ISPARTA

                                           Tarihçe

Isparta’nın ilkçağlardaki tarihi, öncelikle Pisidya bölgesinin genel tarihi akışı içinde ele alınmalıdır. Gerçekte, Isparta ve çevresinde Hititlere ait bazı eserlerin ele geçirilmiş oluşu; bu bölgedeki Hitit hakimiyetine işaret ederse de Isparta’nın bu devirlerdeki şehir tarihini, tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak mümkün değildir.

Tarihi dönemlerde Hitit egemenliği altındaki bu bölgeye daha sonra İyonlar ve Lidyalılar hakim olmuşlardır. M.Ö.546 tarihindePerslerin Lidya Devletini yenmesi ve Anadolu’ya hâkim olmaları ile Isparta; Perslerin üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalmıştır.

Büyük İskender, MÖ 333 yılında Lidya’yı alarak tarihi Asya seferine başladı. Önce Sagalassus’u alan İskender, daha sonraDinar’a geçerek Pisidia‘nın tamamını ülkesine bağlamış oldu.

Pisidia, İskender İmparatorluğunun parçalanması ile Seleukos‘ların hissesine düştü. Daha sonra da Bergama Krallığınabağlandı. Bu Krallığın M.Ö. 2. yüzyılda yıkılmasını izleyen günlerde, Romalılar Anadolu’yu ele geçirmiş oldular.

Ağlasun’un eski önemini kaybetmesinden sonra Isparta, Psidya Piskoposluğunun (daha sonra Rum Metropolitliği’nin) merkezi haline geldi.

Roma yönetiminin ikiye ayrılması üzerine Isparta ve çevresi, Doğu Roma İmparatorluğu‘na bağlanmış oldu.

İlk Yunan muhacirleri Anadoluya çıktıkları zaman buranın güzelliğini işitmişler ve Isparta anlamına olarak (İs-Barid) demişler. Bu kelime zamanla (Sparta – Isparta) şeklini almıştır. Her şeyden önce .Pisidia kelimesi üzerinde durmak faydalı olacaktır. Anadolu kıtası daha büyük İskenderin hakimiyetinden önce ondört bağımsız parçaya ayrılmış bulindirunuyordu. İşte Pisidia bugünkü Isparta ile Burdurun bir kısmını teşkil ediyor. Ve (Isauria – Beyşehir). (Seydişehir), (Phylia – Antalya) ve (Phfygia – Burdur) ilinin bir kısmı ile Kütahya ve havalisiyle çevreli bulunuyordu. Isparta : Romalıların önemli ve meşhur bir şehri idi. Hristiyanlığın tamamıyle yerleşmesinden sonra, burası bir Piskoposluk merkezi idi. Burada Isparta adına para basılmıştır

                                                         Coğrafî Konum

Isparta şehir merkezi; Akdeniz Bölgesi‘nin kuzeyinde, Antalya Bölümü, Göller Bölgesi‘nde yer alır. Doğusunda Eğirdir, kuzeyinde Atabey ve Gönen ilçeleri, batısında Burdur İli bulunmaktadır. Merkez ilçeye en yakın ilçe, 22 kilometre ile Atabey‘dir. Merkez ilçe Isparta; ilin dokuz ilçesi ile komşu değildir. Merkez ilçeye en uzaisparta2k olan ilçe ise 175 kilometre ileYenişarbademli‘dir.

 

                                                İklim ve bitki örtüsü

Akdeniz iklimi ile karasal iklim arasında bir geçiş iklimine sahiptir. Kışları serin ve yağışlı yazları ise sıcak ve kurak geçmektedir.Çevresindeki göllerin iklim üzerinde önemli etkisi vardır. Yağışların büyük bir bölümü kış ve ilkbahar aylarında düşmektedir. Yıl içinde en çok yağış Aralık ve Ocak aylarında yaşanmaktadır. Aylık yağış miktarları Ağustos ayına kadar düzenli olarak düşmekte ve Temmuz, Ağustos aylarında en kurak dönemine ulaşmaktadır. Eylül’den itibaren yağış miktarı tekrar artmaya başlamaktadır.Bitki örtüsü bozkırdır. Isparta’nın Akdeniz iklimini yaşayamamasının nedenlerinden biri ise Toros Dağları‘nın arkasında kalmasıdır

 

Ekonomi

                                                                    Sanayi

Şehirde Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesi, Isparta Deri Organize Sanayi Bölgesi, Yalvaç Organize Sanayi Bölgesi ve iki adet Sanayi Sitesi bulunmaktadır. Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesi; şehir merkezine 26, Isparta Havalimanı’na 4 kilometre uzaklıktadır.

Altyapı

                                                                      Sağlık

Şehirdeki ilk yataklı tedavi kurumu olan Gureba Hastanesi; 1900 yılında halkın bağışlarıyla kurulmuş ancak 1914 yılındaki depremle kullanılamaz hale gelmiştir. 1915 yılında yeni hastanenin inşaatına başlanmasına rağmen I. Dünya Savaşı sebebiyle çalışmalar gecikerek 1922 yılında sona ermiştir. 30 yataklı bu hastane; cumhuriyetin ilânından sonra yapılan çalışmalarla 50 yatak sayısına ulaşmış ve Verem Hastanesi adını almıştır. Bu bina yıkılmış, günümüze ulaşmamıştır. 1945 yılında üç katlı Devlet Hastanesi’nin inşaatına başlanmış ve 1946 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Taş bina olarak adlandırılan bu bina, daha sonra yapılan ilâvelerle Süleyman Demirel Üniversitesi’ne bağlı olarak kullanılmıştır.

  • 29 Ekim 1979 tarihinde inşaatına başlanan, dört bloktan oluşan, 15.000 m2 kapalı alana sahip yeni Isparta Devlet Hastanesi, 25 Nisan 1986 tarihinde açılmış ve günümüzde hizmet vermektedir.
  • Isparta Bölge Hastanesi (inşa halinde)
  • Isparta Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi
  • Isparta Devlet Hastanesi
  • Gülkent Devlet Hastanesi
  • Doktor Sadık Yağcı Ağız ve Diş Hastanesi
  • Özel Davraz Yaşam Hastanesi
  • Özel Şifa Hastanesi
  • Özel Isparta Hastanesi
  • Özel Kariyer Göz Hastanesi
  • Özel Atanur Göz Hastanesi
  • Özel Vizyon Göz Hastanesi

Şehirde Devlet Hastaneleri’nin yanı sıra Süleyman Demirel Üniversitesi‘ne bağlı dört hastane bulunmaktadır:

  • Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi , 300 yatak kapasitesi ile klinik hizmeti vermektedir.
  • Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi (yeni bina), 2 Ocak 2001 tarihinde hizmete giren hastane 419 yatak kapasitelidir.
  • Şevket Demirel Kalp Damar Merkezi, 28 Kasım 1999 tarihinde açılan hastane 102 yatak kapasitelidir.
  • Zehra Ulusoy Onkoloji Merkezi, 23 Eylül 2002 tarihinde açılan hastane 40 yatak kapasitelidir.1372_isparta_2

Ulaşım

Isparta merkez ilçesine karayolu ile çevresindeki Antalya ve Afyon ve Konya illeri üzerinden ulaşılabilir. D-685 yolu ile Antalya‘dan, D-650 ve D-685 yollarıyla kuzey yönünden, Isparta-Eğirdir arasındaki D-330 yoluyla da Konya yönünden şehir merkezine ulaşılabilir. Isparta Süleyman Demirel Havalimanı havayolu ile ulaşım sağlamaktadır. Türk Hava Yolları İstanbul – Isparta arası karşılıklı haftada 6 sefer düzenlemektedir.

 

 

http://tr.wikipedia.org/wiki/Isparta

MARMARİS TANITIM

marmaris2

 

MARMARİS

Marmaris yeşilin ve mavinin tüm tonlarını yılın on iki ayında görebileceğiniz cennet bir köşedir. Uzun kıyı şeridindeki koyların çokluğu , doğal liman oluşu, antik kentlere yakınlığı, doğal güzellikleri, mavi tur olanakları, modern yat limanları, körfezin her türlü su sporlarına olanak sağlaması, beş yıldızlısından başlayarak en mütevazı pansiyonuna kadar tüm turistlerin gönüllerince tatillerini geçirebilecekleri cennet bir ilçedir.Kısa bir süre öncesine kadar balıkçılığı, süngerciliği ve ıtırlı bitkileri ile tanınan Marmaris, bugün büyük bir turizm merkezi haline gelmiştir.
Kara ulaşımı yanı sıra Dalaman Havaalanı ve Rodos Feribotları ile kolayca dış dünyaya açılma imkanı bulan Marmaris, Datça yolu üzerinde bulunması, Fethiye yoluna yakınlığı nedeniyle önemini arttırmaktadır.Akdeniz’deki yatlar için oldukça uygun bir doğal limanı olduğu gibi, Yalancı Boğaz’daki atölyelerde yat imalatı ve bakımı yapılabilmektedir.

Akdeniz iklimine sahip oluşu, kışın bile denize girme imkanı sağlarken, etrafını çepeçevre saran sık ve yüksek dağlar ile çam ormanları, dünyada ender görülen Günlük (Liquidamber Orientalis) ağaçları ve geniş yapraklı çınar ağaçları Marmaris’in yeşil dokusunu oluşturur.

Tarihçe

Tarihi M.Ö. 3400’lere kadar giden Marmaris’teki ilk yerleşimin, bölgeye başkanlarının adı Kar olan bir kavimin gelmesiyle başladığı iddia edilir. Bölgeye KARIA ismi Kar’ın ülkesi anlamında sonradan verilmiştir. Ege ve Akdeniz kıyılarının bereketi, bölgeyi devamlı çekici kılmıştır.

Böylece, Marmaris zaman içinde pek çok medeniyetin hüküm sürdüğü bir yer haline gelmiştir. Bölgede yapılacak gezilerde Karia, Rodos ve Ada uygarlıkları, Mısır, Asdur, İon, Dor, Pers, Makedon, Suriye, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini görmek mümkündür. Pyhskos kentin ilk adıdır.

İklim

Akdeniz iklimi etkisi altında bulunan Marmaris’te yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçmektedir.

Gezilecek Yerler

Marmaris Kalesi: Marmaris’in simgelerinden olan Marmaris Kalesi, yat limanının hemen arkasında yer alıyor. Merkezden yürüyerek ulaşabileceğiniz kale, 1991 yılında restore edilmiş ve Marmaris Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Müzede Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait arkeolojik eserler sergileniyor.

Hafsa Sultan Kervansarayı: Osmanlı Dönemi’ne ait yapılardan olan Hafsa Sultan Kervansarayı, 1545 yılında inşa edilmiştir. Kale yolu üzerinde bulunan kervansaray, günümüzde özel mülkiyette olup, turistik ve hediyelik eşya satan dükkanlar olarak kullanılmaktadır.

Halıcı Ahmet Urkay Müzesi: Marmaris’e 10 km uzaklıkta, Muğla yolu üzerinde yer alan Halıcı Ahmet Urkay Müzesi, özel bir müze. 3 bin m2’lik bir alan üzerine kurulu olan müze etnografya ve arkeoloji olmak üzere iki bölümden oluşuyor.

Plajlar: Marmaris’te hem merkezde hem de çevre beldelerde birbirinden muhteşem plajlar bulunuyor. Denizin, güneşin ve doğanın tadını doyasıya çıkarabileceğiniz bu plajlar arasında mutlaka görmenizi tavsiye ettiklerimiz ise İçmeler Plajı, Turunç Halk Plajı, Cennet Adası Plajı, Sedir Adası Plajı, Uzunyalı Plajı, Boncuk Koyu Plajı.

Koylar: Marmaris, çevresindeki bozulmamış, eşsiz güzellikteki koyları ile ünlü bir cennet. Bördübet, Kumlubük, Abdi Reis Koyu, Ayın Koyu, Kızkumu, Amos Koyu, Marmaris Boncuk Koyu, Turunç, Hisarönü, Selimiye Marmaris tatiliniz sırasında mutlaka keşfetmeniz gereken yerlerden. Birçoğuna karayolu ile ulaşabileceğiniz bu koylara aynı zamanda deniz yolu ile, günlük tur yapan tekneler ile de gitmeniz mümkün.

Oğulcan ÇITAKCI

20121223068

H.İ.T. (İ.Ö.)

 

 

ADIDAS MARKA TANITIMI

???????????İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde Almanya’da bir kasaba olan Herzogenaurach’ta iki kardeş ayakkabı yapıp satmak üzere bir atölye açarlar. Bu kardeşler ileride birbirlerine düşman olacak Adolph ve Rudolph Dassler’dir. Aslında önceden beri pek te iyi anlaşamayan kardeşlerin arası ikinci dünya savaşının başlaması ile açılır. Her ikisi de Nazi Partisine üye olurlar. Ancak Rudolf parti ile daha içli dışlıdır ve benimsemiştir. Bir müttefik bombardmanı sırasında iki kardeş arasında başlayan atışma büyük bir küslüğe dönüşür.

Savaş sonrası Herzogenaurach kasabasını ikiye bölen nehrin iki yakasına ayrı ayrı atölye açarlar. Adolf Adidas’ın temellerini bu atölyede atar ve çalışmalarına başlar, Rudolf ise diğer yakada Puma’yı kurar. Kasabada bu bölünmeden nasibini alır, savaş sonrası işsizlikte en başarılı şirketler olmayı başaran Adidas ve Puma’nın o dönemki çalışanları kasabada diğer yakaya geçmemeye çalışır ve rakip firma çalışanlarının gittiği restoran ve marketlere gitmemeye çalışırlarmış. İki kardeş dünyaya bu iki büyük markayı hediye etseler de, birbirlerine küs olarak hayata veda ettiler. Ve ilginç olan her iki markanın da genel merkezi hala Herzogenaurach kasabasında bulunmaktadır.

Konumuza dönecek olursak Adidas’ın efsanevi üç çizgili markalamasının ortaya çıkışı ve bir ayakkabının üzerinde kullanılışı 1949 yılına dayanmakta. Emil Zapotek 15 yılda 18 dünya rekoru kırdığı kariyerinde, 3 çizgili koşu ayakkabısını ilk giyen sporcu olmuştur. Ünlü 3 çizgi 1960’lı yıllardan itibaren adidas’ın ürettiği giyim malzemelerinde de kullanılmaya başlamıştır.

Adidas’ın 3 yapraklı ünlü logosu ise 1971 yılının Ağustos ayında belirlendi. Trefoil (Üç yapraklı yonca) logo da denen görsel, yüzlerce çalışmanın içerisinden seçilerek 1972 yılından itibaren adidas ürünlerinde kullanılmaya başladı.Logo günümüzde adidas Originals kolleksiyonunu temsil etmekte.

Şirket 1997 yılında entegre bir kurumsal tasarımı halka tanıttı. Yaratıcı direktör Peter Moore tarafından 1990 yılında tasarlanan ve Equipment performans ürünleri kolleksiyonunda kullanılan logo artık adidas’ın tüm ürün gamında kullanılacak logo olarak tarihe geçti.

Logoda klasik adidas’ın üç çizgisine vurgunun yanı sıra yükselen bir dağ sembolü ile aşılması gereken engel ve başarılması gereken hedefler vurgulanmaktadır. Logonun asıl esin kaynağı ise adidas ayakkabıların yandan bakıldığında görülen siluetin logoyu oluşturması. Temmuz 2002’de, Adidas-Salomon AG firma için devrim niteliğinde yeni bir iş stratejisini açıkladı. Buna göre firma ürünleri üçe bölünerek anılacaktı. Bu aynı zamanda yeni bir lgonun da adidas ailesine katılımı demek oluyordu. adidas Sport Style departmanı ve yeni logosu açıklandı.

Böylece ürün gamı binlerce farklı modele ulaşan firma performans ve spor ekipmanları için genel üç barlı logosunu, Originals serisi klasik ürünleri için üç yapraklı logosunu, yeni sport style serisi için ise yukarıdaki dünya şeklindeki logosunu kullanmaya başladı ve şirket bundan böyle pek bilinmese de adidas Group olarak anılmaya başlandı.

2006 Yılında ise adidas grubu ürünleri (Spor-Performans, Stil, Klasik) toparlayacak, yeni, sert ve güçlü, kendine güveni yüksek lider bir logo tasarımı ile tüketicilerin beğenisine sunulmaya karar verildi.

Şu aralar yeni logo özellikle “adidas all in” kampanyalarında çok, ama çok başarılı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu arada reklamı izleyince ilk akla gelen yaratıcı ajansa brief’in ne kadar da doğru verildiği ve yansıtılabildiği.

”Impossible is Nothin” (İMKANSIZ YOKTUR) Adidas’ın güncel sloganıdır. Bu slogan 180\TBWA tarafından geliştirilmiştir. Basketbol alanındaki slogan ise “Believe in Five” (BEŞE İNAN)’dır.

Vizyonu, Adi Dasler’in Adidas’a sunduğu vizyon şudur: ”Adidas-dünya genelinde sporun bütün sektörlerinde yetkinlik anlamına gelen bir isim.” •Hırs ve azim- savaşlar ve yıkım yeni bir başlangıç, •Sürekli gelişme- ürün sayısında, malzemelerde, kalitede sürekli iyileşme ,•Ar-Ge her dönem ayakkabı ve diğer spor ürünlerini geliştirmeyeyönelik çalışmalar ve buluşların hemen kayıt altına alınması,tescillenmesi, •Pazarlama: Futbol, atletizim, tenis, golf gibi sporun her alanındasponsorluklarla adını dünyaya duyurma becerisi.

Misyonu, Adidas Uluslararası Yaz Kampı’nın amacı, tüm dünyadan aynı yaş gruplarındaki basketbolcuları bir araya getirmek, ortak payda olarak basketbolu sunarak, birbirlerini ve birbirlerinin kültürlerini tanımalarını ve tüm dünyadan yeni arkadaşlar edinmelerini sağlamaktır.

1920’lerde Nürnberg yakınlarındaki Herzogenaurach şehrinde kurulan Adidas, uluslararası bir marka olup, ürünleri tüm dünyada satışa sunulmaktadır. Adidas; futbol, basketbol, boks, beyzbol, koşu, rugby, jimnastik, golf, tenis, güreş, taekwondo gibi spor dallarında ürünler geliştirip satmakla beraber, parfüm, saat ve kişisel bakım ürünleri de hazırlamaktadır.

1997’de Adidas, TaylorMade’yi satın aldı ve onu yan kuruluşu yaptı. Bu isim adı altında golf ürünleri üretmektedir. 2005 yılında ise 3,1 milyar Euro’ya İngiliz rakibi Reebok’ı satın alır. Bunun yanı sıra çeşitli sektörlerdeki şirketlerle bağlantılı haldedirler.

Adidas; futbol, basketbol ve koşu ayakkabı ve ekipmanlarının yanı sıra golften yüzmeye, bokstan tenise hatta normal yaşam ürün ve aksesuarlarına kadar geniş olan bir ürün yelpazesi vardır.

Adidas’ın hedef kitlesi sporun her dalında sporcuların ve günlük yaşamlarında spor tarzı benimseyen herkesdir. Bunun doğrultusunda çeşitli olimpiyatlar, Dünya ve Avrupa Futbol Şampiyonaları gibi pek çok spor etkinliğinin resmi sponsoru olmaktadır. Ünlü sporcu ve şarkıcıların (David Backham, Messi, Paul McGrady, Missy Elliot, Rita Ora gibi) markanın sembolü haline gelen insanlarla yürüttüğü reklam kampanyaları dünya çapında ses getirmektedir.

Kaynakça: http://www.slideshare.net/keskinbicak161/adidas-sunum?related=1 , http://www.hasanyalcin.com/adidas-logosu-ve-tarihcesi/ , http://tr.wikipedia.org/wiki/Adidas, http://www.adidas.com.tr/ , http://www.adidas-group.com/en/group/history/

 

Oğulcan ÇITAKCI

20121223068

H.İ.T (İ.Ö)

ÇORUM ALACAHÖYÜK

 

COĞRAFİ  KONUMU


Çorum’a bağlı Alaca ilçesinin kuzeybatısında yer alan höyük. Önemli Hitit merkezlerinden olan bu höyük, 310 m genişliğinde 20 m yüksekliğindedir. Çok eski devirlerin önemli doğu – batı yolu üzerindedir.

çorum 1
 TARİHÇESİ

Alacahöyük’ün esas adı İmat Höyük’tür. Çevreye en yakın bilinen yerleşim birimi Alaca ilçesi olduğu için Alaca adıyla anılır. Atatürk buraya kendi cebinden verdiği 500 Lirayla ilk kazıları başlatmış ve girişiminin sonucu dünyada yankı bulmuştur.

Alacahöyük’teki ilk kazılar, Osmanlı arkeolog Theodor Makridi tarafından 1907‘de yapıldı. Buradaki kazılar 1935’ten sonra Dr. Hamit Zübeyir Koşay ve Remzi Oğuz Arık‘ın başkanlığında yürütüldü. Bu kazılarda Bakır-Taş Çağından Osmanlı dönemine kadar gelen uzanan dönemlere ait buluntular ele geçti.

Alacahöyük’ün birinci kültür evresi olarak adlandırılan üst katlarında, Friglerden başlayarak Roma, Bizans, Anadolu çanak çömlek, özellikle içi boyalı toprak kaplar ve ayaklı meyvelikler göstermektedir. Bu katlarda ortaya çıkarılan silah ve kullanım eşyalarının çoğu taştandır.

çorum 2

Birinci kültür çağı denilen dönem M.Ö. 3200 – 2600 yıllarını içine alır. Bu kültür çağına ait olan höyükte kerpiç, kamış, ince ağaç dallarından yapılmış evlerin kalıntıları ile mezarlar ve çanak çömlek bulundu.

İkinci kültür çağının dönemi ise, M.Ö. 2500 – 2100 büyük bir yangın neticesinde ortadan kalkmıştır. Burada sadece on dört kral mezarı bulunabilmiştir.
Üçüncü kültür çağı olan devre, M.Ö. 2000-1200 yıllarına rastlamakta olup, Hititlere aittir. Bu devrede dört yapı katı göze çarpar.
Dördüncü kültür çağı yani son kültür çağında Alacahöyük; Frigler ile Osmanlılar ve bunların arasındaki medeniyetlere sahne olmuştur. Friglere ait önemli eserler olmamakla beraber, bunları takib eden medeniyetlere ait binalar, çanak, çömlek, para vs. gibi eserler, yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır.
Arkeolojik bakımdan önem kazanan Alacahöyük’te yapılan kazılar neticesinde bulunan eserler bugün orada yapılmış olan müzede sergilenmektedir.
EKONOMİK FAALİYETİ

Ekonomi tarım ve hayvancılığa dayanır. Faal nüfûsun % 85’i tarım sektöründe çalışır. Son 10 sene içinde sanâyi sektöründe gelişme eskiye nazaran hızlanmıştır.

 

TARIM

Orta Anadolu ile Karadeniz geçit bölgesinde yer alan ilde umûmiyetle kışları soğuk ve yazları sıcak ve kurak step ikliminin hâkim olması, bu iklim karakterine uygun olarak hubûbat zirâatı ön plânda gelir. Ekiliş alanları îtibâriyle buğday ve arpa önemli bir üretim potansiyeline sâhiptir. Kızılırmak’ın suladığı alanda pirinç tarımı yapılır. Bunlardan başka patates, mısır, fasulye, çavdar, kendir, yem bitkileri ve diğer sebzeler de ekilmektedir. Tarım âlet ve makinaları bakımından ihtiyâca cevap verecek şekilde olan Çorum’da modern tarıma geçiş hızla devâm etmektedir.
mercimek                          buğday
Nohut, mercimek, şekerpancarı, ayçiçeği, soğan, keten ve kenevir bol yetiştirilir. Meyve olarak kavun, karpuz, ceviz, armut, ayva, kayısı, kiraz, erik ve elma yetişir. Ahmet Bey, Çatalkara ve Tokat, Narince sofralık üzümleri meşhurdur.

 

EĞİTİM   

Hitit Üniversitesi, 1 Mart 2006 tarih ve 5467 sayılı yasayla, Çorum’da kurulmuş  devlet üniversitedir . Kurucu rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç  olan üniversitenin şu andaki rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan’dır. Üniversite, önceden Gazi Üniversitesine bağlı iken ayrılarak yeni bir üniversite kurulmasıyla meydana gelmiştir. Hitit Üniversitesinin mevcut 7 fakülte, 2 enstitü, 2 yüksekokul, 6 Meslek Yüksekokulu ve 9 Araştırma Merkezi bulunmaktadır. Eğitim dili Türkçe olan üniversitede 512 akademik personel, 337 idari personel ve 12,504 öğrenciakademik çalışmalar yürütülmektedir.
rektorluk

 

NÜFUSU

22.590 nüfusu ile Çorum’un ilçelerinden birisidir. Karadenizi, İç Anadolu’ya bağlayan yol üzerindedir.

ALACAHÖYÜK  MÜZESİ
Çorum Müzesi’ne bağlı olarak hizmet veren Alacahöyük Müzesi, Alaca İlçesi, Alacahöyük Köyü’nde yer almakta olup, Çorum’a 45 km. uzaklıktadır. Alacahöyük’te ilk yerel müze 1940 yılında teşhire açılmış, 1982 yılında ise yeni binasına taşınmıştır. İki katlı olan müzenin üst katında Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık salonları bulunmaktadır. Kazı başkanlarının isimlerinin verildiği bu salonlarda Alacahöyük ve Pazarlı kazısında elde edilen eserler sergilenmektedir.                               Corum_muzesi_2
Giriş salonunda ilk kazı malzemeleri, Kalkolitik Döneme ait el yapımı seramikler ile Eski Tunç Çağına ait 13 kral mezarının buluntu anını gösteren fotoğraflar ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir.
müze 1                    müze 2
İkinci salonda yer alan büyük duvar vitrinlerinde Hitit Dönemine ait pişmiş toprak gaga ağızlı testiler, tabaklar, çanaklar, mangal ve maltızlar ile matara biçimli kaplar, orta vitrinlerde ise Eski Tunç ve Hitit dönemlerine ait bronz iğneler, kemik süs eşyaları, kalıplar, hayvan figürinleri, iki adet çivi yazılı tablet teşhir edilmektedir. Ayrıca aynı salonda Frig Dönemine ait tek vitrinde Pazarlı eserleri arasında pişmiş toprak kabartmalı duvar levhaları, üzeri boyalı kaplar ve keklik biçimli riton yer almaktadır.

Mahmut Akok Salonu olarak adlandırılan ve etnografik eserlerin sergilendiği alt katta ise, yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemine ait delici, kesici ve ateşli silahlar teşhir edilmektedir.

 

YEMEKLERİ

Türkiye’nin hemen her şehrinde olduğu gibi Çorum ilinin de kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar Çorum, kendini diğer şehirlerden ayırmaktadır. Karadeniz Bölgesinde bulunan Çorum ili, bulunduğu coğrafi şartlar itibariyle zengin bir mutfak kültürüne sahiptir.

 

  • Keşkek
  • İskilip Dolması
  • Mantı
  • Çatal Aşı
  • Çorum Baklavası
  • Leblebi
  • Tarhana Çorbası
  • Bulgur Pilavı
  • Lahana Çorbası
  • Topaç
  • Yanıç
  • Cızlak
  • Hingal
  • Borhani
  • Kömbe
  • Helise
  • Çullama
  • Teltel
  • Çuval Helvası

yemek

 

corumspor

 

  SPOR

1967’de kurulan Çorum Spor, kurulduğu sene 3. Lig‘de mücadele etmeye başladı. 1 Ekim 1967’de, İstanbul takımı Beyoğlu Spor karşısında ligdeki ilk maçını oynadı. 3. Lig’deki ilk sezonunda, oynadığı 32 maçta topladığı 28 puanla ligi 7. sırada tamamladı.

 

İklim ve Bitki Örtüsü
Çorum, Karadeniz ikliminden İç Anadolu iklimine geçiş yeri üzerinde yer alır. Genel olarak yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlıdır. İlkbaharı kısa, sonbaharı uzun geçen Çorum ilinde en sıcak ayları temmuz-ağustos, en soğuk ayları ocak-şubattır. Kuzeyden güneye doğru gidildikçe iklim sertleşir. En fazla yağış mayıs ayında düşer. Yıllık ortalama nisbî nem oranı % 65’tir. Kar yağışları, genellikle kasım-nisan ayları arasında olur. Genellikle kara iklimi hüküm sürer. Sıcaklık +39,4 ile -25,6°C arasında seyreder. 30 senelik yağış ortalaması 395 milimetredir.

Tabi  bitki örtüsü açısından çok fakirdir. İç Anadolu ikliminin hüküm sürdüğü Çorum ilinde, iklime paralel olarak step bitki topluluklarına rastlanır. Yüzyıllardır kesilmesi sebebiyle çok küçük bir alan ormanlarla kaplıdır. Boş bulunan orman alanlarında hızlı bir şekilde ağaçlandırma çalışmaları sürdürülmektedir. Çorum ilinin % 9’u ormanlıktır. Tarım yapılmayan arâzi % 2 olmasına rağmen, yazları sıcak ve kurak geçmesi sebebiyle yeşillik bilhassa yaz   ve sonbaharda görülmez.

 

MARDİN/NUSAYBİN

İpek yolu üzerinde Suriye ile sıfır noktasında bulunan Nusaybin , Dicle Nehri ile Fırat Nehri arasındaki havzanın yaniMezopotamya‘nın kuzey kısmında bulunmaktadır. M.Ö. 4500 yıllarında Subarular tarafından kurulan şehir, M.Ö. 3000 yıllarında Sümer kralı Lugazakis tarafından “Nırbo” olarak adlandırılmış ve Çağ-Çağ deresinin batısında yeniden inşa edilmiştir. Tarih süresince yukarı Mezopotamya’nın en büyük şehri olarak sürekli yer almıştır.

Kuruluşundan Sümerlerin yıkılışına kadar (M.Ö.2850) Sümer imparatorluğuna bağlı kalmıştır. M.Ö.2850-2300 Yılları arasındaAkadlar ,M.Ö. 2300-2060 Yılları arasında Akad-Sümer imparatorluğu,M.Ö. 2060-1800 Yılları arasında Babilliler, M.Ö.1800-1305 Yılları arasında Mitanililer, M.Ö.1305-715 de Asurlular, M.Ö.612-330 Yılları arasında Med-Persler, M.Ö. 330 da Selefkuslar (Selevkoslar), M.Ö. 130-M.S. 50 Yılları arasında Abgar krallığı, sonra da Romalıların hakimiyetine girmiştir. M.S. 637 Yıllarına kadar şehir sürekli Romalılar ile Sasaniler arasında el değiştirmiştir. M.S 637 yılında İslam orduları hakimiyetine giren Nusaybin, sıra ileEmeviler, Abbasiler, Mervaniler, Eyyubiler, Selçuklular, M.S.1258 de Hulagu hanın eline geçmiş, daha sonra Karakoyunlular,Artukoğulları ve Akkoyunlular , daha sonra da 1516 yılında Osmanlı İmparatorluğuna geçmiştir.

Nusaybin’in ilk kurulduğundaki adı bilinmemektedir. Ancak Sümerler döneminde “Nırbo” denilmiştir.

Babilliler şehre Armis veya Nisibis, Huri-Mitaniler Nabila,Kenge, Nas-ü-bina, Asurlular Meppin-Suba, Romalılar Antimosya, Süryaniler Nasibina-Sarbo, Sasaniler Ahvaz , Araplar Nasibeyn, Kürtler ise Nisebin, Cumhuriyet döneminde de Nusaybin adını almıştır.

Görülüyor ki 5000 yıldır hep aynı isim kullanılmıştır.

Tarihi süreçte birçok önemli olaya tanıklık eden şehir, en parlak dönemini M.Ö.130 yıllarından başlamak kaydı ile M.S. 637 yılları arasında yaşamıştır. Hıristiyanlık dininin yayılması ile şehirde her türlü eğitimi veren bir fakülte kurulmuş ve eldeki tarihi verilere göre bulunulmuş? 2000 öğrenci bu üniversitede eğitim görmekteydi. En parlak dönemini ise mor efrem döneminde yaşayan okulun bir Yönetmeliğinin olduğu bilinmektedir.

NÜFUSU

 

Yıl Toplam Şehir Kır
1965[2] 36.172 7.584 28.588
1970[3] 44.180 14.994 29.186
1975[4] 55.634 23.684 31.950
1980[5] 63.561 30.981 32.580
1985[6] 82.720 45.178 37.542
1990[7] 85.448 49.671 35.777
2000[8] 103.863 74.110 29.753
2007[9] 116.465 88.296 28.169
2008[10] 113.007 84.372 28.635
2009[11] 111.568 83.832 27.736
2010[12] 112.790 85.498 27.292
2011[13] 113.718 86.395 27.323
2012[14] 115.072 88.047 27.025
2013[15] 115.380 115.380 veri yok
2014[16] 116.068 116.068 veri yok

SOSYAL YAPI VE KÜLTÜRÜ

Tarih içinde çok sayıda farklı devletin yönetimi altına girmesiyle beraber Nusaybin birçok kültürel ve toplumsal değişikliliğe maruz kalmıştır. İslamiyet öncesi/Roma zamanında bu bölgelerde çoğunlukla Süryanilerin kaldığı bilinmektedir.[17] Bununla beraber bu coğrafya Kürtlere de ev sahipliği yapıyordu. İslamiyet‘in yayılışıyla beraber tüm İslam Alemindeolduğu gibi bu coğrafyaya da birçok Müslüman Arap gelmiş, buralara yerleşmiş ve İslamiyet’i anlatmıştır. Bunun etkisiyle beraber Kur’anı Kerim‘in de Arapça olması, buralarda hızlı bir Arapça öğrenme ve daha sonraları araplaşma olarak sonuç vermiştir.Ancak yaşanan göçler ve demografik değişiklikler neticesinde,günümüz itibariyle Nüfusun büyük bir çoğunluğunu Kürtler teşkil etmekte olup geri kalan nüfus Araplardan ve Süryanilerden oluşmaktadır.

Kent değişik bir sosyal yapıya sahiptir. Eski yerli nüfusun çoğunluğunu kayıp etmiştir. Sınır kapısı olması, son yıllardaki köyden kente göçler dolayısıyla kentin sosyal yapısı tamamen değişmiştir. Bu değişiklikler ister istemez beraberinde büyük sorunları da getirmektedir.

Şehir başta da belirtildiği gibi E-90 Karayolu üzerindedir. Bu nedenle ulaşım imkanları iyi bir konumdadır. Karayolu haricinde şehrin içinden geçen ancak uzun süredir uluslar arası ulaşıma kapalı bir demir yoluna sahiptir. Diyarbakır’a mesafesi 152 km.,Mardin’e 56 km. Batman’a 139 km ,Şanlıurfa’ya 220 km.,Gaziantep’e ise 360 km.dir. Zaho’ya uzaklığı 140 km., Kamışlıya ise 1 km. kadardır. Kent tamamen düz bir alana kurulmuştur. İlçe sınır şehri olması dolayısı ile yerli turist bakımından oldukça şanslıdır. Hafta sonları genelde çevre il ve ilçelerden gerek ticaret için gerekse de mesire için çok sayıda yerli turist gelmektedir. Özellikle BEYAZ SU olarak tarif edilen Midyat-Nusaybin arasındaki sulak bölge son yıllardaki çalışmalardan sonra muhteşem dinlenme alanlarına dönüşmüştür.

ULAŞIM VE ALT YAPI

İlçe merkezi E-90 karayoluna 1.5 km mesafededir. Çevre yolu iki taraftan E-90 a çıkar. Yurt içindeki en yakın havalimanı 55 km mesafedeki Mardin Havalimanıdır. Aynı zamandaKamışlı Havalimanı da şehrin 5 km güneyindedir. İlçeye aynı zamanda demiryolu ulaşımı da vardır. Kilis‘ten gelen bu hattın son durağı Nusaybin’dir. Güneyde, Kamışlı’yla arasında sınır kapısı vardır. (Sınır kapısı transit değildir.) Kara-Hava ve Demir yolları Ulaşımı:

l) Kara: İlçemiz eskiden önemli kervan yolları üzerinde bulunmakta idi . Kuzeyde Samsun limanına kervan yolu ile bağlı idi . Tarihte kral yolu “Halk arasında” “İpek Yolu” olarak adlandırılan ve ilçemizden geçen E-90 kara yolu Nusaybin’in gelişmesine ve önemli bir merkez olmasına büyük katkıda bulunmuştur. Japonya ve Çin’den getirilen ipekler,kervanlarla bu yoldan geçirilmiştir. Bu nedenle Nusaybin’in eski çağlarda nüfuz ve önemi büyüktür. Güney demir yolunun hizmete girmesiyle bu önem azalmış ve Nusaybin için duraklama dönemi başlamıştır.

2) Hava: İlçemizde hava yolu yapma imkanı daha önce Diyarbakır hava yolları ile yapılmakta idi. 2000 yılında Mardin hava alanının açılması ile uçak seyahatleri Mardin havaalanından yolcu uçak seferleri ile yapılmaya başlandı. Mardin den haftanın beş günü sefer yapılmaktadır.

3) Demir yolları Ulaşımı : TCDD yolları 1892 yılında Osmanlılar zamanında başlatılmış olup, Haydarpaşa-Bağdat demir yolları yapılmış bu proje ile Avrupa ve Asya’da Basra’ya kadar devamı sağlanmıştır. Bugüne kadar kapalı olan yol, 2001 yılında açılmıştır. Bugün Gaziantep-Nusaybin arasında çalışan bölgesel tren haftanın üç günü çalışmaktadır. Son zamanlarda toplu taşıma ve piyasadan daha ucuz ve hesaplı yük taşımaları artmıştır. Nusaybin’e diğer illerden alıcı, seker,demir ile pirinç gibi taşımalar yapılmaktadır. Yolcu taşımacılığı olarak öğrenci, köğretmen, sporcu, muhtar ile sakatlara değişik indirim uygulanmaktadır.

İlçemizde Haydarpaşa-Bağdat arasında Toros ekspresi çalışmaktadır. Bu ekspresin bölgemiz için faydası büyüktür. Haftada bir gün Bağdat seferi yapılmaktadır.

Berlin-Bağdat demir yolunun büyük bir bölümü sınırı izleyerek Nusaybin den Suriye topraklarına girer ve Irak’a ulaşır. Bu demir yolu 1912 yılında tamamlanmıştır.

TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRAS

MAR YAKUB KİLİSESİ VE NUSAYBİN OKULU

Nusaybin ve çevresinde ise MS 150 yıllarından sonra Tanrılara adanmış tapınakların üzerine kiliseler ve manastırlar inşa edildimeye başlandı. Mar Yakub, MS 3. yüzyılın ortalarında bu tarihi bölgede dünyaya gelmiş ve Nusaybin yakınlarında bulunan bir manastırda dünyadan el etek çekerek rahiplik hayatına başlamıştır. Nusaybin`den gelen yetkili kişiler Mar Yakub`u kendi manastırından alıp Diyarbakır`a götürmüş, MS 309 yılında Meryemana Kilisesi`nde toplanan episkopal kongrenin kararıyla Nusaybin episkoposluğuna takdis edilmiş ve terfi edilmiştir. Mar Yakub Nusaybin`deki kilisenin küçük olduğunu düşünmüş ve bugün bir kısmı mevcut olan Mar Yakub Kilisesi`ni 313 yılında inşa ettirmeye başlamıştır. Kilisenin içinde bulunan 3 metre uzunluğundaki taşlar, taş işçiliğini sergileyen kemerlerindeki bezemeler, kutsal ayinin icra edildiği bölümlerdeki yarım kubbeler, duvardaki diğer motifler ve yapılar büyülü bir görünüm sergilemekte

Bizans imparatorluk topraklarında Nasturilere karşı girişilen zulüm hareketleri yüzünden, 489 tarihinde Sasani Hükümdarı Kubad`ın izniyle ve Nusaybin Metropoliti Barsavmo ileUrfa Okulu`nun eski rektörü Narsay`ın çabalarıyla Edessa`dan (Urfa’dan) Nusaybin`e nakledildikten sonra, burası asırlar boyunca Nasturilerin manevi merkezi oldu. Öğretmen Narsay ve Episkopos Barsavmo okula yeni kanunlar ve düzenlemeler getirdi. 496 yılında Nusaybin Episkoposu Barsavmo`nun yerine geçen 2. Mar Huşoh bu kanunları daha da genişletmiş ve onun döneminde okul yalnız doğuda değil, Roma İmparatorluğu`nda ve Afrika`da bile büyük bir ün kazanmıştır. Nusaybin Okulu 7. yüzyıla kadar hizmet vermiştir. Kültür ve medeniyete ışık saçan bu okulların çalışmalarından dolayı Nusaybin “İlimlerin beşiği, eğitim kenti ve öğretmenlerin annesi” olarak adlandırılmıştır.Ve birçok tarhi mekanı.hanı,hamamı,kilisesi bulunmaktadır.

KAYNAKÇA: http://tr.wikipedia.org/wiki/Nusaybin#N.C3.BCfus

 

Facebook

book

 

Facebook, insanların başka insanlarla iletişim kurmasını ve bilgi alışverişi yapmasını amaçlayan bir sosyal paylaşımsitesidir. 4 Şubat 2004 tarihinde Harvard Üniversitesi 2006 devresi öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından kurulan Facebook, öncelikle Harvard öğrencileri için kurulmuştu. Daha sonra Boston civarındaki okulları da içine alan Facebook, iki ay içerisinde Ivy Ligi okullarının tamamını kapsadı. İlk sene içerisinde de; Amerika Birleşik Devletleri‘ndeki tüm okullar Facebook’ta mevcuttu. Üyeler önceleri sadece söz konusu okulun e-posta adresiyle (.edu, .ac.uk, vb.) üye olabiliyordu. Daha sonrasında da içine liseler ve bazı büyük şirketler de katıldı. 11 Eylül 2006 tarihinde ise Facebook tüm e-posta adreslerine, bazı yaş sınırlandırmalarıyla açıldı. Kullanıcılar diledikleri ağlara; liseleri, çalışma yerleri ya da yaşadığı yerler itibarıyla katılım gösterebilmektedirler. Ayrıca Facebook, dünyanın en fazla ziyaret edilen sitelerinden biridir.

Genel bilgi

Alexa istatistiklerine göre Facebook, 31 Ağustos 2014 itibarıyla; Dünya’nın en fazla ziyaret edilen 2. sitesidir. Bunun yanı sıra; Mısır‘ın en fazla ziyaret edilen sitesi;ABD, Avustralya, Türkiye, Panama ve Norveç‘in 2. en fazla ziyaret edilen sitesi, Kanada, Güney Afrika, Birleşik Krallık ve İsveç‘in 3. en fazla ziyaret edilen sitesi,2012 yılı itibariyle de dünya çapında en çok ziyaret edilen sitedir.

Facebook ismini “paper facebooks”‘dan alır. Bu form ABD üniversitelerinde okulların öğrencilerine, öğretmenlere ve çalışanlara doldurduğu onları tanıtan bir formdur.

Facebook’un şu anda 1 milyardan fazla kullanıcısı bulunmaktadır.

Site, kullanıcılara ücretsizdir ve gelirini afiş, logo reklamlarından ve sponsor gruplarından almaktadır (Nisan 2006’da gelirlerin haftalık 1,5 milyon dolar olduğu öne sürülmüştür). Kullanıcılar profilleri fotoğrafları, ilgi alanları, gizli ya da açık mesajları ve arkadaş grupları sergilemektedir. Profillerin gösterimi sadece arkadaşlara görünecek şekilde veya belli ağların dışındakilere açık olmayacak şekilde sınırlandırılabilir. TechCrunch‘a göre; ABD’deki üniversitelerdeki öğrencilerin %85’inin Facebook’ta bir hesabı bulunmakta ve bunların %60’ı her gün bağlanmaktadır. %85 her hafta, %93 her ay bağlananlar arasındadır. Facebook sözcüsü Chris Hughes ise kullanıcıların her gün ortalama 19 dakika Facebook’ta vakit geçirdiğini söylemektedir.

fdfhdhddhx

YouTube, bir video barındırma web sitesidir. Merkezi Amerika Birleşik Devletleri‘deki San Bruno, Kaliforniya şehrindedir. 15 Şubat 2005’te 3 eskiPayPal çalışanı tarafından kurulmuştur. Kasım 2006’da Google tarafından 1.65 milyar dolara satın alınmıştır. Günümüzde Google’ın yan kuruluşlarından biri olarak faaliyetine devam etmektedir. Site, kullanıcılarına video yükleme, izleme ve paylaşma imkanı sunmaktadır. Medya şirketleri ve kullanıcı üretimivideoların gösterimi için WebM, H.264 ve Adobe Flash Video teknolojilerini kullanır. Genel olarak; Video klipler, televizyon klipleri, müzik videoları, video bloglar, kısa özgün videolar ve eğitim videoları gibi içerikler yayınlanmaktadır.

Youtube üzerindeki içerikler genelde bireyler tarafından yüklenir. Fakat CBS,BBC, Vevo, Hulu gibi şirketler ve diğer organizasyonlar da Youtube ortaklık programı ile içeriklerinin bir kısmını yayınlamaktadır. Site içi üyelik almayan kullanıcılar videoları izleyebilir. Onaylı üyeler ise kendi yayın kanallarına video yükleyebilir. Saldırganlık potansiyeli olan içerikler sadece 18 yaşından büyük olduğunu onaylayan üyeler tarafından izlenebilir.

Şirket geçmişi

YouTube, önceleri PayPal‘da çalışanı olan Steve Chen, Chad Hurley ve Jawed Karim tarafından kurulmuştur. HurleyIndiana University of Pennsylvania üniversitesinde tasarım, Chen ve Karim ise University of Illinois at Urbana Champaignüniversitesinde bilgisayar bilimi bölümünden mezun olmuştu.

Medyada sıkça tekrarlanan bir hikayeye göre, Hurley ve Chen 2005 yılının ilk aylarında YouTube sitesini kurma fikrini geliştirdi. Buna neden olan Chen’in San Francisco‘daki apartmanında yapılan bir akşam yemeği partisi esnasında onların video paylaşımında yaşadıkları sorunlardı. Karim partiye katılmadı. Ve olayların böyle vuku bulduğunu reddetti. Ama Chen Youtube fikrinin bir akşam yemeği partisi esnasında bulunduğunu onayladı.

 

SPONSORLUK NEDİR?

Sponsorluk

Sponsorluk; kurumsal amaçlara ulaşmak için spor, sanat kültür ve sosyal faaliyet alanlarında kişi veya organizasyonların para, araç gereç ya da hizmet ile desteklenmesi ve tüm bu aktivitelerin planlanması, organizasyonu yürütülmesi ve kontrolüdür.[1]
Küreselleşmeyle artan rekabet , yoğun rekabetli piyasa ortamları, bilinçlenen tüketici ve çeşitlenen markalar arasında hedef kitleyle iletişim kurma zorunluluğu firmaların varlığını sürdürme ve hedefleri gerçekleştirme gibi amaçları işletmeleri farklı iletişim yöntemlerine yöneltmiştir. Sponsorluk da bu yöntemlerden birisidir.Sponsorluk reklam ,halkla ilişkiler ,satış teşvik gibi tutundurma karması elemalanlarını desteklemek amacıyla yapılmaktadır. Sponsorluk çeşitli kuruluşlarca yapılır bunlar sadece ticari kurumlar değildir ; devlet kurumları da sponsorluk yapabilmektedir.
Sponsorluk marka adını yerleştirme ,markayı görünür kılma ,itibar artırma ,kurumsal kimlik oluşturma gibi amaçlarının yanında sosyal sorumlulukların bilincinde olduğunu gösterme imkânı sağlar. Sponsorluk kurumsal kimliğin sürekli gösterilmesiyle bir imaj oluşturur. Medyadaki reklamları destekleyerek hedef kitle üzerinde daha etkili olmayı sağlar.
Sponsorluk, pazarlama karmasının Promosyon(Tutundurma –Pazarlama iletişimi) kısmında yer alır. İşletmelerin ürünlerini satabilmek, ihtiyaç yaratıp satışa teşvik etmek itibar yaratmak gibi amaçları doğrultusunda pazarlama iletişiminden yararlanılır. Pazarlama iletişimi pazarlama stratejisinin en önemli unsurudur. Ürünün bilinmesinin yeterli olmadığının anlaşılmasıyla tüketici odaklı satışa ve sosyal sorumluluğa sponsorluğa yönelim olmuştur. Halkla ilişkiler çalışmasında sponsorluk önemli yer tutar. Sponsorluk ürünün bilinirliğini artırarak marka farkındalığını sağlar.

 

 

Sponsorluk alkol ve tütün gibi ürünlerin reklamının yasaklanmasıyla çizgi altı reklam ve sponsorluk önem kazanmıştır. Ayrıca medya reklamlarının maliyet olarak yüksek olması, reklamın güvenilirliğinin ve etkinliğinin sorgulanması , kitle iletişim araçlarında yer almanın önemi, yoğun rekabet gibi nedenlerle birçok kurum sponsorluğa yönelmiştir. Ancak sponsorluk birçok açıdan reklama hizmet eder ancak ürün yada kuruma fayda sağladığı için tamamen reklamla karıştırılabilmektedir.Ancak sponsorlukta destek olma amacı vardır. Reklamda ise sadece iletilmek istenen mesaj gösterilir. Sponsorlukta kar amacı güdülse de destekleme vardır. Sponsorluk mesajlarını ve markayı farklı alanlarda dolaylı olarak sunabilmektedir. Reklam ise kar amacı güden mesajını tek bir mesaj halinde verir. Reklamda medya kontrolü söz konusu iken sponsorlukta bu mümkün değildir. Ürünün konumlandırılması, pazarlama amaçlarına etkisi, ürünün kullanım alanını genişletme, yeni ürünün tanıtılması, yasaklı ürünlerin farkındalığını yaratma gibi etkilerle reklama katkısı bulunur.Bunun yanında reklamda medyanın kontrolünün olması yönüyle sponsorluk ve reklam ayrılır.

Red Bull Racing F1 Launch

 

Sponsorluk pazarlamaya yakın bir kavramdır. Bunun nedeni sürekli markayı gösterme markayı öne çıkarma amacı vardır. Pazarlama açısından yeni ürünü tanıtmak, ürünü desteklemek ,ürünün piyasaya yerleşmesini sağlamak gibi amaçları vardır.Kuruluşların sponsorluktan beklentisi; kurum kimliğini yerleştirmek, olumlu imaj yaratmak,halk tarafından kabulu iyi niyeti sağlamak , kurum kültürünü geliştirmek, topluma katkı sağlamaktır.
Maçlarda formların üzerinde yer alan marka isimleri olimpiyatlarda sporcular giysilerindeki marka isimleri spor sponsorluğuna örnek gösterilebilir. Bunun sonucu olarak sponsorluğun markayı görünür kılarak zihne yerleştirme bu sayede imaj oluşturma prestiji artırma gibi avantajları vardır. Kuruluş sponsorluğunu üstlendiği etkinlik marka hizmet vb gibi faaliyetlerin imajını üstlenmek ister.Örnek olarak Redbul ‘un genellikle akrobasi uçak yarışlarına ;formula yarışlarına , kış sporlarına destek olması sporun imajıyla markayı birleştirme amacı taşır.

KAYNAK:https://gzmoncl.wordpress.com/2012/06/10/sponsorluk-nedir/

HALKLA İLİŞKİLER VE İNTERNET

                                                HALKLA İLİŞKİLER VE İNTERNET
Yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi, hem hedef kitleler hem de kurumlar açısından büyük etkiler yaratmıştır. Son yıllarda özellikle teknolojik alanda yaşanan gelişmeler, küreselleşmenin etkilerini artırırken, küresel pazarların oluşmasını, kurumların ulaşabileceği hedef kitlelerin sayısının artmasını sağlamıştır.  Tüm bu gelişmeler alındığında, yeni iletişim teknolojilerinin iş dünyası ve kamu kurumları üzerinde yarattığı etkiler göz ardı edilemez. Yeni iletişim
teknolojilerinin gelişmesi ile yönetim stratejileri, çalışma şekilleri ve çalışan profilleri de değişiklik göstermeye başlamıştır. Küreselleşmeye uyum sağlayabilmek için ve başarılı olabilmeleri için dinamik, yenilikçi ve değişken bir yapıya sahip olmaları, yenilikleri ve gelişmeleri takip etmeleri gerekmektedir (Vural, Akıncı Ve Coşkun, 2006).
halkla-iliskiler

       Halkla ilişkiler faaliyetlerinin değişen çehresi nedeniyle çevresi de her geçen gün genişlemekte ve böylesi geniş bir çevreye hızlı ve etkin bilgi aktarımının sağlanmasında da Internet, en yoğun tercih edilen araçlardan biri olmaktadır. Öte yandan değişimi, sağladığı sınırsız bilgi akışı olanağı ile destekleyen Internet, halkla ilişkiler faaliyetlerinde bugün için kullanılması zorunlu bir ortam olmaktadır.Gerek çalışanların yönetilmesinde, gerekse projelerin planlanması, uygulanması ve yönetilmesinde Internet günümüzde sıklıkla kullanılan bir araç halini almıştır. Bilgi teknolojilerinin işleyebilmesi için üç sistem gerekmektedir: İnternet, örgüt çalışanlarının birbirleriyle bağlantı kurmalarını sağlayan intranet ve de örgütün tedarikçi ve perakendecilerle bağlantı kurmasını sağlayan ve bir iletişim şebekesi oluşturan ‘Extranet’ bütünsel bir bakış açısıyla kullanılmalı ve halkla ilişkilerin iki temel fonksiyonu olan tanıma ve tanıtma çabaları ile bütünleştirilmelidir.

        Günümüzde internet başta olmak üzere yeni teknolojiler, halkla ilişkiler uygulayıcısının günlük işleri içerisine girmiştir. Bu doğrultuda her tip işletmenin halkla ilişkiler faaliyetlerinde internet kullanımı teşvik edilmektedir.
Halkla ilişkiler uygulayıcılarının iki temel görevi vardır. Bunlardan biri,mesaj üretimini, bu mesajları çoklu medya kanalları ile kamuya, müşterilere ve kurumsal paydaşlara yaymayı içermektedir. Diğeri ise iletişim stratejilerini planlamak ve uygulamayı kapsamaktadır. Halkla ilişkiler uygulayıcıları, müşteriler/kurumsal paydaşlar ve örgütün üst yöneticileri arasındaki aracılar ve yönetimlerin ayrılmaz parçaları olarak görev yaparlar. Bu iki görev de birbiriyle iç içe ve birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Halkla ilişkiler uygulayıcısı söz konusu her iki görev için de internet teknolojisini temel araçlardan biri olarak kullanmaktadır. Bu kullanım halkla ilişkiler uygulayıcısına interaktif iletişim olanağı ile birlikte kurumsal tanıtımda ve destinasyon tanıtımında çok önemli avantajlar sağlamaktadır .

             Halkla ilişkiler alanında internet kullanımı, halkla ilişkiler uygulayıcısının diğer kitle iletişim araçlarında olduğu gibi mesajın araç tarafından başkalaştırılması riski söz konusu olmadan en temel aktörlere ulaşmasını
sağlamaktadır. Bu şekilde halkla ilişkiler uygulayıcısı geleneksel kanalların dışında hedef kitlesi ile doğrudan iletişim kurabilmektedir. İnternetin sağladığı ayırt edici fırsatlardan birisi ise kurumsal paydaşlar ile interaktif bir ilişkinin
kurulabilmesidir.images

            Liu tarafından yapılan bir çalışmada, birçok kurumun web sayfalarını,internette varlıklarını duyurmak, kurum imajlarını geliştirmek, halkla ilişkiler uygulamalarını iyileştirmek, ürün ve hizmetlerine bakmaları için kullanıcıların
ilgisini çekmek ve kullanıcı yanıtlarını ve diğer ilgili verileri biriktirmek için kullandıkları sonucu ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan internet, medya ilişkilerini, çalışanlarla iletişimi, hükümet ilişkilerini ve müşteri ilişkilerini
kolaylaştırmaktadır .D’Ambra ve Wilson (2004) tarafından gerçekleştirilen araştırma sonuçları web’in yaş, deneyim gibi unsurlara rağmen enformasyon davranışı ile bütünleştirildiği ve belirsizliği azaltmada başarılı bir araç olduğu üzerinde durmaktadır.

                     Halkla ilişkiler uzmanlarının, halkla ilişkiler araçlarını bünyesinde barındıran internet uygulamalarında özellikle dikkat etmeleri gereken üç özellik bulunmaktadır;

1.Sızdırma; Bilginin iç hedef kitleden dışarıdakilere aktarılması, iletişimin
tek bir kitleyle sınırlı tutulmasını imkansız kılmaktadır.
2. Şeffaflık; İnternet, kurum içi sistemlerin kurumun dışındakiler
tarafından incelenmesini mümkün kılmaktadır.
3. Temsilcilik; İnternet, mesaj veya görüntülerin, bir kişiden diğerine
aktarılmak suretiyle yayılmasına fazlasıyla uygun bir ortamdır. Serseri
internet-sitelerinin ön plana çıkması bu durumun bir göstergesidir .

Halkla ilişkiler etkili ve düzenli iletişim kurma çabası olarak
değerlendirildiğinde, iletişim teknolojilerindeki her gelişmenin halkla ilişkilerin
kapsamını ve niteliğini etkilediği söylenebilir. Halkla ilişkilerin bir parçası olan
tanıtım faaliyetleri internet sayesinde sınırları aşmakta, duyurular yine internet
sayesinde çok kısa bir sürede hedef kitleye ulaşabilmektedir. Hemen herkes
tarafından kullanılan bu küresel haberleşme ağı ya da elektronik iletişim ağı
iletişime de yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu boyutuyla bakıldığında bir halkla
ilişkiler aracı olarak kabul ettiğimiz internetin kullanıcılar tarafından tercih
edilmesinin nedenlerini belirtmekte fayda olacaktır. Bu tercih nedenlerini genel
olarak şu şekilde sıralayabiliriz;

 Geniş kitlelere daha kısa sürede ulaşabilme olanağı
 Hedef kitlenin kurumla ilgili düşüncelerini kısa sürede öğrenme
olanağı
 Herhangi bir ürüne ait özellikleri veya ürünle ilgili yeni gelişmeleri
hedef kitleye ulaştırma olanağı
 Hedef kitleyi daha düşük maliyetle daha kısa sürede eğitme ve
bilgilendirme olanağı.

web sitesi 1

                           Halkla İlişkilerde İnternetin Yeri ve Önemi

Halkla ilişkiler faaliyetlerinin temelinde, daha geniş hedef kitlelere daha kısa sürede ulaşabilmek, onları tanımak ve kendisini tanıtmak gibi politikaları olduğu gerçeğinden hareket edersek internetin halkla ilişkiler aracı olarak kullanılması nedenlerini daha iyi görebiliriz .

                               İnternet Ortamında Halkla İlişkiler Süreci

                         İnternetin sunduğu olanaklardan yararlanan kuruluşlar hedef kitlelerine ulaşarak hizmet ve ürünlerini tanıttıkları gibi, pazarlam ve satış da gerçekleştirmektedirler. Kuruluşların birbirinden uzak birimleri arasında internetle bağlantı kurma olanağı bulunmaktadır. Tüketiciler, kaynak ve hammadde sağlayanlarla bağlantıyı canlı tuttukları gibi, üstüne üstlük, insanlar, kendilerini ilgilendiren konulara ilişkin veri ve bilgilere ulaşabilmektedirler.
İnternet aracılığıyla satış sonrası destek de verilmekte, yayıncılık hizmeti gerçekleştirilmekte, yeni tanıtım, reklamcılık olanakları devreye girmektedir.
İnternet, halkla ilişkiler çalışmalarına hız ve devingenlik kazandırırken,örneğin sponsorluk çağrıları yapılmakta, koşulları, bütçesi, basınla ilişkiler, sözleşme metinleri hakkında bilgiler verilmektedir .
Halkla ilişkiler uygulayımcıları interneti gözlemleyerek, hedef kitlelerinin, müşterilerinin ve iştirakçilerinin kurum/kuruluş hakkındaki görüşlerini öğrenerek, Web ortamında var olan söylemleri bilerek, oluşturacakları strateji ve mesajları daha iyi planlayıp uygulayabilir ve krizlere acil çözümler üretebilirler. Hurme tarafından elektronik ortamdaki halkla ilişkiler sürecinin değerlendirme, analiz, planlama ve uygulama alanındaki ilkeleri su şekilde belirtilmektedir:

– Hedef kitleleri mutlaka göz önünde bulundurmak ve uygun internet
araçlarını kullanmak,
– Sitenin içeriğini sürekli güncellemek,
– Arama motorlarında (google, yahoo gibi) sitenin bulunmasını sağlamak,
– Sinerji ve entegrasyon yaratmak.
– Web sitesinin adresini basılı materyallerde belirtmek,
– Hedef kitlelere ve medyaya sunulacak bilgiyi onların almak istedikleri
yöntemle sunmak (eposta, Web sitesi, listserve v.b),
– Medyanın kuruma anında ulaşmasını sağlamak (basın bültenleri, kurum
hakkında biyografik bilgi, fotoğraf, soru-yanıt gibi) ve sitede basın kiti
oluşturmak .
Planlama aşaması internette halkla ilişkilerde ilk adımdır.Burada hedef
kitle analizinin doğru olarak yapılması önemlidir.

 İnternette Kullanılan Halkla İlişkiler Araçları
Halkla ilişkiler çalışmaları için önem taşıyan internette; web siteleri,
elektronik posta, forumlar ve haber grupları, bloglar, sohbet odaları, arama
motorları, video/ses konferansları, reklamcılık ve sponsorluk kullanılan halkla
ilişkiler araçlarıdır.

http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ksuiibf/article/view/5000039237

 

1 3 4 5 6 7 8