HALKLA İLİŞKİLER VE SPONSORLUK

HALKLA İLİŞKİLER VE SPONSORLUK

Genel olarak, kurumsal iletişim boyutunda sponsorluk, halkla ilişkilerin bir uygulama alanı, bir iletişim aracı olarak değerlendirilir. Bunun nedeni ise, sponsorluk amaçlarının halkla ilişkilerle örtüşmesinden kaynaklanır. Sponsorluk da, halkla ilişkiler gibi, toplumla yakın bir iletişim kurarak, hedef kitlede kuruma karşı güven duygusu yaratır, kurumun itibarını ve ününü sürdürmesine katkı sağlar. Sponsor olunan olay ya da etkinlikler çerçevesinde kurum aynı zamanda toplumsal sorumluluğunu da yerine getirmiş olur. Kuruluş, halkla ilişkiler amaçlarına bağlı olarak, sponsorluk faaliyeti ile yalnız kendisi için değil, içinde bulunduğu toplumun çıkarlarını gözettiğini ve toplum refahının yükselmesine katkıda bulunduğunu kanıtlar. Halkla ilişkiler açısından, toplumsal sorumluluk bağlamında toplumun eğitim, sanat, kültür vb. gelişimine destek verme yükümlülüğünü sponsorluk yerine getirir.

Sponsorluk ve halkla ilişkiler arasındaki diğer bir ilişki, sponsorluğun duyurum malzemesi olarak kullanılmasıdır. ‘Haber alma değer’ ne göre, kuruluşla ilgili bir haberin kitle iletişim araçlarında bedel ödemeden haber, makale, röportaj biçiminde yer alması olarak tanımlanan duyurum, bir halkla ilişkiler aracıdır. Duyurum konuları, yeni bir ürünün piyasaya çıkması, konserler, yıldönümü kutlamaları gibi geniş bir alanı kapsar. Ayrıca, sponsor olunan olaylar / etkinlikler de duyurum kapsamı içinde yer alır. Öyle ki, duyurum, kurumların sponsorluk yapmalarının temel nedeni olarak gösterilir. Böylece kurum, sponsorluk faaliyeti ile medyada haber olarak yer alarak gündemde kalır ve ilgi çeker.

Sponsorluğun halkla ilişkiler amaçları:                      sponsorluk_dsyuk

  • Kurum kimliğini pekiştirmek,
  • Kuruluşun ismini hedef gruplara duyurmak,
  • Kurum imajını pekiştirmek,
  • Halkın iyi niyetini kazanmak,
  • Medyanın ilgisini çekmek,
  • Kurum içi ilişkileri geliştirmek, eğlence imkânları oluşturmaktır.

 

SPOR SPONSORLUĞU

Sponsorluk çeşitleri arasında en geniş yeri alan spor sponsorluğu, özellikle ürünlerini ve hizmetlerini kısa zamanda büyük kitlelere tanıtmak isteyen kurumlarca yapılmaktadır. Çünkü bu tip sponsorluk ile geniş kitlelere hitap edilebilmektedir. Sponsorları bu alana yönelten sebeplerin arasında, sporun hedef kitlelere daha kolay ulaşması ve kitle iletişim araçlarının da spor olaylarına çokça yer vermesi bulunmaktadır.

1896 Olimpiyat Oyunları’nın resmi programına reklamların yerleştirilmesiyle, sponsorluğun ilk defa ticari kullanımı gerçekleşmiştir. Coca-Cola tarafından 1928 Olimpiyatları’nda, ilk olarak örnek ürün dağıtımı hakları alınmıştır. 1975’li yıllardan sonra, sponsorluğun bugünkü algılandığı biçimiyle çağdaş kurumsal spor sponsorluğu görülmeye başlanmıştır. Futbol, tenis, yüzme, araba yarışları ve golf sponsorluğun en çok görüldüğü spor dalları arasında yer almaktadır. %20 finans, %15 alkollü içecek ve %7 sigara endüstrisi, spor sponsorluğunu destekleyen en etkin sektörleri meydana getirmektedirler. Hedef kitlede oluşturulmak istenen ve beklenen imaja, desteklenecek spor dalı saptanırken dikkat edilmelidir.

KÜLTÜR-SANAT SPONSORLUĞU

Sponsorluk giderleri arasında en fazla payı alan, spor sponsorluğundan sonra bu sponsorluk çeşididir. Kültür-sanat sponsorluğunda hizmet şeklinde yapılan desteklerin genel olarak az olmasına rağmen, ön planda olan mali yönden yapılan desteklerdir.

Kuruluşlar, uzun sürede ticari bir yarar sağlamak, hedef gruplarına ulaşmak, toplumda iyi niyet yaratmak, imajlarının gelişimine katkı sağlamak ve kuruluş içindeki çalışanları motive etmek amaçlarıyla bu sponsorluk çeşidini daha çok kullanmaktadırlar. Kurumun kültürel ve sanatsal çalışmaları, bu sponsorluk çeşidinde desteklenmektedir. Kurumların hedef kitleleriyle yakın bir iletişim kurması, kültür sanat sponsorluğu ile mümkündür. Müzik, sergi, gösteri sanatları, yayınlar, film ve program sponsorluğu kültür sanat sponsorluğu içerisinde yer almaktadır.Hedef kitlenin demografik özelliklerinin araştırılması ve bu yönde uygun alanın saptanması, kültür ve sanat sponsorluğunun hangi konuda yapılacağına karar vermeden önce gerekmektedir.

Sponsorluk-Yönetimi      SOSYAL SPONSORLUK

Firmalar sosyal sponsorluklara, artan rekabet ortamında diğer                    firmalardan ayrılıp farklı bir noktaya gelebilmek için başvururlar.                Firmanın iyi bir kurum imajı edinmesinde, bu tür sponsorluğun katkısı      vardır.

Bu çeşit içinde çevre sponsorluğu, eğitim ve sağlık sponsorluğu  yer alabilir. İçinde bulundukları toplumun bir öğesi olarak sponsorluk çalışmalarında bulunan firmalar, sosyal katılımın ve toplumsal sorumluluk bilincinin ispatlanması amacıyla toplumun ihtiyaç duyduğu alanlarda kar amacı taşımadan türlü çalışmalar yapmakta, böylece bilinirliklerini artırmak, imajlarını geliştirmek gibi amaçlarına da ulaşmaktadırlar. Kuruluş hakkında pozitif duyguların meydana gelmesinde, sosyal sponsorluk alanında uygulamış oldukları faaliyetlerin, halk tarafından desteklenmesinin önemli bir etkisi vardır. Sponsorluğun algılamaya yönelik hedeflerine ulaşmada, önemli rol oynayan faktörler arasında, hayırseverlik ve bağış gibi görünen sosyal sponsorluk faaliyetleri de bulunmaktadır.

ÇEVRE SPONSORLUĞU

Firmalar, çevre sponsorluğu uygulaması içine, doğanın dengesini korumak, yeşilliğin yok olmasını önlemek ve bu yönde kendi adları ile ilgili pozitif bir imaj oluşturmak veya mevcut imajlarını güçlendirmek amacıyla girebilirler.

EĞİTİM SPONSORLUĞU

Bir okulun, kütüphanenin, çeşitli bilimsel projelerin desteklenmesi bu tip sponsorluklar kapsamında yer almaktadır. Üzerinde firma adı yazılı teçhizat desteği veya firmanın adının okuldaki bir kürsüye verilmesi, eğitim sponsorluğunun kapsamı içerisine girmektedir.

SAĞLIK SPONSORLUĞU

Bu sponsorlukta yapılan faaliyetler, kliniklerin, hastanelerin desteklenmesi, türlü hastalıkların önlenmesi hususunda olmaktadır.

MACERA-SEYAHAT SPONSORLUĞU

Bu sponsorluk çeşidi son yıllarda oldukça popüler olmuştur. Kurumlar, uzun süreli deniz, kara, hava yolu ile yapılan geziler ve keşifler gibi bütün toplumun dikkatini çekecek faaliyetlerle adlarını duyurmak için, bu faaliyetlere sponsor olmaktadırlar.

KAYNAK: http://sponsordosyasi.blogspot.com.tr/2010/05/sponsorluk-ve-halkla-iliskiler.html

HALKLA İLİŞKİLERİN ÖNCÜSÜ IVY LEDBETTER LEE

IVY LEDBETTER LEE
İlk halkla ilişkiler danışmanı, bir gazeteci olan Ivy Ledbetter Lee’dir ve halkla ilişkilerin babası olarak anılır. Günümüz uzmanlarının izledikleri birçok teknik ve prensibin gelişimine yardım etmiştir. Yaşadığı dönemde geçerli olan “kamuoyu küçümsenmeli ve kamuoyu lanetlenmeli” bakış açılarının aksine, Lee iş çevrelerin kabulü ve anlayışını kazanmanın yolunun kamuoyuna bilgi verilmesi olduğunu öne sürmüştür (Seitel, 2004). Şirketlerle ilgili basına herhangi bir bilgi vermeyen, kamuoyuna açıklamada bulunmayan gazetecilerin etkili olduğu dönemde, halkla ilişkilerin büyük kuruluşlar için sahip olabileceği faydaları görmüştür.
Yaşadığı dönem, halkla ilişkilerin değişiminin yaşandığı bir dönemdir. Lee, medya ile açık iletişime inanarak basına yönelik yaklaşımında dürüst ve samimi olmuştur. İyi bir kurumsal performansın iyi bir duyurum temeline dayandığını düşünmüştür. Lee, şirketlerin, kamuoyunun desteğini ve anlayışını kazanmak için, öykülerinin tümünü dürüstçe, açıkça ve doğrudan söylemeleri gerektiğine inanmıştır. İş hayatında kabul görme ve anlaşılmanın yolunun kamuoyunu bilgilendirmek olduğu fikrini savunmuştur.
Lee’nin politikası, kurumlar hakkında doğru bilgi sağlanmasına dayanır. Lee, ilkeler bildirgesini yayınlayarak, kamuoyunun bilgilendirilmesi anlayışını başlatmıştır. Bu bildirgeye göre, Lee’nin halkla ilişkilere bakış açısı şöyle ifade edilmektedir.
Burası, gizli bir basın bürosu değildir. Bütün işlerimiz açık olarak yapılır. Amacımız, haber sağlamaktır. Burası bir reklam ajansı değildir. Bizim işimiz gerçektir. Kısaca, planımız samimi olarak ve açıkça, kamu kuruluşları, ticari kuruluşlar yararına haber sağlamaktır. . . .

Kaynak: http://notoku.com/halkla-iliskilerin-onculeri/#ixzz3UP4iIfqZ
NotOku.com’a teşekkürler.

Halkla İlişkilerde Betül MARDİN

Türk halkla ilişkiler uzmanı. Türkiye’de halkla ilişkilerin temellerini atan kişidir.
Kökleri İslam dininin peygamberi Muhammed’in torunu Hüseyin’e kadar gittiği iddia edilen bir Osmanlı ailesi olan Mardin ailesinin ikinci çocuğudur. Ünlü müzik yapımcısı Arif Mardin’in ablası ve tiyatro oyuncusu Haldun Dormen’in eski eşidir.

Arnavutköy Kız Koleji ve BBC Televizyon Kursu Mezunu olan Mardin, 1995 yılında Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği’nin (IPRA) başkanlığına kadar yükselmiştir ve bu göreviyle de IPRA’nın ilk Türk kadın başkanı olmuştur. Daha sonra Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği tarafından kendisine verilen “Member Emeritus” unvanıyla da, dünyada sayılı kişide olan bu ödülle, halkla ilişkilerde bir üstat sayılmaktadır. İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler bölümü öğretim üyesidir.

maxresdefault

 
ÖDÜLLERİ
Farklı kurumlar tarafından verilmiş birçok ödülü vardır:[kaynak belirtilmeli]
1998: Türk Kadınlar Birliği Şişli Şubesi tarafından Cumhuriyetin 75. Yılı ödülü.
1996-1997: Kongre Gazetesi[kaynak belirtilmeli], IMAGE adına, “Yılın En Başarılı Tanıtım” Ödülü.
1996: Kadınca Dergisi “En Başarılı Kadınlar” Ödülü.
1995-’96/97/98/99(yılları): İletişim Fakültesi Başarılı İletişimcileri Ödülü.
1994: IPRA “GOLDEN WORLD AWARDS”
1994: Milli Prodüktivite Merkezi “Yılın Altı İşadamı” ödülü.
1984: Sheraton Otelleri Halkla İlişkiler ve Pazarlama Başarı Belgesi.
1983: Sheraton Otelleri (EAME-1) Halkla İlişkiler Ödülleri.
1982: American Hotel Birliği Halkla İlişkiler Altın Anahtar 2.liği.
1979: Halkla İlişkiler Dünya Kongresi Özel Olay Yarışması 3.lüğü.,

 

http://www.milliyet.com.tr/betul-mardin/

Yeni Mezunlar Nasıl CV Hazırlamalı

Son yıllarda bir işe başvurmanın ilk şartı CV hazırlamaktır. Ancak iş hayatına yeni atılacak kişilerin deneyimli kişilere göre daha farklı bir CV hazırlamaları gerekmektedir.

Yeni mezunlar daha önce iş hayatı deneyimi olmadığından, CV hazırlarken neleri ön plana çıkartıp, nelerden bahsetmemeleri gerektiğini, ne uzunlukta bir CV hazırlayacaklarını bilemezler. Aslında özgeçmiş hazırlamak hiçte abartıldığı gibi zor bir işlem değildir. Öncelikle unutulmaması gereken ilk nokta özgeçmiş, hayat hikayenizi anlatacak bir yazı değildir. CV’nin amacı işe alacak personelin dikkatini çekmek ve görüşmeye çağrılmanızı sağlamaktır. İşe alım personelinin dikkatini çekmek için ‘’ Ben bu pozisyon için aradığınız özelliklere sahibim ve yeterliyim.’’ Cümlesini düşündürtmeniz gerekiyor.

Bunun içinde şirkete katabileceğiniz değeri göstermek için de, potansiyel işverenin ne aradığını da bilmeniz gerekiyor.

◾İlk iş olarak ilginizi çeken, çalışmak istediğiniz iş ilanlarına göz atın.

◾Genel olarak neler istenmiş bu özellikleri belirleyin.

◾Hatta yapabiliyorsanız bir İnsan Kaynakları Uzmanıyla görüşüp işe alım sürecinde işe alım personelinin nelere dikkat ettiğini öğrenin.

◾Sektörle ilgili yazıları okuyun ve gelişmeleri takip edin.

is-basvurusu

 

 

 

 

 

 

 

 

Böylece nelerin önemli olduğunu görüp, buna göre CV’nizi yönlendirebilirsiniz. Birçok mezun iş deneyimlerinin olmamasını yetersizlik olarak görüyor. Bu konuda endişe etmeyin. Üniversitede okuduğunuz süre içerisinde yaptığınız stajlarınız, gönüllü deneyimleriniz, okul kulübü deneyimleriniz, sizin gibi yeni mezunlar arasında planda olmanızı, tercih edilmenizi sağlar. Sizin ne kadar girişimci ruhlu olduğunuzu kanıtlar.

Özgeçmiş hazırlarken şu başlıklara dikkat edin;

◾Olumlu kişisel özellikleriniz

◾Teknik ve bilgisayar bilgileriniz

◾İlgilendiğiniz uzmanlıkla ilgili aldığınız kurslar ya da katıldığınız seminerler

◾Eğitim bilgileriniz

◾Kısa dönem ya da staj deneyimleriniz

◾Diğer başarılarınız…

◾İş deneyimi ( yaz aylarında veya okul dönemide part çalıştığınız işler) Dikkat edilmesi gereken son hususta CV’nizin dizaynı.

Unutmayın içerik kadar dizaynda önemlidir.

 

http://www.cvornekleri.gen.tr/yeni-mezunlar-nasil-cv-hazirlamali/

Doğru Halkla İlişkiler Firması Seçmenin Püf Noktaları

Bir PR şirketi ile çalışmaya karar vermek, mayınlarla dolu bir tarlada yürüyüşe çıkmaya benzer. Peki adımlarınızı atarken nelere dikkat etmelisiniz?

Seçim noktasında hemen her firmanın bir kere de olsa tekrarladığı en temel hata, sektör öykülerine göre bir halkla ilişkiler firması seçmektir. Nasıl mı? Hizmet alanınızda yer alan farklı markalarla çalışmış bir halkla ilişkiler firmasını sadece sektörü tanıyor diye referans kabul etmek, şirket çözüm ortağı temininde her zaman için doğru bir analiz olmayacaktır. Bunun yerine, dikkat etmeniz gereken; çözüm ortağınızın çalışma sistemlerini nasıl kullandığı, bilgi ve donanımını içinde bulunduğunuz sektöre göre nasıl şekillendirebileceği, basın ile hayata geçirilen çalışmalarda medya iletişiminde ne kadar etkili olduklarını ölçümlemek ve sonrasında karar vermek doğru olacaktır. Unutmayın ki Halkla İlişkiler bir iletişim işidir. Seçtiğiniz çözüm ortağınızda doğru ve rahat bir iletişim kurabilmeniz çok önemlidir. Böylece markanız adına söylemlerinizi doğru aktarabilir ve çözüm ortağınız da vermek istediğiniz mesajı ustalıkla alıp, uzmanlığı ile harmanlayarak medya ile paylaşabilir.

Peki, ilk kez bir Halkla İlişkiler Firması ile görüşürken hangi noktalara dikkat etmeli ve hangi soruları sormalısınız?

Potansiyel Halkla İlişkiler Firmanıza Sormanız Gereken Sorular:

  1. Ne kadar zamandır Halkla İlişkiler Sektöründe hizmet veriyorsunuz ve bu zamana kadar medya ile geliştirdiğiniz çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
  2. Başarılı bir kampanyayı nasıl tanımlıyorlar. Süreçleri nasıl değerlendirdikleri ile ilgili bir fikir alın. Sizin başarıyı nasıl tanımladığınız ile ilgili tartışın ve ortak noktalar bulabiliyor musunuz gözlemleyin.
  3. Söz konusu fikir geliştirme olduğunda nasıl çalışıyorlar? Tüm işi sizin yapmanızı mı bekliyorlar? Fikir geliştirmede size sorular soruyorlar ve sonrasında bu soruların yanıtlarıyla size sadeleştirilmiş projelerle mi geri dönüyorlar yoksa sizinle birlikte fikir geliştirmeye yönelik çalışmalar yaparak yaratıcı fikirler mi oluşturuyorlar?
  4. Kampanyanızın potansiyel gücünü nasıl değerlendiriyorlar?
  5. Her kampanyanın karşılaşacağı zorluklar vardır. Sizin kampanyanız için en büyük zorluğun ne olacağını düşünüyorlar? Seçim yapacağınız firmanın bu konuya öngörülü yaklaşıp yaklaşamadıklarını anlamanız çok önemli. Böylece sorunlarla mücadele edebilecek karşı stratejiler de geliştirebileceklerdir. Bu süreçlerin kolay olacağını söyleyen bir firmayı seçmemelisiniz. İhtiyacınız olan ana meseleyi görmezden gelen ama ağzı çok iyi laf yapan bir tezahuratçı değil, sizinle çalışacak bir çözüm ortağıdır
  6. Neden sizinle çalışmak istiyorlar ve bunun neden iyi bir ortaklık olacağına inanıyorlar? Sizin ile çalışmaktan dolayı heyecanlı olup olmadıklarını anlamaya çalışın. Kampanya ile ilgili heyecanlı olup olmadıklarını da analiz edin

Bunlar sormanız gereken sorulardan bazıları. Eminim sizin de buna ekleyecek bir dizi sorunuz olacaktır. Şirketiniz ile seçtiğiniz firmanın birbirini tamamlayacak niteliklere sahip olup olmadığına dikkat etmeyi de aklınızdan asla çıkarmayın. Temsilcilerinizle de iletişim kurmak isteyebilirsiniz. Bunların yanı sıra, eğer yanlış bir hamle yaptığınızda sizi o yoldan döndürecek güvenilir danışmanlara da ihtiyaç duyacaksınız. Eğer seçiminizi akıllıca yapabilirseniz o zaman bu başarılı ve karlı bir ilişkinin başlangıcı da olacaktır.

HALKLA İLİŞKİLERDE YENİLİKLER

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından bu yıl on birincisi düzenlenecek olan Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nde heyecan dorukta.altin-pusula-logo_1338972096

Sektörün en başarılı projelerinin değerlendirildiği yarışmada başvuru süreci Mart’ta sona ererken, kazanan projeler Haziran ayında gerçekleştirilecek törende açıklanacak.

Altın Pusula değerlendirme süresi boyunca etik değerlere önem verildiğini belirten Türkiye Halkla İlişkiler Derneği Başkanı Fügen Toksü; “Açık ve şeffaf değerlendirme gerçekleştiriliyor. Jüri değerlendirmelerinin tamamlanması sonunda bu yıl 3 ayrı jüri toplantısı yapılacak; Büyük jüri, UNDP jürisi ve genç iletişimciler jürisi. Açık bir sistemde tüm jüri üyelerinin puanları ekranda toplanıyor ve puan sıralamaları yukarıdan aşağıya anında görülerek kategori birincileri belirleniyor. Sonrasında jüri uygun bulursa özel ödül ve büyük ödülü belirliyor” dedi.

Fügen Toksü, TÜHİD’in yarışmaya çok fazla emek verdiğini belirterek, sürdürülebilirliğini sağlamanın, sürekli geliştirmenin, büyütmenin, her sene kendi rekorunu kırar hale getirmenin TÜHİD’in verdiği önem ile gerçekleştiğini söyledi.

Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nde bu sene yeni bir kategori eklendi; Dijital ve Sosyal Medya İletişimi. Dijitalin markalar için önemi büyük, projelerin hedef kitleye ulaşmasında önemli role sahip. Bu nedenle bu sene Altın Pusula Ödülleri’ne ayrı bir kategori olarak yer aldı.

Yarışmanın diğer kategorileri ise şöyle; Kurumsal İletişim, Gündem Yönetimi, Kurum İçi İletişim, Pazarlama İletişimi ve Bütünleşik Pazarlama Projeleri, Kriz İletişimi, Etkinlik Yönetimi, Kurumsal Sorumluluk, Sivil Toplum Kuruluşları, Kamu Kuruluşları, Sponsorluk İletişimi, Finansal Hizmetler ve Yatırımcı İlişkileri, Medya İlişkileri, Uluslararası Proje/Kampanya, Kategori Dışı Projeler ve Genç İletişimciler.

Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nin diğer önemli yeniliği ise UNDP Özel Ödülü. UNDP Özel Ödülü belirli bir kategori altında yer almazken, kurumlar / ajanslar bu ödüle başvuruda bulunamıyor. Jüri değerlendirmeleri sonucunda sosyal ve çevresel etkileri en iyi ele alan projeye UNDP Özel Ödülü’nü verecek.

Toksü, bu yıl Altın Pusula’yı UNDP Özel Ödülü ile taçlandırdıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti; “Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı bizim ödül teklifimizi değerlendirdi. TÜHİD’in 40 yıllık bir meslek örgütü olması, Türkiye adını taşıması, Altın Pusula’nın iş dünyası tarafından kabul edilen başarısı, UNDP’nin bu kararı almasını sağlamış. Biz de UNDP ile birlikte Altın Pusula Ödülleri’nde buluşmaktan çok memnunuz. Altın Pusula böylece küresel bir ödül alanı yaratmış oldu.”

KAYNAK: http://www.halklailiskiler.com/

İnternet ve Halkla İlişkiler

Sürekli yenilenen ve gelişen teknoloji, iletişim alanında beslenen halkla ilişkilerde yeni olanaklar sunmaktadır. İnternet olarak adlandırılan küresel iletişim ağı, hem kitle iletişim, hem de kişilerarası iletişim aracı olarak bünyesinde radyo, tv, video, gazete, dergi gibi geleneksel halkla ilişkiler araçlarını barındıran bir yapıya sahiptir.
Halkla ilişkilerde internetin tercih edilme nedenleri şöyle sıralanabilir:
– Çok daha geniş bir kitleye kısa sürede ulaşabilme olanağı,
– Hedef kitlenin, kurum ya da ürüne ilişkin görüşlerini kısa sürede öğrenebilme olanağı,
– Ürüne ilişkin bilgi ve yeni gelişmeleri hedef kitleye anında ulaştırabilme olanağı,
– Hedef kitleyi göreceli olarak daha düşük masraf ve süre içinde eğitme ve bilgilendirme olanağı. İnternetin kuruluşlara sunduğu olanaklar, home page’ler, intranet ve extranet, e-mail gibi araçlardır.
HomePage’ler, kuruluşa ilişkin bilgilerin yer aldığı ve herkesin ziyaret edebildiği, bilgilendiği sayfalardır. Bu sayfalar, kuruluşu fotokopi, posta vb. işlem ve masraflardan kurtarır. Aynı zamanda, sayfayı ziyaret edenlerin kuruluşa ilişkin görüşlerini almak da mümkündür. Home page’lerde medya için özel bölümler hazırlanarak, medyanın istenilen anda kuruluşa ilişkin bilgi almasını kolaylaştırabilir. Burada önemli olan home page’leri zaman içinde güncelleştirilmesi, yeni bilgilerin eklenmesidir.
İntranet sayfası ise, kurum içi iletişimi sağlar. Kurum içi iletişim için gerekli tüm bilgi bu iletişim ortamına aktarılabilir. İnternet ile çalışanın kurumuna ilişkin bilgilendirme yanında, çalışanın kuruma ilişkin görüşleri de alınabilir.
Extranet, kurumun dış hedef kitlesine yönelik özel bir hat üzerinden bağlantının gerçekleşmesi ile oluşan bir iletişim alanıdır. Böyle bir hizmet, kurum imajının olumlu yönde etkileme de, ilgi ve sempatinin oluşmasın da yarar sağlayabilir.
Elektronik posta ya da e-mail, bugün etkili ve düzenli bir iletişimi sürdürmek için yaygın kullanılan bir araçtır. Küresel rekabet ve hızın önemi gibi nedenler email’i yaygınlaştırmıştır. E-mail sayesinde çok geniş bir kitleye, daha verimli ve etkili iletişim kurma olanağı ortaya çıkmış, iletişime yeni bir boyut eklemiştir.
Halkla ilişkiler adına, internet ortamında yapılabilecek çalışmalar, elbette yeni alanların ortaya çıkmasına da yol açacaktır. Ne var ki, yeni teknolojilerin kullanılması, kurumsal açıdan her zaman etkinliğe dönüşmeyebilir. İnternet ile bireylerin bilgiye boğulduğu ve bu bilgilerin ne kadarının tüketilebildiği başlıca sorundur. Teknolojinin halkla ilişkiler çalışmalarına getirdiği bir diğer olumsuzluk ise, bilgilendirme sabotajlarının düzenlenmesi, mahremiyetin ihlali ve telif hakları ile kamunun değişen yüzünün algılanmasındaki zorluklardır. Kısacası bir dizi soru ve çözüm bekleyen sorunu da birlikte getirmektedir.

kaynakça http://notoku.com

Bimer ve Halkla İlişkiler Eğitim Semineri

– Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, insanı merkezine almayan hiçbir sürecin sonuç almasının mümkün olmadığını belirterek, “Cumhuriyetin temel anlamı içerisinde vatandaşlarımıza; herkesin birinci sınıf bir yurttaş olduğunu, kamu hizmetlerinin herkese eşit olduğunu ve herkesin Cumhuriyetin eşit bir bireyi olduğunu hissettirmek bizim en öncelikli görevimizdir” dedi.

Güzeloğlu, Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı tarafından kamu çalışanlarına yönelik olarak düzenlenen BİMER ve Halkla İlişkiler Eğitim Semineri açılış törenine katıldı. İlk olarak Erzurum, Mardin ve Gaziantep’te düzenlenen eğitim seminerinin 4’üncü durağı Mersin Suphi Öner Öğretmenevi oldu. Suphi Öner Öğretmenevi Tarsus Salonu’nda gerçekleştirilen açılış törenine Vali Güzeloğlu’nun yanı sıra Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı Şube Müdürü Halil Demirtaş, Vali Yardımcısı Emin Sait Karahaliloğlu ile Valilik ve belediyelerde görevli basın ve halkla ilişkiler müdürleri, il ve ilçe yazı işleri müdürleri, BİMER koordinatörleri ve kullanıcıları ile halkla ilişkiler görevlileri katıldı.

Toplantıda konuşan Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı Şube Müdürü Halil Demirtaş, demokratik ve çağdaş yönetimin gereği olarak eşitlik, tarafsızlık ve saydamlık ilkeleri doğrultusunda vatandaşların kendilerini daha açık bir şekilde ifade etmeleri, yasal haklarını kullanmaları, yönetenlerle, yönetilenlerin karşılıklı etkileşimine katkıda bulunmak ve vatandaş memnuniyetini arttırmak amacıyla Başbakanlık İletişim Merkezi ve Alo 150 uygulamalarını kapsayan eğitim programı düzenlediklerini dile getirerek, tüm katılımcılara ve verdikleri destekten ötürü Vali Güzeloğlu’na teşekkür etti.

Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ise kamu hizmetlerinin verilmesinde çok büyük emek sarf eden katılımcıları Mersin’de ağırlamaktan ve Başbakanlığın bölge ölçeğinde gerçekleşen bu buluşmasına ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti. Kamu hizmetlerinin doğrudan, etkin ve vatandaşların dilek ve talepleri yönünde verilen çalışmaların son 10 yılda büyük bir ivme kazandığını aktaran Güzeloğlu, “Şeffaf, sorgulanabilir, hesap verebilir ve geliştirilebilir kamu hizmeti anlayışı, çağdaş yönetim normları, vatandaşların beklentileri ile vatandaş-devlet ilişkileri çerçevesinde yeniden tanımlandı. Şüphesiz, devletin varlık nedeni vatandaşına hizmet etmek, beklentilerini karşılamak ve onun hayatını kolaylaştırmaktır” dedi.

“AÇIK, PAYLAŞIMA VE DEĞER ÇOĞALTMAYA DÖNÜK BİR KAMU HİZMETİ ANLAYIŞI”

İnsanı merkezine almayan hiçbir sürecin sonuç almasının mümkün olmadığını aktaran Güzeloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizler bu geleneğin mirasçılarıyız. Devleti insan için var eden, insanın mutluluğunu amaç edinen bir anlayışın temsilcileriyiz. Cumhuriyetin temel anlamı içerisinde vatandaşlarımıza, herkesin 1’inci sınıf bir yurttaş olduğunu, kamu hizmetlerinin herkese eşit olduğunu ve herkesin Cumhuriyetin eşit bir bireyi olduğunu hissettirmek bizim en öncelikli görevimizdir. Açık, paylaşıma ve değer çoğaltmaya dönük bir kamu hizmeti anlayışı giderek güçlenmektedir. Bu yeni dönemde bir dizi düzenleme yapıldı. Birincisi, hizmet standardının en önemli unsuru olan süreye bağlı olarak işi gerçekleştirme denetimidir. Her kurum işlemleri ve başvuruları, belli bir sürede bitirmek, bunu önceden ilan ederek vatandaşımıza taahhüt etmek zorundadır. Son olarak her kurumsal yapıda vatandaşın doğrudan başvuruda bulunarak, sonuç alamadığı ortamlarda talebini ve şikayetini dile getirebileceği ombudsmanlık ve kamu denetçiliği artık geçerlidir. Bunlar birey temelli bir demokratik evrimi zenginleştirmenin çok güçlü adımlarıdır.”

“SİZLER, BİZİM GÖZÜMÜZ, ELİMİZ, DİLİMİZ VE SESİMİZSİNİZ”

Bütün bu düzenlemelerin anlamlı,verimli ve başarılı olabilmesinin uygulayıcıların anlayışına ve yorumlamasına bağlı olduğunu aktaran Güzeloğlu, “Yani sizlere bağlıdır. Gönüller Sultanı Yunus’un “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm” sözünde olduğu gibi insanlarla iletişim adına sizler de bir Yunus gibi görünerek, kamuya dönük dilek ve şikayetlerini aktaran herkese bütün bu amaçlanan hedefleri anlatan önce insan sonra bir kamu görevlisi olarak hizmet vermektesiniz. Yani bizim gözümüz, elimiz, dilimiz ve sesimizsiniz. Başvuruyu aldığınız o an kendi konumunuzu değil, hizmet alan insanın sıkıntısını ve zorluklarını düşündüğümüz zaman iş, daha kolay olur. Diğerkamlık, empati, öteki gibi düşünmeyi zihnimizde içselleştirerek millete hizmet kapasitesini arttırmak için çalışanlar olarak bu ülkeyi 2023’de dünyanın en büyük ilk 10 ülkesi ve ekonomisi olma hedefine taşıyacağız. Bugün burada yapılan toplantı ve 3 gün sürecek çalışmalar özelde belirtilen amaçları gerçekleştirecek genelde ise bizi, çocuklarımızı daha gelişmiş ve daha güçlü bir Türkiye yararına taşıyacak çalışmalardır” diye konuştu.

Güzeloğlu, birini ayrı ayrı zenginliği ve güzelliği içinde barındıran yerler olarak tanımladığı Adana, Antalya, Hatay, Karaman, Isparta, Kilis, Osmaniye ve Burdur illerinden gelen katılımcılara ve seminere katılan eğitimcilere teşekkür etti ve programın hayırlı olmasını diledi.

Açılış töreninin ardından Erdemli, Aydıncık ve Tarsus salonlarında kamuda saydamlık ve vatandaş bilincinin arttırılması, kamuda halkla ilişkiler, kamu hizmetlerinde vatandaşla iletişim ve danışma hizmetleri, dilekçe hakkı kanunuyla ilgili mevzuat, ihbar ve şikayetlerle ilgili mevzuatlar ve uygulamaları ile BİMER sistemi ve uygulamaları konularında katılımcılara eğitim verildi.

İHA

Kaynak

Halkla İlişkiler Uzmanından Roman

Gökçe Dölek’in Butik Yayınları’ndan çıkan ‘Bir Kadının Hikâyesi’ adlı ilk kitabı raflardaki yerini aldı.

Gökçe Dölek’in, Funda isimli bir kadının evliliği ve hayatını sorgulayışını; duyguları gün ışığına çıkaran içsesler ve cesur yüzleşmelerle kaleme aldığı ‘Bir Kadının Hikâyesi’ adlı ilk kitabı Butik Yayıncılık etiketiyle raflardaki yerini aldı. Kitabın tanıtım bülteninden:”Aşk için cesareti, standart bir mutluluk içinse esareti göze almalıydı insan, peki cesur olmak mı, esir olmak mı daha mutlu edecekti beni?” diyen Funda’nın hikâyesi aslında biraz da ‘her kadının’ hikâyesi…Kitap, yeniçağ kadınının, ruhunu ve kalbini korumak adına kendince bulduğu yöntemleri ve evliliğiyle birlikte ortaya çıkan “Ben ne istiyorum” sorusuna verdiği cevapları, kadınların çok iyi bildiği bir dilden anlatıyor. Bir Kadının Hikâyesi adlı kitap, okuyuculara “Bu benim hikâyem mi?” sorusunu sordurtacak. Aşk için cesareti, standart bir mutluluk içinse esareti göze almalısın…”Cesur olmak mı, esir olmak mı daha mutlu edecekti beni?” diyen Funda’nın hikâyesi her kadının içindeki Funda’yı uyandırırken onunla da barışmasını sağlayacak. -mış gibi yaptığını fark eden kadın…(…) İçinde senin ömrünün olmadığını fark ettiğin bir evlilik; -mış gibi yapmayı çok iyi becerdiğin kaçırılan bir ömürdür aslında, geç fark edersin. Ben ne kadar geç kalmıştım? Kalmış mıydım ya da? İşte o an fark ettim kalbimin ne kadar uzun süredir atmadığını; vücuduma aynada bakmadığımı, kırmızı rujumu artık sürmediğimi, yatağa pijamalarla yattığımı, yatarken çoraplarımı çıkarmadığımı. Bir zamanlar keyifle yaptığın şeylerin önce günler içinde sonra yıllarla yok olduğunu görmek kadar acı veremezdi hiçbir aşk acısı…(…) Üç sene önce heyecanla ‘evet’ dediğim kocamı ne kadar tanıyordum? Yanına tikler attığım bir listenin, artıları en çok alan adamından başka neydi Cenk benim için, gerçekten aşık olarak mı evlenmiştim yoksa? Değişen kimdi? Artıların eksilerden fazla olması her zaman avantaj mıydı ya da mutlu etmeye yeter miydi bir insanı? (…) Tek başıma mutlu olmanın getireceği bedelleri göze alamadığım için, biri ile mutsuz olarak ve düzenimi bozmadan alıştığım hayatıma devam etmeliydim. Mutlu olduğuma en başta kendim inanmak istemiştim. Mutluy-muş gibi yapmayı, acı çekmemeye, garantili ve risksiz bir hayatı heyecana ve onun getirebileceği risklere tercih etmiştim. Ama şunu atlamıştım, mutlu olmaktan da acı çekmekten de kaçamazdın.

Bugünün Tarihi: 28 Kasım 2013

Kaynak

İnternetin Halkla İlişkiler Amaçlı Kullanımı

Yönetsel kararların alınmasında, şekillendirilmesinde, uygulanmasında ve değerlendirilmesinde önemli bir işleve sahip olan halkla ilişkiler faaliyetlerinde yaygın olarak kullanılan ve internet ortamına aktarılma olasılığı yüksek olan görev tanımları şu şekilde açımlanabilmektedir:

Araştırma: Araştırma ve bilgi toplama çalışmaları, halkla ilişkiler programlarının yürütülmesinde ve başarılı sonuçlar elde edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Çağdaş halkla ilişkiler faaliyetlerinin öncelikli referans kaynağı olarak değerlendirebileceğimiz internetin bilgiye erişim olanakları; halkla ilişkiler açısından çok önemli olan hedef kitle ve tüketici profilini tespit etme ve değerlendirme, kamu gruplarıyla iletişim kurma eylemlerinde etkili olabilmektedir. Bu bağlamda halkla ilişkiler faaliyetlerinin yönetsel belleği genişletme çabalarını içeren tanıma ayağı internet aracılığıyla gerçekleşmektedir.

Yazma: Haber bültenleri, raporlar, konuşmalar, broşür metinleri, radyo ve televizyon senaryoları, kurumsal reklamlar, makaleler, ürün bilgisi ve teknik materyaller ile ilgili yazı yazabilme yetisi internet ortamına kolaylıkla uyarlanabilmektedir. Bu yönüyle internet geleneksel halkla ilişkiler araçlarına bir alternatif olarak ortaya çıkmaktadır. Interaktif bir ortam sunan internet aracılığıyla basın bülten ve bildirileri, seminer, panel ve basın kokteyl davetiyeleri, yeni ürün ve hizmet duyuruları, yıllıklar, raporlar, mektuplar ve kataloglar gibi tüm yazılı ve basılı araçlar çift yönlü iletişim akışına hizmet edebilmektedirler. Öte yandan on line çalışmalar kağıt kullanımını ortadan kaldırmaları nedeniyle, halkla ilişkiler bütçesinin yanı sıra ekolojik dengenin korunmasına ve çevre bilincinin gelişmesine katkıda bulunmaktadır.

Editörlük: Özel yayınlar, personel yazışmaları, ortaklara verilen raporlar, iç ve dış gruplara yönelik iletişim çalışmaları gibi editörlük hizmetleri de internet aracılığıyla gerçekleştirilebilmektedir.

Kitle İletişim Araçları ile İlişkiler: Kitle iletişim araçlarıyla iletişim kurmak ve örgüt ile ilgili haberlerin bu araçlarda yayımlanmasını sağlamak halkla ilişkiler biriminin sorumlulukları dahilindedir. Bu anlamıyla, internet örgütlere, daha az bütçeyle, daha etkili mesajları daha hızlı bir şekilde iletme olanağı sunmaktadır.

Özel Olaylar: Internet aracılığıyla; basın konferansları, sergiler, yıldönümü kutlamaları, bağış toplama kampanyaları, yarışmalar, ödül törenleri gibi etkinliklerin düzenlenmesi ve yönetilmesi mümkündür. Bu kapsamda internetin siber teknolojinin kullanımını olanaklı kılan ortamında fiberoptik telefon kabloları aracılığıyla online bilet satışları gerçekleşebilmekte, real audio ve chat session programları aracılığıyla konserler düzenlenebilmekte, sanal fabrika gezileri ve kutlama törenleri hayata geçirilebilmektedir. Günümüz bilgi sistemlerinin omurgası konumunda olan internetin bilgiye erişim ve iletişim olmak üzere iki temel kullanım alanı bulunmaktadır. Bu anlamıyla halkla ilişkiler faaliyetlerinin diğer ayağını oluşturan tanıtma çalışmaları, internetin sanal ortamında uygulama olanağı bulmaktadırlar. Şirketler “company profile” denilen şirket tanıtım kataloglarını filmlerle süsleyerek internet aracılığıyla sergilediklerinde itibar kazanmaktadırlar.

Konuşma (Sunuculuk): Internetin sesin iletimini olanaklı kılan ortamında halkla ilişkiler faaliyetlerinin önemli bir özelliğini oluşturan konuşma ve sunuculuk gerçekleştirilebilmekte, konferans ve seminer verebilmektedir. Öte yandan internet, olası bir kriz döneminde şirket sözcülüğü görevini üstlenebilecek halkla ilişkiler sorumlusuna hedef kitleye ulaşma kolaylığını ve hızını sunmaktadır.

Üretim (Yayın İşleri): Internetin teknoloji yoğun ortamında bülten, broşür, kurumsal reklamlar periyodik yayınlar gibi iletişim araçlarının yaratılması olanaklıdır. Öngörülebilir bir gelecekte elektronik gazetelerin etkenlik kazanacağı savı, bu alanda faaliyet göstermenin ve uzmanlık kazanmanın getirilerinin ne denli yüksek olacağını ortaya koymaktadır.

Programlama ve Danışmanlık: Gereksinimlerin, önceliklerin, amaçların, hedef kitlelerin ve stratejilerin saptanması, sorun çözmede yönetim-müşteri işbirliğinin sağlanması halkla ilişkiler fonksiyonunun temel dayanaklarıdır. Bu anlamıyla programlama ve danışmanlık hizmetlere internet aracılığıyla hayata geçirilebilmektedir. Çağdaş rekabet tekniklerinden biri olan kıyaslamanın (benchmarking), internet ortamında gerçekleştirilmesi ile halkla ilişkiler faaliyetlerine ek olarak tüm yönetsel faaliyetlerin gelecekteki yönü belirlenebilmektedir.

Eğitim: Internet, kitle iletişim araçları ile olan ilişkiler konusunda yöneticilerin bilinçlendirilmesi ve kurum içi halkla ilişkiler kapsamında çalışanların hizmet içi eğitimlerinin gerçekleştirilmesi için elverişli ortamı yaratmaktadır. Multi medya platformları (bilgisayara dayalı eğitim-CBT) gibi teknikler gelişen teknolojinin eğitsel faaliyetlerde kullanımını olanaklı hale getirmiştir.

Yönetim: Halkla ilişkiler faaliyetlerinin, personelin, bütçe ve program çalışmalarının yönetilmesinde internet etken bir araç konumundadır. Bilgi teknolojilerinin işleyebilmesi için üç sisteme gereksinim duyulmaktadır. Bu bağlamda, pazarlama iletişimi karmasının tüm elemanlarına uygulama alanı sunan internet, örgüt çalışanlarının birbirleriyle bağlantı kurmalarını sağlayan intranet ve örgütün tedarikçi ve perakendecilerle bağlantı kurmasını sağlayan ve bir iletişim şebekesi oluşturan ekstranet bütünsel bir bakış açısıyla kullanılmalıdır.

Pek çok etkinliğin planlama ve uygulama aşamasında e-haber grupları, online konferanslar, ortak elektronik veri arşivleri gibi yan ürünler de halkla ilişkilerin kullandığı araçlar olarak tanımlanabilmektedir.

Web PR’ın diğer uygulaması ise kişi, kurum ve kuruluşların web sayfaları ya da portallar vasıtasıyla internet kullanıcılarına sundukları dijital tanıtım platformlarıdır. Bugün iyi tasarlanmış bir internet sitesinin açtığı ufuklar inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Bir firmanın bütün uygulamalarıyla ilgili bilgiler edinilebilmektedir; finansal raporlarına ulaşılabilir, kamuoyu toplanabilir ve analiz edilebilir, kurumsal gündemler kamunun ihtiyaçlarını yansıtmak için kurulabilir, kurumsal sorumluluk arttırılabilir ve firma çalışanlarına her seviyede e-posta gönderilebilir. O sayfanın tasarım ve işleyişinde firmanın vermek istediği kişilik yansıması yani firma imajı hissettirilebilmektedir.

Bugün pek çok işletme henüz internete hazır değildir. Bu nedenle, eğer oluşturdukları web siteleri zamanla tasarım açısından etkili bir hal alsa dahi işe yaramaz ve sönük kalacaklardır. Bu da ziyaretçiye yönelik bir bağlantı, bir ilişki ve bir halkla ilişkiler çabası olmadığını gösterir. Oysa web sitesi kurumun kişiliğini tüm yönleriyle tanıtma olanağı ve her bir hedef kamu kategorisiyle bir ilişki kurma ve güçlendirme şansı olarak görülmelidir. İyi bir web sitesi etkileşim yoluyla dinleme ve iletişime geçme, yanıtlama, ilişki kurma olanağı sağlamalı, tekrar tekrar ziyareti mümkün kılmalıdır. Halkla ilişkiler, tasarım ile ilgili çalışmalarda yer almasa bile, sitenin verimli işlemesinde söz sahibi olmalıdır.

Dünya üzerinde web PR uygulamalarının geleceğine bakıldığında olasılıklar sonsuz gibi görünmektedir. Türkiye’de web PR uygulamalarının boyutu içinse, Türkiye’de internet kullanımına ilişkin verilere bakmak gerekmektedir. Türkiye’nin en kapsamlı Internet Araştırma Projesi’ne imza atan IBS’in raporlarına göre; internet kullanıcılarının %65’i e-posta hizmetlerinden yararlanmakta, %75’i de chat yapmaktadır. E-posta hizmetinden yararlananların %64’ü e-postayı tanıdıklarıyla haberleşmek için kullandığını belirtmiştir. Buna karşılık e-postanın iş için kullanılma oranı %15’tir. Web PR’ın Türkiye’de geleceği parlak gözükse de internetin tanıtılması, verimli şekilde kullanılabilmesi için çalışmalar yapılabilmesi gerekmektedir.

SONUÇ 
Yeni bir iletişim platformu olan internet içerik, zaman ve mekan bazında; halkla ilişkiler başta olmak üzere birçok yönetsel fonksiyonu değiştireceği muhakkaktır. Kitle iletişim araçları içinde farklı bir yer edinen internetin onlarla kıyaslanarak artı ve eksi yönleriyle araştırılıp çağın gereklerine uygun olarak kullanılması gerekmektedir.

Geleneksel medya/basın ilişkileri daha çok “itici” bir yaklaşım olma eğilimi göstermekteydi. Bilgi, PR şirketindeydi ve bunu medyaya verirdi. Yeni medya ilişkileri ise “çekici” bir yaklaşım eğilimi göstermeye başlamıştır. Artık hedef kitlelere mesajlarla saldırılmamakta, hedef kitle enformasyonun kalitesi aracılığıyla cezbedilmektedir.

Web PR uygulamaları sayesinde kendi dijital dünyalarında yaşayan müşteriler ya da yönetilen kitle daha iyi analiz edilerek beklentilerine daha net çözümler getirilebilmektedir. Halkla ilişkiler faaliyetinin adımları olan tanıma ve tanıtma eletronik ortamda daha hızlı daha etkin bir biçimde gerçekleştirilebilecektir.

Web PR sayesinde üretilen projelerde halkla ilişkilerin temel fonksiyonundan ve var olan saygınlığından ayrılmadan daha geniş kitlelere ulaşılabilmektedir. Web PR, geleneksel PR’a hem yeni bir soluk getirmiş hem de yeni ve daha kapsayıcı bir vizyon kazandırmıştır.

PR sektöründe baş döndürücü bir hızla global bir ortam değişikliği yaşanmaktadır. Bu değişime ayak uyduramayan PR uzmanları, belki de sektörden silinecek, uyum gösterenler ise her şeyin tamamen değiştiği dünyanın imkanlarını kullanacak, tehlikeleri ve meydan okumalarını fark ederek bunları yanıtlayacaklardır.

1 8 9 10 11 12 13