kesme, yayılma istatistikleri vardır. Piramidin tepesinde bu faaliyetlerin neden olacağı sonuçlara yer verilmiştir.

Sonuç ölçümü için önerdiği metodoloji listesi ise; gözlem, satış istatistikleri, okuyucu, dinleyici, izleyici istatistikleri, tiraj grafiklerinden oluşmaktadır. Makro Modelin bir başka önemli yanı bu faaliyetler ve adımların yan yana ve her faaliyete uygun değerlendirme metodolojisi listesine sahip olmasıdır. Makro Modelinin önemli özelliklerini şöyle özetleyebiliriz.

– İletişimi çok adımlı bir süreç olarak kabul ederek, iletişim sürecinin her aşamasının değerlendirilmesini önermektedir. Ayrıca farklı her adım için farklı metodolojileri gerekli kılmaktadır.

– Girdileri, çıktıları ve sonuçları ayrı değerlendirmektedir. Girdilerin ve çıktıların değerlendirilmesiyle potansiyel birçok hatadan kaçınılabilecektir. Sonuçların ölçümlenmesi, davranış ve tutumlardaki değişimlerin nicel ve nitel araştırmalara dayanmasından dolayı pahalıdır.

Yönetimde yaşanan “sonuç yönlenmeci” yaklaşım, medya sayısında ve çeşitliliğindeki artış, internetin günlük hayattaki hızlı gelişimi, halkla ilişkiler uygulamacılarını çok daha geniş bir alana yayılmış hedef kitleyle karşı karşıya bıraktı. Çevresel bu değişimlerden sonra, halkla ilişkiler çabalarının kendi içerisinde ne kadar başarılı olduğunu sorgulayarak değerlendirmek pek yeterli olmamaya başladı. Halkla ilişkiler uzmanlarına ve halkla ilişkiler çabalarına bütçelerinde artan oranlarda pay ayıran kurumlar, neleri başardıklarını daha kesin sonuçlarla bilmek istediler. Bu gereklilik halkla ilişkiler alanında doğal bir süreç olarak kendini gösterdi.

Halkla ilişkiler çabalarının, program aşamalarının gerektiği gibi ele alınıp alınmadığını değerlendirmenin dışında, daha somut daha sayısal sonuçlara verilen önem de artmıştır. Bu süreçte değerlendirme kavramından daha çok ölçümleme kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Ne kadar başarılı olunduğunun değerlendirilmesinden daha çok istenilen etkiye ne kadar ulaşıldığı sorgulanmaktadır. Ölçümlemede “nereye ulaştık” veya “ne kadar başarılı olduk” sorusundan çok, “önceden belirlenen hedefleri ne kadar gerçekleştirdik” sorusu önem kazanmıştır. Ölçümlemenin gerekliliği, halkla ilişkiler faaliyetlerinin hedef kitleye ne kadar ulaştığının, davranışlarında ne kadar değişiklik yarattığının sorgulanması ve bu değişikliğin daha kesin sonuçlarla ortaya konulmasındandır. Halkla ilişkiler uygulamacılarının varlık sebeplerini ortaya koymalarında, halkla ilişkiler çabaları için bütçelerinden pay ayıran kurumlarında nelere ulaşıldığını daha ayrıntılı, daha somut araştırma sonuçlarıyla görme gerekliliği, ölçümleme kavramıyla tekrar gündeme gelmiştir.

Kaynak:
NotOku.com’a teşekkürler.

Halkla İlişkilerin Hedef Kitlesi

Halkla ilişkiler açısından hedef kitleyi Robert Ross; “kuruluşun dikkate alması gereken, ortak beklentileri olan, kuruluşla doğrudan ya da dolaylı bağı olan insan toplulukları” olarak tanımlamaktadır (Aktaran; Peltekoğlu, 2001, s. 143). Diğer bir deyişle, işletmenin iletişim kurup mesajlarını iletmek istediği kişi ve kuruluşlar hedef kitleyi oluştururlar. Kısacası faaliyetleri ile kuruma olumlu ya da olumsuz yönde etkilemesi olası kitleye hedef kitle diyoruz.

Günümüzde yoğun rekabet altında kuruluşlar hedef kitleleri ile işbirliği yapmadan, onların düşüncelerini dikkate almadan ayakta kalamazlar. Halkla ilişkiler faaliyetlerinin amacı; kimi zaman bir organizasyonun ürün, hizmet veya eylemlerine karşı kamuoyu desteğini arttırmak, kimi zamanda siyasal bir partinin üye sayısını ve taraftarlarını arttırmak ya da sosyal amaçlı bir derneğin faaliyetlerine kamuoyunun ilgi ve bilgisini arttırmak da olabilir. Halkla ilişkilerde organizasyonun ürün, hizmet, plan, politika ve çalışmaları hakkında kamuoyunu bilgilendirmek ve benimsetmek amacıyla yönetim hedeflerine katkıda bulunur.

Öte yandan kamu anlayışını ve kabulünü sağlamak için program geliştirme, yönetim ve değerlendirmenin yanı sıra ilgili hedef kitlenin tutumlarını ölçmek, değerlendirmek ve yorumlamakla birlikte onların gereksinim ve beklentilerini bu amaçlarla çakıştırmak gereklidir. Bu amaçları gerçekleştirebilmesi için işletmelerin hedef kitle ile ilgili bilgileri elde etmeleri son derece önemlidir. Bu işletmeler, kendisinden etkilenebilecek ve kurumu etkileyebilecek tüm grupları, halkı oluşturan tüm kesimleri bilmek, onları tanımak zorundadır. Çünkü halkla ilişkiler temelinde, ilgili çevrelerin görüşleri, inanışları ve tutumlarına karşı işletmelerin uygun tutumlar geliştirip uygulamalarda bulunarak, kurum ile halk arasında uyum ve bütünleşmenin sağlanması anlayışı yatmaktadır.

Her işletmenin ilişki içinde bulunduğu halk kesimi farklıdır. Örneğin; hükümet için halk ülkede yaşayan tüm insanlar, bir gazete için okuyucuları, televizyon kanalı için izleyicileri, bir kurum içinse kurum çalışanları ile kurum dışında yer alan ve kurumla ilişkisi bulunan tüm kişi ve kuruluşları kapsamaktadır. Bir kurum için hedef kitle başlıklarını Şekil 1.2′de görebiliriz.

Kaynak:
NotOku.com’a teşekkürler. 

Reklam ve Özellikleri

halkla ilişkiler ve tanıtımReklam “insanları gönüllü olarak belli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne hizmete, fikir ve kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi vermek, ona ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerini veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacıyla oluşturulan; iletişim araçlarından yer ya da süre satın almak yoluyla sergilenen ya da başka biçimlerde çoğaltılıp dağıtılan ve bir ücret karşılığı oluşturulduğu belli olan (diğer bir deyimle parasal destek sağlayan kişi ya da kuruluşların kimliği açık olan) duyuru”dur.

Konu başlıkları

 

  • 1 Özellikleri
  • 2 Reklamın inandırıcılığı
  • 3 Reklamın ticari yönü
  • 4 Reklamda 5M
  • 5 İnternet Reklam Paketi Uygulama Şekilleri

Özellikleri

Reklam, pazarlama nın dört bileşeninden biri olan tutundurmanın içinde yer alır. Pazarlamanın diğer bileşenleri ürün, fiyatlandırma ve dağıtımdır.

Günümüzde Philip Kotler sayesinde Satışa dayalı anlayışı (ürün-fiyat-yer-tanıtım), Kotler’in müşteriye odaklı anlayışı, 4C’ye (müşteri için değeri-müşteriye maliyeti-kolaylık-iletişim) kaymıştır.

Reklam pazarlama ağı içinde belki de en geniş yere sahiptir.Ürünün doğumundan pazara sürülmesine kadar olan süreçte önemli rol oynar.Ürüne aşinalık kazandırılması, tanıtılması ve kullandırılması amaçlarını güder ancak ürün odaklı olması şart değildir. Reklam, markaya değer katmak, markayı konumlandırmak, marka farkındalığı yaratmak, kurumsal olarak izlenim, imaj ve itibar oluşturulmasına yardımcı olmak adına da kullanılabilir.İyi bir reklamın özellikleri şöyle olmalıdır:

  1. İlgi çekici
  2. Şaşırtıcı
  3. Özgün
  4. Bir kere kullanmaya yönlendirici
  5. Reklamın yaratıcı ve ticari olmak üzere iki yönü vardır.

Reklamın inandırıcılığı

Reklam tasarımları, günümüzde, tüketicilerin etkilenmesi için, pek çok değişkeni kullanmaktadır. Değişken derken; mizah, ünlü kişilerin kullanılması, şaşırtıcı olaylar, eğlence, yüksek yaşam standartları, rahatlık, huzur, ileri teknoloji ve buna benzerleri kastedilmektedir. Bütün bunlar, tüketiciyi, markaların üretmiş olduğu, yeni veya zaten pazarlarda satılan ürün ve hizmetleri satın almaya ikna etmeye yöneliktir. Yapılan reklamın amacı, sadece satın alma davranışını göstermelerini sağlamak olmayabilmektedir. Birbirinden farklı amaçlara yönelik ama nihai hedef, her zaman daha fazla satış olmakla birlikte, genellikle, reklamın amaçları; tüketicinin zihnine markaları ve onların özelliklerini yerleştirmek, tüketicilerin markayı benimsemelerini, beğenmelerini, markanın diğer markalara tercih edilmesini sağlamak olabilmektedir. Bunlarla birlikte, firmaların sosyal sorumluluk adına veya kendileriyle ilgili çıkan herhangi bir düşünceyi savunmak veya reddetmek adına yapılabilmektedir. Bütün bunların tasarımı yapılırken, en fazla önem taşıyan konu, inandırıcı bir şekilde işlenmesidir. Kimi reklamlar, inandırıcı olmaktan uzaktır. Kimi konusundan dolayı, kimi işlenme biçiminden dolayı, kimi de seçilen tasarım türünden dolayı, insanları ikna etmekten uzak olmaktadır. İşlenme biçiminden dolayı inandırıcı olamayan reklamlarda sorun, kimi zaman kullanılan oyuncuların toplum içerisinde sahip olduğu konumla ilgili olabilirken kimi zaman karşılıklı diyaloglarda kurulan cümlelerin, oyuncuların mimik, davranış, hal ve hareketlerinin bundan uzak olmasıyla alakalı olabilmektedir. Karşılıklı diyaloglarla örülen tasarımların ikna etmekten uzak olmasının bir diğer nedeni de, tüketicilerle ilgilidir. İnsanın doğası gereği, söylenenlerden çok gördüklerine daha çok inanmaktadır. Bu yüzden bu tip reklam türleri, diğer türlere göre daha az ikna edicidir. Görüntülerden oluşan, ürün veya hizmetin özelliklerini göstererek anlatan, çok az cümle veya ifadelerin yer aldığı reklam türleri daha çok inandırıcı olmaktadır. Diğer türlerde ise, tüketicilere iletilmesi gereken mesajlar, oyuncuların veya kullanılan herhangi bir etki unsurunun gölgesi altında kalmasındandır. Diğer bir ifadeyle, daha güçlü bir etki yaratabilmek için, reklamlarda kullanılan mizah, eğlenceli haller, yüksek yaşam standartları, tüketicilere iletilen mesajların önüne geçmesindendir. Böyle durumlarda insanlar, etki unsuruna yoğunlaşmaktadır. Tüketicilerin en çok etkilendikleri, inandıkları, söze gerek bırakmadan kabul ettikleri reklam türleri, ürün veya hizmetin anlatıldığı, görüntülerin olduğu, fotoğrafların kullanıldığı, üretim biçiminin gösterildiği tasarım biçimleridir. Tüketiciler bu tip tasarımları izlerken hem etkilenmekte hem de gördükleri şeylere inanmaktadır. Yukarıda sözünü ettiğimiz etki unsurları aslında doğru seçilmektedir. Fakat burada sorun, onların kullanılma biçimi olmakla birlikte, seçilenler ile markanın uyumlu olmasıdır. Yani seçilen etki unsurunun markaya benzeyen, onunla ilişkilendirilebilen, onu çağrıştıran özelliklere sahip olması gerekmektedir.

Reklamın ticari yönü

Reklamın başarısı ürün ya da hizmetin alıcısının çoğalmasıyla,bir başka deyişle satılmasıyla ölçülür. Bu da gerçek bir satıcı gibi düşünmeyi ve ona göre hareket etmeyi gerektirir.Medya, reklamın yapılması için bir yere ihtiyaç duyulan alanı sağlar.Tv, radyo, internet, basılı mecralar, outdoor denilen açıkhava panoları ve diğer ilan yerleri medya kapsamı içinde bulunur.

Reklamda 5M

Reklam için önemli beş terimin İngilizce adlarının baş harfleridir.Bu terimler;

  1. Money (Para) : Reklam için harcamayı düşündüğümüz para
  2. Message (Mesaj) : Reklamda vereceğimiz mesaj
  3. Mission (Misyon) : Neden reklam yapıyoruz (Yeni ürün tanıtımı, pazara nüfuz etme, v.s.)
  4. Measurement (Ölçüm) : Reklam etkinliğinin ölçümü
  5. Media (Medya) : Medya kullanımı (TV, radyo, gazete, dergi, v.s.)

Reklam bütçesini belirlemede, işverenin reklam giderlerini kısıtlamaması gerekir. Reklam bütçesi belirlemede aşağıdaki yöntemler kullanılmaktadır;

  1. Ayrılabilir fonlar yöntemi.
  2. Satış gelirlerinin yüzdesi yöntemi.
  3. Rakiplerin harcamalarını esas alma yöntemidir.

İnternet Reklam Paketi Uygulama Şekilleri

İnternet geliştirildiğinden bugüne kadar çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Günümüzde reklam amaçlı kullanımı oldukça yaygın bir hal almıştır. İnterneti reklam amaçlı kullanma yöntemleri şunlardır;

  1. Banner Reklamları
  2. Pay Per click (tıkla kazan) Reklamları (reklamport , Logro , adtech , medyanet , reklamz)
  3. E-Mail Reklamları (toplumailreklam)
  4. Pop up Reklamları (İnnersitial – Supersitial)
  5. Affilliate ( Satış Ortaklığı )
  6. İçerik Sponsorlukları
  7. gösterim başına ( ppm )
  8. tıkla konuş

PR Hizmeti Sürekli Olmalıdır

halkla ilişkiler ve tanıtım

Halkla İlişkiler bilinen diğer adıyla PR, bütçe ya da zamana bağlı olarak bir başlayıp bir vazgeçebileceğiniz bir hizmet türü değildir. Dışarıda hayat hızla akmaya devam ediyor ve içinde bulunduğunuz pazar da hızla gelişiyor. Her şeyden önce bu bilinçten hareketle yola çıkmanız lazım. Rakipleriniz bir kampanyaya başladığında karşı atak olarak PR’ı seçmek sonrada ara vermek, size zaman ve para kaybından başka bir şey kazandırmaz. Sektörün hızlı yol alışına ayak uydurmak ve gelişimi kendiniz için de sürekli kılmanız lazım. Kısa dönemli alınan Halkla İlişkiler hizmetinin sağlayacağı fayda da yine kısa dönemli olacaktır. Kampanya döneminde mutlak kazanç elde edecek, markanızı bilinilir kılacaksınız buna bağlı yansımaları satış raporlarınızda hatta site trafiğinden dahi ölçümlemeniz mümkün. Peki ya sonra? Tam da dudaklar markanızı fısıldamaya başlamışken başlangıç noktasına geri dönüş neden? Markanızın kısa vadede konuşulur olması ve tercih edilmesi hedefinize ulaştığınız anlamına mı gelir? Eğer yanıtınız evet ise bunu bir kere daha düşünmenizi tavsiye ederim. Dünyaca ünlü markalar her yıl artan bütçelerle tanıtıma yatırım yapmaya devam ettikleri düşünülürse sanırım yanıtınızı gözden geçirmenizin gerekçesini açıklamış olurum.

 

Kısa vadeli PR hizmetinin başarısı ancak anlık geri dönüşlerle alınabilir. Öyle ise ne yapmalısınız?

Doğru olan 3B kuralını uygulamak. Halkla İlişkileri; Benimseyin, Besleyin ve Bağlanın… Halkla İlişkileri uzun vadede hayatınıza dahil ettiğinizde, marka bilinirliği sağlamanın ekonomik bir çözümü olduğunu keşfedecek ve pazarda sahip olduğunuz yerin sarsılamaz olduğunu göreceksiniz.

 

Kendinizi kandırmayın’ Bir şirket yöneticisi olarak PR yani halkla ilişkileri siz yapamazsınız! Sizin şirket yönetmek gibi çok daha önemli görevleriniz var. Eğer PR’a ara verirseniz rakipleriniz sektörde yakaladığınız hareketi kendi çıkarları için kullanmaya yönelik bir dizi kampanya ile hareket edecek ve müşterileriniz yeni gelen bu kampanyalara dikkatlerini yönelterek satın alma tercihlerini bu yönde kullanacaklardır.

 

Halkla İlişkileri (PR) Küçümsemeyin!

Doğru yapıldığında PR, uzun vadede şirket bilinilirliği için değeri büyük katkı sağlar. Hedef kitlenize sürekli ulaşmanın ve onların dikkatlerini üzerinizde tutmanın yolu halkla ilişkilerden geçer. Bu bilnçten hareketle şirketlerin pek çoğu ucuz PR arayışına yöneldi. Beni yanlış anlamayın. Pahalı olan, değerlidir demiyorum. Ama kısa vadeli şirketlerle ya da kişilerle çalışmak yanlış yolun ilk adımıdır diyorum. Bu nedenle çözüm ortağınızı seçerken bunun uzun soluklu bir yol olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve kısa vadede size büyük kazançlar sağlayacağını vaad eden gel-geç ortaklardan uzak durun.

 

Makale sahibi :  P.Bahar Özbal – MakaleMarketi.com

 

Kaynak : http://www.makalemarketi.com/is-dunyasi/halkla-iliskiler/599-pr-hizmeti-surekli-olmalidir.html

Çalışanlarla İletişim Kurma Stratejileri ve Yöntemleri

İçinde bulunduğumuz yüzyılda çalışanlarla öncelikli iletişim hedefi, güvenilirliği geliştirme, samimi olma ve güven kazanma olmalıdır. Çalışanların güvenini kazanma, kendini daha fazla adamış ve üretken çalışanlara sahip olma ile sonuçlanır. Ancak birçok organizasyonda yerleşmiş bulunan güvensizlik yarasının dokularını kazıyıp atmak stratejik yaklaşımlar gerektirir. Böyle bir strateji programında beş anahtar unsurdan söz edilebilir (Seitel. 2004. s. 266).

1. Çalışanların tutumlarını düzenli olarak yoklamak: Organizasyonlar parasal kaynaklarını günlük olarak düzenli bir şekilde denetlemelerine rağmen çalışanlarının nabzını tutmada başarısız olmaları oldukça acı bir durumdur. Onların “kör uçtukları” söylenebilir İç iletişim denetlemeleri ve tutum yoklamaları ile sorunlar krize dönüşmeden onları tanımalarını ve çözüm üretmelerini sağlayabilir. Tutumları denetlenen çalışanlara anketlerin neyi gösterdiği konusunda danışmaları ve daha sonra da bulgular doğrultusunda seçilecek eylem türlerini göstermeleri gerekir. Bu durum çalışanların yönetim politikalarını kabul etmelerinde daha istekli olmalarını sağlayacaktır.

2. Tutarlı olmak: Açık ve dürüst iletişim sözü veren yönetim bunu uygulamaya geçirmelidir. Bunun için aralık kapı yerine açık kapı bırakılmalıdır. İletişimin inandırıcı olabilmesi için tutarlılık şarttır. Bunun anlamı da, bütün iyi ve kötü haberleri düzenli bir biçimde ortaya koymak demektir.

3. İletişimi kişiselleştirmek: Bir araştırma, şirketlerdeki üst yöneticilerin %80′inin “çalışanlarla kişisel iletişim kurmanın alt tabakalara yarayacağı” inancında olduklarını ortaya koymuştur. Ancak ne yazık ki yöneticilerin sadece %22′si bunu düzenli olarak yaptıklarını ifade etmişlerdir. Çalışanlar, özellikle uğrunda çalıştıkları kişilerin, mevcut danışmanlarının, kişisel ilgilerini bilmek isterler. Dahası, en iyi kurum içi iletişim yüz yüze ve kişisel olanlarıdır.

4. Dürüst olmak: Bugün çalışanlar, geçmişe oranla daha genç, daha az eğitim almış, daha az sadık olabilirler. Aynı zamanda çoğunluğu kadınlardan, azınlıklardan ve göçmenlerden oluşabilirler. Bu yeni, daha şüpheci, daha az güvenilen çalışanlar yönetimin söylediği her şeyde dürüstlük isterler. Bunların da ortadan kaldırılması için yönetimin sözlerinde ve eylemlerinde dürüst olmaları gerekir.

5. Yenilikçi olmak: Yeni çalışanlar ve işyerindeki artan şüphecilik yeni iletişim çözümleri gerektirir. Bu, çalışanlara ulaşmak için ses, görüntü, bilgisayarda veri aktarımı vb gibi yeni teknolojilere başvurmak anlamına gelir. Günümüzde işgücü, güven uçurumunu önlemek için yenilikçi çözümler talep etmektedir.

Kurumlar kurum içi hedef kitlelerine yani çalışanlarına amaçları doğrultusunda ulaşabilmek için çeşitli araç ve yöntemlerden faydalanırlar. Biz kurum içi halkla ilişkilerde en sık kullanılan araçlardan bazılarını incelemeye çalışacağız.

İnternet İletişimi

İnternet iletişimi çağı, e-postadan sesli postaya, kurum için yapılmış yerel ağlara kadar birçok iletişim araçlarına öncülük etmiştir. Bu tür araçlar şimdi yazılı olan öncekilere oranla daha çok tercih edilmektedir. Çalışanlara masalarında rahatlıkla ulaştırılmaktadır. Bunlar okunabilir, dinlenebilir ve hatta hareketli olabilmektedirler.

İnternet iletişimi, aynı zamanda sanal çalışanlara masalarında, evlerinde, arabalarında ya da olabilecekleri her yerde uzaktan ulaşabilme imkanı vermektedir. Basılı yayınlar azaldıkça organizasyonuna göre ayarlanmış internet sirkülerleri onların yerini almaya başladı. Kurumlar haftanın belirli bir gününde, kendileri ile ilgili anahtar haberlerin toparlandığı bir elektronik yayın dağıtmaktadır. Kurumlar aynı zamanda çalışanların firma ile ilgili bilgi ve gelişmelere katkıda bulunmalarını sağlamak amacıyla örneğin, yönetim toplantılarının raporlarının olduğu bir “eposta talep formu” çıkarmaktadır.

İntranet

Kurum içi iletişimi etkili hale getiren ve hızlandıran yeni araçlardan birisi de intranettir. Kurum içerisinde kurulan yerel bir ağ (Kurum içi internet gibi düşünülebilir) sayesinde kurumlar çalışanlarıyla iletişim kurabilmektedirler. Ancak, intranetin yerel bir ağ sitesi olması çalışanların yeterli biçimde bilgi için oraya başvuracağı anlamına gelmez. İntranet sistemi etkili içeriğin yanı sıra görsel açıdan çalışanları cezp edebilmelidir. Aksi taktirde az kullanılacak olan bu sistemin yok sayılması olasıdır. Bunu önlemek için yerel ağ tasarımcıları birçok önemli faktörü dikkate almak zorundadırlar:

1. Kültürü dikkate almak: Eğer organizasyon genel olarak işbirlikçi bir yapıya sahipse, çalışanların bilgiye ve yerel ağa konulacak malzemelere katkıda bulunmalarını teşvik etmek hiçte zor olmayacaktır. Ancak, kurum genellikle paylaşıma kapalı bir yapıdaysa, daha büyük bir merkezi personel yerel ağ, o kurumun işlerini yürütmekle görevlendirilebilir.

2. Net ve geliştirilebilir hedefler koymak: Tıpkı ortak iş girişiminde olduğu gibi web sitesi ve yerel ağ işleri de net hedeflerle tasarlanmalıdır: İş sürecinin akışını sağlamak, yönetimsel mesajları iletmek ve benzeri gibi. Hedefler oluşturulduğu zaman site yapımcılarının işi bitmemektedir; yeni yerel ağın büyüme ve değişime açık olmasını da sağlamaları gereklidir.

3. İntraneti gazeteciliğe ait bir girişim gibi düşünmek: Şirket haberleri şirket çalışanları tarafından okunur. Çalışanlar şirkette neler olup bittiğini bilmek isterler ve önemli gelişmelerle ilgili önceden haber verilmediği zaman çok ağır şikayetler etmektedirler. Bu açıdan yerel ağ, kurum içinde gazeteciliğe ait eleştirel bir iletişim aracı gibi işlev kazanabilir.

4. Pazar, Pazar, Pazar: Yerel ağın firma içinde “satılma” ihtiyacı vardır. Bunun için yeni özelliklerini tanıtma veya içeriğini yeniden gözden geçirmeye ihtiyaç vardır. Haftalık e-postalar, çalışanların katkıları ve güncellemeler bu yenileşmeye ışık tutabilir. Tıpkı herhangi bir diğer kurum içi iletişim aracında olduğu gibi. Site ne kadar keşfedilmeye maruz kalırsa o kadar sık kullanılır.

5. Kurum dışındaki yaşamı da dikkate almak: Bazı CEO’lar bu durumun farkında değillerdir. Ama çalışanların kurum dışında da hayatları vardır. Bu basit gerçeğin farkında olan bir yerel ağ sitesi oldukça popüler hale gelebilir. Seri ilanlara, restoran önerilerine ve film özetlerine, linkler ve yerel konserler hakkındaki bilgiler yerel ağın değerini güçlendirmede ve kurumların çalışanları ile ilgilendiğini göstermede kullanılabilecek çeşitli yöntemlerdir.

6. Üst yönetim sorumluluk üstlenmeli: Tıpkı bir kurumdaki her şey gibi üst yönetim intranet ile ne ilgileniyor ne de destekliyorsa düşünce başarısız olacaktır. Bu nedenle de bir kurumun yerel ağının öngörülen değeri, yönetim tabakası onu desteklediğinde ve kullandığında önemli ölçüde yükselecektir.

Basılı Yayınlar

Yönetim tarafından idare edilen yayınların bütün dünyada kurum içindeki bölümler arasında çalışanları birleştirmede çağdaş bir rolü vardır. Basılı yayınlar ile internet iletişiminin birbirini tamamlayıcı olması gereklidir. Bazı uzmanlar, internet iletişimi ile bilginin derhal aktarılabileceğini, basılı yayınlarla da bu bilgilerin daha anlaşılabilir kılınabileceğini savunmaktadırlar.

Doğru olanı, işe yeni başlamış bir halkla ilişkiler uzmanının geleneksel işi, kurumda çalışanları ilgilendiren haber bülteni (haber mektubu) üzerine çalışmaktır. İster basılı yayınlar isterse internet olsun, halkla ilişkiler uzmanı çalışanlara yönelik haber bülteni yazmaya veya yazılanları düzenlemeye başladığında aşağıdaki soruları dikkate alırsa başarılı olur.
1. Bu yayın kime ulaşmak amacıyla düzenlenmiştir?
2. Ne tür makaleler takdim edilecektir?
3. Bu haber bülteni için ayrılan bütçe nedir?
4. Haber bülteni için en uygun format nedir?
5. Haber bülteni ne kadar sıklıkla yayınlanacaktır?
6. Haber bültenin arzulanan kabul süreci nedir?

Bu soruların cevapları elbette ki bir kurumdan diğerine değişecektir. Ancak hepsi de bir işe başlamadan önce düşünülmesi gereken önemli noktalardır. İster basılı yayınlar isterse internet çalışanlara yönelik hazırlanan haber bültenleri düzenli olarak zamanında tutarlı bir formatta çıkmalıdır. Çalışanlar bu yayınları dört gözle beklemelidir.

Bu tür yayınların çoğunun hayatta kalabileceğinin bir nedeni de firmanın felsefesi ve politikalarını yansıtmada yönetimsel birer araç olabilecekleridir. 21. yüzyılda bu tür haber bültenlerinin iki uçlu iletişim sağlamaları özellikle hem yönetimin hem de çalışanların isteklerini ifade etmede önemlidir.

Haber Bülteni (Haber Mektubu)

Haber bülteni (haber mektubu), kurum içi iletişimin sağlanması amacıyla hazırlanan, kurum ve kurumun çalışmaları, ürünleri, hizmetleri, etkinlikleri vb. hakkında çalışanları bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış metinlerdir.

Kurum içi iletişim araçları arasında en fazla kullanılan araçlardan birisi olan haber bültenleri kurumda çalışanların yanı sıra diğer iç hedef kitleye de yönelik olarak hazırlanır. Kurum içi yayınlar içerisinde en basit ve yayınlanması en kolay olan formattır. Gazetelerden daha küçük boyutlarda ve daha az sayfalı olarak hazırlanır. Üslubu açık ve anlaşılır olmalıdır. Özellikle, tipik bir haber bülteni editörü işini yaparken aşağıdaki aşamaları göz önünde bulundurmalıdır:

1. Hikaye seçimi: Makale seçimleri organizasyon stratejilerine ve yönetimsel hedeflere odaklanmalıdır. Meslek bilgisi, kurumsal değişiklikler, birleşmeler, kararlar arkasındaki gerekçeler ve benzeri konular vurgulanmalıdır.

2. Süre bitimlerini belirleme: Çalışanlar bir haber bülteninin belli bir zamanda çıkacağını beklerler. Bu nedenle bir editör, bültenin bitiş süresini seçmek ve teyit etmek zorundadır. Eğer haber bülteninin saygı görmesi bekleniyorsa süre bitiminin kaymasına kesinlikle tolerans tanınmamalıdır.

3. Fotoğraf seçimi: İnsanlar fotoğrafları severler. Çünkü kurum içi yayınlar parlak, ileri teknoloji ürünü gazete ve dergilerle ve hatta internetle yarışırlar. Bu nedenle kuruma ait fotoğraflar donuk olmamalıdır. Bunun yerine canlı, net olmasının yanı sıra okuyucusunu meraklandırarak haberi okumaya teşvik etmelidir.

4. Metni düzenleme: Bir editör şöyle olmalıdır: Özensiz yazının eleştirmeni, güçlü bir düzyazının öğrencisi ve metin tarzını geliştirmenin güdüleyicisi olmalıdır. Günümüzde işlerinizin büyük bir kısmını bilgisayar yaptığı için bu özelliklere oldukça önem vermelidir.

5. Metnin formatını belirleme: Bir editör, özellikle de masaüstü yayınların editörü aynı zamanda bültenin son biçimi hakkında da karar vermelidir: Bültende yer alacak makalelerin ne kadar uzun olacağı, fotoğrafların nereye konulacağı, resimlendirmenin nasıl yapılacağı başlıkların ne söyleyeceği vb. belirlemelidir.

6. Yayını zamanında hazırlama: Yayımcılıkta zamanlılık tanrısallıkla eşdeğerdir. Hiçbir son dakika sorununun zamanında yayım yapmayı engellemeyeceğini temin etmek şüphesiz editörün sorumluluğudur. İlkeli bir editör hazırladığı yayını mutlaka zamanında teslim eder.

7. Eleştirme: Tabii ki editörün görevi iş bittikten sonra da devam etmelidir. Vicdanının sesini dinleyerek metni, fotoğrafları ve onların yerleşimini, içeriği, felsefeyi ve gelecek baskının daha iyi olabilmesi için gerekli bütün unsurları objektif olarak gözden geçirmelidir.

Örnek 1′de olduğu gibi kurumlar hem kendi personeline hem kamuoyuna hem de basına yönelik bilgilendirici ve çok sayfalı bir bülten hazırlayabilir. Bu örnekteki haber bültenlerinde de görüleceği gibi çalışanların, üyelerin, ortakların, temsilcilerin ya da üretilen ürün ya da hizmetten etkilenenlerin işyeri ve birbirleri hakkında bilgi sahibi olması amacıyla hazırlanması durumunda, öncelikle onları ilgilendiren haber, yazı, yorum ve fotoğraflara sahip olması gerekir.

Yıllık Çalışan Raporları

Çalışanların çoğu kuruluşlarının nasıl işlediği ve yönetimin neler düşündüğünü merak ederler. Personel için hazırlanan yıllık raporlar bu tür sorunları gayri resmi ve samimi bir biçimde tartışmak için güzel bir fırsattır. Rapor hem kurumun yıllık performansını açıklayarak gerçekçi olabilir hem de kurumsal değişimleri gözden geçirerek belirgin dönüm noktaları hakkında bilgi verebilir. Aynı zamanda ekip ruhu ve onuruna katkıda bulunmak suretiyle dolaylı olarak motivasyon sağlayıcı da olabilir. Çalışan raporları içerik ve biçim konusunda nadiren hızlı ve katı kurallar koyarlar. Personel yıllıkları ortaklar için hazırlanmış yıllık rapor kadar karmaşık, ya da firmanın o yıla ait temel faaliyetlerini verecek kadar sade de olabilir.

Çalışanlar için hazırlanan yıllık rapor aşağıdakileri içermelidir:
1. Genel Müdür Mektubu: Çalışan performanslarını gözden geçiren, o yılki temel faaliyetler hakkında bilgi veren ve çalışanlara katkılarından dolayı teşekkür edilen bir mektup.
2. Kaynak Kullanımı Raporu: Genellikle grafik tablolar şeklinde firmanın aldığı her kuruşu nasıl kullandığını açıklayan bilgi.
3. Mali Durum: Kurumun sahip olduğu varlıkları, borçları ve hissedarların öz varlıklarının olduğu bir tablo.
4. Kurumun Tanımı: Kurumun ne olduğu ve hizmetlerinin nerelerde yapıldığı konusunda yalın ve grafik bilgilerin yer aldığı açılayıcı bilgiler.
5. Sosyal Sorumluluk Etkinlikleri: Kurumun maddi olarak topluma yardım etmedeki rolünü tartışan ve yıl içinde bu faaliyetle yapılan katılımın anlatıldığı genel bilgi.
6. Personeli İlgilendiren Mali Konular: Kurumun personelini ilgilendiren maaşlar ve onları ilgilendiren diğer masraf kalemleriyle ilgili genel grafiksel bilgiler.
7. Kurum Politikası: Yönetimin izlediği politika ve bu politikada personel katkısının nasıl olacağı konusunda bir tartışmayı içeren yazı.
8. İnsana Verilen Değer: Meslekteki insanlar üzerine derinlemesine yapılan profil araştırmaları, meslekleri hakkında insanların görüşleri ve/veya insanları çalışırken gösteren resimli makaleler, kurumda çalışanlar verilen önemi vurgulayan rapor.

Duyuru Panoları

Kurumlarda çalışanların rahatlıkla ulaşabileceği yerlere konulan ya da asılan araçlardır. Duyuru panoları, az masraflı iletişim araçlarından biridir. Genellikle kurumun dikkat çekebilecek yerlerine yerleştirilerek tüm çalışanların görmesi sağlanır. Bu duyuru panoları sayesinde iletilmek istenen mesajlar çalışanlara ulaştırılır. Kontrol edilebilen diğer iletişim araçları ile birlikte kullanıldığında güvenilirlik oranı oldukça fazladır.

Panoların amacına ulaşabilmesi için, hareketin fazla olduğu ve maksimum sayıda çalışanın dikkatinin çekilebileceği noktalara yerleştirilmelidir. Bilgiler, güncel ve ilginç olmalıdır. Grafik ve fotoğraf gibi görsel malzemeler panolara zenginlik katmakta, okunmayı arttırmaktadır.

Maliyetinin düşük olması, sürekliliği sağlaması, mesajı kısa sürede ulaştırabilmesi nedeniyle tercih edilmekte ve iç iletişimde yaygın biçimde kullanılmaktadır. Ancak çalışanlara yönelik iletişim araçlarının en eskilerinden birisi olan ilan panoları son yıllarda biraz gerilemiştir. Yıllar boyunca ilan panoları gerekli temel bilgilerin olduğu politika verileri içeren, yangın vb gibi acil durum olaylarına yönelik bilgiler veren ikinci sınıf bilgi kanalı olarak kullanılmıştır. Çalışanların çoğu gerçekten de bu panolara önem veriyordu. Ancak ilan panosu bir Rönesans yaşamıştır ve şimdilerde üretkenliği artırmak, israfı azaltmak ve iş kazalarını önlemek amacıyla daha fazla kullanılmaktadır. Öyle ki dünün ilanlarının yer aldığı bu panolar, bugünün haber merkezi haline gelmiştir. Eskiye göre haber fotoğrafları, metinleri motivasyon mesajları ve diğer kurum duyurularında daha da canlı görselliğe (fotoğraf, grafik, illüstrasyon vb) fazla yer veren çalışanlar için çok önemli kurum içi bir kaynaktır.

Dilek-Şikayet Kutuları/Bina Toplantıları

Kolay ulaşılabilecek noktalara yerleştirilen kutular aracılığıyla çalışanların görüş, şikayet ve yorumları öğrenilir. Eskiden kurumlarda her kata bir dilek/şikayet kutusu konurdu ve çalışanlar isimsiz olarak firmanın nasıl geliştirilebileceğine, ürünlere, hizmetlere ve süreçlere dair düşüncelerini ve önerilerini dile getirirlerdi. Çoğu zaman da en üretken ve en faydalı öneri ödüllendirilirdi.

Bina toplantıları ise işçilerin daha kalabalık biçimde üst yönetimle bir araya gelmesini ve sınırsız biçimde her konuda konuşmalarını sağlayan yönetim-personel diyalogunu hedef alan toplantılardır. 200 çalışan üzerinde yapılan bir çalışma bu tür toplantıların çalışanlar tarafından “sessiz sinema oyunları, yapmacık, yönetim oyunları ve şakaları” olarak görüldüğünü göstermiştir.

Kurum İçi Video Yayını

TV yayını ve kablolu TV yayını kadar önemli bir iletişim ortamı olan video, kurum içi iletişim ortamında inişli çıkışlı bir geçmişe sahiptir. Kurum çalışanlarına yönelik hazırlanan video kasetler kurum içi iletişimde oldukça etkilidir.

Son zamanlarda kurum içi iletişimde slayt ve video kasetler, işe oryantasyon, iyi niyet yaratılması, eğitim seminerleri, toplantıları vb. destekleme amacıyla kullanılmaktadır. Pek çok kurum video kasetler aracılığı ile kurum içi hedef kitlesini gelişmeler hakkında bilgilendirmektedir. Yönetim hazırlattığı filmlerle gelişim süreçlerini de çalışanlarına aktarma imkanı bulmaktadır. Kuşkusuz kuruma ait politikaların gösterildiği 10 dakikalık bir video bandı aynı mesajı veren bir teyp bandından yüzlerce kat daha etkilidir. Hatta aynı mesajı veren basılı bir metinden de yüzlerce kat daha fazla bilgi verebilir.

Yüz Yüze İletişim

Yüz yüze iletişim programları iki kişi arasında gerçekleşen iletişimden organize toplantılara kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. ABD’de New Orleans Public Service’de bazı bölüm yöneticileri iletişim konusunda eğitilmekte ve toplantı konuları, tartışmanın başlatılması, çalışanların sorularının cevaplandırılması konularında bilgilendirilmektedirler.

Her şeyden önemlisi çalışanlar yöneticilerinden yüz yüze bilgi almak isterler. Gerçekte yöneticiler çalışanların %90′ı tarafından bir kaynak olarak kabul edilirler. Sebep oldukça açıktır. Çalışanları ödüllendiren, terfi ettiren ve öncelikli ortak bilgi kaynağı olan yöneticiye rapor veriliyor. Şüphesiz bu iyi haberdir.

Kötü haber ise, yönetici ile iletişime dikkat edilmesine rağmen, birçok firma hala yöneticilerin anahtar olarak nitelenebilecek bilgileri nakletmesinde tutarsız davranmasıdır. Bu nedenle, birçok çalışanın dedikodulardan öğrenmek istediği bilginin çoğunu yöneticisinden edinmek istemesine rağmen, çoğunluğu hala fısıltı gazetesini ilk bilgi kaynağı olarak kabul etmektedir.

Acaba bu eğilimle baş edebilmek için halkla ilişkiler departmanları ne yapmalıdır? Bazı bölümler, değişik formatlarda yönetim ve personeli birleştirerek şikayet oturumlarından pazarlama/planlama toplantılarına kadar birçok resmi toplantılar düzenlemektedir. Birçok organizasyon üst düzey yöneticilerin değişik zamanlarda düzenli olarak katıldığı organizasyon hiyerarşisinin ötesinde yüksek düzeydeki toplantılara kucak açmaktadır. Herhangi bir iletişim şeklinde olmalarından öte bu toplantıların değeri özündeki düzenlilikte yatmaktadır. Herhangi bir olayda gelişmiş kurum içi iletişimlerin bir anahtarı da yönetici ile çalışan arasında artan yüz yüze iletişimdir. Bütün bunların yanı sıra iletişimin gerçekleştirilebilmesi için herhangi bir iletişim aracına gerek duyulmayan yüz yüze iletişimin en önemli özelliği ise yanlış anlaşılma riskinin en az düzeyde olmasıdır.

Fısıltı Gazetesiyle Başa Çıkmak

Bir çok organizasyonda iletişimi yönlendiren ne internettir ne de siber alan; iletişim fısıltı gazetesiyle yönlendirilir. Kimi zaman dolaşan dedikodu çarkı çok yıkıcı olabilir.

Söylenti veya fısıltı, genel olarak inanılması isteği ile belli bir grup için önem taşıyan, doğrulanamayan, güncel öneme sahip kişiden kişiye aktarılan ve resmi olmayan bir iletişim türüdür (Kapferer, 1992. s. 12-13). Söylentiler doğru da olabilir, yanlış da olabilir. Söylentiler kurumlarda genellikle “duyduğuma göre. . . ” ifadesi ile başlayarak ağızdan ağza, e-mail ile küçük notlarla, telefonla ya da diğer iletişim kanalları ile yayılabilir.

Çalışanlara yönelik yayınların birinde ise fısıltı gazetesi şöyle tanımlanmaktadır. “Söylev duyurularından daha hızlı ve genel talimatlardan daha hızlıdır”. Bir anda Los Angeles’tan San Fransisco’ya fırlayabilir. Ve güvenilirliği Walter Cronkite’inkinden çok daha ötedir.

Dedikodular artmaya başladığında artık onları durdurmak neredeyse imkansızdır. Çünkü çalışanlar gelecekteki olayları çıkan dedikoduya uydurmak için çarpıtma eğilimindedirler, bu nedenle de bir organizasyon mümkün olan en kısa zamanda çıkan dedikoduları düzeltmelidir.

Dedikodunun kaynağını bulmak çoğu zaman çok zordur. Ancak hızlı ve kararlı biçimde dedikoduyu kovmak başka bir hikayedir. Genellikle işten çıkarma, şirketin kapanması gibi kötü haber dedikoduları çoğu zaman açık sözlü bir iletişimle bertaraf edilebilir. Bununla birlikte organizasyonlar birçok alternatif arasından mükemmel kararlar almakta zorlanırlar. Nihai karar çoğu zaman firmanın ihtiyaçlarını ve işgücü gibi kitleleri ilgilendiren ihtiyaçları yansıtan uzlaşma ile sonuçlanır. Nihai bir kararı çalışanlara sunarken yönetim çoğu zaman ulaştığı bu kararın değerini gözden kaçırabilir. Alternatif çözümleri karşılaştırarak, çalışanların yönetim kararları altındaki gerekçelerini anlamalarını sağlayabilmek yönetimler için kötü haberleri tatmin edici hale dönüştürebilir.

Dedikodu gazetesi kimi zaman oldukça zalim de olabilir. Çalışanlarla kurulacak etkili iletişimin düşmanı olarak görülmesi şart değildir. Yönetim onu olumlu bir güç olarak da kullanabilir. Bir şirketteki dedikodu gazetesi kurum içi yayınlar veya çalışan toplantıları kadar etkili bir iletişim aracı olarak da kullanılabilir. Çok fazla inanıldığı için ve herkesçe hemen yayıldığı için hatta daha değerli olabilir. Fısıltı gazetesi dedikodularına karşı en iyi savunma güçlü ve samimi bir iletişimdir. Çalışan iletişimleri, Amerika’da yıllarca en fazla ihmal edilen, ancak bugün daha fazla kabul gören stratejik olanaklardan birisidir. Kitlesel pazarlama hedefleyen organizasyonlar, ürünlerini bugün çalışanlarıyla kurdukları iletişim bilgi ve enerjisini kullanarak satmayı planlamaktadırlar.

Bütün yapılanlar sonucunda işyerinde moral, yapılan işin kalitesi artacak ve verim yükselecek, işten ayrılmalar azalacaktır. Önemli olan, elemanların fikirlerine değer vermek, güvene dayanan ilişkiler geliştirmeye çalışmak, açık sözlü olmak ve kapılarını çalışanlarına her zaman açık tutmak.

 

Halkla İlişkiler Terimler Sözlüğü

A

Analog Düşünce Ekolü: Kurum itibarıyla, kurum imajının aynı anlama geldiğini savunur.
Anket Yönetimi: En yaygın ve en çok bilinen veri toplama yöntemidir. Anket önceden test edilerek hazırlanan ve birtakım sorulardan oluşan bir formun görüşmeciler (anketi uygulayanlar) tarafından deneklere uygulanarak bilgi toplanmasıdır.
Ayrımcı Düşünce: Kurum itibarıyla kurum imajının birbirinden farklı ama birbirleriyle ilgili kavramlar olduğunu savunur.

B

Basın Sözcülüğü Dönemi: Amacın propaganda olduğu ve iletişimin dinleme yerine anlatma üzerine odaklandığı, halkla ilişkilerin gelişim aşamalarının ilk evresidir.
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Devlet Enformasyon Merkezi: Devletin halkla ilişkiler ve enformasyon politikası ve hükümet stratejilerinin saptanması, uygulamaların sonuçlarının izlenmesi, merkezi düzeyde alınan karar ve uygulamalar konusunda kamuoyunun aydınlatılması gibi işlerden sorumludur.
Bilimsel Yönetim Okulu: 1920′lerde ABD’de egemen olan ve bir kuruluşun temel amacının kar elde etmek olduğu düşüncesiyle hareket edilen, verimli çalışmanın işçilerin güdülendirilmesiyle sağlanabileceğini öne süren bir yaklaşım.
Bina Toplantıları: İşçilerin daha kalabalık bir halde üst yönetimler bir araya gelmesini ve sınırsız biçimde her konuda konuşmalarını sağlayan, yönetim-personel diyalogunu hedef alan toplantılardır.
Bir Meslek: “Eğitime dayalı, ustalık isteyen bir sanatı ya da hizmeti yürütmek, bir bilgi dalı ve kabul edilmiş ahlak standartlarına bağlılık olarak’ tanımlanabilir.

D

Dilek-Şikayet Kutuları: Kolay ulaşılabilecek noktalara yerleştirilerek kurumla ve işle ilgili olarak çalışanların görüş, şikayet ve yorumları öğrenilir.
Duyurum: Duyurum, kuruluşla ilgili haberlerin, haber olma değerine bağlı olarak medyada ücretsiz olarak yayınlanmasıdır.

E

Etkinlik yönetimi: hedef kitle ve medya için özellikle düzenlenen ve ilginç açıklamalar, gösteriler ve faaliyetlerden oluştuğu için haber değeri taşıyan (veya yaratılan) organize olaylardır.

F

Finansal Halkla İlişkiler: Yatırımcılar: Bankacılar, danışmanlar, borsa ve finansal medyaya yönelik iletişimi oluşturan halkla ilişkiler alanıdır.

G

Grunig ve Hunt’un Dört Yaklaşımlı Modeli: Halkla ilişkilerin gelişimini, basın sözcülüğü/ duyurum, kamuoyunu bilgilendirme, iki-yönlü asimetrik iletişim, iki yönlü simetrik iletişim olarak açıklayan model.

H

Haber bülteni (Haber Mektubu): Kurum içi iletişimin sağlanması amacıyla hazırlanan, kurum ve kurumun çalışmaları, ürünleri, hizmetleri, etkinlikleri vb. hakkında çalışanları bilgilendirmeye yönelik olarak hazırlanmış metinlerdir.
Halkla İlişkiler Derneği: Halkla ilişkiler mesleğinin dünya standartlarında uygulanmasını sağlamak üzere 1972 yılında kurulmuştur.
Halkla İlişkiler: bir işletme ile hedef kitle arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı, kabulü ve işbirliğini sağlamaya ve sürdürmeye yardımcı bir yönetim fonksiyonudur.
Hedef Kitle: İşletmenin iletişim kurup mesajlarını iletmek istediği kişi ve kuruluşlardır.

I – İ

Ivy Lee: Halkla ilişkilerin babası olarak nitelendirilen Ivy Lee, kuruluşların medya ile olan iletişimlerinde açıklık yaklaşımını benimseyerek, kamuoyu desteği almanın yolunun açık ve dürüst bir iletişimden geçtiğini savundu.
İki Yönlü Asimetrik İletişim: Akış kaynaktan alıcıya doğru iki yönlü çalışır ve geribildirim vardır ancak, bilginin akışı, kaynak lehine olacak şekilde dengesizdir.
İntranet: Kurum içi iletişimi etkili hale getiren ve hızlandıran, kurum içinde kurulan yerel bir ağdır.

K

Kurum İçi Halkla İlişkiler: Çalışanların eğitilmesi, kurumsal değerlerin ve kültürün benimsetilmesi ve iş görenlerin kurumsal amaçlar doğrultusunda sosyalleştirilmelerini
Kurum Kültürü: Kurum içinde bireylerin nasıl davranması, birbirlerini nasıl etkilemeleri gerektiğini biçimlendiren, işlerin nasıl yapıldığını gösteren ortak paylaşılan inançlar, tutumlar, tahminler ve beklentiler modelidir.

L

Lobicilik: Belirli bir siyasi konuda değişim sağlamak ya da böyle bir değişimi engellemek için kamu karar mekanizmasını etkilemeye yönelik planlı çabalardır.

M

MPR: Tüketicilerin ihtiyaç, istek, ilgi ve çıkarları doğrultusunda şirketin ve ürünlerin kimliklerini belirleme, güvenilir bilgi ve iletişim aracılığıyla tüketimi ve tüketici doyumunu teşvik eden planlama, uygulama ve değerlendirme programlarını kapsayan bir süreçtir.

P

Proaktif Pazarlama Amaçlı Halkla İlişkiler: Problem çözmekten çok fırsat arar ve savunma yerine soru önleyicidir. Reaktif pazarlama amaçlı halkla ilişkiler ise, bir organizasyon için olumsuz sonuçlara sahip değişiklerle uğraşır.
Propaganda: Halkın bir girişim, bir düşünce ya da bir grupla ilişkilerini etkilemek amacıyla olaylar yaratmak ya da olayları biçimlendirmek için gösterilen sürekli ve tutarlı çabadır.

S

Söylenti veya Fısıltı: Genel olarak inanılması isteği ile belli bir grup için önem taşıyan, doğrulanamayan, güncel öneme sahip kişiden kişiye aktarılan ve resmi olmayan bir iletişim türüdür.
Sponsorluk Hedefleri: Kurumsal iletişim hedefleri ve pazarlama hedefleri olmak üzerinde iki ayrı başlık altında ele alınan hedeflerdir.
Sponsorluk: Şirketin olağan çalışmalarının doğrudan bir parçası olmayan, ancak şirketin katılmakla ticari yararlar sağlayabileceği olay ya da etkinliklere parasal ya da materyal sağlaması, kurumsal ya da pazarlama hedeflerine ulaşmanın arzu edildiği, ticari bir kuruluş tarafından etkinliklere katkı yapılmasıdır.

T

Tanıma: Halkla ilişkilerde iyi ve etkili iletişim için, işletmenin hedef kitleyi iyi tanıması gerekir.
Tanıtma: Kurumun yapısı ve işleyişi ile ilgili olarak hedef kitlede hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın bilgi ve haberlerin aktarılmasıdır.
Yıllık Rapor: Yıllık rapor şirketin kilit finansal iletişim aracıdır. Kuruluşla ilgili yazılar, paydaşlara mektup, finansal incelemeler, yönetim/ pazarlama ile ilgili kararlar, açıklama ve analizler ile grafiklerden oluşur.

Halkla İlişkilerde Planlama ve Yönetim

 

Yönetim

Planlama

Toplumun dinamik bir parçası olan kuruluşlar, kendilerine ait bir çevre içinde yaşar ve onunla karşılıklı ilişkiler içerisinde bulunur. Günümüzde kuruluşların etkileşim içerisinde olduğu çevreler sürekli değişim göstermektedir. Bu nedenle işletmelerin de kapsamı ve etki alanı giderek genişlemektedir. Bütün bu değişiklikler işletmelerin hedef, yapı ve davranış tarzlarını gözden geçirmelerine hatta değiştirmelerine neden olmaktadır. Kuruluşlar bu etkileşim sonucunda yaşadıkları değişimleri ilgili çevrelerine göstermek, bu çevrelerce anlaşılmayı ve kabul görmeyi amaçlamaktadırlar. Bunu gerçekleştirmenin de en etkili yolu doğru zamanda, doğru yerde ve doğru kitlelerle iletişe geçmekle mümkündür. Belli bir plan içerisinde kurulan iletişim, kuruluşça belirlenen hedeflere ve stratejilere hizmet etmektedir. Değişik iletişim araçlarının kullanıldığı bu süreçte halkla ilişkiler, oldukça önemli roller üstlenmektedir. Halkla ilişkiler programları, kuruluşların izlemekte oldukları stratejilerden bağımsız düşünülemez. Bu nedenle halkla ilişkiler çalışmalarının, kuruluşların stratejik yönetim ve stratejik plan çalışmalarına bağlı olarak geliştirilmesi gerekir.

Halkla İlişkilerde İletişim ve Kamuoyu

İletişim ve halkla ilişkiler ilişkisi, tarihsel gelişimde sürekli ayrılmaz iki kavram ve olgu olarak yol aldı. Halkla ilişkiler temelde kitle iletişim araçlarının artan etkisi ile varlığını somutladı, işlevini pekiştirdi. Bu açıdan kitle iletişimin gelişimi, halkla ilişkilerinin varoluşunun kaçınılmaz bir nedeni. Kamuoyunun ve gündemin oluşumunda haber medyasının etkilerini kurum ve kuruluşlar adına yönetme en önemli görev alanı haline geldi. Halkla ilişkiler, ikna edici iletişim biçimi olarak bu süreçte kitle iletişim sürecinin tüm aşamalarını, etkilerini, işleyişini konu aldı. Bu nedenle halkla ilişkiler disiplinin temelinde kitle iletişimi ve etkileri yer almakta.

Halkla İlişkilerde Meslekleşme ve Temel İlkeler

publicrelations

pr

Herhangi bir uğraşı alanının meslek haline gelebilmesi için; o alanda biçimsel eğitim veriliyor olması, çalışanların geçimlerini bu meslekle sağlamaları, mesleki dayanışma, iletişimi sağlayacak biçimsel bir organizasyonun ve periyodik bir yayının olması ve son olarak da meslekle ilgili ahlak kurallarının varlığı gereklidir. Bu koşullar altında incelendiğinde halkla ilişkiler bir meslektir.

Başta ABD olmak üzere diğer ülkelerde ve ülkemizde halkla ilişkiler alanında lisans, lisansüstü ve doktora düzeyinde eğitimin verilmesi, mesleki dayanışmayı sağlayacak derneklerin kurulması, mesleğin ahlak ilkelerinin belirlenmesi halkla ilişkilerin bu günkü düzeyde meslek olarak hak ettiği seviyeye ulaşmasını sağlamıştır. Tabi bunlar da yeterli değildir. Çünkü toplumun genelinde halkla ilişkiler mesleğinin ve halkla ilişkiler uzmanının arzu edilen seviyede kabul görmesi için görev ve sorumluluklarının tam olarak belirlenip, doğru ve etkin biçimde uygulanması gerekmektedir.

Halkla İlişkilerin Tarihsel Gelişimi

21. yüzyılın ilk yıllarında yüzüncü yaşını kutlayan halkla ilişkiler diğer disiplinlerin yanında hala genç bir alandır. Halkla ilişkilerin bu göreli gençliği, alanın her geçen gün gelişiyor olması anlamına gelmektedir. Uygulamaların gücü, açık ve demokratik bir toplumda bulunmayla ilişkilidir. Kamuoyunun öneminin artması, internet ve web ortamının olağanüstü yükselişi ile dünya çevresindeki milyonlarca insanın sınırsız bir iletişimle bir anda tüketici haline gelmesi halkla ilişkilerin gelişimini hızlandıran bir güç olmuştur.

1 60 61 62 63 64