Halkla İlişkiler ve Reklamcılık

Türkiye’de Halkla İlişkilerin Gelişmesi

       

        Halkla ilişkiler, tarihimizin her döneminde çeşitli şekilde uygulamaya konulmuştur. Göktürkler’in Orhun Abideleri, Selçuklular’ın büyük devlet adamlarından Nizamülmülk’ün Siyasetname adlı eserinde; yönetimin, halkın durumu hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olması gerekliliğine işaret edilmesi, yabancı ülke temsilcilerine ve elçilere gösterilecek ilginin önemi üzerinde durulması ve bu kişilere yapılacak muamelenin temsil ettikleri ülkeye yapılmış olacağının açıklanması( ), ayrıca Anadolu Selçuklu döneminde hükümdarların haftanın belli günlerinde halkın şikayet ve isteklerini dinlemeleri ve bunlara çözüm getirmeleri bu dönemle ilgili halkla ilişkiler alanına örnek olarak gösterilebilir.

       Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve yükseliş döneminde yönetim ile halk arasında olumlu ilişkiler bulunmaktadır. Örneğin bu dönemde padişahların adalet fermanlarında şu formül tekrarlanmaktadır: “Reaya taifesi, ki Tanrının bir emanetidir, onları himaye etmek ve kimsenin zulüm yapmasına müsaade etmemek, padişahın vazifesidir”. Aşık paşazade Tarihinde hükümdar için en önemli şeyin, reayanın hayır duası olduğu şu şekilde anlatılmaktadır: “Ariflerden birine sordular, ”Padişahlara hazine gerek midir?” dediler. Arif cevap verdi: “Bir asıl hazine vardır, ol gerektir” ve sordular kim “ne asıl hazinedir?” Arif aydur, “reayanın hayır duaları padişaha asıl hazinedir”.

       17. yüzyıldan itibaren ekonomik ve sosyal bozulmalarla birlikte yönetim kurumlarında da bozulmalar başladı. Bir zamanların “devlet baba” fikri, mültezimlerden ve memurlardan şikayet edilen, halka karşı olan ve onu ezen devlet anlayışına dönüştü. Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde, 1877 yılında toplanan Meclis’te “memur” sorununun milletvekilleri tarafından dile getiriliş biçimi, yönetim halk ilişkilerinin ne kadar bozuk olduğunu göstermektedir. Bu dönemdeki milletvekillerine göre: Ziraat, ticaret, sanat, ilim, fen ve bütün umumi menfaatlerimizin böyle kendi haline terkedilmiş olması, memurlarımızın vazifelerini kötüye kullanmaları dolayısıyladır. Bir takım derebeylerine, sahte hanedanlara, insafsız mültezimlere, namussuz çorbacılara (Hıristiyan büyüklerine verilen ad), fesatçı ve tezvirci adamlara yer veren, fukarayı bir kat daha perişan eden memurlardır ).

        Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, Atatürk’ün halkla ilişkilere önem verdiği görülmektedir. Atatürk, 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde alınan kararların halka duyurulması için İrade-i Milliye gazetesini yayınlatmıştır. Ankara’ya gelişinden kısa bir süre sonra da, Hakimiyet-i Milliye gazetesinin yayın hayatına girmesi, 1920 yılında da Anadolu Ajansı’nı kurması, bu dönemde halkla ilişkilere verilen önemi göstermektedir.

     Çeşitli dönemlerdeki hükümet programlarında ve siyasi iktidarların uygulamalarında, halkla ilişkiler yer almakla birlikte, modern anlamda halkla ilişkiler uygulamaları, 1961 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nda kurulan ‘Yayın ve Temsil Şubesi’nin faaliyete geçmesiyle oluşturulmuştur. Bu şube, Türkiye için yeni olan iktisadi ve sosyal plan ya da planlı kalkınma olgusunun Türkiye’ye yayılması, Türkiye’de planlama çalışmalarının yahut planlama gereğinin bilincine varılması göreviyle ortaya çıkmıştır.

      1962 yılında hazırlanan Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi’nde (MEHTAP), halkla ilişkiler konusuna yer verilmektedir. Bu projede, “Devlet kuruluşlarının her kademesindeki çalışmalarda ve kararların alınmasında halkla yakın temas sağlamak zorunludur”, ifadesi yer almaktadır. Ayrıca sözü edilen projede; “Gelişmiş ülkelerdeki yönetimler, bu temaslar bakımından çeşitli mekanizmalar ortaya koymuş durumdadırlar. Bunların başında, fertleri ve ilgili kuruluşları karardan önce dinlemek, onların istek ve görüşlerini almak ve değerlendirmek için bulunan usuller gelmektedir. Türk yönetiminde de, çeşitli kademelerde, her kurumun bünyesine uygun olarak halkla temas ve dinleme usulleri kurmak gerekmektedir” ifadeleri de bulunmaktadır .

     1964 yılında kurulan Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü’nde oluşturulan Tanıtma ve Halk Eğitimi Dairesi, “Türkiye’de doğum kontrolü ve aile planlaması” konularında etkin hizmetler sunmuştur.

      1965’te “İdareyi ve İdari Metodları Yeniden Düzenleme Komisyonu” çalışmaları çerçevesinde “Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı” ile ilgili olarak yapılan araştırmada, yönetim-halk ilişkilerindeki aksaklıklardan bahsedilmekte ve yönetimin mevcut imkan ve koşulları içinde halkla ilişkilerini daha “sistematik ve iyi bir şekilde” düzenleme yollarını araması gereğine yer verilmektedir.

      1971 yılının Mayıs ayında, devlet kesiminin genel yönünü ve stratejisini belirlemek üzere 10 kişilik bir Danışma Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurul, halkla ilişkiler konusunda da araştırmalar yaparak bazı öneriler getirmiştir. Raporda, Türkiye’de Halkla İlişkiler ve Enformasyon hizmeti gören birimlerin değişik isimler taşıdığına işaret edilmiş, Başbakanlığa bağlı ve koordinasyonu sağlayacak merkezi bir örgütün gerekli olduğu belirtilmiştir. Bakanlık ve diğer örgütlerde halkla ilişkiler ve enformasyon birimleri kurulması, halka yol gösterecek, yardımcı olacak danışma birimlerinin bulunması veya esas görevlere ek olarak bu görevi diğer memurların yapmaları belirtilmiştir. Raporda ayrıca, “Halkla İlişkiler ve Enformasyon birimleri, kuruluşun baş yöneticisine bağlı olmalı, çalışan elemanların seçiminde özel bir titizlik gösterilmeli, hizmet alanı ile ilgili eğitim görmüş kişiler seçilmelidir” denilmektedir( ).

      Türkiye’de halkla ilişkilerin önemi bütün kamu kuruluşlarınca anlaşılmaya başlanmış olmasına rağmen halen görevli elemanların çoğunluğu halkla ilişkiler alanında mesleki eğitim görmüş kişiler değildir.

     Halkla ilişkiler ders olarak ilk kez 1966 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Basın Yayın Yüksek Okulu’nda, 1970’lerde ise İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nde ve İzmir’de Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’ne bağlı Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulları’nda okutulmaya başlanmış olup günümüzde Kara Harp Okulunda, üniversitelerin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinde, Siyasal Bilgiler Fakültelerinde, İletişim Fakültelerinde ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde okutulmaktadır.

   1984 yılında, Bakanlıkların kuruluş ve görev esaslarını yeniden düzenleyen 202 sayılı kanun hükmünde kararname ile bakanlık merkez teşkilatında ihtiyaca göre, hangi tür danışma ve denetim birimlerinin kurulacağı belirtilmiş ve “Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği” kurulacak birimler arasında sayılmıştır. Daha sonra çıkarılan 3046 ve 3056 sayılı kanunla da Başbakanlık ve bazı bakanlıklarda basın ve halkla ilişkiler müşavirliği kurulabileceği de belirtilmiştir.

 

Kaynak: http://www.halklailiskiler.com.tr/Turkiye_de_Kamu_Kuruluslarinda_Halkla_Iliskiler..php

Halkla İlişkiler Kariyeri Hedefleyenler İçin Tavsiyeler

İster üniversiteden mezun olunca ilk işiniz olarak isterseniz kariyer hedefi olarak halkla ilişkiler alanına girmeyi düşünüyorsanız, atılımınızı yapmadan önce biraz araştırma yapmayı göz önüne alın.

Birçok geleneksel değer hala geçerli olsa da halkla ilişkiler sektörü hızla değişiyor; öyle ki deneyimli halkla ilişkiler uzmanları bile bu değişimin hızına ayak uydurmakta zorluk çekiyor. İnternet, sosyal medya ve mobil cihazlar bu hızlı değişime katkıda bulundular fakat halkla ilişkileri zor bir iş haline getiren sadece teknoloji de değil. Günümüzde artan rakip sayısının yanı sıra, daha azı ile daha fazlasını talep eden müşteriler de işleri zor bir hale getirmekte.

Hepimiz yaptığımız işte en iyisi olduğumuzu ya da işimizi çok iyi yaptığımızı düşünmek isteriz, fakat dikkat! Bir halkla ilişkiler uzmanı için dinleme, öğrenme ve araştırma asla sona ermez. Örneğin kariyerinizin son iki yılında ilk 10 yılda yaptıklarınızdan daha fazlasını öğrenebilirsiniz.

Eğer bu iş için biçilmiş kaftan olduğunuzu düşünüyorsanız, yapmanız gerekenler burada:

Sert olun: Savunduğunuz dava için mücadele etmeyi bilmiyorsanız, müşteriniz için herhangi bir şey kazanamazsınız. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, hızlı bir şekilde anlayacaksınız.

Kendinizi öğrenmeye adayın: Öğrenmek için ekstra çaba gösterenler ödülünü alacaktır. Firmalar sınırlı kaynaklarla çalışırlar ve yeni başlayanları kaşıkla beslemek için kimsenin zamanı yoktur. Üniversitede bir araştırma ödevinin nasıl yapılacağını öğrendiyseniz, aynı teknikleri iş için de uygulayın.

Her gün gazete okuyun: Halkla ilişkiler sektöründe işe başlayıp, gazete ya da dergi okumayan ne kadar çok kişi olduğuna inanamazsınız. Onların artık işsiz olduklarını söylememize de gerek yok sanırız.

Bir müşterinin sektörünü ve iş yapma şeklini öğrenin: Müşterinizin nasıl para kazandığını bilmiyorsanız ona nasıl değer katabilirsiniz? Siper alın. Müşterilerinizi ve rakiplerini inceleyin.

Sosyal medyayı iyi anlayın: Sosyal medyanın bizzat içinde olun. Herhangi bir halkla ilişkiler uzmanının, sosyal ağlar üzerinde yolunu bilmesi oldukça önemlidir. Online olarak gazetecilere, blogculara ve etkili insanlara ulaşmak her zamankinden daha kolay. Onları takip edin, onları izleyin ve onlarla iletişim kurun.

Ağ: Gelecek, işi yapabilenlere ve satabilenlere aittir. İş dünyasında ilişkiler kurun. Sivil kuruluş ve vakıflara dahil olun ve bunları yaparken her şeyi firmanızın ödemesini beklemeyin. Kendinize yatırım yapmak zorundasınız.

Yazılı ve sözlü iletişim becerilerinizi geliştirin: Bir şirketi araştırmayı ve bir basın bülteni yazmayı bilmiyorsanız, bu sektörde işiniz zor demektir.

İş trendlerini izleyin ve müşteriler üzerindeki etkilerini analiz edin: Zaman içinde, doğal olarak bu konuları merak edenler çıkacaktır. Merak belki de en önemli duygudur çünkü yaratıcılığı ve beceriyi doğurur. İşverenler, doğal olarak meraklı çalışanları tercih ederler.

Ekstra zaman ayırın: İşinizin sadece sabah 9′dan akşam 5′e kadar mı süreceğini düşünüyorsunuz? İşinize tamamıyla hakim olup, müşterileriniz için yapmanız gereken bütün işleri ezbere biliyorsanız belki bu mümkün. Fakat şunu unutmayın ki yeni halkla ilişkiler adayları ilk birkaç yıl için genellikle üretken ve verimli değildir. İyi bir kariyer oluşturmak zaman alır, ayıracağınız ekstra zaman hedefinize daha hızlı ulaşmak için size yardımcı olur.

İşi değil, kariyeri düşünün: Halkla ilişkiler alanında kariyer isteyenler ile iş isteyenler arasındaki fark kolaylıkla gözlenebilir. Eğer sadece iş istiyorsanız, ilerlemenizin pek mümkün olmayacağını kabul etmelisiniz. Firmanızdan bir başkası fırsatı kaçırmayacak ve sizi geçecektir. Eğer bir kariyer yolu üzerindeyseniz bunu gösterin; değer katan görev ve projeler gerçekleştirin.

Takım çalışmasının önemini iyi anlayın: Büyük resmin bir parçası olun. Takım arkadaşlarınıza yardım edin, bir takım üyesi bocaladığında hemen onun yerini doldurun.

Yeni müşteriler ve fırsatlar bulun: Firmanıza yeni işler getirin; iki kat daha değerli olacaksınız.

Müşterilerle proaktif iletişim kurun: Bu genç insanların yapması gereken en önemli şeylerden biridir. Telefonu elinize alın. E-postalar sağlıklı bir iletişim biçimi sayılmazlar. Müşterinin direk önüne çıkın. Gönderecek bir raporunuz mu var? Direk müşteriye kendiniz götürün.

En nihayetinde, hala her şey ilişkiler çerçevesinde yürüyor. Bir halkla ilişkiler firmasının müşteri ilişkileri iyi ise, büyük olasılıkla müşteri, hatalara karşı daha bağışlayıcı olacaktır. Anahtar nokta pahalıya mal olacak hatalardan kaçınmak ve bir firma için sizi değerli hale getirecek özelliklerinizi iyi anlamaktır.

pr_kariyer

Kaynak: Howell Marketing Strategies Blog

Tanıtımın Önemi

 

   Tanıtım, bir firmanın ürettiği ürün ve hizmetlerini, onların özelliklerini, kurumsal kimliğini, üretim biçimini, teknolojisini, ürettiği unsurlara yüklediği duygusal bağlarla birlikte, geniş halk kitlelerine, onların bütün bunları sahiplenmesini, benimsemesini, istemesini sağlayacak şekilde anlatmasıdır. Firmaların reklamları, birbirinden farklı mecralardan yapılabilmektedir. Geçmişten bu yana firmaların bilgilendirme çalışmaları; televizyon kanalları, radyolar, gazete ve dergiler gibi kitle iletişim araçlarıyla birlikte, açık hava tanıtım araçları vasıtasıyla oluşturulan mecralardan yapılmaktadır. Kullanılan her bir mecranın kendine has özellikleri çerçevesinde tasarım, gösterim ve çeşitli kullanımlarla firmaların ürün ve hizmetleri, onların özellikleri, kurumsal kimliği geniş halk kitlelerine aktarılmaktadır. Firma, ürün ve bilgilerinin tüketicilere aktarılma biçimini veya tasarımını, reklam veya tanıtım ajansları yapmaktadır.

reklam   Buradaki aktarma, normal bir bilgi akışı şeklinde yapılmamaktadır. Tüketicilerde istek, arzu, beğenilme, sahiplenme nihayetinde de satın alma davranışlarının geliştirilmesini sağlayacak şekilde strateji oluşturularak aktarılmaktadır. Firmaların ürün ve hizmetleriyle ilgili olarak yapılan tanıtım filmleri, afişleri, billboardları, araç giydirmeleri, radyo v.b. onlarca mecra, tüketicilerin bu tip üretimlere karşı ilgi duymasını, onları satın almak istemesini amaçlamaktadır. Bunun için, insanların etkilendikleri ünlü simalar, komik söylemler, davranışlar, ifadeler, etkileyici görseller, hikâyesi olan fotoğraflar kullanılmakta ve tüketici etki altına alınmaya çalışılmaktadır. Son zamanlarda, teknolojinin gelişmesi, özellikle internet gibi bir platformun üretilmiş olması, bu platforma milyonlarca kullanıcının aynı anda erişebilmesi, bu ortamın hızlı ve kesin sonuçlar veren tekniklerle ölçülebiliyor olması, eski mecraları yavaş yavaş ortadan kaldırmaya başlamıştır.

Son zamanlarda firmalar, bu tip aktarımlarını internet mecrası üzerinden yapmaya başlamış veya buralarda ki tüketiciye ulaşmanın yöntem ve stratejilerini geliştirmeye başlamıştır. Günümüzde pek çok büyük marka, reklam veya tanıtım yatırımlarını bu mecra üzerinde kullanmaya başlamıştır. Banner, gömülü link, pop-up, e-posta ile pazarlama v.b. teknikleri kullanarak, tüketicilere ulaşmakta ve onları etkilemektedir. Bununla birlikte, eskiden kullanılan mecralar, gittikçe önemini yitirmeye başlamaktadır. İnternetin gelişmesinin ardından, firmaların buna yönelmesiyle, en çok etkilenen mecralar arasında basılı kitle iletişim araçları, başı çekmektedir. Yani gazete ve dergiler en çok etkilenenler arasındadır. Diğer mecralar da etkilenmekte yani onların da reklam gelirlerinde düşüşler olmaktadır. Pazarlama ve reklam uzmanlarının görüşlerine göre, zamanla onlar da kullanılmamaya başlayacaktır. Zamanla internet, tek başına firmalar ile tüketicileri arasındaki iletişim köprüsünü yönetebilecektir.

Kaynak: http://blog.reklam.com.tr/pazarlama/tanitim-nedir/1121/

  

 

Basın Bülteni Yazmanın İpuçları

Basın bülteninizi kaleme almadan önce aklınızdaki düşünceleri doğru bir şekilde harmanladığınızdan emin olun. Eğer düşünceniz ürün, şirket ya da hizmetiniz ile ilgili bilgi aktarmak yerine tanıtım yapmak yönündeyse şunu bilmelisiniz ki; satış kampanyasını andıran bir bülten yazmaktaysanız vaktinizi boşa harcıyorsunuz demektir. Satış ve pazarlamayı andıran yazılar hedef kitlenize asla ulaşmazlar.

 

Peki basın bülteninizi kaleme alırken nelere dikkat etmelisiniz. İşte size basın bülteni yazımının ipuçları;

Basın bülteninizi kaleme almadan önce aklınızdaki düşünceleri doğru bir şekilde harmanladığınızdan emin olun. Eğer düşünceniz ürün, şirket ya da hizmetiniz ile ilgili bilgi aktarmak yerine tanıtım yapmak yönündeyse şunu bilmelisiniz ki; satış kampanyasını andıran bir bülten yazmaktaysanız vaktinizi boşa harcıyorsunuz demektir. Satış ve pazarlamayı andıran yazılar hedef kitlenize asla ulaşmazlar.

 

Peki basın bülteninizi kaleme alırken nelere dikkat etmelisiniz. İşte size basın bülteni yazımının ipuçları;

  • Aktaracağınız bilgi konusunda seçici olun: Paylaştığınız bilginin reklam içerikli değil haber değeri taşıdığından emin olun.
  • Okuyucuyu yakalayın: Aktardığınız bilgi okucuyu yakalamalı ve bülteni neden okumakta olduklarını ve neden okumaya devam etmeleri gerektiğini hızlıca kavramalarını sağlamalı.
  • Doğru şekilde  açıklayıcı olun: Bültene her zaman aktaracağınız haberin kısa özeti ile başlayın, bültenin yazıldığı markanın kimliğini daha sonra aktarın. Her zaman sıralamayı bu şekilde yapın, asla önce bülteni yazan kimliğini ön plana çıkarmayın.
  • Bağlantı kurulabilir olsun: Eğer bir bülten okuyor olsaydınız onu kendiniz ile ilişkilendirmek istermiydiniz? Unutmayın ki insanlar kendileri ile okudukları arasında bağlantı kurmayı severler.
  • Kelimeleri özenle seçin: Basın bülteni yazarken çok fazla edebiyat yapmaktan, fazla sıfat kullanımından ya da argodan kaçının. Bozuk ve argo dille yazılmış bir bülten okuyucunun uzaklaşmasına neden olacaktır.
  • Gerçekleri yazın: Kaleme aldığınız bültenin dayanağı “gerçekler” olsun. Unutmayın yalancıları kimse sevmez!
  • Bülteninizde yeterli sayıda iletişim bilgisi olsun: Telefon, faks, adres hatta e-mail gibi bütün iletişim bilgilerinizi paylaştığınızdan emin olun. Tüm bu iletişim bilgilerine şirket adınızı ve irtibat kurulabilecek kişi adını yazmayı da unutmayın.
  • Tüm bilgilerin tek sayfada toplanmasını sağlayın: Bülteninizi bir sayfa ile sınırlandırmayı hedeflemelisiniz; hiç kimse çok kısa bir bültene ilgi göstermeyeceği gibi sayfalar boyu uzayan bir bülteni de okumak istemeyecektir.
  • Formata dikkat edin: Bülteninizi yazmakta olduğunuz mecra seçimine göre özel bir formatta yazmak durumunda kalabilirsiniz. (örnek olarak farklı sektörlere hitap eden dergileri ele alabilirsiniz)  Önerilen özel bir format varsa ve siz de bülteninizi bu formatta yazmakta başarısız oluranız tüm çabanızı çöpe atmak şirketinizi yangına atmaktan daha akıllıca bir seçim olacaktır. Doğru formatta ve düzgün yazılmış bir basın bülteni sadece şirketinize dikkat çekmekle kalmaz aynı zamanda pek çok medya geri çıktısı elde etmenizi de sağlar. Eğer doğru formatta bülteninizi hazırlamamışsanız ve hepsinin de ötesinde okuyucunun ilgisini de çekememişseniz bu senaryo asla gerçekleşmeyecektir.

Alıntı Yapılan Adres:http://www.makalemarketi.com

KİŞİLER ARASI İLETİŞİM NEDİR?

iletisim

  • “İletişim iki birim arasındaki bilgi, duygu, düşünce alışverişidir.”
  • “İletişim karşılıklı etkileşim sürecidir.”
  • “İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar” atasözümüzde kişiler arası

iletişimin önemini vurgular.

  • “Kişilerarası iletişim bir kişinin bir başkasını ya da başkalarını niyetli

ya da niyetsiz olarak etkilemeyi amaçlayarak mesajlarını iletmesi ve onların

mesajlarını almasıdır.”

  • “Kişilerarası İletişim; yaşamı zenginleştiren ya da fakirleştiren

olay.”(Dökmen, Ü)

  • İletişim sürüp giderken kimi zaman; iletişim kazaları olabilir, iletişim

kanalları tıkanabilir. Veya iletişimi etkileyen başka etkenler araya

girebilir.

  • Yetişkin olarak sağlıklı iletişim kurabilmek için bunun farkında varmak,

diyaloglarımızda çocukların ve ergenlerin kendilerine güvenlerini

sağlayacak mesajlar vermek gerekir.

 

kaynak

http://mebk12.meb.gov.tr/

İnsan Kaynaklarını Etkinleştirmede Kurum içi Halkla ilişkiler

insan-kaynaklari-kursu26
Küreselleşen ve acımasız bir rekabet içine giren dünya piyasasında, işletmeler için asıl rekabet gücünü, kendi yeteneklerini ve becerilerini geliştirmiş, her çeşit bilgiye ulaşmasını ve kullanmasını bilen, yaratıcılığını sürekli geliştiren insan kaynağı oluşturmaktadır klasik personel yönetiminde, çalışanları ise alma, bordrolarını hazırlama, terfilerini yapma gibi somut isler yapılırken, değer katan insan kaynakları yönetiminde bütün bu islerin yanı sıra, çalışanın kendini önemli hissetme, takdir edilme.

Ödüllendirme, eğitim ve iletişim gibi bir takım ihtiyaçlarının giderilmesine çalışılmaktadır. İnsan kaynakları yönetiminin etkinliği, çalışanların bu gibi ihtiyaçları karşılandığı oranda sağlanacaktır. İşte, çalışanların bu ihtiyaçlarının giderilmesinde kurum içi halkla iliksilerin önemi büyüktür. Çalışanların en önemli ihtiyaçlarından biri, iletişim ihtiyaçlarıdır. Temeli iletişime dayanan kurum içi halkla ilişkiler, çalışanların iletişim ihtiyaçlarını gidermede etkin rol oynamaktadır. Doyurucu bir ücrete kavuşmuş, çalımsa koşullarının oldukça iyi olduğu bir işyerinde belirli hoşnutsuzlukların ortaya çıktığı, çalışanların verimliliklerinin pek yüksek olmadığı saptanmıştır.

Yapılan incelemeler sonunda görülmüştür ki, bu iki öğe örgütte verimliliği arttırmada gerekli, fakat yeterli değillerdir. Bunlara ek olarak kurum yönetiminin, belirli teknikleri uygulamaya koyması gerekmektedir. İşte bunlardan biri örgüt içi iletişim olup, bu Öğe kurum içi halkla ilişkiler çalışmalarının temelidir. Kurum çalışanlarının gerek islerinden, gerekse çalıştıkları kurumdan hoşnut olmaları ve bu hoşnutluğun derecesi, geniş ölçüde iletişim sisteminin isleyip islememesine bağlıdır. İletişimin sınır tanımadığı, çok yoğun ve yaygın olduğu bir ortamda herhangi bir kurumda çalışanların kurumlarıyla ilgili haberleri öğrenmek istemeleri doğaldır ve bu konuda ortaya çıkan gereksinmenin mutlaka karşılanması gerekir. Örgütte olup biten her şeyi bütün açıklığı ile kurum çalışanlarına aktarmak gerekir.
Çalışanlarla iletişimin üst yönetimin görevleri arasındaki önceliğini tespit etmeye yönelik yapılan ve “Çalışanlarla iletişim: Üst Yönetimin Yeni Önceliği” baslıklı bir araştırmada, çalışanlarla iletişimin amaçları söyle ifade edilmektedir;
– Çalışanlarla yönetim arasındaki iliksiyi geliştirmek ve iyi niyet oluşturmak,
-Kurum içi değişiklikler hakkında çalışanları bilgilendirmek,Çalışanlara; kurum, kurumun ürünleri ve hizmetleri, organizasyonun yapısı, kurumsal etikler hakkındaki kodlar ve kurallar, kurum kültüründeki değişiklikler ve kurumun dış iş çevresi hakkında bilgi vermek,
-Çalışanların önemli sağlık ve toplumsal konular hakkındaki bilgilerini arttırmak,
– Çalışanların davranışlarını ve tutumlarını, daha fazla
verimli olmak, kalite odaklı olmak ve girişimci olmak yönünde değiştirmek,
-Çalışanlara tazminatları ve fayda planları (benefit plan) hakkında açıklamalar yapmak,
-Çalışanların toplumsal aktivitelere katılımını arttırmak.

Görüldüğü gibi etkin örgüt içi iletişimin, kurumsal verimliliği etkileyebileceği açıktır.
Kurumsal iletişim ile kurumsal verimlilik arasında bir iliksi olup olmadığı konusunda birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalardan Lull, Frank ve Piersol’un Amerika’nın 100 büyük şirketinin başkanıyla yaptığı ankette, ankete katılanların %96’sımn iletişim ile verimlilik arasında kesin bir ilişki olduğuna inandıkları sürülmektedir.
Denilebilir ki; bir isletmede çalışanların etkinliğini arttırmaya yönelik kurum içi iletişim ne kadar etkin isliyorsa, o isletme içinde kurumsal verimlilik de o oranda artmaktadır. Fortune Dergisi’nin atıfta bulunduğu bir Gallup çalışmasında, isletmelerin yüksek kârlara sahip olabilmesi için, çalışanlar üzerinde su dört tutumun yerleştirilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bunlar; her gün yapabileceklerinin en iyisini yapma fırsatları olduğunu hisseden çalışanlar, fikirlerine değer ve önem verildiğini hisseden çalışanlar, çalışma arkadaşlarının kaliteye önem verdiğini hisseden ve çalışmalarıyla kurumun misyonu arasında doğrudan bir iliksi kuran çalışanlardır.İşte çalışanlar üzerinde bu dört tutumun yerleştirilmesi ancak onlara yönelik yapılan etkin kurum içi halkla ilişkiler çalışmaları sayesinde mümkündür. Metin Kazancı’nın ifadesi ile kurum içi halkla ilişkiler; kurumda çalışanlarla kurum ve çevre arasında güvene, karşılıklı iyi niyete dayalı ilişkiler geliştirip, kurumda verimliliği arttırmayı hedeflemektedir.

Kurum içi halkla ilişkilerin en önemli amacı; personel ile yönetim arasında bir diyalog oluşturmaktır. Bu diyalog içinde personele; isi niçin yaptıkları, hangi amacın söz konusu olduğu, isin nasıl gerçekleştiği anlatılıp, kurumun durumunun ne olduğu tüm çıplaklığı
ile ortaya konmalıdır. Bunun ise ancak etkili bir kurum içi iletişim sistemi ile sağlanacağı bilinmektedir.
Kurum içi iletişim sisteminde ideal olan çalışanlardan yöneticilere ve
yöneticilerden çalışanlara yönelik iki yönlü iletişim sisteminin kurulmasıdır. Bu amaçla IBM’de 1959 yılında küçük bir bölüm içinde başlayan ve “Yüksek Sesle Konuş” adı verilen bir çalımsa günümüzde bütün şirket bünyesinde yürütülmektedir. Bu çalışmayla çalışanlardan feedback alınması hedeflenmektedir. Bu yolla IBM çalışanları ve emeklileri; yöneticilerine her türlü soruyu sorma, çalışmalarla ilgili yorum yapma ve fikir verme imkanına sahip olmaktadırlar. Diğer birçok şirket de, IBM’in uygulamasına benzer uygulamalarla şirket içinde iki yönlü iletişim sistemini isletmeye çalışmaktadırlar. Bunlara örnek olarak; Alexander and Alexander Şirketi’nde “Özel Hat”, Anheuser-Busch’da “Yorum”, Eastman Kodak’da “Diyalog” adı verilen uygulamalar verilebilir.
Dünya çapında yaklaşık 84.000 çalışanı bulunan 3M’de, çalışanların, kurumlarıyla ilgili bilgilere hızla ulaşabilmeleri için, hafta içi her gün Minnesota saatiyle 10:.30’da bir gece önce medyada 3M ile ilgili bilgiler toplanmakta ve bilgisayar aracılığıyla tüm dünyadaki 3M çalışanlarına gönderilmektedir. 3M yönetimi birkaç yıl önce bu uygulamayı kaldırmak istediğinde, çalışanların büyük tepkisiyle karşılaşılmıştır. Günlerce şikayet telefonlarının sonu gelmemiştir.
Bu tepkiler, çalışanların kurumlarıyla ilgili bilgileri öğrenmeye ne kadar istekli olduklarının açık bir göstergesidir Görüldüğü gibi, çalışanların tek bir hedef uğrunda birlik olabilmeleri için öncelikle çalıştıkları kurumun hedefleriyle, misyonlarıyla ve amaçlarıyla ilgili olarak bilgi bilgilendirilmeye ihtiyaçları vardır. Çalışanlar bilgilendirildiklerinde, kendilerine değer verildiğini hissedeceklerdir.
Ayrıca her konunun açıkça ortaya getirildiği ve kurumda olup biten özellikle kurum üyelerini yakından ilgilendiren konuların açıkça tartışıldığı ortamlarda yani kurum içi halkla ilişkilerin uygulandığı yerde dedikodunun yeri olmayacaktır. Görüldüğü gibi kurum içi halkla ilişkiler çalışmalarının önemli amaçlarından biri, çalışanların iletişim ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Çalışanların takdir görme ve ödüllendirilme ihtiyaçlarını gidermeye yönelik yapılacak halkla ilişkiler çalışmalarından beklenmeyen bir günlük izin, bir hediye sertifikası, bir buket çiçek, spor müsabakalarına bilet veya ofisteki bir kutlamanın kuruma sadakat, is tatmini, imaj ve prestij olarak geri döneceği kesindir. Çünkü hiçbir şey mutlu ve çalıştıkları kurumla gurur duyan çalışanların kurum imajına yapabileceği katkıdan daha fazlasını yapamaz. Kurumdan ve yöneticisinden memnun olan is görenler, kendiliğinden birer halkla ilişkiler sorumlusu gibi çalışırlar. Önce en yakın çevrelerini etkileyerek, giderek genişleyen dolaylı etkiler sayesinde kurum imajı yaratılmasına katkıda bulunurlar. Öte yandan, toplam kalite yönetimi, öğrenen kurumlar gibi yeni yönetim yaklaşımlarının yanında getirilen her türlü teknik ve teknolojik yenilikler, başarılı kurum içi halkla ilişkiler sayesinde kolaylıkla kabul görmekte, çok aha az dirençle karşılanmaktadır.
İşte günümüzde yapılması gereken, çalışanları değişimin içine katmaktır. Değişimden önce ve değişim sırasında onlarla iletişim kurmak ve bu yolla fikirlerini almak, çalışanların saygı görme, takdir dilme ve önem verilme gibi ihtiyaçlarını karşılayacağından, çalışanları isletmenin geleceği için birlikte çalımsak üzere motive edecektir23. Denilebilir ki; kurum içi halkla ilişkiler, kültürel alt yapı değişikliği de dâhil, her türlü örgütsel ve yönetsel değişime insan gücünün desteğini sağlamak açısından da önemlidir.

Çalışanların bir birey olarak değer görme ihtiyaçlarını gidermeye yönelik yapılan kurum içi halkla ilişkiler faaliyetleri; personel baloları, yemekler, personele yönelik spor turnuvaları, geziler, toplantılar vb. Bu faaliyetler yoluyla çalışanlar arasında takım ruhu oluşturulmakta ve böylece bireyler takımın bir üyesi olarak kurumun hedeflerine ulamsa konusunda motive olmaktadırlar. Diğer yandan isletme için değerli olduğunu hisseden bireyin, yaptığı ise olan bağlılığı ve yaratıcılığı da artmaktadır.
-İşveren ve is görenler arasında güven yaratma,
-Yatay ve dikey tarafsız, içten iletişim imkânı sağlama,
-Her birey için statü ve katılım yaratma,
-Sorunsuz bir is ortamı sağlama,
-Sağlıklı ve konforlu bir is mekânı yaratma,
-Girişimciliği ödüllendirme,
-Gelecek hakkında iyimserlik yaratma gibi işlevleriyle kurum içi halkla ilişkiler, insan kaynakları yönetiminin etkinliğini arttırarak kurumların nihai edenlerine ulaşmasında büyük rol oynamaktadır.

Genel Hatlarıyla Halkla İlişkiler

Sosyal-Medya-ve-Halkla-İlişkilerHalkla ilişkiler bir işletmenin,kurumun ya da örgütün bağlantı kurduğu ya da kurabileceği kimselerin anlayış, sempati ve desteğini elde etmek ve bunu devam ettirmek için yaptığı sürekli ve örgütlenmiş bir yönetim fonksiyonudur. Temelinde ikna, retorik, algı kavramları yatmaktadır. Kısa tanımıyla, kurumların kitlelerle iletişim kurmak amacıyla yürüttükleri, pro-aktif ve re-aktif olarak sürdürülebilen, kamu yararı esas alınarak devam ettirilen düzenli faaliyetlerdir. Bilinen adıyla “PR” olarak ifade edilmektedir.
Halkla ilişkiler işletmenin hizmet verdiği kitle ile daha etkili iletişimde bulunmak üzere başvurduğu bir yöntem; bir işletmeyi iç ve dış müşterilere, bağlantılı olduğu kişilere sevdirme ve saydırma, belirli bir tutumu benimsetmeye halkı inandırma sanatıdır.
Halkla ilişkiler sıradan olmakla önemli olmak arasındaki farktır; işletmenin olumlu bir imaja sahip olması için gerekli tanıtım politikasının saptanması, işletmenin bu doğrultuda yönlendirilmesi, insan grupları ve işletme arasında bilgi akışının sağlanması ve bu bilgi akımının gerekli etkinliği kazanarak amaçlanan sonuca ulaşması için yapılan plânlı faaliyetlerdir.
Halkla ilişkiler uzmanları örgüt yönetimine halkın düşünce ve tutumlarıyla ilgili bilgileri getiren, girişimci fikirler üreten, tanıtma kampanyaları geliştiren, kampanyaları yönetim politikasına uygun olarak yöneten kişilerdir. Halkla ilişkiler uzmanlarının özellikleri arasında; yaratıcılık, inisiyatif, düşünceleri açık ve basit şekilde yazarak/konuşarak iyi ifade edebilme temel şartlarının yanı sıra, kamu ve özel sektör örgütlerinde danışmanlık yapabilme, halk ile olumlu ilişkiler tesis ve idame edebilme, karar verme ve problem çözme, araştırma becerileri sıralanabilir. Halkla ilişkiler uzmanları; dışa dönük, kendine güvenen, insan psikolojisi ve motivasyonundan anlayan, rekabetçi, esnek ve takımdaş özellikli olmalıdır.
Halkla ilişkiler kavramı, ilk Fransa’da ortaya çıkmıştır; ancak daha çok Amerika Birleşik Devletleri’nde rağbet görmüş ve üzerinde çalışılmıştır. Günümüzde artık ağırlıklı olarak basın ilişkileri kapsamında faaliyetler yürütülmektedir. Son yıllarda internet ve sosyal ağların da dahil olmasıyla, kitlelerle basın ve web aracılığıyla yürütülen karşılıklı, geri bildirime dayalı, simetrik iletişim faaliyetleri halini almıştır.
Türkiye’deki ilk halkla ilişkiler danışmanlık şirketi, Prof. Dr. Alâeddin Asna tarafından 1974 yılında kurulmuştur, kendisi aynı zamanda Türkiye’de bu alanda çalışan ilk uzmandır. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı da yapan Asna, Prof.Dr. Nuri Tortop ve Prof.Dr. Metin Kazancı ile birlikte, bu alanda yayımlanmış ilk Türkçe kitapların yazarlarındandır.
Temelinde dört ana modelden yola çıkar; Basın ajansı modeli, kamuyu bilgilendirme modeli, iki yönlü asimetrik model, iki yönlü simetrik model.
Günümüzde uygulanan temel model; karşılıklı iletişime ve geri bildirime (feed-back) dayalı olan iki yönlü simetrik modeldir.
Halkla ilişkiler çalışmalarını yaparken, propoganda yapmaz, ancak ikna edici ve dürüsttür. En çok karıştırıldığı kavramlar arasında Pazarlama, Reklam, Satış Teşviği ve Propoganda bulunmaktadır. Şirketler, odaklanma açısından herkesi ele alamaz, daha doğrusu bu imkânsızdır. Bu nedenle çeşitli iletişim modelleriyle mesajını sınırlı sayıda insana veya insan topluluğuna iletmek durumunda kalır. Belli bir hedef kitleye hitap eder.
Halkla ilişkiler karması, pazarlama karmasıyla karıştırılmamalıdır.Pazarlama karması; ürün, fiyat, tanıtım ve konumlanmadan oluşurken, halkla ilişkiler karması; duyurum, kurumsal reklamcılık, basın sözcülüğü,lobicilik, yönetim danışmanlığı ve çeşitli kamu yararına faaliyetlerden oluşur .

PR Modelleri

1) Kamuyu bilgilendirme modeli;
Grunig ve Hunt’ın dört Halkla İlişkiler modelinden birisidir. Bu modelin en önemli temsilcisi Ivy Lee’dir

2)İki yönlü asimetrik model[değiştir;
Grunig ve Hunt’ın dört Halkla İlişkiler modelinden birisidir. Bu modelin en önemli temsilcisi E.L.Bernays’dır.

3)Basın ajansı modeli;
Grunig ve Hunt’ın dört Halkla İlişkiler modelinden birisidir. Bu modelin en önemli temsilcisi P.T.Barnum’dur.

Kaynak:Vikipedi ve sosyal ortam

Halkla İlişkilerde Sosyal Medya

Web 2.0 ın hatta 3.0’ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sosyal medya ile sağlıyoruz.

Zaman, mekân ve mobil olması nedeniyle bağlılık da gerektirmeyen, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bireye dayanan bir iletişimi içerir. Sosyal medya platformlarında buluşma, paylaşma, tartışma ve bilgilenme, zenginlik yaratır.

Sosyal medyadan sonra insan hayatında birçok şey değişmeye başladı. Sosyal medyada varolan içerik kullanıcı tarafından oluşturulduğundan yaratıcılık önem kazanmaya başladı ve katılım çağı doğdu. Medya’nın içeriğini üreten ve medyayı izleyen arasındaki katı ayrım ortadan kalktı.Bu oluşuma bağlı olarak değişim hızı attı. İnsanlar için inovatif olmak ve yeniliklerde başı çekmek önem kazandı. Gerçekler değil fikirler önem kazandı, objektif olmak değil içten olmak önemli hale geldi.

Ebeveynlerle çocukları arasındaki iletişim yönü değişti. Ebeveynler şimdiki teknolojik şartlara yakın şartlarda doğan çocuklarının öğrenme hızlarına yetişemedikleri için bazı şeyleri çocuklarından öğrenmeye istekli hale geldiler. Bu öğrenme sonucunda sosyal medyaya daha yatkın hale gelen ebeveynler, çocuklarıyla sanal ortamı paylaşmaya başladılar ve çocuklarının arkadaş çevrelerini de bu yolla daha yakından tanıma olanağına kavuştular.

Sosyal medya kullanımında içerik ekleyen her birey eşit olduğundan demokrasi fikrinin insanların kafasına yerleşebilmesi için uygun ortam sağlanmaktadır. Bu sayede sosyal medya platformlarının kullanıcıları özgürce fikirlerini aktarabilme imkanı bulmaktadır. Bu durum, kişilerin internette öne sürdükleri düşüncelere, paylaşımlara, tanıdıkları olsun olmasın, diğer kişilerin yaptıkları yorumlar ve geribildirimlerle bir sosyal etkileşim ortamı ve giderek sanal cemiyetler oluşturmaktadır. Batı dünyasının sürekli olarak teknolojik gelişmeleri demokrasiyi yaygınlaştırıcı araçlar olarak pazarlaması, baskıcı rejimlerin internet üzerindeki faaliyetlerini sadece internet sitelerini kapatmak veya internet sitelerine erişimi yasaklamaktan çıkarıp, sosyal paylaşım sitelerini protestocuları takip etmekten tutun, kendi propaganda sitelerini kurmaya kadar genişleyen bir yelpazede pozisyon almaya yöneltebilmektedir.

Günümüzde tüketiciler sosyal medyanın sunmuş olduğu nimetlerin etkisi ile alışveriş yaptıkları firmalarla sürekli olarak irtibat halinde olmak, firmaların haberlerini yakından takip etmek ve firmaların sunmakta oldukları ürün ve hizmetlerle ilgili anlık yorumlarını bırakma arzusunda olduklarından sosyal medya kurumların halkla ilişkiler faaliyetlerinde çok büyük önem kazanmıştır.
Sosyal medya mecraları üzerinden yürütülmekte olan halkla ilişkiler kampanyaları ile kurumlar ile hedef kitleleri arasında geleneksel medyada var olan tek taraflı monolog iletişimin yerini karşılıklı iletişim olan dialog almıştır. Yeni iletişim şekliyle müşterilerin ihtiyaç ve istekleri daha rahat belirlenebilmekte ve çok daha kısa sürede çözüm üretilebilmektedir.
Sosyal medya geleneksel medyaya oranla çok daha hızlı olmanın yanı sıra çok daha düşük maliyetle çok daha geniş kitlelere ulaşılmasına imkan tanımaktadır.
Halkla ilişkiler faaliyetlerinin yönetilmesinde geleneksel medya hiçbir şekilde önemini kaybetmeyecektir fakat kurumlar ile hedef kitleleri arasında karşılıklı iletişimin kurulmasını sağlayan sosyal medya mecraları üzerinden yapılacak halkla ilişkiler faaliyetlerinin çok daha etkili olacağı da kesindir.

Kaynak

www.halklailiskiler.com

www.beycon.com.tr

HALKLA İLİŞKİLER

Halkla ilişkiler bir işletmenin,kurumun ya da örgütün bağlantı kurduğu ya da kurabileceği kimselerin anlayış, sempati ve desteğini elde etmek ve bunu devam ettirmek için yaptığı sürekli ve örgütlenmiş bir yönetim fonksiyonudur. Temelinde ikna, retorik, algı kavramları yatmaktadır. Kısa tanımıyla, kurumların kitlelerle iletişim kurmak amacıyla yürüttükleri, pro-aktif ve re-aktif olarak sürdürülebilen, kamu yararı esas alınarak devam ettirilen düzenli faaliyetlerdir. Bilinen adıyla “PR” olarak ifade edilmektedir.

Halkla ilişkiler işletmenin hizmet verdiği kitle ile daha etkili iletişimde bulunmak üzere başvurduğu bir yöntem; bir işletmeyi iç ve dış müşterilere, bağlantılı olduğu kişilere sevdirme ve saydırma, belirli bir tutumu benimsetmeye halkı inandırma sanatıdır.

Halkla ilişkiler sıradan olmakla önemli olmak arasındaki farktır; işletmenin olumlu bir imaja sahip olması için gerekli tanıtım politikasının saptanması, işletmenin bu doğrultuda yönlendirilmesi, insan grupları ve işletme arasında bilgi akışının sağlanması ve bu bilgi akımının gerekli etkinliği kazanarak amaçlanan sonuca ulaşması için yapılan plânlı faaliyetlerdir.

Halkla ilişkiler uzmanları örgüt yönetimine halkın düşünce ve tutumlarıyla ilgili bilgileri getiren, girişimci fikirler üreten, tanıtma kampanyaları geliştiren, kampanyaları yönetim politikasına uygun olarak yöneten kişilerdir. Halkla ilişkiler uzmanlarının özellikleri arasında; yaratıcılık, inisiyatif, düşünceleri açık ve basit şekilde yazarak/konuşarak iyi ifade edebilme temel şartlarının yanı sıra, kamu ve özel sektör örgütlerinde danışmanlık yapabilme, halk ile olumlu ilişkiler tesis ve idame edebilme, karar verme ve problem çözme, araştırma becerileri sıralanabilir. Halkla ilişkiler uzmanları; dışa dönük, kendine güvenen, insan psikolojisi ve motivasyonundan anlayan, rekabetçi, esnek ve takımdaş özellikli olmalıdır.

Halkla ilişkiler kavramı, ilk Fransa’da ortaya çıkmıştır; ancak daha çok Amerika Birleşik Devletleri’nde rağbet görmüş ve üzerinde çalışılmıştır. Günümüzde artık ağırlıklı olarak basın ilişkileri kapsamında faaliyetler yürütülmektedir. Son yıllarda internet ve sosyal ağların da dahil olmasıyla, kitlelerle basın ve web aracılığıyla yürütülen karşılıklı, geri bildirime dayalı, simetrik iletişim faaliyetleri halini almıştır.

 

 

KAYNAK:VİKİPEDİ

Türkiye’deki ilk halkla ilişkiler danışmanlık şirketi, Prof. Dr. Alâeddin Asna tarafından 1974 yılında kurulmuştur, kendisi aynı zamanda Türkiye‘de bu alanda çalışan ilk uzmandır.Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı da yapan Asna, Prof.Dr. Nuri Tortop ve Prof.Dr. Metin Kazancı ile birlikte, bu alanda yayımlanmış ilk Türkçe kitapların yazarlarındandır.

Temelinde dört ana modelden yola çıkar; Basın ajansı modelikamuyu bilgilendirme modeliiki yönlü asimetrik modeliki yönlü simetrik model.

Günümüzde uygulanan temel model; karşılıklı iletişime ve geri bildirime (feed-back) dayalı olan iki yönlü simetrik modeldir.

Halkla ilişkiler çalışmalarını yaparken, propoganda yapmaz, ancak ikna edici ve dürüsttür. En çok karıştırıldığı kavramlar arasında Pazarlama, Reklam, Satış Teşviği ve Propogandabulunmaktadır. Şirketler, odaklanma açısından herkesi ele alamaz, daha doğrusu bu imkânsızdır. Bu nedenle çeşitli iletişim modelleriyle mesajını sınırlı sayıda insana veya insan topluluğuna iletmek durumunda kalır. Belli bir hedef kitleye hitap eder.

Halkla ilişkiler karması, pazarlama karmasıyla karıştırılmamalıdır.Pazarlama karması; ürün, fiyat, tanıtım ve konumlanmadan oluşurken, halkla ilişkiler karması; duyurum, kurumsal reklamcılık, basın sözcülüğü,lobicilik, yönetim danışmanlığı ve çeşitli kamu yararına faaliyetlerden oluşur.

Kurum İçi İletişim İle Kurum İçi Halkla İlişkilerin İlişkisi

Genellikle kurum içi iletişim ile kurum içi halkla ilişkiler eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Bazıları bu kullanımı doğru bulur bazıları da bu kullanımın yanlış olduğunu ifade eder. Szyszka’da bu iki kavramın eş anlamlı kullanılmasının yanlış olduğunu söyler. Çünkü kurum içi halkla ilişkiler kurum içi iletişimin bir tipidir. Daha açık bir deyişle, kurum içi iletişimin resmi bir şekli olan kurum içi halkla ilişkiler, aynen kurum dışı halkla ilişkilerde olduğu gibi kurumun yani yönetimin yaptıklarını kurum içi hedef kitleye karşı temsil eder. Öte yandan kurum içi hedef kitle olan çalışanların isteklerini de yönetime iletir. Bu özelliği ile aracı rolünü üstlendiğini ifade etmek mümkündür. Kurum içi iletişim ve kurum içi halkla ilişkiler arasındaki ilişkiyi daha iyi anlayabilmek için kullandıkları yöntemleri Tablo 1 ve Tablo 2′de görebilirsiniz.

Tablo 1 ve Tablo 2′de de görülebileceği gibi kurumların amaçlarına ulaşabilmeleri için kullanabilecekleri kurum içi iletişim ve kurum içi halkla ilişkiler olarak çok sayıda yönteme sahiptirler. Bu iki kavram arasındaki ilişkinin yanı sıra kurum içi halkla ilişkilerde kurum kültürü de önemli konuların başında gelmektedir.

 

KAYNAK:WWW.NOTOKU.COM

1 5 6 7 8