Ege Üniversitesi’nde Dişler Bembeyaz

Ege üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde “23 Nisan Haftası” etkinlikleri kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşan Prof. Dr. Necdet Erdilek, “Toplumumuzda ağız ve diş sağlığı hala ihmal ediliyor.

ege-universitesi-nde-disler-bembeyaz-8371997_x_597_o

Prof. Dr. Erdilek, “Ağız ve diş sağlığı alışkanlığı ebeveynlerden başlıyor”

Ama bu alışkanlık kazanılacak bir olgudur. Eğer biz bunları çocuklukta evlatlarımıza kazandırabilirsek bu alışkanlık hayatın sonuna kadar devam eder ve çok sağlıklı ağız-diş yapısına sahip oluruz. Ama önce ebeveynlerin bu alışkanlığı kazanması lazım” diye konuştu.

Ege üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı’nda çocuklara ağız-diş sağlığını özendirme amaçlı ve 23 Nisan Haftasına yönelik özel bir etkinlik düzenlendi. Etkinlikte oyuncak dişler, diş fırçası ve diş macunu kullanılarak hazırlanan platformda çocukların ağız ve diş sağlığına özendirilerek topluma bu konuda sağlıklı ve bilinçli bireyler yetiştirilmesi amaçlandı. Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Necdet Erdilek ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Melike Çampınar katıldı.

PROF. DR. ERDİLEK, “AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI ALIŞKANLIĞI EBEVEYNLERDEN BAŞLIYOR”

Prof. Dr. Erdilek, ağız ve diş sağlığının çok önemli olduğunu belirterek “Toplumumuzda ağız ve diş sağlığı hala ihmal ediliyor. Ama bu alışkanlık kazanılacak bir olgudur. Eğer biz bunları çocuklukta evlatlarımıza kazandırabilirsek bu alışkanlık hayatın sonuna kadar devam eder ve çok sağlıklı ağız-diş yapısına sahip oluruz. Onun için bu sadece 23 Nisanlarda değil, her zaman, çoğunlukla bütün yerel ve görsel basının üzerinde durması gereken bir şey. Bugün artık Avrupa ülkelerinde Diş Hekimliği Fakülteleri kapatılmakta. Nedeni koruyucu hekimlik başladı. Oradaki ağız diş sağlığı merkezilerinde çocukların 6 ayda bir muayeneye gitme mecburiyeti var. Çünkü oraya gidildiği zaman ‘florlama’ denilen metotlarla ağızdaki dişlerin çürümeye karşı dirençleri arttırılıyor. Ve çocuklar da sağlıklı dişlerle ergenliğe geçiyorlar. Onun için bizim bu alışkanlıkları çocuklarımıza kazandırmamız lazım. Ama önce ebeveynlerin bu alışkanlığı kazanması lazım. Eğer anne, baba dişlerini fırçalamazsa çocuğa gidip de git dişlerini fırçala diyemeyiz. Ama anne baba fırçalarken çocuğu getirip ‘hadi evladım bak beraber fırçalıyoruz’ derse o alışkanlık hayatta terkedilmez. Çünkü diş fırçalamayı alışkanlık edinen birey dişlerini fırçalamadan yatamaz. Yatsa bile rahatsız olur kalkıp fırçalamak ister. O fırçalamanın getirdiği ağızdaki ferahlık rahat uykuya dalmamızı sağlar. Onun için bu alışkanlığı hep beraber çocuklarımıza küçüklükten kazandırmamız lazım” diye konuştu.

Etkinlikte Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri de çocuklarla ilgilenerek hoş vakit geçirmelerini sağladı.

Kaynak: http://www.haberler.com

Pazarlamanın Kılıfı

Teknoloji marketleri ve cep telefonu bayileri gibi, markalı aksesuarların satıldığı noktalarda, cep telefonu, tablet ve notebook kılıflarının satış fiyatlarına dikkat ettiniz mi?

Bu ürünlerin fiyatları 30 ile 120 TL arasında değişmektedir. Çoğu Uzak Doğu üretimi olan ve suni deriden ya da plastik türevi malzemelerden yapılmış bu ürünlerin olduğu bir kategori için hiç de yabana atılmayacak fiyatlardır bunlar. Üstelik bu ürünler hiçbir pazarlama iletişimi yatırımı yapılmadan, doğrudan raftan satılırlar. Aradığınız rengi ya da çeşidi bulamadığınızda çoğu satış uzmanı tedarik açısından özel bir çaba bile sarf etmez. Tüm bunlara rağmen neredeyse “yok” satarlar. Hemen hemen herkes,“altı üstü plastik bir koruma kabına 120 TL verilir mi” demeden, bu ürünleri zevkle satın alır.

Öyleyse… Yüksek sosyo-ekonomik seviyelerden insanların, gıda gibi hayati, teknoloji gibi nevi şahsına münhasır, hazır giyim gibi kişisel tarza yönelik kategorilerde bile fiyat hassas satın alma davranışları gösterdiği görülürken, altı üstü suni deri ya da plastik malzemeye bunca para ödemesinin ardındaki iç görü nedir?

Buradaki iç görü, tüm pazarlamacıların arayıp da bulamadığı türden bir şeydir. Pazarlamanın hem duygusal, hem de rasyonel boyutunu aynı anda yakaladığımızda neler olabileceğinin en etkili örneklerinden biridir. Zira bu kılıfların, ürün olarak son derece rasyonel bir fayda üretirken, aynı zamanda tüketicisiyle yakaladığı duygusal bağ da hatırı sayılır güçtedir. Bu noktada bir pazarlamacının ya da pazarlama iletişimcisinin çıkarması gereken, hem jenerik (hayata dair) hem de kategorik (ürün kategorisine dair) gerçeklere dayanan çok kuvvetli bir iç görüyü bulmanın önemidir.  Bu çok kolay bir şey değildir ama bir buldunuz mu, bunun üzerine inşa edeceğiniz pazarlama bileşenleriyle çok satarsınız.

hakansenbir_1326710053

Bu kılıf meselesinde pazarlamacıların yakaladığı iç görü öyle büyük bir iç görüdür ki, aynı anda hem jenerik (hayata dair) hem de kategorik (ürün kategorisine dair) bir ihtiyaç, beklenti ve arzuya dayanmaktadır. Bu iç görü şudur:İnsanlar değer verdikleri varlıkları koruyanlara büyük değer verirler.

Bu iç görüyü pek çok sektörde görürüz. Bunların başında çocukların sağlığını ve rahatını korumaya yönelik kategoriler gelir. Örneğin otomobiller için bebek koltuğu ve ana kucağı gibi ürünler için ebeveynler çok daha az fiyat hassas davranırlar. Bu durum aşağı yukarı bütün sosyoekonomik seviyelerde aynıdır. Bu tip bir ürüne ulaşmada düşük ve orta gelir seviyelerinde elbette fiyat bir nebze bariyer olmaktadır ancak ebeveynlerin genel eğilimi çocukları için en iyisini almaktır. Bu nedenle anne ve babalar bebekleri ve çocukları için otomobil bebek koltuğu ve ana kucağı gibi ürünlere yüzlerce lira hatta bazen binlerce lira ödemekten kaçınmazlar. Hatta bu kategoride sosyoekonomik seviye arttıkça “fiyatın yüksek oluşu” ile “kalite” ilişkilendirilir.

Çocuk kategorisinde olduğu kadar hassasiyet içermese de, insanların cep telefonu, tablet ve notebook kılıflarına onca parayı ödemelerinin ardında, değer verdikleri varlıkları koruyanlara büyük değer vermeleri yatar. Asla bir çocuk kadar değerli olamaz, ancak insanların kendileri ile özdeş tuttukları cep telefonu, tablet ve notebook’larını koruyan ürünlere kendi özellerini koruduklarını düşünerek değer verdikleri aşikardır. Aksi takdirde basit bir plastik korumaya 30 ile 120 lira arasında bir para kolay kolay ödenmez. Ancak bu koruma kılıflarının binlerce liralık değerde cep telefonu, tablet ve notebook’ları koruduğu düşünülünce, işin rasyonel boyutu ortaya çıkıyor. Buna bir de insanların bu ürünleri kendileri ile özdeş tutup, kendi özelleri olarak algıladıklarını düşündüğümüzde de işin duygusal boyutu anlaşılıyor.

“Koruma kılıfı” örneğinde kategorik iç görü (ürün kategorisine dair), yüksek fiyatlarla alınarak sahip olunan değerli bir ürüne zarar gelmemesi iç görüsüdür. Ancak kategorik iç görülerin büyük bölümü rasyonel boyutta kalmakta ve sadece buna dayanarak üretilen ürün ve hizmetlerin fiyatı belirli bir seviyenin üzerine çıkamamaktadır. Yine aynı örnekte jenerik (hayata dair) iç görü ise, insanların cep telefonu, tablet ve notebook gibi ürünleri kendileri ile özdeş tutmaları ve kendi özelleri saymalarıdır ki, böyle bir jenerik iç görü “koruma kılıfı” örneğinde olduğu gibi yüksek kar marjları sağlanabilecek bir fiyat seviyesine çıkılabilmeyi mümkün kılmaktadır.

Özetle, “insanlar değer verdikleri varlıkları koruyanlara büyük değer verirler” ifadesinde olduğu gibi, hem jenerik hem de kategorik ihtiyaç, beklenti ve arzuların üzerine oturan iç görüleri yakalayan pazarlamacı zihin, kılıfını bulmakta çok zorlanmaz.

Kaynak: www.halklailişkiler.com

Arkadaşlarından Topladıkları 1’er Lirayla Köy Okulunu Tadilattan Geçirdiler

arkadaslarindan-topladiklari-1-er-lirayla-koy-8382576_x_300İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi son sınıf öğrencileri, okulu bitirebilmeleri için Topluma Hizmet Uygulamaları Dersi nedeniyle şart koşulan sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında çeşitli projeler gerçekleştiriyor.

İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi son sınıf öğrencileri, okulu bitirebilmeleri için Topluma Hizmet Uygulamaları Dersi nedeniyle şart koşulan sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında çeşitli projeler gerçekleştiriyor. Bazı öğrenciler ise arkadaşlarından 1’er lira toplayarak köy okulunu tadilattan geçirip baştan sona yeniledi.

İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü son sınıfta eğitim gören 5 öğrenci, önce fakültelerinde ve yurtta birlikte kaldıkları arkadaşlarından 1’er lira toplayarak bütçe oluşturdu, ardından ise bazı firmaların da sponsorluk desteği ile Battalgazi ilçesindeki Boran İlkokulu’nu tadilattan geçirdi. Öğrenciler, okulun boyama işlerini ise kendileri üstlenerek duvarları ve demir korkulukları boyadı.

İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Görevlisi Yasemin KeskinYılmaz, “Bu sene İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü son sınıf öğrencilerimize dekanımız Prof. Dr. Metin Işık’ın ricası ve talebiyle Topluma Hizmet Uygulamaları Dersini müfredatlarına ekledik. Öğrencilerimizden mezun olmaları için açıkçası sosyal sorumluluk projelerini gerçekleştirmelerini istedik. Bu bağlamda projelerimiz devam ediyor. Bugünkü projemiz köy okullarına yönelik gerçekleştirdiğimiz ‘Okul boyama, okul tadilatı projesi.’ Ekip liderimiz son sınıf öğrencisi Fatih Deveci, İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü’ndeki her öğrenciden ve Kredi Yurtlar Kurumu erkek öğrenci yurdunda kalan öğrencilerden 1’er lira toplamak koşuluyla elde ettiği bütçeyleBattalgazi ilçemizdeki Boran İlkokulu’nu tadilat amaçlı yeniliyorlar. Proje kapsamında işbirliği yaptıkları Türk Kızılayı Malatya Şubesi ile birlikte öğrencilerimizin giyim ve kırtasiye ihtiyaçlarını da karşılayacaklar.” şeklinde bilgi verdi.
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü son sınıf öğrencisi ve ekip lideri FatihDeveci ise sosyal sorumluluk projesini 5 arkadaşı ile birlikte yürüttüğünü anlatarak, projenin bütçesini oluşturmak için arkadaşlarından 1’er lira yardım topladıklarını belirtti.

Sponsor firmaların da destek verdiği proje kapsamında öğrenciler okulun dış duvarını, bahçe korkuluk demirlerini, sınıf kapılarını boyayarak tadilattan geçirdi. Perdeleri yenileyen öğrenciler, okulun ihtiyacı olan eğitim araç ve gereçlerini de temin etti.

arkadaşlarından topladığı 1’er lirayla okula tadilat yaptırdı

Travel Expo Ankara Turizm Fuarı’nda Kars Belediyesi Yerini Aldı

21-24 Nisan 2016 tarihlerinde Atis Fuarcılık tarafından organize edilen “TravelExpo Ankara” Fuar’nnda Kars Belediyesi yerini aldı.

21-24 Nisan 2016 tarihlerinde Atis Fuarcılık tarafından organize edilen “TravelExpoAnkara” Fuar’nnda Kars Belediyesi yerini aldı.

travel-expo-ankara-turizm-fuari-nda-kars-8374613_o

Kars Belediyesi Özel Kalem Müdürü Muhammet Lütfü Koç ile Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Turgay Kaya’nın hazır bulunduğu Kars standında belediye Kars’ın kültür ve turizm değerlerini tanıtarak kamuoyu oluşturacak.

21-24 Nisan 2016 tarihleri arasında açık kalacak fuarda Kars Belediyesi standında kentin tarihi tarihi yerlerinin minyatürleri ziyaretçilere hadiye edilecek ve her yönüyle Karsanlatılacak. – KARS

Kaynak: http://www.haberler.com

Erzurum’da “Kadına Şiddet Hayır” Semineri

Erzurum’da “Kadına şiddete hayır” semineri düzenlendi. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) Müdürü Kerim Kunt, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla ilişkiler ve Tanıtım öğrencileri tarafından Recep Tayyip Erdoğan Kültür Merkezi’nde eğitim alan kadın kursiyerlere yönelik düzenlenen “Kadına Şiddete Hayır” konulu seminere konuşmacı olarak katıldı.erzurum-da-kadina-siddet-hayir-semineri-8385114_x_o

Kunt, burada yaptığı konuşmada, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gereği açılan ŞÖNİM’in, şiddet olgusunun nedenleri, varlığı ve sonuçlarıyla tek elden ve çok yönlü mücadele edilebilmek amacıyla kurulduğunu söyledi.

ERZURUM’DA YILDA BİN 800 KADIN FİZİKSEL ŞİDDETTEN DOLAYI BAŞVURU YAPIYOR

Erzurum’da bir yıllık süre zarfında yaklaşık bin 800 kadına şiddet vakasıyla karşılaştıklarını belirten Kunt, şiddet gören kadınların sadece yüzde 15’lik kesiminin ilgili kurumlara başvurduğunu anımsattı.

Yılda bin 800 kadının ağır şiddetle adli mercilere başvurduğunu hatırlan Kunt”Öncelikle kadınlara şiddetin ne olduğunu anlatmamız gerekiyor. Şiddet, fiziksel, psikolojik, ekonomik boyutlarda karşımıza çıkabiliyor. Şiddetin ortaya çıkmasını önleyici hizmetlerimizin yanı sıra şiddet gören kadınlarımıza yönelik çalışmalarımız devam ediyor. 183 numaralı hattımızdan bu konudaki şikayetleri alıyoruz. Erzurum’da bir yıl içerisinde ağır darptan dolayı bin 800 kadın başvuru yapıyor. Şiddet gören kadınların sadece yüzde 15’i ilgili mercilere başvuruyor. Bu realite, bin 800 olan kayıtlı şiddet rakamının başvurmayanlar göz önüne alındığında daha da artacağını gözler önüne seriyor. Kadınlar şiddetle ilgili konularda kurumumuzdan 24 saat ücretsiz hizmet alabilirler” dedi.

YEDİ GÜN 24 SAAT ESASINA GÖRE HİZMET YÜRÜTÜYORUZ

Kunt, çalışmalarını “tek kapı” sistemi ile yedi gün yirmi dört saat esasına göre yürüten merkezde, kadının ekonomik, psikolojik, hukuki ve sosyal olarak güçlendirilmesine odaklı faaliyetler yürütüldüğünü ifade etti.

Kunt şunları söyledi:

“Şönim’lerin şiddetin önlenmesi bakımından bilinçlendirme ve yönlendirme, korunan kişilere destek sağlanması bakımından mağdur desteği ve danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra şiddet uygulayana yönelik rehabilitasyon ile mağdurların topluma entegrasyonunu sağlayıcı tedbirleri geliştirme görevleri de bulunuyor.”

Seminerde ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nde görevli sosyolog Yunus Emre Akgül tarafından Aile İçi İletişim konulu sunum gerçekleştirdi.

Seminer soru cevap kısmıyla soma erdi.

İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencileri, seminer sonunda kadına yönelik şiddet fotoğraflarının yer aldığı sergi ve kokteyl düzenledi. – ERZURUM

Kaynak: http://www.haberler.com

Yerel Yönetimler, Gerilla Halkla İlişkiler Uygulamalarının Neresinde?

Yaratıcı ve düşük maliyetin önem kazanması ile birlikte halkla ilişkiler uygulamalarında yeni uygulamalar ortaya çıktı. İlk defa Michael Levine tarafından temeli atılarak literatüre giren gerilla halkla ilişkiler, gerilla yaratıcılık ve gerilla pazarlama kavramları ile yoğrularak pazarlama amaçlı halkla ilişkiler uygulamalarında öne çıkmaya başladı. Levine tarafından gerilla halkla ilişkiler, etkili, hızlı, yenilikçi ve yaratıcı halkla ilişkiler yaklaşımı şeklinde açıklanmaktadır. 
Gerilla halkla ilişkiler deyimi ile birlikte kullanılan gerilla yaratıcılık kavramı ise, halkla ilişkilerin alanına Jay Conrad Levinson tarafından kazandırılmıştır. Gerilla yaratıcılık kavramının özü, kampanya konseptinin herkesin anlayabileceği biçimde bir sembol, bir sözcük, ses ya da bir davranış biçimi olarak iletiye dönüştürülmesidir. Gerilla yaratıcılığın kaynağını müşteri, tüketici, sektörü, toplum ve günlük olaylar oluşturmaktadır. Yaratıcılık, pazarlama amaçlı halkla ilişkilerin işletmeler tarafından katma değer olarak algılanması sonucunda pazarlama iletişiminin köşe taşı haline gelmiştir. guerilla-marketing-pazarlama
Gerilla halkla ilişkiler ve gerilla yaratıcılık kavramlarının bir araya gelmesiyle gerilla pazarlama kavramı ortaya çıktı. Jay Conrad Levinson tarafından literatüre giren gerilla pazarlamanın amacı çok küçük bütçeler ile dikkat çekici ve etkili pazarlama çalışmaları yapmaktır. Yaratıcı fikirler ve şaşırtıcı yaklaşımlar ile daha küçük gruplara marka bilincini ve tüketim alışkanlıkları kazandırmak bu pazarlama tekniğinin hedeflerindendir. 
Pazarlamada yeni yaklaşımlardan biri olan gerilla pazarlamanın işletmelere getireceği bazı avantajlar vardır. Bunlar;
– Düşük maliyetli etkin iletişim,
– Az kaynakla daha fazlasını yapma,
– Ortaklaşa hareket,
–  Etkin kaynak dengelemesi,
– Alternatif dağıtım kanalları kullanma,
– Alternatif medya kullanma,
– Network,
– Daha fazla hayalgücü,
– Ürün ve servise odaklanmadır.
ff67413dcd291aec690294f4c1c2cc30-417x500Gerilla pazarlama uygulamalarının geneline bakacak olursak, ağırlıklı olarak özel kurum/kuruluşlar tarafından kullanılmış olduklarını rahatlıkla görebiliriz. Kamu kurumları ya da sivil toplum örgütleri ise gerilla pazarlamadan ziyade gerilla halkla ilişkiler uygulamalarından faydalanmaktadır, o da sosyal sorumluluk projeleri bazında.
Şişli Belediyesi’nin “Trafik cezası değil, sinema bileti” isimli çalışması, yerel yönetimler bazında gerilla halkla ilişkiler uygulamasına güzel bir örnek. Belediyenin sınırları içerisinde trafikte kalan sürücüler için hazırlanan bu çalışmada, Şişli Belediyesi lider gençleri araçların camları üzerine ceza makbuzuna benzer tutanaklar yapıştırıyorlar. Ceza tutanağıyla karşı karşıya kaldığını sanan sürücüler belgeyi incelediklerinde, ceza değil, iki kişilik sinema ve tiyatro biletleriyle karşılaşıyorlar. 
Şişli Belediyesi’nin bu uygulaması, düşük maliyetli olmasına rağmen etkin bir iletişim süreci oluşturmuştur. Ayrıca alternatif dağıtım kanalları kullanılarak hedef kitleye geleneksel iletişim uygulamalarının dışında  zengin hayal gücü ve yaratıcılıkla kotarılarak ulaşılmıştır.  Belediye tarafından gerçekleştirilen bu uygulama gösteriyor ki; yerel yönetimler yaratıcı çalışmaları gerilla halkla ilişkiler uygulamaları şeklinde hedef kitleleri ile paylaştıklarında, ortaya başarılı çalışmalar çıkabiliyor. Kilit nokta, yerel yönetimlerin bunu gerçekleştirmeye ne kadar cesareti olduğunda yatıyor.

Tüik ve Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Arasında İşbirliği Protokolü

TÜİK_Ve_Valilik_Basın_Ve_Halkla_İlişkiler_Müdürlüğü_Arasında_İşbirliği_Protokolü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Gaziantep Bölge Müdürlüğü ve Gaziantep Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü arasında işbirliği protokolü imzalandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)  Gaziantep Bölge Müdürlüğü ve  Gaziantep Valiliği Basın ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğü arasında işbirliği protokolü imzalandı.

TÜİK Bölge Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, İl Basın ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğünde gerçekleştirilen imza töreni protokolün okunmasıyla başladı.

TÜİK  Gaziantep Bölge Müdürü Orhan Deha Dede ve  Gaziantep Valiliği Basın ve  Halkla İlişkiler Müdürü Muammer  Karadeniz, müdürlükleri adına protokolü imzaladı.

Böylece iki kurum arasında süregelen işbirliği resmiyet kazanmış oldu.

Protokol kapsamında, TÜİK  Gaziantep Bölge Müdürlüğünün,  Gaziantep ValiliğiBasın ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğüne yürüteceği çalışmalarda ihtiyaç duyacakları istatistiksel verileri sunma, Valiliğin resmi internet sayfası için talep edilen verileri sağlama, TÜİK’in web sayfasındaki verilere erişim konusunda destek vermesi ve Valilik Basın ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğünün de TÜİK Bölge Müdürlüğüne basın faaliyetlerinde bilgilendirme yapması karara bağlandı.

http://www.sondakika.com/haber/haber-tuik-ve-valilik-basin-ve-halkla-iliskiler-8393974/

Gaziantep Solotürk Gaziantep’te Gösteri Yapacak

ucak

Solotürk Gaziantep’te gösteri yapacakTÜRK Hava Kuvvetleri’nin dünyaca ünlü akrobasi uçağı Solotürk, 8 Mayıs pazar günü Gaziantep’te gösteri yapacak.

Solotürk  Gaziantep‘te gösteri yapacak

TÜRK Hava Kuvvetleri’nin dünyaca ünlü akrobasi uçağı Solotürk, 8 Mayıs pazar günü  Gaziantep‘te gösteri yapacak.

Gaziantep Valiliği’nin talebi ve  Genelkurmay Başkanlığı‘nın izniyle Solotürk,  Gaziantep‘te ilk kez gösteri yapacak. Vali Vekili Nursal Çakır başkanlığında yapılan  Emniyet Müdürlüğü, İl  Jandarma Komutanlığı, büyükşehir ve ilçe belediye başkanlıkları ve diğer kurum temsilcilerinin katıldığı toplantıda Solotürk  Halkla İlişkiler sorumlusu Üsteğmen Emrah Bayrı, yapılacak gösteriyi anlattı.

Toplantı sonunda Solotürk gösterisinin 8 Mayıs pazar günü Alleben Göleti üzerinde yapılması kararlaştırıldı.

 

http://www.sondakika.com/haber/haber-gaziantep-soloturk-gaziantep-te-gosteri-yapacak-8391466/

Tüik ve Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Arasında İşbirliği Protokolü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Gaziantep Bölge Müdürlüğü ve Gaziantep Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü arasında işbirliği protokolü imzalandı.

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)  Gaziantep Bölge Müdürlüğü ve  Gaziantep Valiliği Basın ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğü arasında işbirliği protokolü imzalandı.

TÜİK Bölge Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, İl Basın ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğünde gerçekleştirilen imza töreni protokolün okunmasıyla başladı.

TÜİK  Gaziantep Bölge Müdürü Orhan Deha Dede ve  Gaziantep Valiliği Basın ve  Halkla İlişkiler Müdürü Muammer  Karadeniz, müdürlükleri adına protokolü imzaladı.

Böylece iki kurum arasında süregelen işbirliği resmiyet kazanmış oldu.

Protokol kapsamında, TÜİK  Gaziantep Bölge Müdürlüğünün,  Gaziantep ValiliğiBasın ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğüne yürüteceği çalışmalarda ihtiyaç duyacakları istatistiksel verileri sunma, Valiliğin resmi internet sayfası için talep edilen verileri sağlama, TÜİK’in web sayfasındaki verilere erişim konusunda destek vermesi ve Valilik Basın ve  Halkla İlişkiler Müdürlüğünün de TÜİK Bölge Müdürlüğüne basın faaliyetlerinde bilgilendirme yapması karara bağlandı.

Halkla İlişkiler ve Propaganda

Propaganda ve Halkla İlişkiler Arasındaki Farklar

Propaganda, halkla ilişkilere benzeyen ve karıştırılan alanların başında gelmektedir. Halkla ilişkiler
uygulamalarının başlangıç dönemlerinde, propaganda amaçlı bazı çalışmalar yürütülmüştür. Grunig ve Hunt (1984: 21) 1850-1900 yılları arasında, halkla ilişkilerin bir propaganda işlevi olarak hizmet ettiğini belirtmektedir. Yine aynı yazarlar, halkla ilişkiler uygulayıcıların bu dönemde örgütlerle ilgili eksik, çarpıtılmış ve yarı doğru bilgileri yaydıklarını ifade etmektedir. Ancak daha sonraları halkla ilişkilerin temelinde kesinlikle iki yönlü iletişim, dürüstlük, karşılıklı kabul ve anlayış, sosyal sorumluluk gibi unsurların bulunduğuna yönelik vurgular artmıştır. Günümüzde de, halkla ilişkiler adıyla yapılan bazı çalışmalarda halkla ilişkilerin özünden sapıldığını ve propaganda amacına yönelindiğini görmek mümkündür. Ancak, bu çalışmaları halkla ilişkiler olarak görmek doğru değildir. Bu tür çalışmalara bakarak halkla ilişkileri açık veya örtülü propaganda olarak nitelendirmek, halkla ilişkilerin özünü gözardı etmek olacaktır.

Halkla ilişkilerle propaganda arasındaki önemli farklılıkları belirtmeden önce, propagandanın tanımı üzerinde durmamız yararlı olacaktır. Propagandayla ilgili olarak da çok sayıda tanım yapılmıştır. Propagandayla ilgili önemli yazarlar kabul edilen, Jowett ve O’Donnell’in tanımı, son dönemlerde yaygın olarak ele alınmaktadır. Bu tanım propagandanın özünü iyi bir şekilde yansıtmaktadır. Bu yazarlara göre propaganda; bilinçli ve sistematik olarak algıları biçimlendirme, kavrayışları yönlendirme ve propagandacının istediği amaca ulaşmasına yardımcı olacak bir tepkinin elde edilmesi için davranışları yönetme çabasıdır (Jowett ve O’Donnell, 1999: 6). Bu tanımda propagandanın daha çok insanların düşünce ve davranışlarını yönetme çabası olduğu görülmektedir. Propagandayı yapan kişi veya kurumlar kendi istekleri doğrultusunda insanlarda bir görüş ve tepki oluşturmayı amaçlamaktadır.
Propaganda ile halkla ilişkiler arasındaki önemli farkları şu şekilde açıklanabilir.

• Öncelikle her iki alanın amaçlarına bakmak farklılığı açıkça ortaya çıkaracaktır. Halkla
ilişkilerin temel amacı, kurumlarla kamuları arasındaki karşılıklı anlayış ve iyi niyeti
geliştirmektir. Propagandanın temel amacı ise, istenilen sonucun başarılması için insanların
düşüncelerini biçimlendirmek ve bilincini yönetmektir.

• Propaganda ile halkla ilişkiler arasındaki ikinci farklılık, iletişimin yönü açısındandır. Bir çok
yazar propagandanın tek yönlü, halkla ilişkilerin ise, iki yönlü iletişim sürecine dayandığına
vurgu yapmaktadırlar (Asna, 1998: 226; Tortop, 1986: 8; Okay ve Okay, 2002: 44). Buna göre
propaganda, hedef kitleden gelen tepkilere kapalı olmakta ve onların görüşlerine önem
vermemektedir. Propaganda, ısrarla savunulan fikrin doğruluğunu aşılamaya çalışmaktadır. Bazı
propaganda çeşitlerinde iki yönlü iletişime yatkınlık görülmektedir. Örneğin, sosyolojik
propaganda veya siyasal propaganda da hedef kitleden gelen tepkilere ve görüşlere önem
verilmektedir. Ama asıl amaç, insanların bu görüş ve tepkilerine uygun davranmak veya
politikalar geliştirmek değildir. Tersine, bu tepkilere dayanılarak insanları daha iyi
yönlendirmenin yol ve tekniklerini bulmaktır.

İki yönlü iletişimin temel amaçlarından birisi de şudur: Hedef kitleden gelen görüşler doğrultusunda
kurumların kendilerini yenilemeleri, politikalarını gözden geçirmeleri ve gerekirse politikalarını
değiştirmeleridir. Ama propagandada böyle bir durumdan söz etmek son derece zordur. Propagandayı yapan kişi veya kurumlar, gelen görüş ve tepkiler doğrultusunda politikalarını genellikle değiştirmezler. Kendi politika ve görüşlerinin doğru olduğunu ısrarla vurgularlar. Halkla ilişkilerde ise, hedef kitleden gelen görüş ve tepkiler temeldir. Çağdaş halkla ilişkiler anlayışında, tepkiler doğrultusunda kurumların görüş ve politikalarını değiştirmeleri gerekir.

İki yönlü iletişimle ilgili vurgulanması gereken önemli bir nokta da, bunun ne derece zorunlu
olduğudur. Propagandada iki yönlü iletişime dayalı olmak zorunlu değildir. Diğer bir deyişle propaganda tek yönlü olarak da yürütülebilir. Hedef kitlenin görüş ve tepkileri dikkate alınmayabilir. Ama halkla ilişkiler kesinlikle iki yönlü iletişime dayanmak zorundadır.

• Halkla ilişkileri propagandadan ayıran başka bir etmen doğruluk ve dürüstlüktür (Asna, 1998:
227; Okay ve Okay, 2002: 43). Propaganda çalışmalarında verilen mesajların doğru olması ve
hedef kitleye dürüst davranılması zorunlu değildir. Halkla ilişkilerde ise, verilen mesajların
kesinlikle doğru olması, hedef kitlenin asla yanıltılmaması bir zorunluluktur.

• Halkla ilişkilerle propaganda arasındaki son bir ayrım da, sosyal sorumluluk anlayışı bağlamında
yapılabilir. Propaganda çalışmalarında hedef kitlenin yararını gözetmek zorunlu değildir.
Propagandanın amacı, hedef kitleye zarar verecek olsa bile, istenilen sonuçları
gerçekleştirmektir. Halkla ilişkilerde ise, sosyal sorumluluk anlayışı temel bir ilke olarak kabul
edilmektedir. Hedef kitlenin yararı, halkla ilişkiler çalışmalarında kesinlikle göz önünde
tutulmaktadır.

Kaynek:  www.anadolu.edu.tr

1 2 3 4 5 6 8