BİONTECH AŞISI:

Aşılamanın hız kazanmasının ardından aşı randevularını alan vatandaşların Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in geliştirdiği Covid aşısı Biontech hakkında araştırmalara devam ediyor.

BAĞIŞIKLIĞI NASIL ETKİLİYOR?:

BIONTECH aşısının içeriği yani “hammaddesi” yapay bir mRNA molekülü. mRNA, normalde doğal olarak hücrelerimizde zaten bulunan, üretilen, işlevleri son derece önemli doğal bir madde. “Mesajcı RNA” (mRNA) veya “mesajcı Ribo Nükleik Asit” hücrelerimizin yaşamsal proteinler üretebilmesi için elzem bir yapı. Bu yapıyı bir “şema” gibi de düşünebiliriz. Tekrarlayalım, haberci RNA (mRNA), her hücremizde zaten var. Görevi kromozomlarımızdaki DNA ile bizim ihtiyaç duyduğumuz proteinleri üreten hücre içi yapılar (ribozomlar) arasında aracılık görevi üstlenmek.

SENTETİK MRNA NE YAPIYOR?:


MRNA’lar protein üretebilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz talimatları (mesajları) hücrelerin protein üretme merkezlerine yani ribozomlara iletmekle görevli. Peki, aşıdaki mRNA? O ne yapıyor? Şifre mRNA’da. COVID-19’dan korunmak için geliştirilen BioNTech mRNA aşısı prensip olarak yukarıda anlattığım süreci kullanıyor. mRNA aşılarının tümü (BioNTech de Moderna da) koronavirüsün Spike proteininin üretimi için gereken mesajları taşıyor. BioNTech’i geliştiren Türk bilim insanları Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci, mRNA aşısı için “sentetik bir mRNA” oluşturarak bu başarıyı yakaladılar. Ürettikleri bu sentetik mRNA dizilimine yeni koronavirüsteki Spike proteininin şifrelerini kodladılar. Ayrıca bu sentetik mRNA’yı da “hücre duvarını kolayca geçebilsin, hücrenin içine rahatça girebilsin” diye “yağ kaplı nanoparçacıklar”ın içine yerleştirdiler. Mucize gelişmeler işte tam da bu noktada başlıyor.

MRNA HÜCREDE SPİKE PROTEİNİ Mİ ÜRETİYOR?:

Sentetik mRNA aşılanmayı takiben hücrelerimizin içine girdikten hemen sonra süratle her hücrenin “protein üretim merkezleri” olarak görev yapan “ribozomlar” ile temas ediyor, “Spike proteini üret!” mesajını veriyor. Bu merkezler de kısa bir süre sonra yeni koronavirüsün spike proteinini hücrede üretmeye başlıyor. Kısacası mRNA aşıları doğal virüsleri veya virüs parçacıklarını içermiyor, aşıların içindeki sentetik mRNA aşılamadan sonra asla “hücre çekirdeği”ne ve “çekirdekte saklı genetik materyalimize (insan genomuna)” dahil olamıyor. Etkisini sadece “Spike proteini üret” emrini verdiği ribozomlarda gösterebiliyor. İşte o mucize süreç tam da bu noktadan sonra başlıyor.

S PROTEİNİ ÜRETİLİNCE NE OLUYOR?:

AŞILANMAMIZI takiben kendi hücrelerimizin ürettiği Spike proteinleri bağışıklık sistemimiz tarafından “yabancı proteinler” olarak algılanmakta ve virüsün Spike proteinine karşı oluşması gereken antikorların ve T hücrelerinin üretimi devreye girmektedir. Özetle, dışarıdan aşıyla uygulanan sentetik mRNA parçacığının verdiği mesaj sayesinde hücrelerimizde yeni koronavirüsün Spike proteini üretilmekte ve bu yeni ve yabancı proteinin varlığını algılayan bağışıklık sistemimiz ise süratle hücresel ve antikor cevaplı yapısal bağışıklık cevabını devreye sokmaktadır.

SENTETİK MRNA BİZE ZARAR VERMEZ Mİ?:

BIONTECH aşısında kullanılan sentetik mRNA’nın genetik kodumuzu değiştirmek için DNA’mızla birleşmesi ve onu etkilemesi, yapısını bozması, değişikliğe yol açması asla mümkün değildir. Sentetik mRNA zaten kırılgan bir yapıya sahip olduğu için hücrelerimizin içinde en fazla 2-3 gün kalabiliyor, sonrasında süratle yok ediliyor.

NASIL UYGULANIYOR?:

BIONTECH aşısı kolun üst bölgesindeki kasın içine uygulanıyor. Prensip olarak da 2 doz şeklinde tekrarlanıyor. İki uygulama arasındaki süre genelde 4 ila 6 hafta arasında değişiyor. Bununla birlikte sürenin 8 hatta 12 haftaya bile çıkarılabileceği düşünülüyor.

ETKİNLİK ORANI NE?:

Mevcut bilgilere göre, BioNTech aşısı “yüzde 95” gibi yüksek bir etkinlik oranına sahip. Yanlış anlaşılmasın, bu bilgi “aşıyı yaptıran her 100 kişiden 5’inde aşının etkisiz kalabileceği” anlamına gelmiyor. Bu bilgi aşılananların COVID-19 enfeksiyonuna yakalanma ihtimalinin aşı olmayanlara kıyasla yüzde 95 daha düşük olduğunu ifade ediyor. BioNTech aşısının “hastaneye yatış ihtiyacı”nı yani “ağır COVID-19 enfeksiyonu”nu engellemedeki etkinliğinin ise “yüzde 85” civarında olduğu belirtiliyor.

KORUMA SÜRESİ NE?:

BIONTECH aşısının da diğer aşılar gibi bizi ne süre koruyabileceği maalesef henüz bilinmiyor. Çünkü COVID-19’dan korunmada kullanacağımız aşılar henüz çok yeni. Ama muhtemel sürenin 6 aydan daha kısa olmayacağı tahmin ediliyor. COVID-19’da koruyucu sürenin 1 hatta 1,5 yılı bulabileceğini ileri sürenler var.

HERKES BU AŞIYI OLABİLİR Mİ?:

BIONTECH aşısının 16 yaş ve üstü herkese yapılabileceği onaylanmış durumda. Bununla birlikte aşılanma sürecinde risk altında olan ya da risk grubunda sayılanların aşılanmasına öncelik verilmesi şart.

BİONTECH KİMLERE YAPILAMAZ?:


15 yaş ve altındakilere BioNTech henüz uygulanmıyor. Ama görünen o ki daha düşük yaş gruplarına da bu aşı yapılabilecek. Bilimsel verilerin onaylanması bekleniyor. Diğer taraftan halen devam eden 38 derece ve üstü akut bir ateşli hastalığı bulunanlarda da aşılamanın ertelenmesi gerekiyor. Ayrıca daha önceden ciddi alerjik reaksiyonlar yaşayanların da aşı olmadan önce bu aşıyı yapacak olan doktoru/merkezi bilgilendirmeleri lazım. İlk aşılamadan sonra hemen/süratle ağır alerjik tepkiler gösterenlere aşının 2. Dozu yapılmıyor. Daha önceden COVID-19 geçirmiş olanlara BioNTech aşısı iyileştikten en erken 6 ay sonra uygulanıyor. Bu kişilere sadece tek dozluk uygulama yetiyor.

AŞILAMADAN ÖNCE VE SONRA ALINACAK TEDBİRLER NELER?:

DİĞER aşılarda olduğu gibi BioNTech aşısı olmadan birkaç gün önce ve aşı sonrasında iyi bir uyku, düzenli bir beslenme, keyifli bir huzur hali, alkolden uzak kalmak gibi bilinen ayrıntılar bu aşının da etkinliğini arttırabiliyor. Ancak aşıyı olduktan sonra dinlenmeniz şart değil, işinize gücünüze devam edebiliyorsunuz. Eğer ağrı veya ateş gibi bazı sorunlar ortaya çıkacak olursa doktorunuza danışarak ağrı kesici veya ateş düşürücü herhangi bir ilacı (parasetamol tercih ediliyor) kullanabiliyorsunuz.

AŞININ YAN ETKİLERİ NELER?:

Her aşıda olduğu gibi BioNTech aşısından sonra da aşının yapıldığı yerde ya da genel olarak bedende bazı “bildik tepkiler” ortaya çıkabiliyor. Bilelim ki bu tepkiler de en fazla 2-3 gün sürüyor. En sık görülen aşı reaksiyonları şunlar:

  • Aşı yapılan yerde ağrı (yüzde 80)
  • Genel bir yorgunluk hali (yüzde 60)
  • Baş ağrısı (yüzde 50)
  • Genel kas ağrıları (yüzde 30)
  • Titreme (yüzde 30)
  • Eklemlerde ağrı (yüzde 20)
  • Aşı yapılan yerde şişme ve kızarıklık (yüzde 10)
  • Vücut ısısında artma (yüzde 10)
  • Nadir durumlarda görülen uykusuzluk, kol ve bacak ağrıları, kaşıntılar, lenf bezlerinde şişme (yüzde 1-5)

YÜZ FELCI YAPABILECEĞI DOĞRU MU?:
BIONTECH aşısının araştırma safhasında ve uygulamaya geçildikten sonra toplamda sadece 4 vakada yüz felci yaptığı görülmüş. Bunlarda da birkaç hafta sonra tam iyileşme olmuş. Kısacası yüz felci meselesi şimdilik bir şehir efsanesinden ibaret gibi görünüyor.

AĞIR ALERJIK TEPKILER OLABILIYOR MU?:

Her aşıda olduğu gibi BioNTech aşısından sonra da çok az sayıdaki vakada aniden ortaya çıkabilen ağır alerjik reaksiyonlar (anaflaksi) gözlenmiş. Ama bunlarda da belli tıbbi tedaviler yapıldıktan sonra tam düzelme sağlanmış. Bununla birlikte BioNTech aşısı için de “herhangi bir ağır alerjik reaksiyon oluşmayacağına dair garanti vermek” prensip olarak doğru ve mümkün değil.

BIONTECH KISIRLIK YAPABILIR MI?:


BIONTECH aşısının kısırlık yapabileceği efsanesi yanlış bir değerlendirmeden kaynaklanıyor. Bu yanlış değerlendirmenin, daha doğrusu şehir efsanesinin nedeni de “yeni koronavirüsün Spike proteinini oluşturan kısa bir aminoasit dizisinin anne karnındaki ceninin gelişiminde yaşamsal öneme sahip olan plasentadaki (eş) ‘syncytin’ isimli proteinle yapısal olarak benzeşiyor olması”. Ancak uzmanlar bu benzerliğin kısırlığa yol açabilecek tehlikeli bir bağışıklık tepkisini tetiklemek için yeterli olmayacağı düşüncesindeler.

HAMILELER VE EMZIREN KADINLAR DA AŞILANABILIR Mİ?:

Her aşıda olduğu gibi BioNTech aşısı da ilk denemelerde hamileler ve çocuk emziren kadınlarda kullanılmadı. Ancak daha sonraki tecrübeler ve veriler BioNTech aşısının anneler ve bebeklerde yaratacağı risklerin COVID-19 enfeksiyonunun yaratabileceği risklerden çok daha düşük olduğunu gösterdi. Bu nedenle aşı özel durumlar hariç hamileliğin ilk 3 ayından sonra ve çocuğunu emziren annelerde de kullanılabiliyor.

COVID-19’U GEÇIRENLER DE BU AŞIYI YAPTIRABILIR Mİ? :

Daha önceden COVID-19 enfeksiyonunu geçirip iyileşen kişilerin BioNTech aşısı yaptırmak için ortalama 6 ay beklemeleri tavsiye ediliyor. Bu süreyi takiben uygulanacak tek doz BioNTech aşısının da bu kişilere yeterli bağışıklık gücünü sağlayacağı kabul ediliyor.

KAYNAKÇA:

https://www.ntv.com.tr/galeri/saglik/biontech-asisi-hakkinda-her-sey-biontech-asisinin-yan-etkileri-nelerdir,FYIZxKlzc0KfxKshAX6Ibw/dEQt6taqJEyGalGqFd1DFg

Ülkelere göre aşılama sayıları

Küresel çapta Covid-19 aşı çalışmaları hızla devam ediyor ancak ülkeler arasında büyük farklılıklar da gözlemleniyor. Dünya genelinde, ikinci doz aşı yapılanlar da dahil olmak üzere şu ana kadar yapılan doz sayısı 2,66 milyarı geçti.Aşılamaya hız verilmesini isteyen Dünya Sağlık Örgütü, eylül ayına kadar bütün ülkelerden nüfuslarının en az yüzde 10’unu aşılaması çağrısı yaptı. DSÖ, aşı tedariğinde yaşanan sıkıntılardan dolayı her 10 Afrika ülkesinden 9’unun bu hedefe ulaşamayacağını öngörüyor.Türkiye’de 22 Haziran 2021 itibarıyla 43 milyon 61 bin 705 doz koronavirüs aşısı yapıldı. Türkiye rakamsal olarak Çin, ABD, Hindistan, İngiltere, Brezilya, Almanya, Fransa ve İtalya’dan sonra en çok aşı yapan ülkelerden biri. Daha kalabalık ülkelere bakıldığında ise İzlanda, Kanada, İsrail, Bahreyn ve Uruguay halkın yüzde 60’ından fazlasının en az bir doz aşılandığı ülkeleri oluşturuyor.Aşı istatistiklerini günlük derleyen Our World In Data verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık 21,36’sı en az bir doz aşı oldu. Kuzey Amerika’da ise her 100 kişiden en az 40’ı aşı yaptırma imkanı bulurken, Afrika’da ise bu sayısı sadece 2.

Antalya Kaleiçi

Kaleiçi, Antalya‘nın Muratpaşa ilçesi sınırları içerisinde yer alan deniz ve kara surları tarafından kuşatılan kent merkezi’ne verilen isim’dir. Kaleiçi’nin sokakları ve yapıları Antalya tarihinin izlerini günümüze kadar getirmektedir. Eski evlerin önemi sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda insanların yaşam şekli, davranışları, gelenekleri ve sosyal yönleri konusunda da çok yararlı bilgiler aktarmaktadır.

Kaleiçi’nin sokakları dardır. Çoğunlukla limandan yukarılara doğru, dış surlar yönünde uzanırlar. Evler sahiplerinin ekonomik güçleri ve kullanılış amaçlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Fakat ortak özellikleri çoktur. Genellikle yığma taştan ve ağaç bağlantılı olarak yapılmışlardır. Hepsinin bir sokak cephesi ve bir de sokak görmeyen bahçesi bulunur. Sokağa bakan yüzde, ilk katta çok az pencere vardır. Üst katta ise Cumba denilen ve hem ev, hem de sokak mimarisine uygun olarak yapılmış çıkmalar vardır. Bu çıkmalar ağaç süslemelerle bezenmiştir. Evlerin merkezini, zemin katta, bahçeye açılan ve taş zeminli Taşlıklar oluşturur. Bu taşlıklarda ağaçtan dinlenme kanepeleri vardır. Buralardan zemin kattaki odalara geçilebildiği gibi, üst kata da bir merdivenle ulaşılır. Zemin kat evin daha çok hizmet bölümüdür. Depo, mutfak gibi görevi olan odalar buradadır. Üst kat ise yaşam içindir. Üst katın odalarının pencereleri daha büyük olduğundan dolayı daha aydınlıktır. Çoğunlukla bu odalarda üst üste iki sıra pencere vardır. Üst pencereler camsız olup ağaç kafeslerden oluşmakta, alt pencereler açılıp kapanabilir türdendir. Cumbaların üst pencerelerinde küçük boyutta ve genellikle renkli camlar bulunur. Kaleiçi’nde birçok ev aslına uygun restore edilmiştir. Kaleiçi günümüzde, eğlence yerlerinin, pansiyonların, restoranların, hediyelik eşya satan dükkânların ve antika halı satan mağazaların bulunduğu bir turizm merkezi olmuştur. Ayrıca Kaleiçi’nde bulunan tarihi camiler arasından en ünlüsü, Antalya’nın da simgesi olarak görülen Yivli Minare Camii’dir.[1]

Artvin

Artvin, Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü’nde yer alan, Karadeniz’e kıyısı bulunan bir ildir. İl,Türkiye’nin Gürcistan’la olan sınırında yer alan kuzeydoğu köşesidir. Doğusunda Ardahan ili, güneyinde Erzurum ili ve batısında Rize ili vardır. Merkez ilçesi dahil 8 ilçeden oluşmaktadır. Yüzölçüm bakımından en büyük 55. il, 2009 nüfus sayımına göre de 165.580 kişiyle Türkiye’nin en kalabalık 75. ilidir.

Coğrafi ve kültürel yapısıyla Anadolu’nun diğer bölgelerinden keskin çizgilerle ayrılır. Yüzey şekilleri çok engebelidir. İklim çeşitliliği fazladır. İlin en önemli akarsuyu, 1956 yılına kadar adını veren Çoruh Nehridir. Artvin boğalarıyla meşhur bir il olup simgesi boğadır. Artvin il topraklarının yaklaşık %55’ini ormanlık alanlar kaplamıştır. Murgul’da bakır madeni vardır. Tarihte genellikle Livane ve Çoruh adıyla bilinir. Artvin il nüfusunu Gürcüler, Hemşinliler, Kıpçak Türkleri, Ahıska Türkleri ve Lazlaroluşturur.

Millî parklarıyla ünlüdür. Şavşat ilçesinde bulunan Karagöl Sahara Millî Parkı içerisinde bulunan Şavşat-Karagöl ve Borçka-Karagöl görülmeye değerdir. Efeler-Gorgit Tabiatı Koruma Alanı esas olmak üzere Camili yöresi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü tarafından biyosfer rezerv alanı olarak belirlenen Türkiye’deki tek bölgedir ve bir dünya mirası olarak görülmektedir.

Eğitim

İlde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 241 kurum ve 1 üniversite vardır.

Kültür

Artvin’de Karadeniz ve Kafkas kültürü hakimdir. Kafkas kültürü Kıpçak Türklerinde ve kısmen Gürcülerde vardır, Karadeniz kültürü ise Laz, Hemşinli ve Gürcülerde vardır. Mısır unu yaygın kullanılır. Ayrıca kıyıda hamsinin her çeşidi tüketilir. Kara lahana Artvin’de gürcü ve laz larda vazeçilmez bir üründür. Yöresel çalgılar, kemençe tulum akordiyon,davulve zurnadır. Artvin yöresinde Bar oyunları ve adı Artvin Barı olan fakat Atatürk’e ithafen adı Atabarı olarak değiştirilen halk oyunu, Artvin ile özdeşleşmiştir. Artvin ili’nin simgesi Boğa’dır. Her yıl Geleneksel Boğa Güreşleri Festivali yapılır, Kafkasör festivali bunların içinde en ünlüsüdür.

Spor

Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinden beri Artvin ilinde güreş ve cirit sporları yaygın iken günümüzde unutulan birer spor dalları haline gelmiştir.Hatta Cumhuriyetin ilk yıllarında Ruslarla yapılan güreş müsabakaları olmuş bu müsabakalarda kazanan güreşçilere devlet tarafından çeşitli ödüller verilmiştir.Cirit sporu arazinin engebeli olmasından dolayı Artvin ilinde pek yaygın değildir fakat Artvinli Ciritciler Erzurumda yapılan Cirit sporlarına katılmışlar ve halende katılmaya devam ediyorlar.

Ayrıca Hopa merkezli Hopaspor, Artvin’in önde gelen futbol takımlarındandır.

 

Kaynak: https://tr.wikipedia.org

Antalya Cumhuriyet Meydanı Yükseliş Anıtı

Bugünkü Cumhuriyet Meydanı’ndaki “Ulusal Yükseliş Anıtı” 1964 yılında açılmıştır. Heykeltıraş Prof. Dr. Hüseyin Gezer tarafından yapılan ve bedeli Antalya halkından toplanan bağışlarla karşılanan bu heykel, anıt heykelciliğine, kaide ile figürler arasında bir bütünlük kurması, kaidenin de anıtın anlatımına katılması yönünden bir yenilik getirmiştir. Altı metre yüksekliğindeki heyekele, 12 ton bronz malzeme kullanılmıştır.

Atatürk Anıtı Yaptırma Derneği Başkanı Muharrem Önal Bey’in Mimar Tarık Akıltopu ile Anıt için açtığı iki aşamalı yarışmaya 28 proje katıldı. Yarışma sonunda, katılanlar arasındaki 5 projenin heykeltıraşları ikinci bir yarışmaya davet edildiler. Sonuçta ise; Prof.Dr. Hüseyin Gezer’in projesi birinci seçildi Bir yandan heykel yapılırken, diğer yandan dikileceği yer arandı. Cumhuriyet Meydanı uygun yer olarak saptanınca, kaide projesi uygulamasını Antalyalı Mimar Tarık Akıltopu üstlendi. Kaidedeki granit taşlar, Korkuteli yolu üzerindeki Yenice’den getirilmiştir. Anıtın kaidesi betonarme kabuk olup, içi boştur. Bronz heykelin ağırlığını 4 adet betonarme kolon taşımaktadır. Kaidedeki dik yüzeylere İstiklal Savaşı’nın çeşitli evrelerinin adı yazılmaya çalışılmış, ancak tamamlanamamıştır.

Antalya Ulusal Yükseliş Anıtı’nın vermek istediği mesaj şöyledir: Yerden birden bire yükseliveren kaidenin en uç noktasında yer alan figürler, kurtuluşu, birlik ve beraberliğimizi, yüce Atatürk’ün önderliğinde, bir dizi zaferle kurulan modern Türk Devletini temsil eder. Anıt kaidesinde yer alan tarihler 19 Mayıs 1919’dan başlayarak yeni Türkiye Devletinin kuruluş sürecini başlatan zaferler, devletin kuruluşunda atılan adımlar, yeni Türk Devletine modern kimliğini veren devrimler zeminden başlayarak hızla yükselen anıtın basamaklarını meydana getirir. Ayrıca altta bulunan, üzerinde çeşitli olayların ve inkılap tarihlerinin yer aldığı basamaklar Hürriyet için verilen çabayı; üstte Atatürk’ün bindiği şahlanan “gemsiz” at bağımsız yükselmeyi simgeler. Atatürk’ün yanında yer alan kız-erkek figürleri gençliğin ülkenin bekçiliğini ve onlara verilen güven anlamını taşır. Türkiye’nin en anlamlı anıtlarından biridir.

1 2 3 8