halkla ilişkiler

I. HALKLA İLİŞKİLERDE TANIMLAR VE GENEL KAVRAMLAR

• Bir kuruluşun ilişkide bulunduğu kişilerde anlayış, sempati ve güven elde etmek için yaptığı sürekli yönetim işlevine denir
• Halkla ilişkiler, belirtilmiş hedef kitleleri etkilemek için hazırlanmış inandırıcı haberleşme çabasıdır.
• Halkla ilişkiler özel ya da tüzel kişilerin belirlenmiş kitlelerle dürüst ve sağlam bağlar kurup geliştirerek onların olumlu inanç ve eylemlere yöneltilmesi, tepkileri değerlendirerek tutuma yön vermesi ve böylece karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler sürdürme yolundaki çabaları kapsayan bir yöneticilik sanatıdır.
• Halkla ilişkiler bir kuruluşun iç ve dış çevresiyle iyi ilişkiler kurması ve bu ilişkilerin yönetimidir.
• Halkla ilişkiler, organizasyon ile ilgili çevreleri (hedef kitle) arasındaki karşılıklı iletişimi, anlamayı, kabulü ve işbirliğini sağlayıp sürdürmeye yardımcı bir yönetim fonksiyonudur. Bu fonksiyon, kamuoyu hakkında yönetimin kamuya karşı sorumluluklarının neler olduğunun saptanması ve çevrede meydana gelen değişmeler konusunda yönetimin uyarılması görevlerini de kapsar. Ve bu görevler araştırma ve iletişim teknikleri kullanılarak yerine getirir.

İdeal Halkla İlişkiler Fonksiyonu
• Organizasyonun iç ve dış çevrelerini oluşturan kişi ve kurumların tutum ve davranışlarını izler
• İşletme yönetimince yürütülen planlı ve sürekli bir programdır
• Organizasyon ile iç ve dış çevreleri arasındaki ilişkilerle ilgilidir
• İdeal Halkla İlişkiler Fonksiyonu
• Örgütsel politikaların ve faaliyetlerin çeşitli çevreler üzerindeki etkilerini analiz eder.
• Kamu yararı ile organizasyonun çıkarını dengelemek üzere bu örgütsel faaliyetleri ve politikaları gözden geçirir.
• Organizasyon ile ilgili çevrelerine karşılıklı olarak yarar sağlayacak yeni politikaların oluşturulması konusunda yönetime danışmanlık yapar
• İdeal Halkla İlişkiler Fonksiyonu
• Organizasyon ile ilgili çevreleri arasında karşılıklı etkileşimi sağlayıp sürdürür
• Organizasyonların iç ve dış çevrelerinde organizasyon lehine tutum ve davranış değişikliği yaratmaya çalışır
• Organizasyon ile ilgili çevreleri arasında yeni yapıcı ilişkiler geliştirir.

Ortak ve Temel Kavramlar
Organizasyonlar,
Kendini oluşturan kişilerden ayrı bir varlığa kişiliğe sahip kuruluşlardır. Dolayısıyla halkla ilişkiler özel kişiler için değil organizasyonlar için yapılan planlı iletişim faaliyetleridir.
Ortak ve Temel Kavramlar
Hedef Kitleler
Organizasyonun amacına ulaşma düzeyine fiilen veya potansiyel etkisi olan özel veya tüzel kişilerden oluşan topluluklar söz konusudur ve bu başarımda dış çevreler kadar iç çevreler de etkilidir.
Ortak ve Temel Kavramlar
Karşılıklı İletişim, anlayış, kabul ve İşbirliği:
Organizasyonla ilgili çevreleri arasında karşılıklı iletişim olmalı ve bu iletişim karşılıklı anlama kabul ve işbirliğiyle sonuçlanmalıdır.

Etkin İletişim
• Mesajın dikkat çekecek biçimde dizaynı
• Simgelerin, hedef kitle tarafından da bilinen simgeler olması
• Mesaj bireysel gereksinimlere seslenmeli, farkına varma ve gidermeye yaramalı ve aydınlatmalıdır.-
• Hedef kitlenin temel değerlerinin tutumlarının grup standartlarının bilinmesi
• Uygun medya türünün bilinmesi
• Mesajı tamamen yabancı bir şey gibi göstermekten kaçınma ve bu gerekliyse hazırlayıcı iletişim süreci faaliyetlerinin gerçekleştirme

II. HALKLA İLİŞKİLER İLE İLGİLİ YAKIN KAVRAMLAR

REKLAM
• Herhangi bir ürün veya fikrin kitle iletişim araçlarında bedeli ödenerek kişisel olmayan yollarla tanıtımıdır.
• Reklamda mesaj doğrudan satışı yapılacak ürün veya fikirle ilgilidir.
• Reklam kitle iletişim araçları kullanılarak yapılır.
• Reklamda mutlaka kitle iletişim araçlarına ödenen bir bedel, ücret söz konusudur.
• Reklam kaynaktan hedefe tek yönlü mesaj gönderilmesi sürecidir.
PAZARLAMA
• Pazarlama işletmenin amacına ulaşmak için hedef pazarlarda değişimi sağlamak üzere yaptığı inceleme, planlama, uygulama, ve kontrol faaliyetleridir.
• Pazarlama tüketicilerin ihtiyaç duyduğu ürünlerin üretilmesi ve satılması amacını güderken halkla ilişkilerde satış ya da pazarın ihtiyaç duyduğu türde mal üretimi söz konusu değildir

SATIŞ TEŞVİKİ (Tutundurma)
• Tutundurma kişisel satış çabaları ile reklam arasındaki bağı oluşturan satış arttırıcı çabalardır. Halkla ilişkiler çalışanın temel görev satış elemanında olduğu gibi satışlara katkıda bulunmak değildir

PROPAGANDA
Bir bireyin veya grubun başka bireylerin veya grupların tutumlarını belirleyip biçimlendirmek, denetim altına almak veya değiştirmek için iletişim araçlarından yararlanarak bu bireylerin veya grupların belirli bir durum veya konumdaki tepkilerinin kendi amaçlarına uygun tepkiler alacağını umarak gerçekleştirdikleri bilinçli bir girişimdir.
• Tek yönlü bilgi ve abartı
• Dogmatik ve otoriter
• Çok tekrar ederek ikna etme
• Propaganda yanıltıcı ve yıkıcı olabilir

tuğba erem
20121223010
kaynak:http://www.frmtr.com/

Türkiye’de Kamu Kuruluşlarında Halkla İlişkiler Birimleri

                               Türkiye’de Kamu Kuruluşlarında Halkla İlişkiler Birimleri
Halkla ilişkiler birimleri kamu kuruluşlarında çeşitli adlar altında kurulmuş olup bunların sayısı giderek artmaktadır. Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler birimleri şunlardır:
Başbakanlık : Tanıtma Fonu

Başbakanlık : Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı

Devlet Planlama Teşkilatı :Yayın ve Temsil Dairesi Başkanlığı

Devlet İstatistik Enstitüsü :Haberleşme ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Diyanet İşleri Başkanlığı :Protokol, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü :Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Adalet Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı

Dışişleri Bakanlığı :Enformasyon ve Tanıtma Dairesi Başkanlığı

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Milli Eğitim Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Beden Terbiyesi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü :Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı :Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı

Devlet Üretme Çiftlikleri :Eğitim ve Tanıtma İşleri Müdürlüğü

Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Maliye Bakanlığı :Gelirler Genel Müdürlüğü Halkla İlişkiler Şubesi

Milli Savunma Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

İçişleri Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sağlık Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Kültür Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü :Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Turizm Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Orman Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Çevre Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Basın Yayın ve Enformasyon Müdürlüğü :Değerlendirme ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü:Haberleşme Müdürlüğü

Etibank Genel Müdürlüğü :Yayın ve Tanıtma Servisi

Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. :Halkla İlişkiler ve Tanıtma Müdürlüğü

TRT Genel Müdürlüğü :Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

PTT İşletme Genel Müdürlüğü :Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Ulaştırma Bakanlığı :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Telsiz Genel Müdürlüğü :Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Türkiye Halk Bankası A.Ş. :Tanıtma ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

T.C. Devlet Demir Yolları İşletmesi :Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Türk Hava Yolları :Tanıtma ve Halkla İlişkiler Başkanlığı

                           Türkiye’de Kamu Kuruluşlarında Halkla İlişkiler Alanındaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri

A. Sorunlar

1. Kamu kuruluşları, halkla ilişkiler uygulamasında halkın hizmetinde kendisini bir araç olarak görmemektedir. Bunun sonucu olarak, kamu kuruluşlarında halkın istek ve gereksinimleri yeterince önemsenmemektedir. Halk ise kendi taleplerini çeşitli vasıtalarla yönetime duyurmaya çalışmaktadır. Yine halk, kabul etmektedir ki, kamu kuruluşları bu isteklerden haberdardır. Yönetim bu isteklere cevap vermemiş, onları gerektiği gibi değerlendirmemiştir. Halk, kamu kuruluşlarının keyfi hareket ettiğine, isteklerinin çözümlenmesi için çaba harcanmadığına inanmaktadır( ).

2. Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler biriminin örgütlenme sorunu bulunmaktadır. Örgüt; ulaşılmak istenen tüm amaçların belli aşamalarda planlandığı, uygulandığı, besleyici yankı ile denetlendiği ve desteklendiği bir sistem olarak alınmalıdır( ). Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler biriminin örgütlenme yapısı, halkla ilişkilerin araştırma, planlama, uygulama ve değerlendirme aşamalarını icraya koyabilecek yapıda değildir.

Bazı kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler birimleri başlangıç aşamasında düşünülmemekte ancak sonradan duyulan ihtiyaçlara ve sorunları çözmeye yönelik ya da toplum ile ilişkileri düzenlemek amacıyla oluşturulmaya başlanmaktadır. Özellikle uzunca süre bu işlevin ayrı bir birim tarafından yapılmaması veya ikincil bir görev olarak üstlenilmesi, yeni kurulan halkla ilişkiler birimi için aşılması pek de kolay olmayan “kimlik” sorunlarına neden olabilmektedir( ).

Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler uygulaması birlik ve eşgüdüm anlayışı dışında yürütülmektedir. Bu konudaki ciddi eksikliklerin başında, bütün kamu kuruluşlarına konu ile ilgili danışmanlık yapabilecek, halkla ilişkilere ilişkin yurt içindeki ve dışındaki gelişmeleri ve buna bağlı olarak yeni anlayış ve teknolojilerden yararlanma fırsatlarını ilgili kurumlara duyuracak merkezi düzeyde örgütsel modele duyulan gereksinim gelmektedir( ).
3. Halkla ilişkiler birimlerinde, uzman personel istihdam edilmesi gerekmesine rağmen uzman personel yetersizliği görülmektedir. Bakanlıkların merkezi düzeyde halkla ilişkiler çalışmalarını yürüten müşavir yada yöneticiler, örgütsel işleyiş konusunda gerekli bilgi birikiminden çoğunlukla yoksundur. Bunların atanmalarında, görevin gerektirdiği niteliklerin mutlak olması gereken hususlar arasında yer almamaktadır.

4. Halkla ilişkiler birimlerinin yeterli ölçüde bütçesinin olmaması nedeniyle, bu birim etkin bir halkla ilişkiler planı hazırlayarak bu planı icraya koyamamaktadır. Bu durum, bu konuda yapılan bir araştırmada, halkla ilişkiler birimlerinin ilk üç sırada saydıkları önemli sorunlar arasında yer almaktadır( ).

5. Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler konusunun anlamı ve dayandığı temel düşünce yeterince anlaşılamamıştır. Bunun sonucu olarak da halkla ilişkiler küçümsenmiş ve örgüt için halkın taşıdığı değer hep görmezlikten gelinmiştir( ).

Halkla ilişkilere yeterince değer verilmemesi nedeniyle, halk tarafından faaliyet alanı ve adı duyulmamış birçok kamu kuruluşu bulunmaktadır. Adı duyulan bazı kamu kuruluşlarında da halkla ilişkiler birimi bulunmamaktadır. Halkla ilişkiler birimi bulunan bazı kamu kuruluşlarında da halkla ilişkiler alanındaki faaliyetlerin oldukça yetersiz olduğu görülmektedir. Bu durum, kamu kuruluşlarındaki yöneticilerin halkla ilişkilere karşı duyarsız olduğunu göstermektedir.

B. Çözüm Önerileri
Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler alanında karşılaşılan sorunlar yukarıda açıklanmıştır. Yukarıda belirtilen sorun alanlarına çözüm önerileri şunlardır:
1. Kamu kuruluşları halkla ilişkiler uygulamasında kendisini halkın hizmetinde bir araç olarak görmelidir. Bunun gereği olarak da aşağıda belirtilen temel ilkeler bir çıkış noktası olarak ele alınıp benimsenmelidir. Buna göre( ):

a. Kamu kuruluşlarınca yürütülecek örgütsel eylem ve işlemler halkın güvenini ve desteğini kazanacak yönde olmalıdır.

b. Yönetime, halkın güven ve desteğini vermesinde, katılımcı, saydam ve insanı merkez alan bir yönetim anlayışı temel alınmalıdır.

c. Yürütülen eylem ve işlemlerde örgütsel açıklık olabildiği ölçüde bütün koşullarıyla sağlanmalı ve halkın yönetimden bilgi edinme hakkı her aşamada önemle dikkate alınmalıdır.

d. Halkla iletişim kurma konusu ciddiyetle ele alınmalı ve kurumsal iletişim kanalları geliştirilerek, bunların her biçimde açık tutulmasına özen gösterilmelidir.

e. Kamuoyuna ve kamuoyu denetimine önem verilmelidir.

f. Kamu kuruluşlarının işleyişinde, yansızlık ve nesnellik ilkelerinin öngördüğü yapısal ortam sağlanmalıdır.

g. Kamu kuruluşlarınca yürütülen eylem ve işlemler konusunda halkın aydınlatılmasına kadar; bu eylem ve işlemlere yönelik olarak, ilgili her kesimin görüş ve düşüncelerinin ortaya çıkmasına ve bunların değerlendirilmesine ortam hazırlanmalıdır.

2. Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler birimleri, kuruluşların başlangıç aşamasında düşünülerek oluşturulmalıdır. Bünyesinde halkla ilişkiler birimi olmayan kamu kuruluşlarında da bu birim kurulmalıdır. Halkla ilişkiler birimlerinin örgüt şemasındaki yeri doğrudan en üst yöneticiyle irtibat halinde bulunacak şekilde olmalıdır.

Kamu kuruluşlarındaki halkla ilişkiler biriminin örgütlenme biçimi, halkla ilişkilerin uygulama aşamalarından araştırma, planlama, uygulama ve değerlendirmeyi etkin bir biçimde yerine getirecek şekilde olmalıdır.
Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler uygulamasını birlik ve eşgüdüm anlayışı içerisinde yürütmek maksadıyla merkezi düzeyde bir kuruluş oluşturulmalı ve doğrudan bir Devlet Bakanlığı’na bağlı olmalıdır. Bu kuruluş özellikle şu konularda yetkili kılınmalıdır( ):

a. Bu alanda yapılacak uygulamaların sonuçlarını izleyip değerlendirmek,
b. Merkezi düzeyde yürütülen görev ve etkinlikler konusunda, kamuoyunun çeşitli yollarla aydınlatılmasını sağlamak,

c. Anılan konuda, kamuoyunun tepkilerini tespit etmek ve değerlendirmek,
d. Kamu kuruluşlarının halkla ilişkiler alanında ihtiyaç duydukları danışmanlık hizmetlerini sağlamak; halkla ilişkiler birimlerinin işlevsel anlamda geliştirilmesine yardımcı olmak,

e. Halkla ilişkiler ve enformasyon konularına yönelik hizmet standartlarını belirlemek ve geliştirmek,

f. Enformasyon alanındaki teknolojik gelişmelerin yönetim sistemine uyarlanmasına yardımcı olmak,

g. Kamu kuruluşlarınca yürütülen halkla ilişkiler ve enformasyon hizmetleri arasında gerekli eşgüdüm ortamının yaratılmasını ve eşgüdümü sağlamak.

3. Halkla ilişkiler birimlerinin görevlerini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için, görevin gereklerine uygun ve yetişmiş insan gücü sorunu çözümlenmelidir. Bu maksatla;

a. Halkla ilişkiler birimlerinin görev tanımlaması yapılarak, bu görev için gerekli insan gücü nitelikleri belirlenmelidir.

b. Görevin gerektirdiği niteliklere uygun insan gücü istihdamı sağlanmalıdır.

c. Halkla ilişkiler uzmanları görev yaptıkları kuruluşu tanımalıdır.

d. Halkla ilişkiler alanında yüksek öğretim düzeyinde yürütülen örgün eğitim programlarının geliştirilmesi ve bunların yönetim biliminin verileri ile desteklenmesi sağlanmalıdır( ).

e. Halkla ilişkiler birimindeki uzmanlık düzeyindeki işgören istihdamı, halkla ilişkiler uzman yardımcılığı, halkla ilişkiler uzmanı ve halkla ilişkiler müşavirliğini temel alan bir geliştirme yaklaşımına dayandırılmalıdır.

4. Halkla ilişkiler biriminin bütçesi, halkla ilişkiler uygulama aşamalarını icraya koyabilecek yeterlilikte olmalı ve birim başkanının harcama yetkisi bulunmalıdır. Birimin bütçesi yeterli olduğunda birim, kamuoyu araştırmaları yapabilecek, halkla ilişkiler planı hazırlayarak bunu icraya koyabilecek ve daha sonra ise planın etkinlik değerlendirmesini yapabilecektir. Bütçe yetersiz olduğunda, bütçenin yetersizliği ölçüsünde halkla ilişkiler biriminin faaliyetlerini icraya koymada eksiklikler oluşacaktır.

5. Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler biriminin başında bulunan müşavir, bulundukları kuruluşun görev alanlarına giren konularda yetkili kişi olarak, kamuoyunu bilgilendirmelidir. Ayrıca kamu kuruluşlarında “sözcülük” sistemi kurulmalıdır. Bu sözcüler ilke olarak kurum baş yöneticisine hiyerarşik olarak en yakın olan yöneticiler arasından seçilmelidir. Diğer taraftan kamu kuruluşlarında, belirli hiyerarşik kademede bulunan yöneticilere ilgili oldukları görev alanıyla ilgili konularda kamuoyunu bilgilendirmede fırsat tanınmalıdır. Bu maksatla, hizmetin özelliği dikkate alınarak konu ile ilgili yasal düzenleme yapılmalıdır.

PR ajansı çalışanının bir günü…

   PR Ajansı Çalışanının Bir Günü

Halkla ilişkiler dünyasında ajans hayatı, çekingen ve ürkek insanlar için ya da akşamları 8 saatin üzerinde uykuya bağımlı olanlar için uygun değildir.

Ajans yaşamı atılgan, yaratıcı ve akıllı telefon bağımlılarına uygundur.

İşleri sadece çekici partilere katılmak ve Facebook karşısında saatler geçirerek maaş almak (gerçi biraz bundan var) değildir. Ajans yaşamı zorludur ama tatminkârdır. İşte bir ajans çalışanının günü:

Sürekli yaratıcılık beklenir

Goril kostümü sağlamak, Otomatik Portakal’ın (A Clockwork Orange) gizli dilini öğrenmek, antika bir av tüfeğini kullanabilmek için izin almak; bunların hepsi bir ajans çalışanının günlük işleri olabilir.  Kısacası tipik gün diye bir şey yoktur.

Diğerleri, aylaklık edip saatin tik taklarını izlerken bizler akılda kalıcı kampanya sloganlarını, medya gönderimlerini düşünüyor ve basın bültenleri (bazen de infografikler) hazırlıyoruz.

Cuma gecesi arkadaşlarıyla yemekteyken akıllı telefonlarına aklına gelen fikirleri kaydeden bizleriz. Müzik festivalinde notlar alan bir tek biziz çünkü kalabalık etkileşimiyle potansiyel müşteriyi kazanma taktikleri arasında bir paralellik görmüşüzdür. Araba kullanırken yazıları takip etme dürtüsüyle savaşanlar bizleriz çünkü geçerken gördüğümüz bir şey bizi düşündürür. Algılarımız sürekli açık. Çünkü ilham her yerde ve beyinlerimiz asla durmaz.

Sürekli ilerliyor ve bir şeyler öğreniyoruz.

Bir gün sağlık yasası gündemdedir, diğer gün restoran menüsü– ya da belki bir kaç saat sonra. Bir ajansta çalışmak bir konudan diğer konuya mümkün olduğunca çabuk geçip adapte olmayı ve sürekli öğrenme isteği içinde olmayı gerektirir. Her zaman yeni sektörlerden yeni müşterilerle çalışıyoruz bu yüzden ajans duvarlarının arkasında sıkıcılığa yer yoktur.

Eğlenceli mi? Evet. Kolay mı? Hayır.  Ajans hayatı bir sürü konuda bir sürü şey bilmeyi gerektirir. Müşterileriniz her gün sizden bir şeyler bekler. Bu yüzden sürekli bilgiyi tazelemek, notlar almak ve sıkı çalışmak durumundasınız. Bunu yaparsanız kazanırsınız. Ve şunu unutmayın şüpheye düştüğünüz bir durumda iki kere değil üç kere kontrol edin.

Çoklu kişilikler ya da en azından farklı bakış açıları.

Halkla ilişkiler uzmanları geniş yelpazedeki insanlarla iletişim halindedir. Pinterest takıntılı kullanıcılardan muhabirlere hepsi Facebook’ta nasıl gönderi yapılacağını bilmek istiyor. Tüm bu görevleri etkili bir şekilde sonuçlandırmak, her mesajı bu bambaşka gruplar için yorumlamak durumundayız. Evet empati sadece sizi iyi arkadaş yapan bir vasıf değil aynı zamanda müthiş bir ajans ekip üyesi yapan vasıftır.

Girişkenlik

Halkla ilişkiler uzmanları bir şeylerin gerçekleşmesi için uğraşır. Bir hikâye için asla oturup beklemez. Onu ortaya çıkarmanın yollarına bakar.

Bu önde olmanız ve kalmanız için yapmanız gereken şeydir. Müşterileriniz size ne yapılması gerektiğini söylemez. Uzman olan sizsiniz öyleyse buna göre davranın ve yapmaya başlayın. Müşterilerinizin yaptığı başarılı işleri hikâyeleştirin ve dağıtın ya da büyük işler başarmalarına yardımcı olun.

Kaynak:  The Black Sheep Agency, www.prrehberi.com

Halkla İlişkilerde Araştırma Süreci ve Önemi

pr

Problemin doğru, yalın ve eksiksiz belirlenmesi, araştırma sürecinin başlangıç noktasıdır. Araştırmanın, bu problem ekseninde şekilleneceği gerçeği, problem tanımını önemli kılmaktadır. Yukarıda belirtilen içsel ve dışsal faktörler de hangi araştırma modelinin uygulanacağını belirlemekte rehber niteliğindedir.

Halkla ilişkiler kampanyalarında araştırma dizaynı, biçimsel ve biçimsel olmayan araştırma yöntemleri olmak üzere iki ana başlık altında tasarlanır. Unutulmamalıdır ki hangi yöntem seçilirse seçilsin, verilerin yorumlanması uzmanlık gerektiren bir aşamadır. Veriler doğru şekilde yorumlandığı takdirde araştırma problemin çözümüne hizmet edecektir. Aksi takdirde yapılan araştırma zaman kaybından ve maddi kayıptan öteye geçmeyecektir. Günümüzde bilimsel araştırma yöntemlerinin gelişmesine rağmen, halkla ilişkiler uygulayıcıları biçimsel olmayan araştırma yöntemlerini de benimsemektedirler. Zayıf yönlerin ve amaçların doğru belirlenmesi durumunda biçimsel olmayan araştırma yöntemleri, organizasyonların problemlerini çözmede oldukça işlevseldir.

Biçimsel Olmayan Araştırma Yöntemleri

Biçimsel olmayan araştırma yöntemleri, halkla ilişkiler uygulayıcılarının ve/veya organizasyon yöneticilerinin kendi çabaları sonucu elde ettiği veriler şeklinde tanımlanabilir. Örneğin, bilirkişiler ve kanı önderleri, fokus gruplar, kurullar, gelen telefonlar ve postaların analizleri,alan raporları, medya içerik analizleri gibi yöntemler, biçimsel olmayan araştırma yöntemlerindendir. Bu araçların ortak özelliği, verilerin herhangi bir profesyonel yardım almadan, organizasyonca elde edilebileceğidir. Ancak verilerin bilimsel kavramlar, kurallar ve uygulamalardan yararlanılarak elde edileceğinin unutulmaması gerekir. Çünkü biçimsel olmayan yöntemlerle toplanmış ve değerlendirilmiş bir araştırma verisi, bir halkla ilişkiler kampanyasının başarısında etkili rol oynamaktadır.

Bilirkişiler vasıtası ile toplanan veriler, problemin çözümüne fayda sağlayacak alanlarda profesyonelleşmiş kişilerin fikir, tanı ve tecrübelerinin, problemin çözümüne yönelik yorumları ve bulguları içermektedir. Bu kişilerin görüşlerine başvurulduğu alanda uzman ve güvenilir olmaları son derece önemlidir. Bilirkişilerin kimler olacağı, problemin niteliğine göre değişmektedir. Ekonomistler, gazeteciler, köşe yazarları, doktorlar, akademisyenler, sendika liderleri bilirkişi örneklerinden sayılabilir. Sigaranın çocuklar üzerine etkisinin sanıldığından daha fazla olduğunu kamuoyuna duyurmak amacıyla yürütülen bir halkla ilişkiler kampanyasında, bu etkilerin neler olduğunu söyleyecek bir doktorun bilgilerinden faydalanmak, araştırma konusunda halkla ilişkiler uygulayıcılarına büyük fayda sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, bu bilirkişilerle yapılan derinlemesine görüşmeler, problemin nasıl çözüleceği konusunda yöneticilere son derece faydalı bilgiler verebilmektedir.

Fokus grup yöntemi, bir grup insanla, araştırma konusu üzerinde yapılan bir toplantı şeklinde gerçekleştirilir. Halkla ilişkiler ve tüketici araştırmalarında sıkça uygulanan bu yönetimin başarılı olmasında rol oynayan en büyük etkenlerden biri, toplantıyı yönetecek kişinin, verileri toplama ve mülakat becerisine sahip olması gerekliliğidir. Araştırmacılar, bu yöntem sayesinde beklenmedik tepkiler ve gelişmelerle karşı karşıya kalabilirler. Bu tepkilerin ve gelişmelerin bir kampanya öncesi görülmesi, araştırmacılar için olası sürprizlerin ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır. Hedef kitleyi temsil eden grupta kişi sayısı 6 ile 12 arasında değişebilir. Oturumlar, katılımcıların tüm detayları görebileceği ve yorum getirebileceği yazılı, işitsel ve görsel materyallerden oluşan ekipmanlarla gerçekleştirilebilir. Orta öğretimde yer alan müfredatın gerçekleştirilmesi için gerekli malzemelerin dış kaynaklar tarafından nasıl elde edilebileceği konulu bir focus grup çalışması, 10 öğretmen eliğinde uygulanabilir. Örneklemin doğru seçilmesi, tüm hedef kitleye uygulanacak bir halkla ilişkiler çalışması için son derece önemlidir. Çünkü bu yöntemde yer alan kişilerden elde edilecek bilgilerin doğruluğu ve temsil yeteneği, kampanyaya yön verecek çalışmaların rehberi niteliğindedir.

Uzun vadeli program ve sorunlarda bir komite veya kuruldan alınan veriler bazen bir grup oturumundan daha fazla bilgi sahibi olmamızı sağlayabilir. Kurullardan alınan veriler ön değerlendirme aşamalarında organizasyonlara son derece yardımcı olmaktadır. Örneğin piyasaya sürülecek bir ürünün fiyatlandırılmasında göz önüne alınan kriterler bu tür komiteler tarafından halihazırda belirlenmiştir. Bu veriler de organizasyonun yanlış bir fiyat politikası izlemesini engeller.

Günümüzde tüketiciler ürün ya da hizmetler hakkında öğrenmek istediklerini, şikayetlerini hatta siparişlerini telefonla gerçekleştirebilmektedirler. Günümüzde günde yaklaşık 6000 telefon alan şirketler bulunmaktadır. Tüketicilerin kullandıkları bu araçlar aynı zamanda organizasyon için de bir veri kaynağı niteliğindedir. Bir şikayet göz önünde bulundurulduğu zaman, hangi üründen ne tür şikayetlerin geldiğini görmek bir organizasyon için en etkili uyarı mekanizmalarından biridir. Bu mekanizmaya giren uyarılar, ürün ya da hizmetin kalitesini olumlu yönde etkileyebilecek verilerdir. Günümüzde 800’lü hat olarak bilinen ve ardından çıkan 444’lü numaralar, bu işlevi gerçekleştirmektedir. Bu hatların organizasyona sağladığı diğer bir fayda ise, tüketicileri birebir iletişim ile bilgilendirebilmesidir. Ürün ya da hizmet hakkında istenilen bilginin doğru, tam ve güvenilir kaynaklardan tüketiciye verilmesi, hedef kitlede güven duygusunu sağlama açısından son derece önemlidir. Telefon ve postalar dışında, tüketicilerden bilgi alma ve tüketiciyi bilgilendirme araçlarından biri de internettir. Günümüzde sıkça kullanılan bu iletişim aracı, hedef kitlelerine ulaşma amacıyla kullanılan en etkili yollardan biridir. Elektronik posta aracılıyla tüketiciler, şikayet ve dileklerini bu iletişim aracı sayesinde organizasyonlara iletebilecek, organizasyondan haber alabileceklerdir. Bu iletişim aracı ile alınan bilgiler de bir araştırma verisi olarak değerlendirilir. Diğer veri toplama yöntemlerinde olduğu gibi bu veriler titizlikle incelenir. Ayrıca kurumsal kimlik ve duyurumların hedef kitlelere ulaştırılmasında son derece etkili olan internet, günümüzde organizasyonların olmazsa olmaz unsurlarından biri haline gelmiştir.

Birçok organizasyonun değişik bölgelerde ajanları, temsilcileri veya belirli bölgelerde seyahat eden çalışanları bulunmaktadır. Bu ajanlar dinleme ve gözlem üzerine aldıkları eğitim ile sektörde yer alan değişimler ve gelişmeler hakkında bilgi toplarlar. Organizasyonun gözü kulağıŽ görevini üstlenen bu çalışanlar, edindikleri bilgileri raporlaştırarak ilgili yöneticilere iletirler. Diğer biçimsel olmayan araştırma yöntemleri gibi alan raporları, sağladığı bilgiler ışığında yöneticilere, problemin çözümüne ya da nedenine yönelik fikir geliştirmelerinde yardımcı olmaktadır.

Biçimsel Araştırma Yöntemleri

Biçimsel ve biçimsel olmayan araştırma yöntemlerinin amacı, doğru ve kullanışlı bilgi elde etmektir. Biçimsel yöntemler ile elde edilen veriler, bilimsel yollarla seçilmiş temsili örneklemlerden elde edilen veriler aracılığı ile toplanır. Biçimsel olmayan yöntemler kullanılarak çözüm bulunamayan problemler, biçimsel metotlar kullanılarak çözülebilir. Biçimsel araştırma yöntemlerinde, araştırmanın amacından çok kullanılacak yöntemin seçimine yönelmek zaman ve kaynak kaybına yol açabilir. Biçimsel yöntemler, araştırma sorusunun ve amaçlarının açıkça tanımlanması ardından araştırma dizaynının seçimi ile faydalı olur. Doğru seçilmiş temsili örneklemden yola çıkarak bu sürecin doğru takip edilmesi, halkla ilişkiler uygulayıcılarına, hangi yolu takip edecekleri konusunda yardımcı olmaktadır. Verilerin analizi konusunda bilgili kişilerin araştırma sürecinde yer almaları, yanlış yorumlamaları en aza indirecektir.

Biçimsel araştırma, sadece organizasyon tarafından yapılan bilimsel verileri içermez. İkincil veriler, başkaları tarafından yapılmış araştırmaları içermektedir. Değişik amaçlarla yapılan bir araştırmanın verileri, gerek kısmen gerekse tamamı problemimizin çözümüne yardımcı olabilir.

Hükümetlerin veya devlet kurumlarının yapmış olduğu araştırmalar, elde etmek istediğimiz verilere ulaşmamızda bize kolaylık sağlayacaktır. Örneğin Devlet İstatistik Enstitüsü’nün yurt genelinde yaptığı araştırmalar, topladığı veriler, bir organizasyonun araştırma hedeflerini içerebilir. Tarım, sanayi, eğitim, gelir dağılımı gibi konular veri kaynakları arasında yer almaktadır.

Hükümetin organlarının yanı sıra özel araştırma şirketlerinin verileri de kullanılmaktadır. Tüketici davranışları ve eğilimleri, sektörlere ilişkin pazar payları, tüketim alışkanlıkları, hedef kitlenin demografik ve psikografik yapısı gibi veriler özel araştırma şirketlerinden maddi karşılığı ödendiği takdirde temin edilebilir. Ayrıca üniversitelerin araştırma fonları, elde ettikleri araştırma verilerini organizasyonlarla paylaşabilirler. Bu fonlardan çıkan sonuçlar da organizasyonun problem çözümünde faydalı olabilmektedir. Bilimsel araştırmaların yer aldığı makaleler, yayınlar, kitaplar da kullanılan ikincil araştırma verileri arasında yer almaktadır. İçerik analizi, medyada yer alan haberlerin araştırma amacına uygun olarak taranması şeklinde gerçekleştirilir. Basın kupürleri ve izlenme oranları, içerik analizinde takip edilen verilerdir. Bu araştırma yönteminde kimin ne duyduğu ya da ne okuduğu değil, neyin basılıp neyin yayınlandığı önemlidir. İçerik analizi, mesajın algılanıp algılanmadığı ya da hedef kitlenin mesaja inanıp inanmadığı ile ilgilenmez. Önemli olan organizasyon ve problem hakkında çıkan haberlerin medyada ne kadar yer aldığıdır.

İçerik analizinden çıkarılabilecek diğer bir veri ise gelecekte kamuoyunun hangi konuda yoğunlaşacağı yolundaki ipucudur. Medyanın, eğilimler üzerine yaptığı yorumlar ve etkiler, hedef kitlenin yönlendirilmesi açısından son derece önemlidir. Bu öngörüleri değerlendiremeyen, göremeyen organizasyonlar, problemin çözümünü bulamazken, yeni problemlerin doğmasını engellemede de geç kalırlar.

Bilimsel araştırma yöntemleri kullanılarak yapılan anketler, veri elde edilmesinde kullanılan yöntemlerdendir. Anket gönderimi ve mülakat, bu amaca hizmet eden araçlardır. Anket gönderimi yönteminin en avantajlı yönü, zaman ve para tasarrufu sağlamasıdır. Bunun yanında deneklerin baskı altında kalmadan anketi cevaplamaları ve kimliklerinin bilinmemesi gibi etkenler, anketin avantajlı yönlerinden sayılabilir. Dezavantajı ise anket geri dönüş oranının düşük olma riskinin mevcut olmasıdır. İstenilen miktarda alınamayan anket sonuçları, araştırmacıyı bir genelleme yapma konusunda zor durumda bırakabilir. Ayrıca deneklerin hangi koşullar altında anketi yanıtladığının bilinmemesi ve soruları anlamamalarına yönelik şüpheler, bu yöntemin dezavantajlarından sayılabilir.

Kişisel mülakatlar, denek üzerinde kontrol sağlama imkanı verirken maliyeti ve anket için harcanan zamanı da artırmaktadır. Çünkü kişisel mülakat için istihdam edilecek anketör, araştırmaya maliyet ve zaman kaybı getirecektir. Araştırmacılar, bu maliyeti azaltmanın yolunu, anketi telefonla gerçekleştirmede bulmuşlardır. Değişik sistemlerle telefon rehberinden seçilen örnekleme uygulanan anketin dezavantajları ise aranan kişinin telefon rehberinde yer almaması, aranılan yerde bulunamaması ve anket sorularına cevap vermek istememesi şeklinde sıralanabilir.

Aygaz Ev Kazalarına Karşı UyarıyorŽ kampanyasının araştırma verileri de yukarıda yer alan araştırma çeşitleri kullanılarak elde edilmiştir. Kampanyanın araştırma aşamasında veriler, ikincil araştırma ile toplanmıştır. Kuruluşun pazarlama amaçlı halkla ilişkiler uygulamalarına ilişkin veriler, Şubat 1996-Kasım 1997 Focus Müşteri Memnuniyeti ve 1996 Ocak ayına ait segmentasyon araştırmasının çarpıcı sonucu; LPG sektörünün lider markası Aygaz’ın tüketiciler nezdinde soğuk bir markaŽ olarak algılanmasıydı. Araştırma verilerine göre, Aygaz yalnızca kâr amacı gütmeyen, kamu yararına faaliyetlerde bulunan, tüketiciye yakın bir kurum ve marka olarak konumlandırma gereği ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç, Aygaz ile hedef kitlesi arasında iletişimi artırıp duygusal bir bağ oluşturmak ve kendilerini Aygaz’a yakın hissetmelerini sağlamak olarak belirlenmiştir. Bu verilerin elde edilmesi Aygaz’ın halkla ilişkiler uygulamasına başlama noktası olarak değerlendirilmektedir. Kampanya sonrasında yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen bulgular ise araştırmanın önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Çünkü kampanya sonrası yapılan araştırmalar kampanyanın başarısı hakkında önemli ipuçları vermektedir.

Araştırma sonuçları yapılan uygulamalar ışığında 3 aşamada gerçekleşmiştir:
1. Kampanya 1. dönem sonrası araştırma (Strateji/Mori Omnibus)
– Tüketicilerin %78’i mesajları algıladılar.
– Tüketiciler kampanyanın Aygaz’ın güvenilir marka imajı ile örtüştüğünü düşündüler.
– Tüketiciler kampanyanın sürmesini istediklerini belirttiler.
2. Seminerler sonrası araştırma (Strateji / Mori)
– Araştırmaya katılanların %99’u kampanyayı çok faydalı bulduğunu belirtti.
– Araştırmaya katılanların %89’u kampanya kitapçığından faydalandığını belirtti.
– Araştırmaya katılanların hepsi kampanyanın sürmesini istediğini belirtti.
3. Medya ölçümlemesi (PR-Net / Delahay)
– Yansımaların %72’sinde kilit mesajlar kullanıldı.
– Yazılı basın yansımaları sonucunda 33 milyon kişiye ulaşıldı.
– 45 TV programında olumlu yansıma elde edilmiştir.
Kaynak: http://notoku.com/halkla-iliskilerde-arastirma-sureci-ve-onemi/#ixzz2lh4DaoSA

Halkla İlişkilerin Gücünü, İş Dünyasına Nasıl Anlatsak!

 

Public-relations-delivering-business-excellence1_1352296043

 

Bugün,  iş dünyası, devlet yönetimi, medya ve STK’ların en yüksek konumları kazanmasında halkla ilişkiler sektörünün  çok etkili olduğunu görüyoruz. Mesleğimizin çapı ve önemi ülkemizde çok övünülecek boyutta değil. Dünyada listenin başını çeken ilk on halkla ilişkiler ajansının, yıllık geliri iki-üç milyar doları aşarken, ülkemizde 50 milyon dolarlarda olması çok üzücü.

Ancak, yakaladığımız firsatı da yaptığımız işin sınırlarını genişletmek için kullanmalıyız. Halkla ilişkilerin gelişen yapısı, bizleri yenilikçi ve stratejik iletişime ağırlık vermeye yönlendiriyor. Birçok çalışmada strateji ve yaratıcılığı halkla ilişkiler sağlıyor. Hatta bazen pazarlama disiplinlerinden destek görerek bunu gerçekleştiriyor.Bütün bunlara rağmen bizim işimize ayrılan bütçe, herhangi bir markanın pazarlamaya ayırdığı toplam bütçenin yüzde tekli rakamlarındadır ancak.

Bu açıdan bakıldığında, biz iş dünyasına halkla ilişkilerin gücünü öğretmek konusunda zorlanıyoruz ve geç kalıyoruz. Diğer yan sektörlerimiz ile rekabet içinde değil, pastayı büyütebilmek için kolkola yürüyerek ilerlemeliyiz, rekabeti birbirimize karşı değil, pastadan daha büyük bir pay alabilmek için sürdürmeliyiz.

Büyük bir değişime uğramış ve demokratikleşen bir iletişim alanında çalışıyoruz. Iş dünyasına bu yoğun rekabet ortamı içinde rehberlik yapabilmek için gerekli donanıma sahip bir meslek halkla ilişkiler. İş dünyasını, yeni iletişim yöntemleri konusunda eğitmek ve günümüz pazarlama uygulamalarının talep ettiği yaygınlık, esneklik ve erişimi sadece halkla ilişkilerin sağlayabileceğini göstermek, biz halkla ilişkiler danışmanlarının sorumluluğu.

Tüm sosyal paydaşları kapsayan ilişkileri sadece halkla ilişkiler kurabilir

İş dünyasının geleceği satışta değil, ilişki kurma ve kurulan ilişkileri sürdürmede yatıyor. Artık güvenilirlik başka araçlarla kazanılıyor. Etkin iletişim için kuruluşlar hedef kitlelerine kişiselleştirilmiş yollarla erişmek durumunda kalıyorlar.

Günümüzde marka algılama ve kurumsal itibar, aralarında tüketici, çalışanlar ve yatırımcılar kadar, ticari ortak, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve medyanın da yer aldığı ilgili, yetkili ve yaygın bir çıkar grubu tarafından biçimlendiriliyor. Bu gruplar fikir alışverişinin sürekli yapıldığı ve yeniden mercek altına yatırıldığı “çapraz etkileşim alanı ” olarak adlandırdığımız bir ortamda iş görüyorlar.

Tüm iletişim dalları içinde halkla ilişkiler, bu gruplarla birlikte ve gruplar arasında tümüyle güvenilir ilişkiler geliştirecek ve bunları sürdürebilecek tek meslek dalıdır. Halkla ilişkiler bu dünyanın merkezinde bulunuyor ve  bütünleşik iletişim karmasını yönlendirebilecek olanak, çeviklik ve hıza sahip.

İletişimde yükselişin en belirgin hissedildiği ortam internet. Güvenilir bir bilgi kaynağı olarak dünyada yükselişe geçen internet, medya kaynağı olarak televizyon ve gazeteden sonra üçüncü sıraya oturdu. İnternet ağının yaygınlaşması ve internetin kazandığı güven internet günlüklerine ve diğer online platformlara da yansıdı.

Üçüncü şahıslar ve çalışanlar, güvenirlilik açısından çok önemli. Halkla ilişkiler, şirketlerle bu gruplar arasında köprü kurarak karşılıklı güveni sağlayabilir.

Hedef kitleler iş yaptıkları şirketlerle etkileşim içinde olmak istiyorlar. Bu anlamlı diyaloğu sadece halkla ilişkiler kurabilir.

Sosyal paydaşlar, tüketiciler, insan kaynakları ve yatırımcılar ve STK’lara kadar ilgili tüm kişiler artık pasif bilgi alıcıları olmak istemiyorlar. İletişim dizginleri onların eline geçti ve onları ilgilendirmeyen veya güven vermeyen kaynakları devreden çıkartıyorlar. Bilgiyi, kendi diledikleri zaman ve biçimde almak istiyorlar. Bu kitleler, gerçek yaşamın içinde olmak, üretime katılmak, şirketlere ürünlerinin tasarımından, pazarlama evrelerine kadar yardımcı olmak suretiyle seslerini duyurmak ve konuya dahil edilmek istiyorlar.

Halkla ilişkilerin esnek yapısı sayesinde, pazara yönelik mesajları gereksinime göre biçimlendirerek şirketlerin sosyal paydaşları ile aralarındaki diyaloğu, her pazarın kendi niteliklerine göre sürdürmeleri sağlanabilir.

Halkla ilişkiler, iletişimde lider konumuna geçmesi gereğini sonuçlarıyla kanıtlıyor. İş dünyasını bu konuda daha iyi eğitebilmemiz ve halkla ilişkilerin iletişim alanında lider olması için, daha çok çaba göstermemiz gerekiyor.

Bizim iletişim karmasına aslında liderlik etmemiz gerektiğini inançla savunmalıyız. Müşteri ve meslektaşlarımızla aramızdaki her etkileşimde, kendimizi uygulayıcı olduğumuz kadar üst düzey danışmanlar olarak da tanımlamak, yine bizim görevimiz. Yani yönetim kurulu üyeliğine kadar ulaşan bir mesleğin uygulayıcıları olduğumuzu anlatabilmeliyiz.

Halkla ilişkilerin dümene geçirilmesi

Halkla ilişkilerin, sadece bütünleşik programlara, medya ilişkileri konusunda destek sağlayan bir dal konumuna düşmesini engellemek, bir gereklilik. Halkla ilişkiler, bu bütünün ayrılmaz bir parçası olduğu için, diğer yönetim işlevlerinden ayrı tutulamaz.

Müşteri ve meslektaşlarımızla aramızdaki her etkileşimde, kendimizi uygulayıcı olduğumuz kadar üst düzey danışmanlar olarak da tanımlamak, bizim görevimiz. Kendimizi daha büyük bütçelerin verildiği, en yüksek konumda tutmalıyız. Çok fazla sosyal paydaşın bulunduğu bu ortamda, halkla ilişkilerin müşteri-hedef kitle ilişkilerini güvenilir ve etkileşimli biçimde yürütebileceğine yürekten inanıyorum. Artık yapmamız gereken tek şey, iş dünyasını bu konuda eğitmektir.

 

Kaynak

Fügen Toksü

The BrandAge

Reklam ve Reklamcı

reklam-ve-poliqrafiya-isleri_2

 

 

Tanıtım ajanslarını tam olarak ifade eden iki sözcük, reklam ve reklamcı. Tanıtım ajansları ve içinde çalışan uzmanlar bu tip işleri üretmektedirler. Bu noktada tanıtımı tanımlamak gerekirse; firmaların, markalarını, ürünlerini veya hizmet özelliklerini, geniş halk kitlelerine anlatabilmek ve belirledikleri davranışları gösterebilmelerini sağlamak için, çeşitli tasarım teknikleri kullanarak ve bunların uygulamalarıyla karşılarına çıkıp, onlara mesajlar ilettikleri mecraların bütünü olmaktadır. Tanıtım, pek çok mecradan tüketicilerine seslenmektedir. Kitle iletişim araçlarının hepsinden, açık hava reklam araçlarının hepsinden, tüketicilerin organizasyonlarından, teknolojik gelişimlerden yani internet mecralarından, bu tip tasarımlarla seslenmekte ve onları yönlendirmeye çalışmaktadır. Bu anlamda pek çok türde tasarım yapmaktadır. Filmler, spotlar, cıngıllar, basılı tasarım çeşitleri, açık hava çeşitlerinin hepsini kullanabilmektedir. Yukarıda, firmaların bu tip mecraları kullanmasından bahsettik, aslında bunların hepsini ajanslar firmalara kullandırmaktadır. Çünkü reklamcı olan onlardır.

Reklamcıreklam iletişiminin bütün unsurlarını, uygulandığı mecraları, tasarım biçimlerini, seslendiği hedef tüketici kitlesini, içinde yaşadığı ve ona seslendiği toplumsal yapıların hepsini bilen ve ona göre iş üreten, yaratıcı, farklı zihin yapısıyla, etkileyici fikirlerini ortaya çıkaran kişilerdir. Yani bu işin uzmanlarıdır. Uzmanları da ajanslarda çalışmaktadırlar. metin yazarları, sanat yönetmenleri, yönetmenler, yaratımcı direktörler, grafik tasarımcılar, web tasarımcıları, animasyoncular, danışmanlar v.b. bunların hepsi reklamcı olmaktadırlar. Uzmanlar, ya bir yüksek öğrenim kurumunun reklam ve halkla ilişkiler bölümlerinden mezun olmakta veya sektörün içinden yetişerek gelmektedirler. Bunların kimisi bağımsız çalışabilmektedir, fakat çoğunluğu bir tanıtım ajansında faaliyet göstermektedir. Tanıtım ajansları da, sektörün ihtiyaç duyduğu bütün uzmanları bir araya getirmiş, bölümlerini ona göre organize etmiş, kampanyaların süreçlerini planlamakta ve işi üretmektedirler.

Tanıtım ajanslarında, yukarıda saydığımız uzmanların dışında bir de, planlama birimleri, halkla ilişkiler birimleri, müşteri temsilcileri, medya planlama birimleri, piyasa araştırma (PR) birimleri bulunmaktadır. Buradaki her bölüm, çalışmaların üretiminde ve uygulanmasında katkısı bulunmaktadır. Birimlerin kimisi firmalarla görüşmeleri sağlamakta ve istediklerini, amaçlarını öğrenmektedir. Kimisi, firmaların istedikleri çalışmaların stratejik planlamasını, firmanın bütçesine göre yapmaktadır. Kimisi, çalışmaların uygulanacağı medya araçlarının tespitini yapmakta ve onların kullanılmasını sağlamaktadır. Tabi tasarımını da gene aynı ajansın içindeki yazarlar, yönetmenler ve tasarımcılar yapmaktadır. Kısaca tanıtım ve uzman, ajanslardır. Kendileri reklamcı, yaptıkları iş te reklamdır.

 

 

Kaynak: http://ajans.reklam.com.tr/yazilar/reklam-ve-reklamci/126

Başarılı Reklam Sadece Yetenekle mi Doğar?

 

ikon_reklam_dunyasi

 

Esinlenme konusu önemlidir. Yetenek, esinlenilen unsuru, ürün veya hizmetle ilişkilendirmektir. İşin nasıl yapılacağını, iş dünyasının inceliklerini bilerek, gereken çalışmaların hepsine zaman ayırıp, çok çalışarak, doğru ilişkilendirme yapabilir. Zaten bunu yapabiliyorsanız, yeteneğiniz var demektir. Ürünün sattırılması gerekmektedir. Bunu eğlendirerek yapmak risk içermektedir. Çünkü tüketicilere eğlenceli bir tanıtım yapmak, tüketicinin sırf eğlenceye yoğunlaşmasını sağlayabilir, tüketici ürün veya hizmeti unutabilir. Bunun ayırımını yaptırabilmek, tasarımcının yetenekli olmasının yanı sıra, satıcı olmasını gerektirmektedir. Eğlence ile satışı yaptırabilmek zor bir iştir çünkü. Tasarımcıların firmalardan aldıkları Brief’ten sonra, ürün veya hizmeti dikkatle incelemeleri, kullanabilecekleri başka unsurları da görebilmelerini sağlar. Belki de üretici firmanın farkında olmadığı, yetenekli bir tasarımcının fark edebileceği bir özellik bulunabilir. Başarılı reklamın anahtarlarından biri, ürün veya hizmetle ilişkili bir yarar vaat etmektir. Bu yarar yeni veya piyasadaki diğer ürünlere göre üstünlük sağlayan bir özellikte kullanılabilir.

Reklam, genellikle ürünün tüketici tarafından denenmesini amaçlamaz. Tüketicinin ürünü diğer ürünlere tercih etmesini hatta daha sık kullanmasını amaçlar. Bu yüzden ürün özellikleri, diğerlerine fark yaratan ayrıntılarıyla tüketiciye sunulmalıdır. Bizler her ne kadar, toplumların kültürlerine uygun olarak tasarım gerektiğini, sürekli olarak ifade etsek te, bütün ülkeler, bütün toplumlar için geçerli olan unsurlar vardır. Bu noktada, satıştabaşarılı reklam, dünya çapında veya farklı bölgelerde yapılan çalışmalar incelenebilir. Ama bu inceleme, başarılı reklamın kopyalanması anlamında söylenmemektedir. Yetenekli bir tasarımcının, esinlenmesi anlamında olabilir. Bu tip kampanyalar, firmaların yönetim kurulu kararlarına benzer karmaşada olmaması gerekir. Tasarımcı, firmayla en başta uzlaşmalıdır. Tasarımlar bittikten sonra, kullanılan unsurlar, oyuncular v.s.’ler için uzlaşma sorunu olmamalıdır. Tasarımcının seçimi önemli olmalı ve bunu kabul ettirmelidir. Firmanın, bu işi kendisinin yapmasına olanak tanımamalıdır. Bir diğer önemli durum da, bazı ürün ve hizmetleri kullanacak olan kitlenin özelliğidir. Örneğin, sadece kadınların kullanacağı ürün veya hizmet tanıtımını erkekler yazmamalıdır veya tersi durumda kadınlar yazmamalıdır. Eğer seçenek yoksa belki birlikte yazılabilir.

Tasarımcının en önemli yeteneği, önce satıcı olmasıdır. Satabilmeli veya sattırabilmelidir. Ancak böyle başarılı reklam yapabilir. Daha sonra, esinlenme ve ilişkilendirme yetenekleri, özgün fikirlerin bulunmasını sağlayabilir. Bu noktada, iyi bir fikir üzerine konumlandırılmış bir kampanya, sattırma işlevini yitirmeden senelerce devam edebilir. Dünya’da bunun örnekleri çoktur. Örneğin; Unilever’s firmasının Dove markası, 31 yıldır aynı kampanyayı kullanarak satış yapmaya devam etmiştir. 31 yıl boyunca, tanıtım etkili olmaya devam etmiş.

Kısaca başarılı reklam sattırandır. Satış yetenek işidir ama yetenek bilgi birikimi ve deneyimle birleştiğinde sonuç verir.

Daha fazlası için: Başarılı Reklam Sadece Yetenekle mi Doğar? http://ajans.reklam.com.tr/yazilar/basarili-reklam-sadece-yetenekle-mi-dogar/170#ixzz2lZvrx7Wp

Halkla İlişkiler, Değişen Dinamikleri Takip Ediyor

asd

Toplumların karakterleri, markaların renklerini oluşturuyor. Bunun temelinde bireylerin renkli ve farklı karakterleri, kurumların toplumla bütünleşen yapısı ile şekilleniyor. Bunların arasında ise iş dünyası, yöneticiler, kurumlar, markalar ve ürünler kendilerine yer buluyorlar.

Toplumlar ve ülkelerin, ekonomik ve sosyal açıdan genişleme sağlaması, hem kendi içlerinde, hem de farklı kültürel yapılarla ortak noktalarda buluşmasında yönetim disiplinleri önem taşıyor. Bunların en önemlilerinden biri de İletişim disiplinleriyle buluşmak.

Toplumsal İletişim, bireyler arasında ortak noktaları ortaya çıkartmak ve belirli hedefler etrafında toplamak, toplumları birleştirerek farklı kültürlerden ortak sesler çıkmasını sağlama becerisini gösterebilen bir yönetim bilimidir.

Önemli olan kültürleri iyi tanımak, farklı kültürlerle ortak noktalarını bulmak, ortak hedefler doğrultusunda buluşmak ve sonuca ulaşmak. İletişim stratejileri ile biçimlendirilerek, iletişim araçları ile uygulanabilir.

Kültürlerarası İletişim, ortak hedeflerde buluşturur

İletişim araçları, hedef kitlelere ulaşmayı farklı boyutlara taşındı. Çok hızlandı ve her geçen gün yeni kanalların ortaya çıktığı döneme ulaştı. Bilgi ve konu içeriği önem kazandı.

Kültürlerarası iletişimden amacımız, ortak hedeflere ulaşmak ve ortak yaşamı sağlayabilmek.

Farklı toplulukların ve kültürlerin ortak hedeflerde buluşması, genel refah düzeyini yükseltir, dayanışmayı artırır, güven duygusunu geliştirir ve güç birliği oluşturur.

Ortak ses için iletişim

Kültürlerin ortak hedeflerde buluşturulması, ülke yönetimlerinin genel politikaları ile sağlanıyor. Ama yapılan politikaların topluma sunulması, benimsenmesinin sağlanması, dayanışma ve güç birliğinin oluşturulması ve ortak vizyona ulaşması, ancak iletişimle gerçekleşebilir.

Kültürlerin arasında ortak bir iletişim yaratılmasında; dil, kültür yapıları, geleneksel yapılar, farklılıklar, iletişim modelleri ve stratejisi önem taşıyor.

Ortak ilkelerin belirlenmesinde her türlü bilgiye ulaşım, çeşitlilik, farklı kültürlerle çoksesli bir ortam yaratılması, farklı özellikteki bireylerin farklı görüşlere katılımı etkin oluyor.

Toplulukları, öğrenen organizasyonları dönüştürmek önemli

Yeni teknolojiler, topluluklara daha çabuk ulaşarak daha kalıcı biçimde etkileme ve geri dönüş olanağı sağlıyor.

Yeni teknoloji kullanımı, toplumun tüm kesimlerini etkilediği gibi sosyal bir sistem olan örgütlerde de yapısal değişiklikler sağlıyor. Önemli olan toplulukları öğrenen organizasyonlara dönüştürmek ve uyum sağlamalarına olanak tanımak.

İletişim nereye?

Bugün yeni iletişim kanalları, bütün iletişim araçlarından daha fazla kullanılır hale geldi. Bu sayede, daha hızlı ulaşılabilen, daha kolay ve daha fazla miktarda depolanan bilgiler, hedef kitlelerin kullanımına elektronik ortamda daha düşük bir maliyetle sunuluyor.

Yeni Teknoloji ve iletişimin yeni boyutları ile bireylerin bilgi üretimi başladı. Yeni teknolojilerin hızla hayatımızı değiştirmesi ve gösterdiği hızlı sonuçlar, iletişimin her aşamasında kullanılması sonucunu getirdi. Özellikle internet teknolojilerinin imkan yarattığı bireye özel ve bireyin katılımcılığını sağlayan yeni modeller iletişimi daha da etkinleştirdi.

Yeni iletişim kanalları, fikir ve davranışları daha hızlı etkiliyor

İnternetin sunduğu fırsatlar sayesinde halkla İlişkilerin temel görevlerinden olan, fikir ve davranışları etkilemek, pazarlama iletişimini desteklemek ve medyayı aşmak, itibara etki etmek, hayranları çoğaltmak çok daha kolay hale geldi.

İnternet teknolojisinin gelişimi ile mobil olarak da kullanılmaya başlanması, tüm dünyada interneti yeni bir çağa taşıdı.

Kendi içeriğini oluşturan kullanıcılar, kulaktan kulağa yayılmayı dijital ortama taşıdı

İnternet medyası, sosyal medya, bloglar, sosyal ağlar, video paylaşım siteleri ve gibi insanların günlük hayatına yerleşen teknolojileri beraberinde getirdi. Kendi içeriğini oluşturmaya başlayan kullanıcılar, kulaktan kulağa yayılmayı dijital ortama taşıdı. Her türlü iletişimin ve kampanyaların yeni aracı haline geldi.

Teknoloji, halkla ilişkilere yeni fırsatlar sunuyor

Teknoloji, halkla ilişkiler yöneticilerine, yaratıcı fırsatları, yönetilmesi gereken alanları, yeni görevleri, sorumlulukları getiriyor.
Teknolojinin getirdiği yeni kanallar halkla ilişkiler yöneticileri için yaratıcı fırsatları getirdiği gibi bir o kadar da yönetilmesi gereken alanları, yeni görevleri ve sorumlulukları getiriyor.

Zamanın çoğunluğu internet üzerinde

Sonuç olarak, genç nüfus artıyor, Gazete, kitap vs. kaynakların okunma oranı düşüyor, en çok zaman internet üzerinde geçiriliyor
Bu nedenle,
– Farklı kitleleri
– Farklı kültürleri
– Farklı gelenekleri
ortak hedeflerde buluşturma, ancak online ortamlarda sağlıklı ve hızlı olarak gerçekleştirilebilir. Çağdaş halkla ilişkiler teknolojilerinin kullanımı, etkili bir iletişim için zorunlu hale geldi.

Kültürler arası iletişime döndüğümüzde, geleceğin iletişim kanallarının ağırlıklı olarak internet teknolojilerinde olduğunu biliyoruz.
Ortak hedeflerle kitleler, farklı ortamlarda buluşturularak bilgi zenginliği ve bilgi akışı ile uyum ve ortak yaşam oluşturulacak.
On beş yıl önce online iletişim web sitesiyle başladı, bugün sosyal medya, Ipad, mobil, video, paylaşımları çok fazla kullanılıyor. Gelecekte, IPTV, video ve uzmanlık siteleri çok daha etkili olacak.

İletişimcilere düşen ise, iş dünyası ile birlikte gelişmeleri takip etmek ve yönetimlerle birlikte kuruluşları geleceğe taşıyabilme becerisi gösterebilmek.

 

Kaynak

The BrandAge

Fügen Toksü

Türkiye’de Halkla İlişkiler

 

phpThumb_generated_thumbnailjpg

Ülkemizde halkla ilişkileri ilk uygulayan, kamu kurumları olmuştur. Kamu kurumlarındaki halkla ilişkilere yönelik yapılanmanın ardından, özel sektörde de halkla ilişkiler danışmanlıkları ihtiyacı oluşmuş ve özel sektör günümüzde halkla ilişkileri daha yoğun ve etkili kullanır hale gelmiştir.

Kamu Kurumlarında Halkla İlişkilerin Gelişimi

Ülkemizde halkla ilişkileri ilk uygulayan, kamu kurumları olmuştur. Kamu kurumlarındaki halkla ilişkilere yönelik yapılanmanın ardından, özel sektörde de halkla ilişkiler danışmanlıkları ihtiyacı oluşmuş ve özel sektör günümüzde halkla ilişkileri daha yoğun ve etkili kullanır hale gelmiştir.

Halkla ilişkiler bir yönetim fonksiyonu olarak bilinçli, örgütlü çabalar biçiminde 1960′lı yıllarda ve önce kamu yönetiminde görülmeye başlamıştır. Kamu kuruluşlarının halka ilişkiler çalışmaları “basın büroları” kurulmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu bürolar basına yaptıkları açıklamalarda kuruluş hakkında kamuoyuna bilgi veren ve basında çıkan haberleri toplayarak kuruluş yöneticilerine kamuoyunun gazetelerce yansıtılan düşüncelerini ileten örgütler olarak çalışmışlardır (Asna, 1969). Basın bürosu, basın müşavirliği, yayın temsil şubesi, propaganda, basın yayın ve halkla ilişkiler, tanıtma şubesi, enformasyon şubesi, basın ve halkla münasebetler dairesi, neşriyat müdürlüğü, basın temsilciliği, kamu ve halkla münasebetler müdürlüğü gibi isimler altında yapılanmıştır.

Cumhuriyet döneminde, devlet-vatandaş ilişkileri çok partili hayata geçilmesinden sonra, hükümet programlarında, idari reform çalışma raporlarında, kalkınma planları ve yıllık programlarda önemli bir yer tutmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan, çok partili hayata geçilen 1946 yılına kadar görev yapan hükümetlerden yalnızca 1 Kasım 1946′da göreve başlayan Celal Bayar Hükümetinin programında polisin halkla ilişkilerine dair bir hüküm yer alırken, iktidarın demokratik seçimlerde halkoyu ile değişmesi gerçeği karşısında, devlet-vatandaş ilişkileri daha fazla sorgulanır hale gelmiştir. 1946′dan sonra görev yapan pek çok hükümetin programında devlet-vatandaş ilişkilerine dair görüş ve hedeflere yer verilmiştir.

Buna göre, 1947 yılı hükümet programında halkla ilişkilerle ilgili bakış açısı şu şekilde ifade edilmektedir: “Cumhuriyet rejiminin başlıca gayesi idare teşkilatının halkın menfaatlerinin hizmetinde olmasıdır. Bu bakımdan bütün idare ve emniyet teşkilatımızın kanunları tatbik ederken, vazifelerini yaparken, bu zihniyetle hareket ederek halkla iyi muamelede bulunmaları lüzumunda ısrarla duracağız. 1951 yılı hükümet programındaysa, “İçişleri prensibimiz, bütün idare cihazını halkın hizmetine vermektir. Bununla kastettiğimiz mana, idare cihazımızın demokratlaşmasıdır” denerek, devlet-vatandaş ilişkilerine yönelik bakış açısı dile getirilmiştir. (Bayramiç, 2005)

Türkiye’de halkla ilişkiler mesleğinin gerçek anlamda uygulandığı ilk birim, 1960 yılında kurulan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bünyesindeki “Yayın ve Temsil Şubesi”dir. Planlı kalkınmanın kamuoyu ve basın desteği olmadan gerçekleşemeyeceği, acı reçeteler içerecek kalkınma planlarının halktan ve politikacılardan fedakârlık istenmesini gerektireceği uzmanlar tarafından bilinen bir konuydu. Planlı kalkınma düşüncesini kamuoyuna benimsetmek için ülkeye, topluma getireceği yararları anlatmak gerekliydi. DPT’ de bu görev Yayın ve Temsil Şubesi tarafından yürütülecekti. (Asna, 1997). 1960′lı yıllarda halkla ilişkiler sorumlusu, kuruluşu temsil etmek ve bunun için yayın yapmakla görevlendirilen kişiydi.

Planlamaya yönelik olarak yapılan halkla ilişkiler çalışmalarında, basınla ilişkilerin güçlendirilmesi, Beş Yıllık Kalkınma Planı’na ilişkin yıllık programlar ve tanıtıcı malzemelerin bastırılması, plan kavramı üzerine seminerler ve bilgilendirme toplantılarının düzenlenmesi yer almaktadır. Kalkınma planları ve yıllık programlarda devlet vatandaş ilişkileri, kamu yönetimi-halk ilişkileri önemle ele alınmıştır. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda, “halkın hizmetlere gönüllü katılma isteğinin teşvik edileceği ve değerlendirileceği, kamu kurumları ile halkın temas ve işbirliğinin gelişmesi ve daha verimli duruma getirilmesinin sağlanacağı” ifade edilmiştir. 1962 Yılında hazırlanan Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi (MEHTAP) Raporu’nda, “devlet kuruluşlarının her kademesindeki çalışmalarda ve kararların alınmasında, halkla yakın temas sağlanmasının” zorunluluğu dile getirilip, Türk kamu yönetiminde çeşitli kademelerdeki her kurumun, kendi yapısına uygun biçimde halkla ilişkiler ve dinleme teknikleri kurması önerilmiştir.

Türkiye’de kamu kuruluşlarında halkla ilişkilerin gelişimini: 

1964 yılında kurulan Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü de halkla ilişkiler çalışmalarına öncülük eden bir başka kuruluştur. Tanıtma ve Halk Eğitimi Dairesi adı altında oluşturulan birim, hem doğum kontrolü ve aile planlaması konularını halka benimsetecek, hem de T. B. M. M. ‘den Nüfus Planlaması Yasa Tasarısı’nın geçmesinde rol alacaktı. Nüfus planlaması, tartışmalı bir konuydu. Yasayı kabul edecek olan milletvekili ve senatörler kendi aralarında fikir ayrılığı yaşıyorlardı. Bir kısmı, bu durumun Türkiye’nin nüfusunu azaltıp onu yabancı ülkelerin eline geçireceğini düşünürken, diğer bir kısmı ise, Türkiye’nin doğum kontrol ilaçları ve araçları için yeni bir pazar olarak görüldüğünü ileri sürüyorlardı. Nüfus artış hızını yavaşlatmanın ülke ekonomisine ve insan sağlığına yararı kimse tarafından düşünülmüyordu.

Aile planlaması çalışmaları, basın yardımıyla bütün kamuoyuna yayılırken, ülkenin her köşesinde toplantılar düzenlenerek, halka nüfus planlaması anlatılıyordu. Bir başka koldan ise, özellikle kadın-doğum uzmanları ile eğitim toplantıları düzenleniyordu. Türkiye haritası üzerinde hastaneler ve sağlık ocakları belirlenerek, burada çalışan hekimler ve sağlık personeli için kurslar gerçekleştirildi. Doğu Anadolu’dan başlayarak, ekipler halinde il ve ilçelere gidilerek toplantılar yapıldı ve konunun insan sağlığı ve aile bütçesi bakımından önemi anlatıldı. Çalışmanın başladığı ilk iki yıl içinde 250. 000 aile doğum kontrol yöntemi kullanmaya başladı. Bu başarı rastlantısal değildi. Konuya olan ilginin arkasında, halkın eğilimi ve konu ile ilgili halkla ilişkiler çalışmalarının başarısı yer almaktaydı (Asna, 1997).

1971 yılında hazırlanarak zamanın hükümetine sunulan İdari Reform Danışma Kurulu Raporu’nda, halkla ilişkiler ve enformasyon hizmetlerini yerine getiren kuruluş ve birimlerin genellikle yeterli ve etkin olmaktan uzak olduğu, bakanlıklarda ve gerekli görülen öteki kuruluşlarda tepe yöneticiye bağlı olarak halkla ilişkiler ve enformasyon birimleri kurulması gerektiği belirtilmektedir. Basın-Yayın Genel Müdürlüğü’nün Devlet Enformasyon Teşkilatı adı altında Başbakanlığa bağlı olarak yeniden örgütlenmesi ve kuruluşlarca yerine getirilen halkla ilişkiler ve enformasyon hizmetleri arasında koordinasyon sağlanması öngörüldü. 1984 yılında Bakanlar Kurulu’nca çıkarılan kararnamelerde, bakanlıklarda halkla ilişkiler danışmanlıklarının yer alması ve bunların görevleri belirtildi.

1985 ve 1989 yılları arasını kapsayan Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ve 1987 uygulama programında kamu personelinin halkla ilişkiler konusunda eğitimi ve tanıtmaya gereken önemin verilmesi öngörüldü. Kamu kuruluşlarındaki halkla ilişkiler örgütlerinden biri de 1982 yılında kurulan Devlet Tanıtma Teşkilatı ve Başbakanlık Müsteşarlığı’dır. 1985 yılında Tanıtma Fonu oluşturularak, belirgin etkinlikler için kullanılması öngörülmüştür. 1984 yılında kurulan Başbakanlık Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı’nın görevleri aşağıdaki gibi belirtilmektedir:

  • Hükümet çalışmalarının  kamuoyundaki etkilerini değerlendirmek,
  • Vatandaşlar tarafından Başbakanlığa gönderilen her türlü yazılı ihbar, şikâyet ve dilekleri değerlendirmek ve cevaplandırmak için gerekli işlemleri yapmak,
  • Kamu görevleri ile ilgili olarak vatandaşlara idari danışma hizmeti yapmak, bu konularda Başbakanlığa bağlı kuruluşlar ve Bakanlıklardaki koordinasyonu sağlamak.
  • Vatandaşın Dilekçe Hakkı Kanununa uygun olarak Başbakanlığa gönderdikleri her türlü yazılı ihbar, şikâyet, teklif ve dilekler, incelenerek değerlendirilmek; gereği yapılmak üzere ilgili bakanlık, valilik, kamu kurum ve kuruluşlarına iletilmek, dilekçenin hangi tarihte, hangi yetkili makama gönderildiğini de bir yazıyla dilekçe sahibine bildirilmek,
  • Bakanlık, valilik ve kamu kurum ve kuruluşlarından gelen sonuçları da ayrıca dilekçe sahibine duyurmak,
  • Sayın Başbakana ve Başbakanlığa bilgisayar ortamında ulaşan mesajları işleme almak,
  • Başbakanlığa, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca yapılan başvuruları yanıtlamaktır.

Bununla birlikte, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda da halkla ilişkiler ve enformasyon hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün görevleri genişletilerek Devlet Enformasyon Merkezi’ne dönüştürülmesi ifade edilmektedir. Merkezin; “devletin halkla ilişkiler ve enformasyon politikası ve hükümet stratejilerinin saptanması ve uygulamaların sonuçlarının izlenmesi, merkezi düzeyde alınan karar ve uygulamalar konusunda kamuoyunun aydınlatılması, bunlara tepkilerin saptanması ve değerlendirilmesi, kamu örgütlerince yürütülen halkla ilişkiler ve enformasyon hizmetleri arasında koordinasyon sağlanması, teknik ve standartların geliştirilmesi, yurttaşlık bilincini geliştirecek ve önemli konularda uzlaşma zemini oluşturacak şekilde karşılıklı etkileşimi arttırıcı danışmanlık hizmetlerinin sağlanması ve geliştirilmesi, devletin çeşitli konulardaki politikalarının yurt içinde ve yurt dışında benimsetilebilmesi için propaganda, istihbarat ve izleme çalışmalarının yapılması” konularında görev yapacağı ifade edilmektedir.

Özel Sektörde Halkla İlişkilerin Gelişimi

Kamunun açtığı yoldan yürüyen halkla ilişkiler sektöründeki gelişme, 1969 yılında Koç Holding bünyesinde Halkla İlişkiler Danışmanlığı’nın kurulmasıyla devam etti. Mobil, Shell gibi şirketlerin yurt dışındaki merkezleri, basın ve devlet kuruluşları ile ilişkilerini içeren ve adına dış ilişkiler ya da kamu ilişkileri birimleri denilen birim, Koç Holding bünyesinde iç ilişkileri yürütmek amacıyla kuruldu. Bu çerçevede yapılan işler, tören ya da yeni ürün sunumu, çeşitli işçi-işveren sorunlarının çözümü, kuruluş yayın organı hazırlanması, basınla ilişkiler, sponsorluk projelerinden meydana geldi.

Koç Holding’in ardından, Sabancı, Yaşar Holding, Hürriyet ve Milliyet gazeteleri, büyük banka ve şirketlerde de halkla ilişkiler birimleri kuruldu. 1970 ve 1980 yılları arasında kuruluşlarda halkla ilişkiler birimi oluşturma oranı hızla artı. 1972 yılında ülkedeki bir kaç halkla ilişkiler çalışanı bira araya gelerek Halkla İlişkiler Derneği’ni kurdular. 1974 yılına gelindiğindeyse, ilk özel halkla ilişkiler şirketi A&B Halkla İlişkiler, Alaeddin Asna tarafından kuruldu.

O yıllarda iş dünyasında halkla ilişkileri ne olduğu bilinen bir kavram değilken, yıllar içinde şirket portföyüne katılan her biri sektörünün önde gelen kurumları olan müşterilerine farklı bir hizmet türü önerdi. “Toplam İletişim Hizmetleri” olarak tanımlanan yeni yaklaşımıyla, hizmet kapsamını ve insan kaynaklarını “yönetim danışmanlığı” da yapacak şekilde geliştirdi. Günümüze gelindiğinde bir halkla ilişkiler şirketinden alınabilecek hizmetleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

 

1. Kurumsal iletişim: Yönetim kademesiyle görüş birliği içinde hedef kitleyi saptar. Kuruluşla hedef kitlesi arasında sağlıklı bağlar kurup geliştirecek, kuruluşun toplum içindeki prestijini artıracak projeler üretir. Müşterisinin kurumsal hedeflerini destekleyecek özel etkinlikler planlar ve uygular. Bilim, spor, kültür ve sanat dallarında sponsorluk projeleri geliştirir. Sivil toplum kuruluşları, fikir öncüleri ve akademik çevreyle ortak proje geliştirilmesine fırsat yaratır. Müşterisini, kamuoyundaki gelişmeler ve toplumsal akımlardaki değişimler hakkında bilgilendirir.

2. Entegre pazarlama iletişimi: Pazarlama faaliyetlerini iletişim olgusu içinde değerlendirir. Kurumsal duruş ve pazarlama hedefleriyle eşgüdümlü, kısa ve uzun vadeli iletişim programları hazırlar. Hedef kitlenin ihtiyaçlarını ve ilgisini belirleyerek, satış ve pazarlamayı destekleyecek projeler geliştirir. İlgili departmanların iletişim odaklı çalışmalarına destek verir. Marka yaratılması ve konumlandırılması çalışmalarını destekler. Büyük çaplı pazarlama projelerinde, reklam ve araştırma konularında faaliyet gösteren şirketlerle eşgüdüm halinde çalışır.

3. Kriz yönetimi: Kriz dönemlerinde üst yönetime stratejik danışmanlık yaparak iç ve dış iletişim ağını oluşturur, yönetmek, olası krizleri öngörmek, proaktif tedbirler geliştirmek, doğru bilgiyi, doğru kitleye, doğru zamanda ulaştırmak, kamuoyunun algılamasını değiştirecek, krizi avantaja dönüştürecek yöntemleri planlamak ve uygulamak.

4. Basınla ilişkiler: Müşterilerinin basınla ilişkilerini disipline etmek, basın bülteni hazırlamak, basın toplantısı ve gezisi düzenlemek, özel haber ve röportaj fırsatı yaratmak medyada müşterisi, rakipleri ve sektörüyle ilgili çıkan haberleri izleyerek, sonuçları kendi tasarladığı tekniklerle analiz etmek. Müşterisine medyayı tanıtarak, yaşanan gelişmelerle ilgili güncel bilgileri aktarmak, müşterisinin çalışanlarını medya ilişkileri ve halkla ilişkiler konularında eğitmek.

5. Lider yönetimi: Hizmet verdiği kuruluşun üst yönetimini, sektöründe saygın, güvenilen, danışılan ve referans kabul edilen kişiler olarak konumlandırmak.

6. Kurum içi iletişim: Yönetim kademesiyle görüş birliği içinde iç iletişim programını hazırlamak ve uygulamaya destek vermek, çalışanların iletişime açık olmasını, kuruluşun misyon ve hedeflerine sahip çıkmasını sağlayan etkinlikler planlamak ve uygulanmasına destek vermek, iç iletişimi artıracak projeler geliştirmek, kriz durumlarında ve şirket birleşmelerinde iç iletişim kanallarını yönetmek

Halkla ilişkiler disiplini gelişirken, meslekleşme yolunda da birçok adım atılmıştır. 1950 yılı Mart ayında İngiltere, Fransa, Norveç ve ABD’li halkla ilişkiler uzmanlarının katılımlarıyla Hollanda’da IPRA (Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği) oluşumu bir araya geldi Gerçek anlamda uluslararası bir dernek olarak kuruluşu ise, Mayıs 1955 tarihinde IPRA Konseyi’nin seçimiyle gerçekleşti. Yapılan toplantılar sonrasında kurucu ülkeler arasına Avustralya, Belçika, Kanada, Finlandiya, İtalya ve İsviçre de katılmıştır. Türkiye’den 1960 yılında ilk kez Ahmet Ramazanoğlu’nun üye olduğu IPRA’nın 12 Mayıs 1965′te Atina’da gerçekleştirilen toplantısında kabul edilen Atina Bildirisi, dünyada halkla ilişkiler mesleğinin ilk yazılı anayasası oldu. Ülkemizin önde gelen halkla ilişkiler uzmanları arasında yer alan Betül Mardin ve Ceyda Aydede IPRA’nın 50 yıllık tarihinde Türk dünya başkanları olarak görev yaptılar. Birleşmiş Milletler tarafından Sivil Toplum Örgütü olarak kabul edilen IPRA, UNESCO tarafından uygulanan programlara da katılmaktadır. Merkezi İngiltere’de bulunan dernek, üst kademelerdeki halkla ilişkiler uzmanları, şirket sahipleri, öğretim görevlilerini katıldığı bir kuruluştur. Dünya çapında yaygınlığı olan, birçok ülkeden üyesi bulunan ve Birleşmiş Milletler örgütü tarafından tanınan tek halkla ilişkiler kuruluşu olan IPRA’nın Yönetim Kurulu 12 ülke ve 13 üyeden oluşmaktadır.

Ülkemizdeki mesleki örgütlenmenin ilki ise, halkla ilişkiler uzmanlarını bir çatı altında toplayarak meslek içi dayanışma sağlamak, mesleğin tanınması, yerleşmesi ve gelişmesi yolunda çalışmalar yapmak üzere 1972 yılında kurulan Halkla İlişkiler Derneği’dir. Alâeddin Asna, Ahmet Ramazanoğlu, Affan Başak, Ayşegül Dora, Babür Ardahan, Canan Usman, Cüneyt Koryürek, Ender Gürol, Mehmet Akter, Mehmet Turaç, Necdet Günkut, Rıdvan Menteş ve Sağlam Dalaman derneğin kurucuları arasındadır. Halkla İlişkiler Derneği, Türkiye’de Halkla İlişkiler mesleğinin dünya standartlarında uygulanmasını sağlamak ve sektöre yeni katılanlarla uzmanlara mesleki gelişmelerinde ışık tutmak için üyeleri ve sektör nezdinde akademik, mesleki ve toplumsal sorumlulukların gereklerini en üst düzeyde ve katma değer yaratacak bir anlayışla yerine getirilmesini hedeflemektedir.

KAYNAK: http://notoku.com/turkiyede-halkla-iliskiler/

Dış Halkla İlişkiler Ortam ve Araçları

Dış halkla ilişkiler ortam ve araçlarını; basılı, görsel-işitsel, diğer görsel-işitsel ve organizasyon faaliyetleri başlıkları altında inceleyeceğiz.

BASILI ARAÇLAR

Gazeteler

Geniş halk kitlelerine, kurumların faaliyetleri ile ilgili haberlerin gönderilmesinde yararlanılan basılı araçların başında günlük olarak yayınlanan gazeteler önemli bir yer tutmaktadır. Kurum ile ilgili olumlu haberlerin gazetelerde yer alması, halkla ilişkiler çalışmaları açısından son derece önemlidir. Basın İlan Kurumunun 2005 verilerine göre, Türkiye genelinde toplam 821 günlük gazete yayınlanıyor. Bu rakamın 521′ini yerel günlük gazeteler oluşturuyor. Gazetelerin 122′si ilçelerde yayınlanıyor. Türkiye’de günlük yerel gazete yayınlanmayan sadece iki ilimiz bulunuyor. Yüksek tirajlı gazetelerimizin büyük bir kısmının merkezi İstanbul’dadır. Ancak bu gazetelerin başta Ankara ve İzmir olmak üzere birçok kentte temsilcilikleri ve matbaaları ve yurt dışında da büroları bulunmaktadır. Bölgesel habercilik ve buna paralel olarak gelişen bölge sayfalarına, hemen hemen bütün gazetelerde rastlanmaktadır. Gazeteler, sayfalarında ağırlık verdikleri haber türlerine göre; politika, ekonomi, aktüalite (magazin) ve spor gazeteleri olarak sınıflandırılabilir. Her gazetenin farklı okuyucu kitlesi olduğu unutulmamalıdır.

Halkla ilişkiler görevlileri, işledikleri konu açısından, hangi gazetelerin uygun olacağını gazetelerin okuyucu profiline ilişkin araştırmalardan yararlanarak belirlerler. Genellikle günlük gazetelerin sayfalarında genel, dış ve magazin haberleri, yorumlar-makaleler, televizyon programları ve haberleri ile kültür, sanat, spor, ekonomi gibi bölümler yer alır. Gazetelerin izlediği yayın politikasına göre bu bölümlerin bir ya da bir kaçı diğerlerine göre daha ön planda olabilir. Her gazetenin bir diğerine göre değişik iç organizasyon yapısı olmakla birlikte, bu yapı genellikle, yazı işleri ile idare ve olmak üzere iki bölümden oluşur. Halkla ilişkiler görevlilerinin, yazı işleri bölümü içindeki servislerle ilişki içinde olmaları gerekir. Yazı işleri bölümünü oluşturan servisler ve kişiler ise genellikle şu adlarla tanınırlar:

Haber müdürlüğü: (iç haberler, dış haberler, istihbarat servisi) Magazin sorumluları Spor sorumluları Fotoğraf editörü (foto muhabirleri) Sorumlu müdür Yayın koordinatörleri Yazı işleri gece sorumluları Düzeltmenler Temsilciliklerdeki haber müdürleri Araştırma servisleri Dizgi servisleri Sayfa sekreterleri

Gazetelerden en iyi şekilde yararlanmak için “zamanlama” konusuna dikkat edilmesi gerekir. Basın teknolojisindeki gelişmelere karşın yine de gazetelerin en kısa zamanda hazırlanması, yani sayfalarının erken bağlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle, halkla ilişkiler görevlileri, her gazetenin son haber kabul saatini çok iyi bilmeli ve çalışmalarını buna göre planlamalıdırlar.

Dergiler

Aktüalite, kadın, gençlik, çocuk, sağlık, spor, politika, reklamcılık, pazarlama ve daha pek çok konuda yüzlerce dergi yayınlanmaktadır. Her bir derginin okuyucusu bir diğerine göre farklı olabilir. Gazetelere oranla güncel bir olayı daha derinlemesine inceleme olanağına sahip dergiler genellikle haftalık, aylık ve üç aylık olarak yayınlanırlar. Dergiler gazetelere oranla bazı avantajlara sahiptirler. Öncelikle, dergilerin baskı kalitesi, gazetelerin baskı kalitesine oranla daha iyidir. Çoğunlukla renkli ve kaliteli kâğıda basılırlar. Bu yüzden fotoğraflar, şekiller, grafikler ve benzeri görsel öğeler dergilerde daha güzel görünür ve okuyucu üzerinde daha etkili olur. Ayrıca dergiler gazetelerden daha uzun süre elden ele dolaşır. Berbere, doktor muayenehanesine veya bir kafeye gittiğinizde ilk gözünüze çarpan şey, sehpaların üzerindeki dergiler olur. Bu nedenle dergiler, çok uzun bir süre, çok kişi tarafından okunmaktadır. Bu yüzden, halkla ilişkiler görevlileri çalıştıkları kurum hakkında hedef kitleler üzerinde bir kalite algısı yaratmak veya uzun bir süreçte olabildiğince fazla sayıda insana ulaşmak amacıyla dergilerden yararlanabilirler.

Kitaplar

Kurumların bilgi toplama ve bilgi yayma amaçlı çalışmaları için yararlandıkları kitaplar, basılı halkla ilişkiler araçları arasında önemli yer tutmaktadır. Kitaplar, kuruluşların yıldönümlerinde, kuruluşun tarihçesini, kurucularının hayatlarını anlatan türde hazırlanabileceği gibi, kuruluşun sunduğu mal ya da hizmetlerin tanıtımı amacıyla da hazırlanabilir. Kurum tarafından bastırılan bu kitaplar, hedeflenen gruplara, kütüphanelere ücretsiz dağıtılabileceği gibi çok düşük fiyatlarla satışa da çıkarılabilir.

El Kitapları

El kitapları, kurumun uğraşı alanları ile ilgili konular, yeni projeler, karşılaşılan sorunlara ilişkin bilgilerin yer aldığı ve resimden çok yazıya ağırlık verilerek düzenlenen yayınlardır. El kitapları, her an başvurulabilecek bir kaynak olma özelliği nedeniyle elden geldiğince öz bir şekilde, herkesin anlayacağı bir dille yazılmalıdır.

Broşürler

Küçük dergi boyutlarında, az sayfalı ve bol resimli olarak hazırlanan broşürler genel ve özel amaçlı olarak tasarlanabilir. Genel amaçlı broşürler, kurum için olumlu imaj yaratmaya yönelik, kurumun tarihçesi, uğraşı konusu gibi genel konuları çarpıcı bir şekilde işleyecek şekilde hazırlanır. Özel amaçlı broşürler ise belirlenmiş bir hedef kitleye yönelik olarak kurumun ihracat hacmi, üretim teknolojisi, yeni ürün çeşitleri gibi daha özel konulara ilişkin bilgi vermeyi amaçlar. Bir broşürün en önemli sayfaları, ön ve arka kapakları ile ortadaki iki sayfadır. Broşür ele alındığında okuyucuların dikkati bu sayfalarda toplanmaktadır. Bu nedenle kapak sayfalarının çekici, orta sayfaların ise en önemli konuları iyi bir şekilde sunacak biçimde tasarlanması gerekir. Halkla ilişkiler çalışmalarında çok sık kullanılan broşürlerin, ilgi çekici olabilmesi için; yazıların, fotoğraf, resim gibi görsel malzemelerle birlikte çarpıcı bir grafik düzeni içinde sunulması önemlidir.

Bültenler

Kurumun çalışmalarından, ilgili kişi ve grupları bilgilendirmek amacıyla, belirli zamanlarda yayınlanan çok sayfalı mektuplar, bülten olarak adlandırılır. Bültenler, kurumun dış halkla ilişkiler kadar, iç halkla ilişkilerinde de kullanılmaktadır. Bültenler, iç halkla ilişkiler çalışmalarında işgörenlerin kendileri ve kurumlarıyla ilgili haberleri, çalışmaları, alınan kararları öğrenmelerine yardımcı olurlar.

Yıllıklar

Yıllıklar, kurumun bir yıl içinde gerçekleştirdiği çalışmalarının anlatıldığı bir yayın türüdür. Kurumun açıklık politikası bağlamında bilançosu, kar ve zarar tablosu gibi muhasebe kayıtlarının yanı sıra kurumun tarihçesi, yöneticileri, üretim teknolojisi gibi kurum ile ilgili ansiklopedik bilgiler de yıllıklarda yer alabilir. Kurumun ilişkide bulunduğu kişi ve kurumlara ücretsiz olarak gönderilen yıllıklar, aynı zamanda basın kuruluşlarının da yararlanacağı önemli bir haber kaynağıdır. Bu nedenle, yıllıkların doğruluk ve dürüstlük ilkelerinden ayrılmaksızın yazı, fotoğraf, tablo, şekil gibi unsurların çarpıcı bir grafik tasarımı ile abartıya kaçılmadan sunulmasına dikkat edilmesi gerekir.

Raporlar

Raporlar; kurumların, faaliyet gösterdikleri sektörün sorunları, ülke ekonomisi, işsizlik ya da işçi-işveren ilişkileri gibi konularla ilgili görüşlerin, araştırmaların yer aldığı bir yayın türüdür. Kurumların sosyal sorumluk anlayışı doğrultusunda geliştirdiği çalışmalarının bir uzantısı olan raporlar, halkla ilişkiler organı olarak oldukça etkilidir.

Mektuplar

Mektuplar, kişisel ve iş olmak üzere iki sınıfta toplanır. Halkla ilişkiler çalışmalarında daha çok iş mektupları kullanılır. İş mektupları, bir olayın ya da yeniliğin duyurulması, belirli bir konuda mektup yazılan kişinin görüş ve düşüncelerinin sorulması veya bir etkinliğe davet için kaleme alınır. Mektupların, kuruluşun üst düzey yöneticileri tarafından imzalanması, mektup yazılan kişiye verilen önemi göstermesi bakımından önemlidir. Diğer yandan, kişisel ilişkileri geliştirmek bakımından, mektuplarda resmiyetin yanı sıra, özel nezaket cümlelerinin de yer alması gerekir. Mektuplar için olduğu kadar diğer basılı her iletişim aracı için “adres” son derece önemlidir. Bunun için, halkla ilişkiler biriminin ayrıntılı ve düzenli bir adres dosyasına sahip olması gerekir. Adresler, çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılmalı ve her biri ayrı elektronik belleklerde yer almalıdır. Adreslerdeki değişiklikler dikkatle incelenmeli ve gerekli düzeltmeler geciktirilmeden yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; bir halkla ilişkiler görevlisinin en önemli hazinelerinden birisi de sahip olduğu adres dosyasıdır.

Afişler

Halkla ilişkiler çalışmalarında çok sık kullanılan basılı araçlardan birisi olan afiş, kişisel olarak tanımadığımız kişilere mesajımızın en çarpıcı şekilde ulaşmasını sağlar. Afişlerin, genel olarak insanların yürürken ya da taşıtlarıyla hareket halindeyken bir bakışta görebilecekleri ve mesajı algıladıklarında etkilenmelerini sağlayacak şekilde hazırlanması gerekir. Afişin ilk amacı, çekici bir görsel düzenleme ile göze çarpmaktır. Bu nedenle, bir afişte yazıdan çok resim, fotoğraf gibi görsel öğelere ağırlık verilmelidir. Afişteki görsel öğeler, konu ile ilişkili olmalı, sözler ve görsel öğeler birbirlerini destekleyecek şekilde düzenlenmelidir.

Rozetler, Pullar ve Damgalar

Rozet, pul, damga gibi basılı araçlardan da halkla ilişkiler çalışmalarında yararlanılmaktadır. Rozetler, kurumu simgeleyen amblemden oluşur. Yakaya takılmak için, değişik boyutlarda ve malzemelerden hazırlanabilen rozetler, çalışanların kurumlarına olan bağlılıklarını çevreye göstermelerinin ve kurum imajına olumlu katkı sağlayan etkili araçlarından biridir. Mektup, yılbaşı kartı, davetiye gibi basılı araçlardaki kurumu simgeleyen damgalar da, kurumun görünürlüğünü ve hatırlanmasını sağlar. Halkla ilişkiler çalışmalarında pullardan da yararlanılmaktadır. Özellikle, kuruluş yıldönümlerinde ya da benzeri kutlamalar ile ilgili organizasyonlar sırasında yayınlanan pullar, iyi hazırlandığında, meraklıları tarafından uzun yıllar saklanacağı için, kurum imajı açısından son derece etkili bir araçtır.

 

DIŞ HALKLA İLİŞKİLERDE GÖRSEL VE İŞİTSEL ARAÇLAR

Görsel ve işitsel araçlar, basılı araçlara göre bazı üstünlükler taşır. Örneğin radyo dinlemek ve televizyon izlemek için okuryazar olmaya gerek yoktur. Bu nedenle herkese yönelen bu araçların halkla ilişkiler çalışmalarında basılı araçlara oranla daha yaygın kullanıldığı söylenebilir. Radyo ve televizyonların yayın saatlerinde, program türlerinde ve konularında farklılaştırmalar yapılarak, özel kitlelere (çocuklara, kadınlara, kırsal kesimde yaşayanlara, gençlere vb. ) kolayca ulaşılabilir.

Halkla İlişkiler Aracı Olarak Radyo

Radyo, insanlara sabah uyandıklarında yatak odalarında veya kahvaltı masalarında, işe giderken arabalarında, iş başında, dinlenirken, kitap okurken ulaşabilen son derece etkili bir kitle iletişim aracıdır. Radyodan halkla ilişkiler aracı olarak oldukça yaygın bir şekilde yararlanılabilir. Haber, röportaj ve diğer radyo program türlerinin tümünde kuruluşumuzla ilgili mesajları iletme fırsatı doğabilir. Günümüzde radyolar ağırlıklı olarak ya müzik ya söz ya da söz ve müziğin birlikte uyumlu bir şekilde harmanlandığı yayın yaklaşımlarına sahiptir. Bununla birlikte, sözden çok müziğe daha fazla ağırlık veren yayın anlayışına sahip radyoların daha yaygın olduğunu görüyoruz. Konuşma sürelerinin kısa olması nedeniyle, radyo programları için hazırlanacak gerek haber gerekse diğer program türleri için, yayınlatılması istenen metinlerin kısa fakat çarpıcı olmasına dikkat edilmesi gerekir.

Radyo program türleri arasında röportaj, halkla ilişkiler çalışmaları açısından en fazla yararlanılan program türlerinden biridir. Güncel bir olaya ilişkin çeşitli görüşlerin tartışıldığı forum ya da açıkoturumlar da, aynı şekilde yararlanılabilecek programlar arasında yer alır. Kamuoyunun gündemindeki ve kuruluşla ilgili bir konuda dinleyicilerle telefon bağlantısı kurularak gerçekleştirilen canlı radyo programlarının, dinleyicilerin kuruluşu gizlisi saklısı olmayan, şeffaf bir kurum olarak algılamasına katkıda bulunur.

Halkla ilişkiler çalışmalarında yararlandığımız bir diğer radyo program türü de belgesellerdir. Her bölümünde başka bir konunun ele alındığı kurumla ilgili belgesel programlarda, kuruluşun tarihçesi, üretim veya hizmet konusu, sosyal sorumluluk anlayışı doğrultusunda gerçekleştirdiği çalışmalar, ilgi çekici bir şekilde hedef kitlelere iletilebilir.

Halkla İlişkiler Aracı Olarak Televizyon

Günümüzde televizyon, dünyanın pek çok ülkesinde her eve girmiş, en etkili kitle iletişim aracıdır. Televizyon haber programlarında bir kuruluştan görüntülü olarak olumlu bir şekilde söz edilmiş olması oldukça önemlidir. Hele bu haber, o günkü ülke ya da dünya gündemiyle ilgili ise etkisi çok daha fazla olur. Televizyonda da tıpkı radyoda olduğu gibi halkla ilişkiler çalışmalarında yararlanabileceğimiz, haberler, belgeseller, açıkoturumlar, eğlence ve söyleşi gibi çok değişik program türleri yer alır. Her programın kendine özgü özellikleri dikkate alınarak, tüm bu program türlerinden en iyi şekilde yararlanılmalıdır. Televizyon görüntü ağırlıklı bir kitle iletişim aracı olduğu için, kurumu temsil eden her tür görüntünün görsel açıdan son derece çekici ve etkili bir şekilde hazırlanması gerekir. Özellikle, kurumu temsil edecek kişilerin, içten, doğru, anlaşılır ve etkili konuşma yeteneğine sahip kişilerden seçilmesine özen gösterilmelidir.

Halkla İlişkiler Aracı Olarak Sinema

Halkla ilişkiler çalışmalarında sinemadan, televizyon ve radyoda olduğu kadar geniş bir ölçüde yararlanma olanağına sahip olduğumuzu söyleyemeyiz. Bununla birlikte, kuruluşların özellikle toplumsal sorumluluk anlayışları doğrultusunda sinemaya parasal destek verdiklerini tanık oluyoruz. Söz konusu destek daha çok, senaryo yarışmaları, film festivalleri ya da film yapımı gibi alanlarda karşımıza çıkmaktadır. Sinemanın halkla ilişkiler aracı olarak kullanılmasına bir örnek olarak aşağıdaki basın bültenini inceleyiniz (Yapı Kredi Bankası tarafından düzenlenen bu etkinlikle ilgili basın bülteni, kurumun internet sitesinden alınmıştır).

Ödüllü filmler Yapı Kredi Üniversite Bankacılığı ile kampüslerde. . .

Yapı Kredi’den üniversitelilere özel gezici film şenliği: “film gezgini” Yapı Kredi Üniversitelerarası Gezici Film Şenliği “film gezgini” 22 Mart’ta başlıyor. Yapı Kredi, toplam 10 filmi beyaz perdeye taşıyacak “Film gezgini” projesi ile 10 üniversitede 10 hafta boyunca binlerce üniversiteliyle buluşacak. 28 Mayıs’ta sona erecek film şenliğini takip edebilmek için Yapı Kredi University Telecard’ını göstermek ya da kart başvurusu yapmak yeterli olacak.

Üniversite Bankacılığı hizmeti ile üniversitelilerin tüm bankacılık işlemleri için en uygun çözümleri sunarak, onların hayatını kolaylaştıran Yapı Kredi, tüm üniversitelilerin ortak ilgisi olan sinemada da düzenlediği çeşitli etkinlikler ile üniversitelilerin yanında olmaya devam ediyor.

Bu amaçla Yapı Kredi, Üniversitelerarası Gezici Film Şenliği “film gezgini” projesi ile 5′i İstanbul’da, 5′i Ankara ve İzmir’de olmak üzere toplam 10 üniversitede eş zamanlı olarak, ilk gösterimlerinde büyük ilgi toplamış, ödüllü 10 filmi üniversitelerle buluşturacak. 22 Mart-28 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek film şenliğine katılmak için üniversite öğrencilerinin Yapı Kredi Üniversite Telecard’ını göstermeleri ya da kart başvurusunda bulunmaları yeterli olacak, böylece her hafta aynı gün, toplam 10 filmi kampüslerinde izleyebilecekler.

Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu, Sabancı Üniversitesi, İTÜ Maslak Kampusu, İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampusu, Galatasaray Üniversitesi, ODTÜ, Gazi Üniversitesi Beşevler Kampusu, Bilkent Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Kampusu ve Ege Üniversitesi olmak üzere toplam 10 üniversiteyi dolaşacak olan Yapı Kredi “filmgezgini”nin programında; Muson Düğünü, Tez, Dogville, Tanrıkent, Yeni Başlayanlar için İtalyanca, Temmuz’da, Belleville’de Randevu, Beni Unutma, Güneşli Pazartesiler, Donnie Darko gibi vizyondayken ilgi uyandıran, bol ödüllü filmler yer alıyor.

DİĞER GÖRSEL İŞİTSEL HALKLA İLİŞKİLER ARAÇLARI

Görsel işitsel araçlar arasında değineceğimiz bir diğer araç ise İnternet. İnternetin, gelişiminden ve avantajlarından iç halkla ilişkiler bölümünde bahsetmiştik. İnternet ortamında, dış halkla ilişkilere yönelik düz metinler, grafikler, fotoğraflar, ses ve görüntü dosyaları oluşturmak mümkündür. Bir kurum internet üzerinde yer alan web sayfasında kendisini son derece etkili bir şekilde tanıtma olanağı bulmaktadır. Bugün, belirli bir kurumsallık düzeyine erişmiş her kuruluşun bir web sayfası bulunmaktadır. Web sayfaları, kuruluşların halkla ilişkiler çalışmaları açısından kullanabilecekleri çok önemli fırsatlar sunmaktadır. Örneğin, medya kuruluşun kontrolü altında hazırlanmış web sayfasına girerek kuruluşla ilgili her türlü bilgiyi edinebilmektedir. Bu web sayfalarında bulunan, basın bültenleri arşivi adı altında hazırlanmış bir bölüm ise geçmiş tüm bültenlere, başta medya olmak üzere herkesin kolayca ulaşmasını sağlayacaktır. Web sayfaları, kuruluşun dünyaya açılan yüzü olduğu için çok iyi bir şekilde hazırlanması gerekir. Bu gün artık, bir kuruluş hakkında ilk bilgiyi o kuruluşun web sayfasından edindiğimiz için, web sayfasının hazırlanmasında kurumsal kimliğin logo, renk gibi unsurlarının etkileyici bir şekilde yer almasına, kurumla ilgili sürekli güncelleştirilen her türlü bilgiye sorunsuz, olabildiğince kısa sürede erişebilecek şekilde hazırlanmasına özen gösterilmelidir. Web sayfasında kuruluşla ilgili fotoğraf, video, grafik ve diğer görsel malzemelerin, isteyenlerin kolayca indirerek (download) kullanabilecekleri şekilde yer alması da ihmal edilmemelidir.

ORGANİZASYON FAALİYETLERİ

Halkla ilişkiler çalışmalarında, organizasyon faaliyetlerinden çok geniş ölçüde yararlanılmaktadır. Neredeyse halkla ilişkiler denince çoğu kişinin aklına, güzel bayanların ve yakışıklı beylerin düzenlediği şık toplantılar, yemekler gelmektedir. Hiç kuşkusuz, bu algılama mesleğinin hakkını veren, sorumlu halkla ilişkiler uzmanlarını üzmektedir. Bu noktada, halkla ilişkiler mesleğinin bu izlenimi silerek, doğrusunu algılatacak şekilde kendi halkla ilişkilerini daha iyi yapması gerekiyor. Halkla ilişkiler çalışması olarak organizasyon faaliyetleri, kurumun çevresiyle doğrudan ve yüz yüze iletişim kurma olanağı sağladığı için son derece etkili iletişim ortamları arasında yer almaktadır. Bu bölümde halkla ilişkiler çalışmalarımızda yararlanabileceğimiz belli başlı organizasyon faaliyetlerini tanımaya ve bunlardan amaçlarımız doğrultusunda nasıl yararlanabileceğimizi açıklamaya çalışacağız.

Toplantı

Toplantı iki kişi arasında olabileceği gibi, binlerce kişinin bir araya gelmesi ile de gerçekleştirilebilir. Kuşkusuz, toplantıya katılacak kişilerin sayısı, toplantının düzenlenmesinde farklı tekniklerin uygulanmasını gerektirir. Bununla birlikte, toplantının türü ve kapsamı ne olursa olsun, değişmeyen en önemli özelliği; önceden planlanmış bir konuyu görüşmek üzere ilgili kişilerin bir araya geldikleri, yüz yüze bir iletişim ortamı olmasıdır. Toplantılarda konuların her yönüyle ele alınması, varılan sonuçların kitle iletişim araçları ile halka duyurulması, toplantı ile amaçlanan etkinin daha da artmasına yol açar. Toplantı konusunun önemi, toplantıyı izleyenlerin fazlalığı ve niteliksel özelliği, konuşmacıların ünü, toplantıların medyada da geniş ölçüde yer alma olasılığını yükseltir. Bir toplantının düzenlenmesinde, halkla ilişkiler görevlilerinin yapması gereken çalışmaları üç başlık altında toplayabiliriz:
1. Toplantı Tarihi
2. Bütçe
3. Uygulama Planı

Şimdi bu çalışma alanlarını tek tek inceleyelim.

Toplantı Tarihi

Toplantı tarihinin saptanması, son derece önemli bir konudur. Olağanüstü bir durum olmadığı takdirde, kurum içi toplantı tarih ve saatleri genellikle bellidir. Fakat dışa açık, geniş kapsamlı seminer, sempozyum gibi toplantıların tarihini belirlemek, oldukça sıkıntılı ve zaman alan bir iştir. Toplantının medyada yer alma olasılığını artırmak için, toplantı tarihi olarak kamuoyunu ilgilendiren önemli olayların ve haberlerin yoğun olmadığı bir gün seçilmelidir. Örneğin, Başbakanın aylık basın toplantısının yapıldığı gün düzenlenen bir toplantının medyada geniş ölçüde yer alması beklenemez. Diğer yandan, iş saatleri içinde yapılan bir toplantıda da, çok sayıda dinleyici bulamama sorunu karşımıza çıkar. Akşam saatleri ise, toplantı haberinin ertesi günkü gazetelerde yer bulmasını zorlaştıracağı için uygun değildir. Bu nedenle, halkla ilişkiler görevlilerinin, toplantı tarihini saptarken çok dikkatli olmaları gerekir. Toplantının kamuoyuna gereğince duyurulması için radyo, televizyon, gazete, pankart, afiş gibi iletişim araçlarından etkili bir şekilde yararlanılmalıdır.

Bütçe

Gerçekleştirilmesi düşünülen toplantının bütçesinin belirlenmesi gerekir. Bütçesi önceden belirlenmemiş işlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi çok zordur. Söz konusu bütçe, toplantıya kaç kişinin katılacağı, bu kişilerin nerede, nasıl konaklayacağı, ne ikram edileceği, nasıl ağırlanacağı ve benzer daha pek çok konunun kararlaştırılması sonucunda belirlenir.

Uygulama Planı

Uygulama planı, toplantı öncesi hazırlıklar, toplantı uygulama planı, toplantı sosyal programı ve toplantı sonrası program çalışmalarından oluşur.

Toplantı Öncesi Hazırlıklar

Toplantı Yerinin Saptanması ve Düzeni: Toplantının nerede olacağı, toplantının amaçlanan şekilde gerçekleşmesi açısından çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki toplantılar, yüz yüze bir iletişim ortamıdır. Bu nedenle, her toplantının en önemli amacı, bu iletişimi sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek olmalıdır. Toplantının yapıldığı yer ne kadar lüks olursa olsun, yakınındaki bir yerde yol çalışması nedeniyle aşırı gürültü varsa, o toplantının başarısız olması kaçınılmazdır. Diğer yandan iletişimde fiziksel ortam ya da mekânların da birer sembol olarak anlamı vardır. Dolayısıyla, toplantının yapılacağı mekânın, katılımcılara verilen önemi göstermesi bakımından son derece zengin bir anlamı olduğunu unutmamak gerekir. Toplantı yerinin merkezi bir yerde olmasına da dikkat edilmelidir. Örneğin İstanbul Taksim’de bir salonda yapılacak toplantının eğer kabul edilebilir bir nedeni yoksa Sarıyer’deki bir salondakinden çok daha fazla dinleyici toplayacağı açıktır. Yer bakımından önemli bir başka konu da, toplantı salonunun genişliği sorunudur. Küçük olduğu için dinlemeye gelenlerin çoğunun sığmadığı bir salon da, çok büyük olduğu için dinleyenlerin içinde küçük bir grup gibi gözüktüğü salon da sakıncalıdır. Bu nedenle salon, toplantıya kaç kişinin katılacağı kesin olmasa bile yaklaşık olarak belirlenerek seçilmelidir. Toplantı salonunun planı temin edilerek, eğer kullanılacaksa anında çeviri düzeni ve ekibinin sağlanması, bunların salonda nerede yer alacağı, konuşmacılara, dinleyicilere ve basına hangi bölümlerin ayrılacağı da önceden saptanmalıdır.

Resepsiyon Hizmetleri: Toplantıya katılacak kişileri, kimlerin, nerede ve nasıl karşılayacağı, kayıt işlemlerinin nasıl yapılacağı ve toplantı dokümantasyonlarının nasıl hazırlanıp, dağıtılacağı konuları resepsiyon hizmetleri kapsamında planlanır ve gerçekleştirilir.

Basılı Malzemeler ve Armağanlar: Toplantının türü ve amacına bağlı olarak, basılı malzemelerin önceden hazırlanarak katılımcılara toplantı günü ya da daha önce ulaştırılması gerekir. Diğer yandan katılımcılar için armağanların ve bunların nasıl, kimler tarafından verileceği de önceden belirlenmesi gereken işler arasında yer alır. Konuşmacıların kısa biyografileri, konuşma metinlerinin bulunduğu CD, kalem, not defteri gibi gereçlerin yer aldığı dosyalar, hazırlanacak basılı malzemelerin başında gelir. Bu dosyalardan çok sayıda hazırlanarak dinleyicilerin tümüne verilmesi, toplantının kolay izlenmesi ve ilginin artırılması bakımından yararlıdır.

Bilgisayar, İnternet, Telefon, Faks vb. Hizmetler: Katılımcıların ve medya görevlilerinin, iletişim ve büro hizmetlerinden yararlanması için yapılması gereken çalışmalar da önceden planlanmalıdır. Toplantının yapıldığı yer bu tür hizmetleri sağlasa bile, toplantının öncesinde bu tür hizmetleri nasıl verdiklerini yerinde görmek, son anda ortaya çıkabilecek sorunları önleyecektir. Salonda mikrofon düzeninin denetlenmesi de bu kapsamda yapılması gereken çalışmalar arasında yer alır.

Konaklama Organizasyonu: Eğer katılımcılar şehir veya ülke dışından geliyorsa bu kişilerin nerede konaklayacağı önceden saptanmalıdır. Toplantı yeri ile konaklama yerinin birbirinden uzak olmamasına dikkat edilmelidir. Ayrıca, konaklama bedeli katılımcılar tarafından karşılanacaksa, ücretin indirimli fiyat tarifesi üzerinden olmasına çalışılmalıdır.

Karşılama ve Transfer Organizasyonu: Konukların havaalanından ya da diğer ulaşım noktalarından karşılanması ve uğurlanması, konaklama yerlerine ulaştırılması konularında gerçekçi zaman planlarının önceden yapılması gerekir.

Sosyal Aktivite Programlarının Hazırlanması: Özellikle seminer, sempozyum gibi geniş çaplı organizasyonlarda, sosyal aktivite programlarına da yer verilmesi gerekir. Katılımcıların eşleriyle birlikte davet edildiği toplantılarda, eşlerin gün boyunca geçirecekleri zamanı programlamak da, halkla ilişkiler uzmanlarının görevleri arasında yer alır. Diğer yandan, kokteyl, yemek, konser, gezi gibi sosyal aktivite programlarının, ilgi çekici, samimi ve konukların katılımını sağlayacak şekilde gerçekleşmesine çalışılmalıdır. Katılımcılara yeni kişilerle tanışma olanağı sunulması, toplantıların en önemli özelliğidir. Bu nedenle, konukların birbirlerini tanımalarına, sıcak ilişkiler kurmalarına olanak sağlayan ortamları hazırlamak çok önemlidir.

Toplantı Akış Planı: Toplantının türüne göre oturumların, konuşmacılara ve tartışmalara ayrılacak sürelerin ve çay-kahve aralarının önceden belirlenmesi gerekir. Bu şekilde ortaya çıkan toplantı programı basılarak, katılımcılara ve basın mensuplarına, toplantı öncesinde ellerine geçecek şekilde ulaştırılmalıdır. Ayrıca konuşmacıların sunuşları sırasında kullanmak isteyecekleri, projeksiyon cihazı, bilgisayar gibi araçların temin edilmesi, çalışıp çalışmadıklarının kontrol edilmesi, sunuş sırasında hazır durumda tutulmalarına ilişkin çalışmalar da bu kapsamda ele alınır.

Basın, Halkla İlişkiler Planının Yapılması: Türü ve çapı ne olursa olsun tüm toplantı organizasyonları halkla ilişkiler çalışmaları açısından son derece önemlidir. Bu nedenle her toplantıyı, halkla ilişkiler amacımızı gerçekleştireceğimiz önemli bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerekir. Bu anlamda, halkla ilişkiler uzmanlarının görevleri yalnızca, toplantının aksamadan, eksiksiz ve katılımcıların memnun olmalarını sağlayacak çalışmalarla sınırlandırılamaz. Ayrıca, bu organizasyonların, medyada (gazete, dergi, radyo, TV, internet) haber olarak yer almasını sağlamaları gerekir. Halkla ilişkiler uzmanlarının başarısının, gerçekleştirdikleri bu tür organizasyonların medyada ne ölçüde yer alıp almadığına bakılarak belirlendiğini söylemek hiç de yanlış olmaz. Bu nedenle halkla ilişkiler görevlilerinin; medya çalışanlarının daveti, basın bültenlerinin hazırlanarak bu kişilere ulaştırılma zamanı ve biçimi, telefon, internet (elektronik posta), faks, gibi haberleşme araçlarının kullanım kolaylığı gibi daha pek çok konuda titiz bir ön çalışma yapmaları gerekir.

Toplantı Uygulama Programı: Olaylar her zaman planlandığı gibi gerçekleşmez. Toplantı öncesi yapılan planlar da aynı şekilde istendiği gibi uygulanamayabilir. Bununla birlikte, yine de plan yapmaktan vazgeçmemek gerekir. Planların, elden geldiğince gerçekçi ve uygulanabilir olmasına dikkat edilmelidir. Uygulama programı, zamanlamanın her yönden aksaksız ve uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlayacak şekilde hazırlanmalıdır. En çok aksayan işlerin başında genellikle, ulaşım, katılımcıların bireysel talepleri ile uygulama programının uyuşmaması ve sosyal aktivitelere katılımın sağlanması gelmektedir. Ayrıca toplantı sırasında, çeşitli dillerden yapılan konuşmaların toplantı diline çevrilerek basılıp dağıtılması, haberleşme ve büro hizmetlerinin yürütülmesi sırasında da pek çok aksama ile karşılaşılabilir. Bu tür durumlarda, paniklememek, sakin bir şekilde, heyecanlanmadan sorunu çözmeye çalışmak gerekir. Halkla ilişkilerde deneyim son derece önemlidir. Bu nedenle, halkla ilişkiler çalışmalarında kazanılacak her bir yeni deneyim, ustalıkta bir adım daha ileri gitme anlamı taşır.

Toplantı Sonrası Faaliyet Programı

Bir toplantının hemen ardından yapılması gereken en önemli iş, bu organizasyona emeğe geçmiş kişilere teşekkür etmektir. Daha sonra ise, toplantı planının ne ölçüde gerçekleştiğini gerçekçi bir şekilde değerlendirilmesine sıra gelecektir. Eğer aksamalar olmuşsa, bunların nedenlerini araştırmak, sonraki organizasyonların daha iyi bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacaktır. Toplantılar, yüz yüze iletişim ortamı sağladıkları için, toplantıya ilişkin olumlu ya da olumsuz tepkilerin anında alınma olanağı vardır. Bu nedenle, katılımcıların, toplantının aksayan ya da başarılı yönleri konusundaki düşünce ve duygularını daha toplantı bitmeden öğrenebiliriz. Bununla birlikte, tam bir toplantı sonrası değerlendirme yapabilmek için daha geniş çaplı bir geri besleme çalışması yapmak, katılımcıların toplantıya ilişkin değerlendirmelerini, telefonla ya da diğer yöntemler kullanılarak öğrenilmesi gerekir. Bir halkla ilişkiler çalışmasının başarı ölçütleri arasında, o çalışmanın medyada yansıma bulup bulmaması ilk sıralarda gelmektedir. Çalışma, hiç yankı yaratmadan, gece kimsenin göremeyeceği saatlerde geçen gemiler gibi sessiz sedasız bir şekilde geçmişse, burada halkla ilişkiler açısından bir başarıdan söz edilemez. Bu nedenle, toplantıda yapılan konuşmaların, tartışma sonuçlarının dinleyiciler dışındaki, daha geniş bir kesime duyurulması için çok özenli bir şekilde çalışmak gerekir. Diğer yandan, toplantının medyada yer alıp almadığına bakmak, medyanın olayı nasıl değerlendirdiğini araştırarak, haber ve yorumların analizlerini yapmak, etkin bir değerlendirme raporu yazabilmek için gereklidir. Bu rapor, bağlı bulunduğumuz yönetici ve ilgili bölüm sorumlularına gönderilmeli ve bir kopyası da kendi dosyalarınızda bulunmalıdır. Ayrıca, toplantıya katılan tüm medya görevlilerine toplantıya katıldıkları için mektup, telefonla ya da e-mail ile teşekkür edilmelidir.

Sergiler

Kuruluşun ürün ve hizmetlerini ya da belirli bir konudaki düşüncelerini çarpıcı, akılda kalıcı teknikler kullanılarak tanıtmak amacıyla düzenlenen organizasyonlardan bir diğeri ise sergilerdir. Beğenilen, ilgi gören sergiler, kuruluşun imajını olumlu yönde etkiler. Bir halkla ilişkiler aracı olarak sergiler, kuruluşların tarihsel gelişimini fotoğraf, belge gibi görsel ve ilginç malzemeler aracılığıyla anlatarak, kuruluşun nereden nereye geldiğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serme olanağı sağlar. Diğer yandan sergiler, yeni ürünlerin tanıtımı ya da belli bir sürede elde edilen başarıların yine grafik, fotoğraf gibi malzemelerle en kestirme yoldan anlatılmasında da kolaylık sağlar. Sergileri süre açısından devamlı, geçici, gezici ve uluslararası olarak sınıflandırabiliriz:

Devamlı sergiler: Bu tür sergiler, belirli bir yerde belirli bir süre açık kalmak için hazırlanırlar. Uzun süre bir yerde kalacağı ve başka bir yere taşınması söz konusu olmadığı için, serginin ağır, büyük parçalardan kurulu ve taşınabilir olması gibi noktalara dikkat edilmez. Sergilerde belirli bir düzen sırası önemlidir. Konu, dağınık bir biçimde değil, birbirini izleyecek şekilde sunulmalıdır. Sergiyi bu düzende gezen bir kişi, çıkış kapısına geldiği zaman, konu hakkında tam olarak belirli bir izlenime sahip olabilmelidir. Serginin katalog, broşür gibi basılı tanıtım malzemelerinin de özenli bir şekilde hazırlanması gerekir. Sergide gerekiyorsa, maketlerin ve gerçek örneklerin de bulunması iyi olur. Yapılacak yeni bir yapının, motorun vb. maketinin ya da küçük bir örneğinin gösterilmesi, sergiye gelenlerin ilgisini daha çok çeker.

Gezici sergiler: Taşınabilir parçalardan oluşan bu sergiler, farklı yerlerde kısa süreler için açılır. Gezici sergiler, zahmetli ve pahalı bir çalışmadır. Serginin açıldığı her yerde açılış kokteyli düzenlemek, sergi hakkında yerel medyada haberlerin çıkmasına sağlamak, sergi hakkında broşür, kitapçık gibi yayınları hazırlamak ve sağlıklı bir şekilde bunların dağıtımını gerçekleştirmek, serginin etkisini artırır.

Fuarlar

Fuarlar, kuruluşların ve yeni ürünlerinin/hizmetlerinin potansiyel müşterilere tanıtılmasına olanak sağlayan etkili iletişim ortamları arasında yer alır. Bölgesel, ulusal ya da uluslar arası olarak gerçekleştirilen fuarlar, bir yeniliğin sunulmasından, turistik açıdan bir ülkenin tanıtılmasına kadar pek çok konuda düzenlenebilir. Fuar düzenleme, açılış kokteyli, broşür, hediyelik eşya, çeşitli şovlar, video ve film gösterileri gibi pek çok etkinliği birlikte düşünmeyi gerektiren zahmetli, fakat zevkli bir iştir. Hiç kuşkusuz, fuarda yer alan kurumunuza ait standın hakkında, medyada olumlu haberlerin çıkmasını sağlamak büyük önem taşır.

Festivaller

Şehir, bölge, ulusal ve uluslararası düzeyde düzenlenen festivaller, yoğun bir iletişim ortamı yaratır. Sanat, kültür, folklor gibi çok çeşitli konularda düzenlenen festivaller, iyi organize edildiği takdirde son derece etkili bir halkla ilişkiler aracıdır. Çeşitli sosyal etkinliklerle renklendirilen festivaller, günümüzde özellikle küçük ve orta büyüklükteki yerleşim merkezlerinin halkla ilişkilerinde birer sembol haline gelmişlerdir. Festivaller, bir yandan çevrelerini etkilerken, bir yandan da festivale katılan kurumların ya da belirli bir olayın duyurulmasında önemli rol oynarlar. Örneğin, Antalya’da “Altın Portakal”, Adana’da “Altın Koza” film festivalleri, bu kentlerin sanata ve kültüre önem veren kentler olarak tanınmalarını sağlamışlardır. Yine aynı şekilde, büyük bir başarıyla uzun yıllardır uluslararası düzeyde gerçekleştirilen “İstanbul Sanat ve Kültür Festivali”, İstanbul’un dünyadaki saygın konumunu daha da güçlenmesine yardımcı olmuştur. “Uluslararası Eskişehir Festivali” de bir kültür, sanat festivali olarak Eskişehir’in adını başarıyla geniş kitlelere duyurmaktadır. Kuruluşlar, bu tür festivalleri destekleyerek adlarını duyurma, toplumsal sorumluluğu gelişmiş bir kurum imajını yaratma olanağı elde ederler.

Yarışmalar

Yarışmalar, kuruluşların ilgi gösterdikleri organizasyonlar arasında yer alır. Halk arasında düzenlenen yarışmalar, genel ilgiyi kuruluş üzerine çeken kitlesel bir halkla ilişkiler aracıdır. Yarışmaların, gereğinden fazla zor olmayacak şekilde yapılandırılarak, yarışmacıların bilgi, beceri ve yeteneğini sınayacak tarzda olmasına özen gösterilmelidir. Çünkü amaç, yarışmaya çok kişinin katılmasını sağlamak, katılmak isteyenleri ürkütmemektir. Unutulmamalıdır ki; yarışmalar aynı zamanda kuruluşlar için bir araştırma niteliği de taşır. Katılanların çokluğu, hem halkın kuruluşa duyduğu ilgi ve güveni, hem de yarışmayı halka duyurmakta halkla ilişkiler görevlisinin başarı derecesini gösterir.

Kamuoyunu ilgilendiren sanat, bilim, eğitim, spor gibi alanlarda açılan bir yarışma; bu alanlarda çalışanları, kazanmak için büyük çabalara, örneğin yeni buluşlara, yeni edebiyat ya da müzik yapıtları üretmeye, yeni spor rekorlarına iteceği için, hem halkın hem hükümetin ilgi ve desteğini kazanacaktır. Örneğin, Aydın Doğan Vakfı’nın ülkemizdeki İletişim Fakülteleri arasında düzenlediği ve artık gelenekselleşen, “Genç İletişimciler” yarışması, “Uluslararası Karikatür Yarışması” TÜBİTAK’ın düzenlediği yarışmalar, kamuoyunun ilgisini ve beğenisini toplayan prestijli yarışma örnekleri arasında yer almaktadır. Düzenlenecek yarışmaların, ödüllü olması, hem yarışmaya ilgiyi artırır, hem de yarışmaya daha ciddi bir görünüm kazandırır.

Açılış ve Yıldönümü Törenleri

Açılış, bir kuruluşun ilk hizmete girişi veya bir ürünün/hizmetin ilk kez pazara sürülüşü nedeniyle yapılan etkinliktir. Yıldönümü kutlamaları ise, bir kuruluşun ilk kez çalışmaya başladığı veya bu günün yıldönümlerinde yapılan kutlamalardır. Her iki kutlama türü de kuruluşun halkla ilişkiler çalışmalarını gösterebilecekleri, anlamlı günler kapsamında değerlendirilebilir. Bu tür kutlamalarda halk, kurum ilişkilerini belirleme, iyileştirme gibi amaçlarını gerçekleştirme olanağı bulur. Açılış ve yıldönümü etkinlikleri kapsamında, halkla ilişkiler çalışmalarında kullanılan diğer araç ve ortamlardan da yararlanmak gerekir. Örneğin anı eseri yayınlama, yarışma, konferans düzenleme, kokteyl, yemek verme gibi etkinlikler bu tür organizasyonların zenginleşmesini ve hatırda kalıcılığını artırır.

Ayrıca, basın konferansları, sergiler, film gösterileri, broşürler, afiş, pankart gibi çalışmalara da yer verilmelidir. Açılış ve yıldönümü etkinliklerinin örgütlenmesi titiz bir çalışmayı gerektirir. Örneğin bir açılış töreni kapsamında davetlilerin belirlenmesi, açılış konuşmaları, kokteyl ya da yemek düzenlenmesi gibi konular önceden planlanarak örgütlenmelidir. Tören davetiyeleri, kişisel olabileceği gibi, özel ve işgörenlere ayrılan davetiyeler biçiminde de olabilir.

Kişisel davetiyeler, ilgililerin adreslerine gönderilen ve davet edilen tarafa, davete katılıp katılmayacağının önceden bildirilmesi gereken davetiye türüdür. İşgörenlere ayrılan davetiyeler, kurumda çalışan veya kurumla ilgili olan işgörenlere ve ailelerine gönderilen davetiyelerdir. Bu davetiyeler kurum gazetesi ve ilan panolarında da duyurulabilir. Açılış ve yıldönümü törenleri sırasında, bir takım iç ve dış düzenlemelerin de yapılması gerekir. Araç ve yolların düzenlenmesi, park yerlerinin belirlenmesi gibi çalışmaların yanında tören alanlarının temizlenmesi, güvenlik önlemlerinin alınması, yazılı dokümanlar, tanıtım broşürü, program ve planların konuklara verilecek isim kartların dağıtılması, müzik ve ikramların hazırlanması vb. çalışmalar bu kapsam içinde değerlendirilebilir. Bu tür törenlerde rehberlik görevini üstlenen hosteslerin belirlenmesi de özenle yapılacak görevler arasında yer alır. Açılış ya da yıldönümü törenlerinin başarılı olması, başta medya olmak üzere, ilgili tüm gruplarla kurulacak iletişimin sağlanmasına, ziyaretçilere gerekli bilgilerin verilmesine bağlıdır. Bunun için törenden önce ve sonra yapılması gereken işleri şu şekilde açıklayabiliriz:

Törenden önce alınacak önlemlerin başında, halkla ilişkiler görevlisinin, ilgililere bir ya da iki ay öncesinden programı göndermesi gelir. Tören günü yaklaştığında medyaya hatırlatma yapmak gerekir. Medyaya kuruluşla ilgili fotoğraflar gönderilmeli, davetlilerin kimler olduğu bildirilmelidir. Tören bittikten sonra da halkla ilişkiler görevlisinin, törene gelme olanağı bulamayan önemli kişilere posta ile dokümanları göndermesi gerekir. Törene katılan medya görevlilerine teşekkür mektuplarının yazılması da yapılması gereken işler arasındadır. Ayrıca, törene katılanlara yönelik teşekkür ilanlarının hazırlanarak, gazetelerde yayınlatılmasına da dikkat etmek gerekir. Törene katılanlarla ilişkiye geçilerek, törenle ilgili görüşleri ve tepkileri öğrenilmelidir.

Kaynak:
NotOku.com’a teşekkürler. 

1 59 60 61 62 63 64