Doğru Halkla İlişkiler Firması Seçmenin Püf Noktaları

Bir PR şirketi ile çalışmaya karar vermek, mayınlarla dolu bir tarlada yürüyüşe çıkmaya benzer. Peki adımlarınızı atarken nelere dikkat etmelisiniz?

Seçim noktasında hemen her firmanın bir kere de olsa tekrarladığı en temel hata, sektör öykülerine göre bir halkla ilişkiler firması seçmektir. Nasıl mı? Hizmet alanınızda yer alan farklı markalarla çalışmış bir halkla ilişkiler firmasını sadece sektörü tanıyor diye referans kabul etmek, şirket çözüm ortağı temininde her zaman için doğru bir analiz olmayacaktır. Bunun yerine, dikkat etmeniz gereken; çözüm ortağınızın çalışma sistemlerini nasıl kullandığı, bilgi ve donanımını içinde bulunduğunuz sektöre göre nasıl şekillendirebileceği, basın ile hayata geçirilen çalışmalarda medya iletişiminde ne kadar etkili olduklarını ölçümlemek ve sonrasında karar vermek doğru olacaktır. Unutmayın ki Halkla İlişkiler bir iletişim işidir. Seçtiğiniz çözüm ortağınızda doğru ve rahat bir iletişim kurabilmeniz çok önemlidir. Böylece markanız adına söylemlerinizi doğru aktarabilir ve çözüm ortağınız da vermek istediğiniz mesajı ustalıkla alıp, uzmanlığı ile harmanlayarak medya ile paylaşabilir.

Peki, ilk kez bir Halkla İlişkiler Firması ile görüşürken hangi noktalara dikkat etmeli ve hangi soruları sormalısınız?

Potansiyel Halkla İlişkiler Firmanıza Sormanız Gereken Sorular:

  1. Ne kadar zamandır Halkla İlişkiler Sektöründe hizmet veriyorsunuz ve bu zamana kadar medya ile geliştirdiğiniz çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
  2. Başarılı bir kampanyayı nasıl tanımlıyorlar. Süreçleri nasıl değerlendirdikleri ile ilgili bir fikir alın. Sizin başarıyı nasıl tanımladığınız ile ilgili tartışın ve ortak noktalar bulabiliyor musunuz gözlemleyin.
  3. Söz konusu fikir geliştirme olduğunda nasıl çalışıyorlar? Tüm işi sizin yapmanızı mı bekliyorlar? Fikir geliştirmede size sorular soruyorlar ve sonrasında bu soruların yanıtlarıyla size sadeleştirilmiş projelerle mi geri dönüyorlar yoksa sizinle birlikte fikir geliştirmeye yönelik çalışmalar yaparak yaratıcı fikirler mi oluşturuyorlar?
  4. Kampanyanızın potansiyel gücünü nasıl değerlendiriyorlar?
  5. Her kampanyanın karşılaşacağı zorluklar vardır. Sizin kampanyanız için en büyük zorluğun ne olacağını düşünüyorlar? Seçim yapacağınız firmanın bu konuya öngörülü yaklaşıp yaklaşamadıklarını anlamanız çok önemli. Böylece sorunlarla mücadele edebilecek karşı stratejiler de geliştirebileceklerdir. Bu süreçlerin kolay olacağını söyleyen bir firmayı seçmemelisiniz. İhtiyacınız olan ana meseleyi görmezden gelen ama ağzı çok iyi laf yapan bir tezahuratçı değil, sizinle çalışacak bir çözüm ortağıdır
  6. Neden sizinle çalışmak istiyorlar ve bunun neden iyi bir ortaklık olacağına inanıyorlar? Sizin ile çalışmaktan dolayı heyecanlı olup olmadıklarını anlamaya çalışın. Kampanya ile ilgili heyecanlı olup olmadıklarını da analiz edin

Bunlar sormanız gereken sorulardan bazıları. Eminim sizin de buna ekleyecek bir dizi sorunuz olacaktır. Şirketiniz ile seçtiğiniz firmanın birbirini tamamlayacak niteliklere sahip olup olmadığına dikkat etmeyi de aklınızdan asla çıkarmayın. Temsilcilerinizle de iletişim kurmak isteyebilirsiniz. Bunların yanı sıra, eğer yanlış bir hamle yaptığınızda sizi o yoldan döndürecek güvenilir danışmanlara da ihtiyaç duyacaksınız. Eğer seçiminizi akıllıca yapabilirseniz o zaman bu başarılı ve karlı bir ilişkinin başlangıcı da olacaktır.

HALKLA İLİŞKİLERDE YENİLİKLER

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından bu yıl on birincisi düzenlenecek olan Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nde heyecan dorukta.altin-pusula-logo_1338972096

Sektörün en başarılı projelerinin değerlendirildiği yarışmada başvuru süreci Mart’ta sona ererken, kazanan projeler Haziran ayında gerçekleştirilecek törende açıklanacak.

Altın Pusula değerlendirme süresi boyunca etik değerlere önem verildiğini belirten Türkiye Halkla İlişkiler Derneği Başkanı Fügen Toksü; “Açık ve şeffaf değerlendirme gerçekleştiriliyor. Jüri değerlendirmelerinin tamamlanması sonunda bu yıl 3 ayrı jüri toplantısı yapılacak; Büyük jüri, UNDP jürisi ve genç iletişimciler jürisi. Açık bir sistemde tüm jüri üyelerinin puanları ekranda toplanıyor ve puan sıralamaları yukarıdan aşağıya anında görülerek kategori birincileri belirleniyor. Sonrasında jüri uygun bulursa özel ödül ve büyük ödülü belirliyor” dedi.

Fügen Toksü, TÜHİD’in yarışmaya çok fazla emek verdiğini belirterek, sürdürülebilirliğini sağlamanın, sürekli geliştirmenin, büyütmenin, her sene kendi rekorunu kırar hale getirmenin TÜHİD’in verdiği önem ile gerçekleştiğini söyledi.

Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nde bu sene yeni bir kategori eklendi; Dijital ve Sosyal Medya İletişimi. Dijitalin markalar için önemi büyük, projelerin hedef kitleye ulaşmasında önemli role sahip. Bu nedenle bu sene Altın Pusula Ödülleri’ne ayrı bir kategori olarak yer aldı.

Yarışmanın diğer kategorileri ise şöyle; Kurumsal İletişim, Gündem Yönetimi, Kurum İçi İletişim, Pazarlama İletişimi ve Bütünleşik Pazarlama Projeleri, Kriz İletişimi, Etkinlik Yönetimi, Kurumsal Sorumluluk, Sivil Toplum Kuruluşları, Kamu Kuruluşları, Sponsorluk İletişimi, Finansal Hizmetler ve Yatırımcı İlişkileri, Medya İlişkileri, Uluslararası Proje/Kampanya, Kategori Dışı Projeler ve Genç İletişimciler.

Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nin diğer önemli yeniliği ise UNDP Özel Ödülü. UNDP Özel Ödülü belirli bir kategori altında yer almazken, kurumlar / ajanslar bu ödüle başvuruda bulunamıyor. Jüri değerlendirmeleri sonucunda sosyal ve çevresel etkileri en iyi ele alan projeye UNDP Özel Ödülü’nü verecek.

Toksü, bu yıl Altın Pusula’yı UNDP Özel Ödülü ile taçlandırdıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti; “Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı bizim ödül teklifimizi değerlendirdi. TÜHİD’in 40 yıllık bir meslek örgütü olması, Türkiye adını taşıması, Altın Pusula’nın iş dünyası tarafından kabul edilen başarısı, UNDP’nin bu kararı almasını sağlamış. Biz de UNDP ile birlikte Altın Pusula Ödülleri’nde buluşmaktan çok memnunuz. Altın Pusula böylece küresel bir ödül alanı yaratmış oldu.”

KAYNAK: http://www.halklailiskiler.com/

İnsan Kaynaklarını Etkinleştirmede Kurum içi Halkla ilişkiler

insan-kaynaklari-kursu26
Küreselleşen ve acımasız bir rekabet içine giren dünya piyasasında, işletmeler için asıl rekabet gücünü, kendi yeteneklerini ve becerilerini geliştirmiş, her çeşit bilgiye ulaşmasını ve kullanmasını bilen, yaratıcılığını sürekli geliştiren insan kaynağı oluşturmaktadır klasik personel yönetiminde, çalışanları ise alma, bordrolarını hazırlama, terfilerini yapma gibi somut isler yapılırken, değer katan insan kaynakları yönetiminde bütün bu islerin yanı sıra, çalışanın kendini önemli hissetme, takdir edilme.

Ödüllendirme, eğitim ve iletişim gibi bir takım ihtiyaçlarının giderilmesine çalışılmaktadır. İnsan kaynakları yönetiminin etkinliği, çalışanların bu gibi ihtiyaçları karşılandığı oranda sağlanacaktır. İşte, çalışanların bu ihtiyaçlarının giderilmesinde kurum içi halkla iliksilerin önemi büyüktür. Çalışanların en önemli ihtiyaçlarından biri, iletişim ihtiyaçlarıdır. Temeli iletişime dayanan kurum içi halkla ilişkiler, çalışanların iletişim ihtiyaçlarını gidermede etkin rol oynamaktadır. Doyurucu bir ücrete kavuşmuş, çalımsa koşullarının oldukça iyi olduğu bir işyerinde belirli hoşnutsuzlukların ortaya çıktığı, çalışanların verimliliklerinin pek yüksek olmadığı saptanmıştır.

Yapılan incelemeler sonunda görülmüştür ki, bu iki öğe örgütte verimliliği arttırmada gerekli, fakat yeterli değillerdir. Bunlara ek olarak kurum yönetiminin, belirli teknikleri uygulamaya koyması gerekmektedir. İşte bunlardan biri örgüt içi iletişim olup, bu Öğe kurum içi halkla ilişkiler çalışmalarının temelidir. Kurum çalışanlarının gerek islerinden, gerekse çalıştıkları kurumdan hoşnut olmaları ve bu hoşnutluğun derecesi, geniş ölçüde iletişim sisteminin isleyip islememesine bağlıdır. İletişimin sınır tanımadığı, çok yoğun ve yaygın olduğu bir ortamda herhangi bir kurumda çalışanların kurumlarıyla ilgili haberleri öğrenmek istemeleri doğaldır ve bu konuda ortaya çıkan gereksinmenin mutlaka karşılanması gerekir. Örgütte olup biten her şeyi bütün açıklığı ile kurum çalışanlarına aktarmak gerekir.
Çalışanlarla iletişimin üst yönetimin görevleri arasındaki önceliğini tespit etmeye yönelik yapılan ve “Çalışanlarla iletişim: Üst Yönetimin Yeni Önceliği” baslıklı bir araştırmada, çalışanlarla iletişimin amaçları söyle ifade edilmektedir;
– Çalışanlarla yönetim arasındaki iliksiyi geliştirmek ve iyi niyet oluşturmak,
-Kurum içi değişiklikler hakkında çalışanları bilgilendirmek,Çalışanlara; kurum, kurumun ürünleri ve hizmetleri, organizasyonun yapısı, kurumsal etikler hakkındaki kodlar ve kurallar, kurum kültüründeki değişiklikler ve kurumun dış iş çevresi hakkında bilgi vermek,
-Çalışanların önemli sağlık ve toplumsal konular hakkındaki bilgilerini arttırmak,
– Çalışanların davranışlarını ve tutumlarını, daha fazla
verimli olmak, kalite odaklı olmak ve girişimci olmak yönünde değiştirmek,
-Çalışanlara tazminatları ve fayda planları (benefit plan) hakkında açıklamalar yapmak,
-Çalışanların toplumsal aktivitelere katılımını arttırmak.

Görüldüğü gibi etkin örgüt içi iletişimin, kurumsal verimliliği etkileyebileceği açıktır.
Kurumsal iletişim ile kurumsal verimlilik arasında bir iliksi olup olmadığı konusunda birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalardan Lull, Frank ve Piersol’un Amerika’nın 100 büyük şirketinin başkanıyla yaptığı ankette, ankete katılanların %96’sımn iletişim ile verimlilik arasında kesin bir ilişki olduğuna inandıkları sürülmektedir.
Denilebilir ki; bir isletmede çalışanların etkinliğini arttırmaya yönelik kurum içi iletişim ne kadar etkin isliyorsa, o isletme içinde kurumsal verimlilik de o oranda artmaktadır. Fortune Dergisi’nin atıfta bulunduğu bir Gallup çalışmasında, isletmelerin yüksek kârlara sahip olabilmesi için, çalışanlar üzerinde su dört tutumun yerleştirilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bunlar; her gün yapabileceklerinin en iyisini yapma fırsatları olduğunu hisseden çalışanlar, fikirlerine değer ve önem verildiğini hisseden çalışanlar, çalışma arkadaşlarının kaliteye önem verdiğini hisseden ve çalışmalarıyla kurumun misyonu arasında doğrudan bir iliksi kuran çalışanlardır.İşte çalışanlar üzerinde bu dört tutumun yerleştirilmesi ancak onlara yönelik yapılan etkin kurum içi halkla ilişkiler çalışmaları sayesinde mümkündür. Metin Kazancı’nın ifadesi ile kurum içi halkla ilişkiler; kurumda çalışanlarla kurum ve çevre arasında güvene, karşılıklı iyi niyete dayalı ilişkiler geliştirip, kurumda verimliliği arttırmayı hedeflemektedir.

Kurum içi halkla ilişkilerin en önemli amacı; personel ile yönetim arasında bir diyalog oluşturmaktır. Bu diyalog içinde personele; isi niçin yaptıkları, hangi amacın söz konusu olduğu, isin nasıl gerçekleştiği anlatılıp, kurumun durumunun ne olduğu tüm çıplaklığı
ile ortaya konmalıdır. Bunun ise ancak etkili bir kurum içi iletişim sistemi ile sağlanacağı bilinmektedir.
Kurum içi iletişim sisteminde ideal olan çalışanlardan yöneticilere ve
yöneticilerden çalışanlara yönelik iki yönlü iletişim sisteminin kurulmasıdır. Bu amaçla IBM’de 1959 yılında küçük bir bölüm içinde başlayan ve “Yüksek Sesle Konuş” adı verilen bir çalımsa günümüzde bütün şirket bünyesinde yürütülmektedir. Bu çalışmayla çalışanlardan feedback alınması hedeflenmektedir. Bu yolla IBM çalışanları ve emeklileri; yöneticilerine her türlü soruyu sorma, çalışmalarla ilgili yorum yapma ve fikir verme imkanına sahip olmaktadırlar. Diğer birçok şirket de, IBM’in uygulamasına benzer uygulamalarla şirket içinde iki yönlü iletişim sistemini isletmeye çalışmaktadırlar. Bunlara örnek olarak; Alexander and Alexander Şirketi’nde “Özel Hat”, Anheuser-Busch’da “Yorum”, Eastman Kodak’da “Diyalog” adı verilen uygulamalar verilebilir.
Dünya çapında yaklaşık 84.000 çalışanı bulunan 3M’de, çalışanların, kurumlarıyla ilgili bilgilere hızla ulaşabilmeleri için, hafta içi her gün Minnesota saatiyle 10:.30’da bir gece önce medyada 3M ile ilgili bilgiler toplanmakta ve bilgisayar aracılığıyla tüm dünyadaki 3M çalışanlarına gönderilmektedir. 3M yönetimi birkaç yıl önce bu uygulamayı kaldırmak istediğinde, çalışanların büyük tepkisiyle karşılaşılmıştır. Günlerce şikayet telefonlarının sonu gelmemiştir.
Bu tepkiler, çalışanların kurumlarıyla ilgili bilgileri öğrenmeye ne kadar istekli olduklarının açık bir göstergesidir Görüldüğü gibi, çalışanların tek bir hedef uğrunda birlik olabilmeleri için öncelikle çalıştıkları kurumun hedefleriyle, misyonlarıyla ve amaçlarıyla ilgili olarak bilgi bilgilendirilmeye ihtiyaçları vardır. Çalışanlar bilgilendirildiklerinde, kendilerine değer verildiğini hissedeceklerdir.
Ayrıca her konunun açıkça ortaya getirildiği ve kurumda olup biten özellikle kurum üyelerini yakından ilgilendiren konuların açıkça tartışıldığı ortamlarda yani kurum içi halkla ilişkilerin uygulandığı yerde dedikodunun yeri olmayacaktır. Görüldüğü gibi kurum içi halkla ilişkiler çalışmalarının önemli amaçlarından biri, çalışanların iletişim ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Çalışanların takdir görme ve ödüllendirilme ihtiyaçlarını gidermeye yönelik yapılacak halkla ilişkiler çalışmalarından beklenmeyen bir günlük izin, bir hediye sertifikası, bir buket çiçek, spor müsabakalarına bilet veya ofisteki bir kutlamanın kuruma sadakat, is tatmini, imaj ve prestij olarak geri döneceği kesindir. Çünkü hiçbir şey mutlu ve çalıştıkları kurumla gurur duyan çalışanların kurum imajına yapabileceği katkıdan daha fazlasını yapamaz. Kurumdan ve yöneticisinden memnun olan is görenler, kendiliğinden birer halkla ilişkiler sorumlusu gibi çalışırlar. Önce en yakın çevrelerini etkileyerek, giderek genişleyen dolaylı etkiler sayesinde kurum imajı yaratılmasına katkıda bulunurlar. Öte yandan, toplam kalite yönetimi, öğrenen kurumlar gibi yeni yönetim yaklaşımlarının yanında getirilen her türlü teknik ve teknolojik yenilikler, başarılı kurum içi halkla ilişkiler sayesinde kolaylıkla kabul görmekte, çok aha az dirençle karşılanmaktadır.
İşte günümüzde yapılması gereken, çalışanları değişimin içine katmaktır. Değişimden önce ve değişim sırasında onlarla iletişim kurmak ve bu yolla fikirlerini almak, çalışanların saygı görme, takdir dilme ve önem verilme gibi ihtiyaçlarını karşılayacağından, çalışanları isletmenin geleceği için birlikte çalımsak üzere motive edecektir23. Denilebilir ki; kurum içi halkla ilişkiler, kültürel alt yapı değişikliği de dâhil, her türlü örgütsel ve yönetsel değişime insan gücünün desteğini sağlamak açısından da önemlidir.

Çalışanların bir birey olarak değer görme ihtiyaçlarını gidermeye yönelik yapılan kurum içi halkla ilişkiler faaliyetleri; personel baloları, yemekler, personele yönelik spor turnuvaları, geziler, toplantılar vb. Bu faaliyetler yoluyla çalışanlar arasında takım ruhu oluşturulmakta ve böylece bireyler takımın bir üyesi olarak kurumun hedeflerine ulamsa konusunda motive olmaktadırlar. Diğer yandan isletme için değerli olduğunu hisseden bireyin, yaptığı ise olan bağlılığı ve yaratıcılığı da artmaktadır.
-İşveren ve is görenler arasında güven yaratma,
-Yatay ve dikey tarafsız, içten iletişim imkânı sağlama,
-Her birey için statü ve katılım yaratma,
-Sorunsuz bir is ortamı sağlama,
-Sağlıklı ve konforlu bir is mekânı yaratma,
-Girişimciliği ödüllendirme,
-Gelecek hakkında iyimserlik yaratma gibi işlevleriyle kurum içi halkla ilişkiler, insan kaynakları yönetiminin etkinliğini arttırarak kurumların nihai edenlerine ulaşmasında büyük rol oynamaktadır.

Reklam Yazma Sanatı

REKLAM YAZMA SANATI
William Bernbach

Soru 1; Mr. Bernbach, reklam metni yazarlığına nasıl başladınız?

Geçmişte yöneticiler, valiler gibi pek çok önemli ve ünlü kişinin konuşmalarını
hazırlamıştım. Ayrıca sanata da büyük ilgim vardı. Sanırım, sanatla yazının
kombinasyonu, grafiklerin ve yazıların bir araya gelmesine neden oldu. Böylece reklam
dünyasının tüm ürünleri daha verimli bir şekilde kullanılabilecekti.

Soru 2; Sizce reklam metni yazmak, diğer konular hakkında yazmaktan daha mı zordur?

Hayır, ama reklam metni yazmak belirli bir düşünce sis temi içinde, reklamcılık
konusunda bilgili olmayı ve ne istediğini bilmeyi gerektirir. Ne istediğini öğrenmek
daha sonra gelir. Bence reklamcılıkta önemli olan şey, yeni ve orijinal olmaktır.
Reklamların %85’inin fark edilmediğini biliyor muydunuz? Bu, Harvard Business
School’un reklam dünyasındaki insanlar üzerinde yapmış olduğu araştırma sonucun da
elde edilen istatistiksel bir veridir

Soru 3; Eğer bir müşteri bir konu hakkında belirli kalıplar içinde bir şeyler
yazmanızı isteseydi ya da tamamen özgür bir iradeyle serbest çalışacak olsaydınız,
hangisi sizin için daha kolay olurdu?

Hiçbir müşterinin bizi belirli kalıplarla sınırlamasına izin vermeyiz. Bunun
müşteri açısından da yararlı olmayacağım düşünürüz. Bakın şöyle söyleyeyim; ilk
olarak bizler, bir ürün hakkında hiçbir zaman müşterinin kendisi kadar çok şey
bilemeyiz. Her şeyden önce, müşteri tüm vaktini ürü nüyle geçirir. Onu kendisi
yaratmıştır, o ürün onun hayatıdır.
Dolayısıyla bizim, ürün hakkında müşteri kadar bilgi sahibi olmamız olanak
dışıdır. Aynı şekilde biz de müşterinin reklamcılık hakkında bizim kadar bilgi sahibi
olmadığına inanırız, çünkü biz de reklamla yatar reklamla kalkarız. Müşteri ve biz aynı
ürünle uğraşınız ama amaçlarımız değişiktir. Aslında bizim uzmanlık alanlarımız
farklıdır. Müşteriler üretim ve pazarlama yeteneğine ihtiyaç duyarlarken, biz tüketiciyi
ikna etme ve ürünü cazip hale getirme becerisine gereksinim duyarız.

Soru 4; Bu işe yıllarını vermiş bir kişi olarak, bu yazarların yeteneklerini geliştirmeleri için neler önerebileceğiniz?

Onlara bir denklem verebilmeyi gerçekten çok isterdim. Böylece bu denklemi uygular ve başarılı olurlardı. Ancak bunu yapmak mümkün değil. Onların yapmaları gereken tek şey, çalışmayı, düşünmeyi sürdürmek ve her ne olursa olsun, daima dürüst davranmak olacaktır.

Soru 5; Hangi konularda kitaplar okuyorsunuz?

Felsefe üzerine pek çok kitap okuyorum, çeşitli romanlar okuyorum. Ben, bir
insanın yaptığı her şeyin yazarken ona yararlı olacağına inanıyorum. Ne yaptıysanız, ne
kadar biri kiminiz varsa, yazdıklarınız üzerinde ne kadar çok düşünür seniz, o kadar
etkileyici ve ilgi çekici şeyler yaratabilirsiniz

Soru 6; Şimdi ne kadar yazıyorsunuz? Sık sık yazıyor musunuz?

Artık çok fazla ana metin yazmıyorum ama hemen hemen her şeyi gözden
geçirip düzeltiyorum. Ayrıca hâlâ reklam başlıkları tasarlıyorum. İzninizle önemli bir
konuya değineceğim; eski bir deyiş vardır. Bunu elbette ben söylemedim, ama tamamen
katılıyorum. “yazacak bir şeylerin varsa, da ha iyi yazarsın,” derler.
Bugüne kadar herkese tavsiye etmiş olduğum şey, üzerin de çalıştıkları ürünü
çok iyi tanımaya çalışmalarıdır. Zekânız, kışkırtıcılığınız, hayal gücünüz ve
yaratıcılığınız, tamamen ürün hakkındaki bilginizden kaynaklanır. Bence bu günlerde
yapılan en kötü şey, insanların bir sayfa dolusu grafikle oyun oynayarak bir şeyler
yaratmaya çalışmaları. Her kes iyi fikir üretebilir, önemli olan bu fikrin farkına
varabilmektir. Yaratıcı olmalısınız. Hayal gücünüz olmalı, ancak bununla birlikte belirli
bir düşünce sistemi oluşturmalısınız. Yazdığınız her şey, sayfada bulunan her nokta, her
kelime, her şekil, her gölge, sizin istediğiniz mesajı vermelidir. Bilir siniz, sanat
alanındaki bir çalışma, amacına ulaşmayı ne kadar başarabilmiş olduğuna bakılarak
değerlendirilir.
Reklam sektöründe, amacının bir şeyler pazarlamak olmadığını söyleyen kişi
samimi değildir. Olabildiğiniz kadar açık, hızlı ve bir o kadar da etkileyici olmalısınız.
Elbette bütün bunlar bilgili olmayı gerektirir. Sahip olmanız gereken en önemli bilgi,
müşterilerin ihtiyaçlarının neler olduğudur. Ancak ben yaratıcı olmanız gerektiğini söylerken, mucizeler yaratmanız gerektiğini kastetmiyorum. Çok sık verdiğim bir
örneği yinelemek istiyorum; insanları cezbetmek için onların düşüncelerini kâğıt
üzerine dökmeniz gerekir. Ancak kişinin harcama yapmasını gerektirecek bir ürün
satmıyorsanız, bu iyi bir reklam olmayacaktır. İşte o zaman, tüm çekiciliğiniz ve
zekânız artar ve yaptıklarınız hafızalara kazınır ki bu da ürününüzün yararına olur.

Soru 7; Disiplin hakkında ne söyleyeceksiniz?

Evet, benim bütün disiplinim, bütün istediğim, üzerinde çalıştığımız ürünün tüm
avantajlarını hafızalara kazınacak şekilde tanıtmaktır. Eğer bunu başarmak için bütün
kuralları yıkmak gerekiyorsa, bırakın hepsi yıkılsın. Ben kendi yaratıcı takımımdan
“yukarı bir resim yerleştir, arkaya bir başlık at ve yazıyı da aşağıya koy!” gibi sınırlayıcı
isteklerde bulunamam. Bununla birlikte, elbette hiçbir başlığın uygun olmadığı
zamanlar da olacaktır. Oyla zamanlar olur ki bir logo kullanmak gerekir. Bazı
zamanlarda da logo kullanmak yapılabilecek en kötü şeydir.
Örnek mi istiyorsunuz? Tüketiciler arasında kötü üne sahip bir ürünün reklamını
yapmam gerektiğini düşünün. Logo tıpkı bir insan ismi gibidir. Size çok iyi tanıdığınız
bir in sanın adını söylersem, o kişinin bütün özelliklerini kafanız da canlandırırsınız.
İşte logo da aynı görevi ürün için üstlenir. Benim tanıttığım ürün tüketici tarafından
sevilmiyorsa ve ben onun ismini büyük harflerle sayfanın tam ortasına koymuşsam,
Tüketici bu ismi görecek ve bu ürün hakkında her Şeyi bildiğini düşünerek sayfayı
çevirecektir. Böylece ben o müşteriyi kaybetmiş olurum. Ancak ilk olarak daha önce hiç
görülmemiş, ilgi çekici bir anlatımla başlayıp ardından da bu ilgi çekici konuyu
gerçeklerle bağdaştırır, en sonunda “işte ürünümüz artık böyle,” dersem tüketiciyi,
yakalamış ye ikna etmiş olurum öyleyse “her zaman logo kullanmak gerekir,” demek
yanlış olacaktır.
Eğer müşteriler bana kesinlikle logo kullanacaklarım ye benden sadece logoyu
kullanacakları yeri ve boyutları belirlememi istediklerini söylerlerse, maddi açıdan
zararlı çıkacak olsam bile vereceğim tek yanıt. “biz sizin için doğru ajans değiliz!”
olacaktır. Uzun vadede, bu yanıt ajansın yararınadır, çünkü kendi bakış açımızı
korumuş oluruz. Bu bizim gerçekten inandığımız yaratıcı çalışmalar yapmamızı ve ufak
tefek şeyler uğruna kendimizi riske sokmamamızı sağlar. Çünkü her zaman söylediğim gibi, müşteri bir süre sonra yaptığınız şeyi size kendisinin söylemiş olduğunu unutur.
Hatırladığı tek şey, bunun işe yarayıp yaramadığıdır.

Soru 8; Hoşlanmadığınız bir ürünle karşı karşıyayken bile kolayca reklam
yazabiliyor musunuz?

Ben ürün hakkındaki düşüncelerinizin yazdıklarınızı da etkilediğine
inanıyorum. Johnson ürünleri için hazırladığımız kampanyamızı biliyorsunuz; bu
kampanyayı gerçekten inandığımız için almıştık. Eğer buna inanmasaydık, ne kadar,
para teklif edilirse edilsin, kabul etmeyi düşünmezdik bile. Bir şeye gerçekten
inanıyorsanız gerekli niteliklere sahip ol masanız bile bunu başarırsınız. Eğer
yeteneklerinizi derin bir inançla birleştirirseniz, çok başarılı olursunuz

Leo Burnett

Soru 9; Mr. Burnett, size sormak istediğim bir soru da şu (reklam metni
yazarlığının gazete yazarlığından daha mı zor olduğunu düşünüyorsunuz?

Evet çok daha zor, çünkü reklam yazarlığında çok daha derli toplu olmalı ve
gerçek bilgiler sunmalısınız. Ben gazetecilik yaparken bir reklamı nasıl konuyla ilgili,
göz alıcı ve ilgi çekici hale getirebileceğimi öğrenmiştim.
Yine de bir ürün hakkında söylenecek sihirli sözler bulmak, böylece insanların
ilgisini çekebilmek, onlarda ürün hakkında merak uyandırmak ve sonucunda onları
ürünü al maları gerektiğine ikna edebilmek gerçek bir sanattır ve ben en sonunda
sözcükleri bir araya getirme yeteneğine kavuşmuştum.

Soru 10; Metin yazarlığı yaptığınız zamanlarda, sizin de söylediğiniz gibi,
ilgilendiğiniz başlıca işler dayanıklı tüketim malları veya otomobilleri kapsıyordu.
Şimdi, bu kadar deneyim den sonra bir ürün üzerine reklam yapmak, başka bir ürün
üzerinde çalışmaktan daha zor ya da kolay olabilir mi? Örneğin bir otomobil üzerine
çalışmak, bir buzdolabı üzerine reklam yapmaktan farklı mıdır?

Hayır; arada çok büyük bir fark yok. Bence bir ürün hak kında ilgi çekici, doğru
ve üzerinde yoğunlaşabileceğiniz bir nokta bulursanız, bunu herhangi başka bir üründe
de kullanabilirsiniz. Kendi ajansımdaki deneyimlerimden biliyorum, en başarılı
olduğumuz çalışmaların çoğunu hakkında hiçbir şey bilmediğimiz alanlarda yaptık. Ya da en azından şöyle diyebilirim; üzerinde çalışmaya başlayana kadar, o konular
hakkında bir şey bilmiyorduk.

Soru 11; Yalnızca belli bir ürün hakkında reklam yazma konusun da ne
düşünüyorsunuz?

Genel konuşmak gerekirse hayır. Bazı ürünlerin reklamında, örneğin ilaç reklamlarında, gerekli bilgi düzeyine ve deneyime sahip olmak son derece önemlidir. Neyin işe yarayacağını, neyin yaramayacağını bilmek ve bazı bilimsel bilgilere sahip olmak gerekmektedir. Örneğin bence, yiyecek konusunda çalışan reklam yazan mutlaka beslenme bilimi hakkında bilgi sahibi olmalıdır.Yine de açık bir anlatıma sahip olmak, düşünmek ve düşündüklerini ikna edici bir dille bir araya getirebilmek, bilgi ve deneyimden çok daha önemli özelliklerdir, bilgi ve deneyim sonradan edinilebilir. Ancak bazı özel durumlarda uzmanlaşmak gereklidir. Örneğin bazı tarımsal ürünler vardır ki bunlar üzerinde çalışmak için yeterli deneyim sahibi olmak büyük bir önem taşır.

Soru 12; Size sormak istediğim şeylerden biri de bu. Yarattığı hareket geçirmek
için kullanılan farklı yöntemler var. Mesela bazı yazarlar, ayaklarını masaya koyup
ellerinde bir bardak birayla pencereden dışarısını seyrederek düşünürler. Sizin de bu
konuya belirli bir yaklaşım şekliniz var mıdır? Bir reklam yazan olarak izlediğiniz
belirli kurallar, özel metotlar bulunuyor mu?

Hayır ama eğer bir teknik kullanıyorsam, bu ancak kendimi ürün hakkında
yeterli bilgiyle doyuruyor olmam olabilir. Satış yapmak istediğim insanlarla yüz yüze
geldiğimde, iyi ve ayrıntılı bir görüşme yapmam gerektiğine inanırım. Bu insanları
kafamda canlandırmaya çalışırım, bu ürünü nasıl kullandıklarını düşünürüm. Müşteriler
size tam olarak her söylemezler. Ben de gerçekte onları bu ürünü almaya ıhın r ilen,
onların ilgisini çeken şeyleri bulmaya çalışırım.

Soru 13; Gerektiğinde bazı tuzaklar kullanır mısınız?

Her zaman, tekrar tekrar vurguladığımız gibi, eğer bir ürünün pazarda yer
almasını sağlayacak bir şeyler bulabiliyorsanız, ortada zaten doğal olarak ilgi çeken bir
şeyler var demektir. İmalatçının başardığı bir şeyler, insanların o ürünü almayı sürdürmesi için birtakım nedenler var demektir. İşte bunu yakalayıp kullana bilmek,
birtakım tuzaklara başvurmaktan çok daha önemlidir.
George Gribbin

Soru 14; Sizce, reklam yazarlığında başarılı olmak için alınabilecek en iyi
eğitim nedir?

İyi bir reklam yazarı olabilmek için insanları anlama yeteneğine sahip olmak,
onların içinden gelmek ve onlara karşı sempati duymak gerektiğini söylemek istiyorum.
Bana göre bu ancak yazarın yaşamı kolay bir şey gibi görmemesi ile mümkün olur.
Böylelikle yazar kendini anlayışa ve hoş görüye muhtaç hisseder ve bundan dolayı diğer
insanların ihtiyaçlarını da anlayabilir.

Soru 15; Reklam metinlerindeki zorunlu kısalık hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kısa bir şey yazmak uzun bir şey yazmaktan daha mı fazla zaman alıyor?

Elbette özetleme yapmak, reklam yazarlığındaki zorluklardan biridir. Bence en
büyük zorluk, okuduklarınızdan ve yaşam deneyiminizden yararlanarak ürünü
insanların ilgisini çekeceğini bildiğiniz bir alana yerleştirebilmektir. Bu, in sanların
ilgisini çekecek yazılar ve başlıklar kullanmak katlar, ilgi çekecek resimler kullanmayı
da gerektirir. Yani bir reklamda resim olarak sadece bir kalıp sabun kullanmak,
insanların o reklama bakmalarını sağlamayacaktır. Daha ilginç resimler kullanmayı
sağlayacak bazı durumlar düşünmelisiniz ve elbette bu imajları yaratacak araştırmacı bir
zihne ihtiyacınız olacaktır.

Soru 16; Fikir oluşturma konusuna dönelim Mr. Gribbin, fikir oluşturmak için
teknikler anlatan pek çok kitap yazıldı ve pek çok söz söylendi. Bu konudaki
yorumunuz nedir? Reklam yazarken karşılaştığınız bir sorunu çözmek için kullandığınız
belirli bir teknik var mı?

Aktif olarak reklam metni yazarken belirli kurallarım yoktu ama bazı
alışkanlıklarım vardı. Birincisi, bence yazar ürün hakkında pek çok şey bilmelidir.
Sadece reklamını yaptığı ürünün fiziksel özelliklerini bilmemeli, ayrıca onu satın alacak
insanları da iyi tanımalıdır. Bu insanları ürünü alma ya nelerin motive ettiğini
incelemeli, ürünü ve içinde bulunduğu durumu yeterince iyi bilmelidir. Bundan başka
bir formülüm yok sanırım.Şimdi of reklam kendi içinde bir fikir, bir resim ve bir başlık içeriyordu; tüm
bunlar bir araya getirilmişti ve bence reklamın ortaya çıkış yolu işte bu olmalıdır.
Reklamı ayrı ayrı parçalara bölmek imkânsızdır. Bir reklam yapıldıktan sonra, onu
analiz etmeye başlarsınız ve genellikle onu geliştirebilirsiniz. Size reklamı yapmak için
bir yol gösteremiyorum ama reklamı yaptıktan sonra izlemeniz gereken yolu
söyleyebiliyorum. Eğer reklamın başlığı sizi metnin ilk cümlesini okumaya itiyorsa ve
eğer ilk cümleyi okuduktan sonra ikinci cümleyi okumak istiyorsanız, o zaman o
reklamın sonuna kadar gidebilirsiniz. Okuyucunun ilgisi kesildiğinde, son kelime de
okunmuş olmalıdır.

Soru 17; Sizce bazı ürünler hakkında reklam yapmak daha kolay olabilir mi?

Ah, evet. Örneğin ev aletleri hakkında yazmak, tıbbi ilaçlar hakkında
yazmaktan daha kolaydır. Büyük ev aletlerinde beklediğiniz ilgiyi her zaman çekersiniz.
İnsanlar ürün hak kında her şeyi bilmek isterler ve 150-200 dolarlık ürün satın alırlar.
Ancak diğer yandan hiç kimse bir baş ağrısı ilacı hak kında bir şeyler öğrenmek istemez
ve bu çeşit ürünleri satarken hayal gücünüzü çok daha fazla kullanmanız gerekir.

Rosser Reeves

Soru 18; Pek çok çözümün, ürünün kendi içinde olduğunu düşünür müsünüz?

Ne yazık ki hayır. Şimdi çok ilginç bir konuya değindiniz. Uzun yıllar önce,
rekabet açısından hiçbir ayrıcalığa sahip olmayan bir ürünü size getirip “İyi bir reklam
yap ve bu ürün başarılı olsun,” diyebileceğini düşünen pek çok düşüncesiz imalatçı
vardı. Bugün bunun doğru bir şey olmadığını biliyoruz Lever Bros., Procter & Gamble,
Colgate, Bristol Myers, American Home Products, Alberto Culver ve bütün büyük
şirketler, eğer ürettikleri ürün ortaya gerçekten iyi bir takım özellikler koymuyorsa,
reklam yazarının hemen hemen hiçbir şey yapamayacağını anlamış durumdalar. Eğer
reklamı yapılacak ürün kendi içinde birtakım ayrıcalıklara, iyi birtakım özelliklere
sahipse o zaman da reklam yazarının iyi bir fikir üretebilmek için araştırma yapmasına
gerek kalmaz. Yazarın tek yapması gereken, ürünün halka en etkili şekilde nasıl
sunulacağını bulmak için birtakım teknik çalış malarda bulunması olur.

Soru 19; 1929’dan beri reklam yazarlığı yapıyorsunuz. Reklamını yapmayı
tercih ettiğiniz bazı ürünler var mıdır?

Hayır, zannetmiyorum. Bence, reklam yazarını yaptığı iş bakımından bir genel
cerraha benzetebiliriz. Bir gün karaciğerle ilgili bir operasyon yapmak, ertesi gün
apandisit ameliyatına girmek zorunda kalabilirsiniz, üçüncü gün bir göz operasyonu
yaparken, dördüncü gün bir beyin tümörüne müdahale etmeniz gerekebilir. Ne yaparsa
yapsın, iyi bir reklam yazarının tüm yöntemleri kullanmayı bilmesi gerekmektedir.

Kaynak

Reklam Ajansları

1) TANIM
Reklam ajansı, müşterisine dört tip hizmet verebilen bağımsız ve ticari bir
işletmedir. Bu hizmetler;
1) Pazarlama konusunda tavsiye vermek,
2) İletişim konusunda tavsiye vermek,
3) Sinema-TV filmi, afiş, radyo gibi teknikleri kullanarak basın kanalıyla
yayılmayı sağlamak,
4) Reklam mesajlarını yayınlayacak olan medya kuruluşlarıyla uygun
fiyat için pazarlık etmek ve anlaşmak.
Reklam ajansı tanımında ele alınması gereken 4 unsur vardır:
1) Reklam ajansı bağımsızdır; hem müşterilerinden hem de kullandığı
medya araçlarından bağımsız hareket edebilmelidir.
2) Reklam ajansı uzmanlardan oluşur; birçok meslek grubu yer alır;
sanat yönetmenleri, medya, pazar, satış uzmanları vb..
3) Reklam ajansı reklamın oluşumundan kontrolüne kadar her
aşamasından sorumludur; mesajın yaratılması, medya seçimi, içeriğinin
yönlendirilmesi, yayınlanması için medyada reklama ait boş yer alınması ve bunun
kontrolü vb…
4) Reklam ajansı müşterisinin hesabına çalışır; kendi adını kullansa bile
müşterisinin adına iş yapar.
2) AJANSLARIN ORGANİZASYONU
Birçok ajans, bir veya birçok ürün, marka veya servis üzerinde yoğunlaşır;
bunlara iş ünitesi denir. Ajanslar, iş üniteleri yerine müşteri odaklı organize olurlar.
Bunun sebebi, ajansın her müşteriye ayrı ayrı adapte olma zorunluluğudur. Bir
ajansın ürünü fikirdir. Yeni fikirlerin oluşumunu cesaretlendirmeli, oluşanları da
korumaya ve geliştirmeye çalışmalıdır. Birçok ajans için açıklık ve esneklik
organizasyonel yapıdan daha önemlidir. Küçük veya büyük birçok ajansın
organizasyonunda standart fonksiyonlar vardır. Bunlar:
A. Müşteri birimi,
B. Yaratım birimi,
C. Medya birimi,
D. Araştırma birimidir.
Bunlara ek olarak birçok ajans, trafik, basım-yayın, finans, personel
gibi destek hizmetler de sunabilir.
A. MÜŞTERİ BİRİMİ
Müşteri birimi müdürü, ajans ve müşterisi arasındaki ilişkilerden sorumludur
ve iki dünya arasındaki kilit kişidir: Müşterinin iş dünyası ve reklam dünyası. Ayrıca
1ajans tarafından yürütülen temel reklam stratejisinin oluşumuna yardım etmekle,
reklamın hedeflere uygunluğunu gözlemekle ve müşteriye önerilecek olan tüm
medya planlarını, zamanlamaları, bütçeyi, storyboard’ları, müşterinin onayına
sunmakla yükümlüdür. Müşteri biriminin dört, bazen beş aşaması vardır:
Yönetim Denetçisi (Management Supervisor): Yönetim denetçisi ajansın
üst yönetimine rapor verir. Ayrıca stratejik konularda liderlik görevini üstlenir, yeni iş
fırsatları yakalamaya çalışır.
Müşteri Birimi Denetçisi (Account Supervisor): Müşteri birimi denetçisi
genellikle müşterinin işinde anahtar yöneticidir; ajans ve müşteri arasında temel
irtibatı sağlar.
Müşteri Birimi Yöneticisi (Account Executive): Müşteriye istediği hizmeti
zamanında verebilmek için ajansın, bir takım olarak, zaman tarifesine uygun
çalışmasını sağlayacak günlük faaliyetlerden sorumludur.
Müşteri Birimi Yöneticisi Asistanı (Assistant Account Executive):
Müşteri birimi yöneticisine kayıtları ve zaman tarifesini oluşturmakta yardımcı olurken
asıl amacı, işi öğrenmek ve üzerine yoğunlaşmaktır.
B. YARATIM BİRİMİ VE ÜRETİM
Yaratım Müdürü (Creative Director): Birçok ajansın, yaratım müdürü adı
verilen bir tane üst kademe yöneticisi vardır. Onun da görevi, ajansın yaratıcı gücünü
ve bilincini her zaman ayakta tutmak ve ortaya konan fikirlere onay vermektir.
Yaratım Departman Müdürü (Creative Department Manager): Bütçeleme,
maaş düzenleme, ofis işleri, destek ve alt kademe çalışanlarının işe alımı,
profesyonel çalışanların işe alımı ve iç muhasebe ile ilgilenir.
Çalışanlar (Personalities): Yaratım departmanı bünyesinde iki tip çalışan
bulunur. Birincisi, reklamı oluşturan, yazan ve üretenler. İkincisi ise akıl hocası tabir
edilen kişilerdir; bir fikir üretmek için grupla birlikte çalışır, sonrasında da grubu
motive eder ve onları yönlendirir.
Yaratım Grubu (Creative Group): Bir yaratım grubu, metinleri yazan grup,
televizyon reklamları veya yazıcı çıktısı için fikirleri çizen grup ve bu fikirleri radyo
veya televizyon reklamları haline dönüştüren gruplardan oluşur. Bu kişilerin
kullandıkları ünvanlar; copywriter, sanat yönetmeni veya üretici (producer)’dir. Birçok
ajansta sanat yönetmeni ve copywriter beraber ve takım halinde çalışırlar,
çevrelerinde de bir destek grup oluşur. Metin yazarları ise reklam kampanyalarının
hazırlanmasında en önemli rolü üstlenen kişilerden biridir. Belirlenen strateji
doğrultusunda çeşitli reklam araçları için metinler yazar.
Radyo Reklamı Üretimi (Broadcast Production): Radyo reklamlarında tonu
doğru yaratmak, reklamın başarısının anahtar faktörü olduğu için yaratım departmanı
bir radyo reklamı üreticisi bulundurur.
“The Bullpen”∗
: Bullpen adı verilen sanat stüdyosu, çizdikleri parçaları
birleştirip tablo hazırlamada uzmanlaşmış sanatçıları içerir. Burası ajans içinde yeni
sanat yönetmenlerinin başlangıç yeridir.
C. MEDYA PLANLAMA VE SATIN ALMA
Hedef kitleye mesajın en etkili biçimde ulaşmasından sorumludur. Medya
çalışmaları planlama, satın alma ve araştırma olarak üçe ayrılır:
Medya Planlamacısı (Media Planner): Planlama, hangi ortamın veya
medyanın ne zaman, ne kadar zaman aralığı içinde ve ne kadar maliyetle
kullanılacağını belirlemeyi içerir.
Medya Satın alıcı (Media Buyer): Medya satın alıcı hangi medyanın ne
maliyetle kullanılabileceğini saptar. Satın alma, müşteri tarafından onaylanan plana
uygun olarak medyayı kullanmaktır.
Medya Araştırması (Media Research): Birçok medya departmanı, medya
bilgilerini değerlendirmeye tabi tuttuğu bir araştırma bölümüne sahiptir. Bu bölüm,
medya araştırma müdürünün hazırladığı; izleyici veya dinleyici kompozisyonu,
programların izlenme oranlarının saptanması, gelecekteki maliyetlerin tahmini
araştırması gibi işler üzerinde yoğunlaşmıştır.
D. ARAŞTIRMA BİRİMİ
Araştırma departmanı, reklam mesajının geliştirilmesine yardımcı olur. Birçok
büyük ölçekli ajans, reklamın hedef kitleye daha uygun ve daha iyi odaklanmış
olmasını sağlamak için reklam hazırlanmadan önce araştırma yaparak ajansın
güvenilir ve kesin bilgilere ulaşmasını sağlar.
TRAFİK DEPARTMANI
Trafik departmanı, projelerin son teslim tarihlerinin takibinden sorumludur.
Müşteri birimi yöneticisi, son teslim tarihlerini gözden geçirmek ve ilerlemeleri görmek
için trafik departmanı müdürüyle birlikte çalışır. Trafik departmanı ajansın can
damarıdır ve çalışanları ajansta tüm olup biteni takip altında tutar.
BASKI DEPARTMANI
Bir resim, illüstrasyon, bir sayfanın kopyalanması ve bütün bunların
renkli bir derginin bir sayfasına yerleştirilmesi veya tam sayfa gazeteye
basılması baskı departmanının görevidir. Baskı departmanının doğal teknik
yapısından kaynaklanan renk seçimi, düzeltimi ve üretimin tamamlanması gibi
özelliklerinden dolayı bu departman, televizyon ve radyo üretimine ters düşmekte ve
bu yüzden de yaratım biriminden ayrı çalışmaktadır.
İÇ HİZMETLER
Muhasebe: Küçük ya da büyük ölçekli tüm ajanslar, müşteri için yapılan
masrafları müşteriye düzenli ve doğru bir şekilde faturalamak, bütçesini oluşturmak
ve kar etmek zorundadır.
Personel: Ajansın boyutu ne olursa olsun, çalışanların dosya ve kayıtlarını
tutmak gerekir. Bu departman alt kademelerde çalışan yardımcı personelin işe
alımları ile işten çıkarılmalarından sorumludur. Profesyonellerin işe alımına ve işten
çıkarılmalarına ise o kişinin çalıştığı departmanın müdürü, personel departmanı ile iş
birliği içinde karar verir.
YENİ İŞLER (NEW BUSİNESS): Ajanslar, ayakta kalabilmek için
büyümelidirler. Büyüme ise yeni işlerin ortaya çıkmasıyla mümkündür. Birçok ajans
yeni iş fırsatlarını kaçırmamak için sürekli gözünü açık tutmak ister ve bu nedenle
sadece yeni işlere ayrılmış bir bölüm oluşturabilir.
3) AJANSLARIN YENİDEN YAPILANMASI
Son yıllarda reklam ajanslarının yeniden yapılanması için bazı çalışmalar
yapılmaktadır. Çalışmaların arkasındaki itici güç, müşterilere daha iyi, hızlı ve ucuz
hizmet verebilme isteğidir.
Yeniden yapılanma; tepe yönetimin müşterilerle doğrudan ilişki kurmasını,
orta kademeli yöneticilerin ise akıl hocası, takım lideri ve kalite kontrol müdürü gibi
çalışmasını sağlar.
Önemli noktalardan biri de yaratım, müşteri birimi yöneticileri ve medya
planlamacılarının, bir takım olarak çalışmasıdır.
4) AJANS TÜRLERİ
Reklam ajansları iki kritere göre sınıflandırılır:
1) Sundukları hizmetlerin bütünü,
2) İçinde bulundukları işin tipi.
Ajanslar sundukları hizmetlere göre; tam hizmet ajansları ya da isteğe uygun
(à la carte) hizmet veren ajanslar olarak ayrılır. İşin tipine göre ise genelde müşteri
veya sanayi ajansları olarak ayrılır.
TAM HİZMET AJANSLARI: Tam hizmet ajansları reklam için gereken tüm
hizmetleri müşterisine sağlar. Bu hizmetler şöyle özetlenebilir:
♦ Pazarlama ve medya planlamasını yaparak medya planı hazırlamak;
♦ Araştırma ve analiz yapmak;
♦ Reklam kampanyalarını yerel, bölgesel ve ulusal boyutta hazırlamak
ve yönetmek;
♦ Yaratıcı tasarımı oluşturmak, copywriting;
♦ Logo ve bütünleştirilmiş bir kimlik geliştirmek;
♦ Grafik dizaynı ve üretimini yapmak;
♦ Radyo ve televizyon için üretim yapmak;
♦ Doğrudan pazarlama programları oluşturmak;
♦ Medya yerleşimini düzenlemek;
♦ Halkla ilişkileri sağlamak ve özel olay planlamasını yapmak.
İSTEĞE UYGUN (À LA CARTE) AJANSLAR: Son yıllarda
spesiyalizasyonun büyümesiyle ajans işletmeciliğinde de bazı bölünmeler meydana
gelmiştir. Bunlar:
Yaratıcı Butikler (Creative Boutiques): Bazı yetenekli sanat yönetmenleri
desinatörler kendi yaratım hizmetlerini vermek amacıyla yaratıcı butikleri açarlar.
Reklamcılar için veya reklam ajanslarıyla ortak çalışan yaratıcı butiklerin başlıca
hedefleri ve misyonları taze, farklı, denenmemiş reklam mesajları üretmek ve yaratıcı
kavramlar geliştirmektir.
Medya Satın Alma Hizmetleri (Media-Buying Services): Tecrübeli medya
uzmanları da medyalarla anlaşarak radyo ve televizyonda zaman ayarlamak
amacıyla işletmeler kurarlar. Verdikleri hizmetin bir parçası olarak medya satın
almayla ilgii detaylı bir araştırma ve analizi müşterilerine sunarlar.
5) REKLAM AJANSININ GELİRİ
Temel olarak bir reklam ajansı üç kaynaktan para kazanır:
Medya Komisyonu : Ajanslara, medyadan reklam boşluğu satın alırken,
medya araçları tarafından bir komisyon ödenir.
Masraf Kazancı (Markup): Bir dergi için reklam hazırlarken ajans, fotoğraf,
illüstrasyonlar ve dışardaki tedarikçilerin sağladıkları diğer hizmetlerden ve
araçlardan yararlanır. Ajans bu hizmetleri satın alıp müşterisinin faturasına masraf
yazar.
Ekstra Ödeme ve Ücretler (Fees): Müşterilerine bu esasla hizmet veren
ajanslar bir veya iki tip ücretlendirme yöntemi kullanırlar. Birincisi ücret-komisyon
karışımı. Bu yöntemle ajans, müşterisi için yaptığı tüm hizmetler karşılığında aylık
sabit bir ücret almış olur. Eğer söz konusu ay içinde ajans medya komisyonu
almışsa, bu komisyon da ücrete eklenir. İkincisi ise sadece ücret uygulamasıdır.
Komisyon geliri sağlamayan hizmetler için genelde bu yöntem kullanılır.

Kaynak

Avrupa’da ilk THY Kullanacak

Türk Hava Yolları’na (THY) ilk Sharklet kanat-ucu uyarlama işlemi tamamlandı. Uyarlama işlemi Avrupa’nın ilk A321 uçağında gerçekleştirildi.

THY’den yapılan açıklamaya göre, THY, Sharklet kanat ucu donanımlı A321 ailesini kullanan ilk Avrupalı hava yolu şirketi olacak. Dokuz A321 uçağından ilkine Türk Teknik MRO tarafından gerçekleştirilen ilk uyarlama, diğer 8 uçakta da takip edilecek. Dokuz uçak gelecek haftalarda İstanbul’da THY için hazır hale getirilecek.

Bu aerodinamik iyileştirme sayesinde, THY’nin bu uçaklarının yakıt maliyetinde yüzde 4 azalma; karbon salınımında yılda 900 ton azalma ve görev kabiliyetinde de 100 deniz miline varan artış sağlayacak.

Airbus, Aralık 2012 tarihinden bu yana Sharklet kanat uçlarını yeni nesil A320 ailesi uçaklarında opsiyonlu olarak sunuyor. Sharklet “üretim-uyarlama” seçeneği, herhangi bir ek yapısal takviye gerektirmeden, en son kanat üretim standartlarıyla üretilen yeni nesil uçaklarda sunuluyor.

Airbus, üretim-uyarlama çözümüne ek olarak, Sharklet kanat uçlarının şu an kullanımda olan bir önceki kanat tasarımına sahip A320 uçakları ile uyumlu olmasını sağlayan “hizmet uyarlama” programını başlattı. Eski versiyon A320 ailesi uçakları kullanan operatörler, kanat takviyesini içeren “hizmet uyarlama” çözümünden 2015 yılı itibariyle yararlanabilecek.

1984 yılından bu yana A320 Ailesi, en son teknolojilerle geliştirilen A320neo ve Sharklet verimli kanat ucu donanımları ile pazarın getirdiği talepler doğrultusunda geliştirilmeye devam ediyor.

Bugüne kadar 10 binden fazla A320 Ailesi uçağı sipariş edilirken, dünya çapında 390’ın üzerinde müşteri ve işletmeye 5 bin 800’ün üzerinde uçak teslim edildi.

Kaynak

Genel Hatlarıyla Halkla İlişkiler

Sosyal-Medya-ve-Halkla-İlişkilerHalkla ilişkiler bir işletmenin,kurumun ya da örgütün bağlantı kurduğu ya da kurabileceği kimselerin anlayış, sempati ve desteğini elde etmek ve bunu devam ettirmek için yaptığı sürekli ve örgütlenmiş bir yönetim fonksiyonudur. Temelinde ikna, retorik, algı kavramları yatmaktadır. Kısa tanımıyla, kurumların kitlelerle iletişim kurmak amacıyla yürüttükleri, pro-aktif ve re-aktif olarak sürdürülebilen, kamu yararı esas alınarak devam ettirilen düzenli faaliyetlerdir. Bilinen adıyla “PR” olarak ifade edilmektedir.
Halkla ilişkiler işletmenin hizmet verdiği kitle ile daha etkili iletişimde bulunmak üzere başvurduğu bir yöntem; bir işletmeyi iç ve dış müşterilere, bağlantılı olduğu kişilere sevdirme ve saydırma, belirli bir tutumu benimsetmeye halkı inandırma sanatıdır.
Halkla ilişkiler sıradan olmakla önemli olmak arasındaki farktır; işletmenin olumlu bir imaja sahip olması için gerekli tanıtım politikasının saptanması, işletmenin bu doğrultuda yönlendirilmesi, insan grupları ve işletme arasında bilgi akışının sağlanması ve bu bilgi akımının gerekli etkinliği kazanarak amaçlanan sonuca ulaşması için yapılan plânlı faaliyetlerdir.
Halkla ilişkiler uzmanları örgüt yönetimine halkın düşünce ve tutumlarıyla ilgili bilgileri getiren, girişimci fikirler üreten, tanıtma kampanyaları geliştiren, kampanyaları yönetim politikasına uygun olarak yöneten kişilerdir. Halkla ilişkiler uzmanlarının özellikleri arasında; yaratıcılık, inisiyatif, düşünceleri açık ve basit şekilde yazarak/konuşarak iyi ifade edebilme temel şartlarının yanı sıra, kamu ve özel sektör örgütlerinde danışmanlık yapabilme, halk ile olumlu ilişkiler tesis ve idame edebilme, karar verme ve problem çözme, araştırma becerileri sıralanabilir. Halkla ilişkiler uzmanları; dışa dönük, kendine güvenen, insan psikolojisi ve motivasyonundan anlayan, rekabetçi, esnek ve takımdaş özellikli olmalıdır.
Halkla ilişkiler kavramı, ilk Fransa’da ortaya çıkmıştır; ancak daha çok Amerika Birleşik Devletleri’nde rağbet görmüş ve üzerinde çalışılmıştır. Günümüzde artık ağırlıklı olarak basın ilişkileri kapsamında faaliyetler yürütülmektedir. Son yıllarda internet ve sosyal ağların da dahil olmasıyla, kitlelerle basın ve web aracılığıyla yürütülen karşılıklı, geri bildirime dayalı, simetrik iletişim faaliyetleri halini almıştır.
Türkiye’deki ilk halkla ilişkiler danışmanlık şirketi, Prof. Dr. Alâeddin Asna tarafından 1974 yılında kurulmuştur, kendisi aynı zamanda Türkiye’de bu alanda çalışan ilk uzmandır. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı da yapan Asna, Prof.Dr. Nuri Tortop ve Prof.Dr. Metin Kazancı ile birlikte, bu alanda yayımlanmış ilk Türkçe kitapların yazarlarındandır.
Temelinde dört ana modelden yola çıkar; Basın ajansı modeli, kamuyu bilgilendirme modeli, iki yönlü asimetrik model, iki yönlü simetrik model.
Günümüzde uygulanan temel model; karşılıklı iletişime ve geri bildirime (feed-back) dayalı olan iki yönlü simetrik modeldir.
Halkla ilişkiler çalışmalarını yaparken, propoganda yapmaz, ancak ikna edici ve dürüsttür. En çok karıştırıldığı kavramlar arasında Pazarlama, Reklam, Satış Teşviği ve Propoganda bulunmaktadır. Şirketler, odaklanma açısından herkesi ele alamaz, daha doğrusu bu imkânsızdır. Bu nedenle çeşitli iletişim modelleriyle mesajını sınırlı sayıda insana veya insan topluluğuna iletmek durumunda kalır. Belli bir hedef kitleye hitap eder.
Halkla ilişkiler karması, pazarlama karmasıyla karıştırılmamalıdır.Pazarlama karması; ürün, fiyat, tanıtım ve konumlanmadan oluşurken, halkla ilişkiler karması; duyurum, kurumsal reklamcılık, basın sözcülüğü,lobicilik, yönetim danışmanlığı ve çeşitli kamu yararına faaliyetlerden oluşur .

PR Modelleri

1) Kamuyu bilgilendirme modeli;
Grunig ve Hunt’ın dört Halkla İlişkiler modelinden birisidir. Bu modelin en önemli temsilcisi Ivy Lee’dir

2)İki yönlü asimetrik model[değiştir;
Grunig ve Hunt’ın dört Halkla İlişkiler modelinden birisidir. Bu modelin en önemli temsilcisi E.L.Bernays’dır.

3)Basın ajansı modeli;
Grunig ve Hunt’ın dört Halkla İlişkiler modelinden birisidir. Bu modelin en önemli temsilcisi P.T.Barnum’dur.

Kaynak:Vikipedi ve sosyal ortam

Halkla İlişkilerde Sosyal Medya

Web 2.0 ın hatta 3.0’ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sosyal medya ile sağlıyoruz.

Zaman, mekân ve mobil olması nedeniyle bağlılık da gerektirmeyen, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bireye dayanan bir iletişimi içerir. Sosyal medya platformlarında buluşma, paylaşma, tartışma ve bilgilenme, zenginlik yaratır.

Sosyal medyadan sonra insan hayatında birçok şey değişmeye başladı. Sosyal medyada varolan içerik kullanıcı tarafından oluşturulduğundan yaratıcılık önem kazanmaya başladı ve katılım çağı doğdu. Medya’nın içeriğini üreten ve medyayı izleyen arasındaki katı ayrım ortadan kalktı.Bu oluşuma bağlı olarak değişim hızı attı. İnsanlar için inovatif olmak ve yeniliklerde başı çekmek önem kazandı. Gerçekler değil fikirler önem kazandı, objektif olmak değil içten olmak önemli hale geldi.

Ebeveynlerle çocukları arasındaki iletişim yönü değişti. Ebeveynler şimdiki teknolojik şartlara yakın şartlarda doğan çocuklarının öğrenme hızlarına yetişemedikleri için bazı şeyleri çocuklarından öğrenmeye istekli hale geldiler. Bu öğrenme sonucunda sosyal medyaya daha yatkın hale gelen ebeveynler, çocuklarıyla sanal ortamı paylaşmaya başladılar ve çocuklarının arkadaş çevrelerini de bu yolla daha yakından tanıma olanağına kavuştular.

Sosyal medya kullanımında içerik ekleyen her birey eşit olduğundan demokrasi fikrinin insanların kafasına yerleşebilmesi için uygun ortam sağlanmaktadır. Bu sayede sosyal medya platformlarının kullanıcıları özgürce fikirlerini aktarabilme imkanı bulmaktadır. Bu durum, kişilerin internette öne sürdükleri düşüncelere, paylaşımlara, tanıdıkları olsun olmasın, diğer kişilerin yaptıkları yorumlar ve geribildirimlerle bir sosyal etkileşim ortamı ve giderek sanal cemiyetler oluşturmaktadır. Batı dünyasının sürekli olarak teknolojik gelişmeleri demokrasiyi yaygınlaştırıcı araçlar olarak pazarlaması, baskıcı rejimlerin internet üzerindeki faaliyetlerini sadece internet sitelerini kapatmak veya internet sitelerine erişimi yasaklamaktan çıkarıp, sosyal paylaşım sitelerini protestocuları takip etmekten tutun, kendi propaganda sitelerini kurmaya kadar genişleyen bir yelpazede pozisyon almaya yöneltebilmektedir.

Günümüzde tüketiciler sosyal medyanın sunmuş olduğu nimetlerin etkisi ile alışveriş yaptıkları firmalarla sürekli olarak irtibat halinde olmak, firmaların haberlerini yakından takip etmek ve firmaların sunmakta oldukları ürün ve hizmetlerle ilgili anlık yorumlarını bırakma arzusunda olduklarından sosyal medya kurumların halkla ilişkiler faaliyetlerinde çok büyük önem kazanmıştır.
Sosyal medya mecraları üzerinden yürütülmekte olan halkla ilişkiler kampanyaları ile kurumlar ile hedef kitleleri arasında geleneksel medyada var olan tek taraflı monolog iletişimin yerini karşılıklı iletişim olan dialog almıştır. Yeni iletişim şekliyle müşterilerin ihtiyaç ve istekleri daha rahat belirlenebilmekte ve çok daha kısa sürede çözüm üretilebilmektedir.
Sosyal medya geleneksel medyaya oranla çok daha hızlı olmanın yanı sıra çok daha düşük maliyetle çok daha geniş kitlelere ulaşılmasına imkan tanımaktadır.
Halkla ilişkiler faaliyetlerinin yönetilmesinde geleneksel medya hiçbir şekilde önemini kaybetmeyecektir fakat kurumlar ile hedef kitleleri arasında karşılıklı iletişimin kurulmasını sağlayan sosyal medya mecraları üzerinden yapılacak halkla ilişkiler faaliyetlerinin çok daha etkili olacağı da kesindir.

Kaynak

www.halklailiskiler.com

www.beycon.com.tr

İnternet ve Halkla İlişkiler

Sürekli yenilenen ve gelişen teknoloji, iletişim alanında beslenen halkla ilişkilerde yeni olanaklar sunmaktadır. İnternet olarak adlandırılan küresel iletişim ağı, hem kitle iletişim, hem de kişilerarası iletişim aracı olarak bünyesinde radyo, tv, video, gazete, dergi gibi geleneksel halkla ilişkiler araçlarını barındıran bir yapıya sahiptir.
Halkla ilişkilerde internetin tercih edilme nedenleri şöyle sıralanabilir:
– Çok daha geniş bir kitleye kısa sürede ulaşabilme olanağı,
– Hedef kitlenin, kurum ya da ürüne ilişkin görüşlerini kısa sürede öğrenebilme olanağı,
– Ürüne ilişkin bilgi ve yeni gelişmeleri hedef kitleye anında ulaştırabilme olanağı,
– Hedef kitleyi göreceli olarak daha düşük masraf ve süre içinde eğitme ve bilgilendirme olanağı. İnternetin kuruluşlara sunduğu olanaklar, home page’ler, intranet ve extranet, e-mail gibi araçlardır.
HomePage’ler, kuruluşa ilişkin bilgilerin yer aldığı ve herkesin ziyaret edebildiği, bilgilendiği sayfalardır. Bu sayfalar, kuruluşu fotokopi, posta vb. işlem ve masraflardan kurtarır. Aynı zamanda, sayfayı ziyaret edenlerin kuruluşa ilişkin görüşlerini almak da mümkündür. Home page’lerde medya için özel bölümler hazırlanarak, medyanın istenilen anda kuruluşa ilişkin bilgi almasını kolaylaştırabilir. Burada önemli olan home page’leri zaman içinde güncelleştirilmesi, yeni bilgilerin eklenmesidir.
İntranet sayfası ise, kurum içi iletişimi sağlar. Kurum içi iletişim için gerekli tüm bilgi bu iletişim ortamına aktarılabilir. İnternet ile çalışanın kurumuna ilişkin bilgilendirme yanında, çalışanın kuruma ilişkin görüşleri de alınabilir.
Extranet, kurumun dış hedef kitlesine yönelik özel bir hat üzerinden bağlantının gerçekleşmesi ile oluşan bir iletişim alanıdır. Böyle bir hizmet, kurum imajının olumlu yönde etkileme de, ilgi ve sempatinin oluşmasın da yarar sağlayabilir.
Elektronik posta ya da e-mail, bugün etkili ve düzenli bir iletişimi sürdürmek için yaygın kullanılan bir araçtır. Küresel rekabet ve hızın önemi gibi nedenler email’i yaygınlaştırmıştır. E-mail sayesinde çok geniş bir kitleye, daha verimli ve etkili iletişim kurma olanağı ortaya çıkmış, iletişime yeni bir boyut eklemiştir.
Halkla ilişkiler adına, internet ortamında yapılabilecek çalışmalar, elbette yeni alanların ortaya çıkmasına da yol açacaktır. Ne var ki, yeni teknolojilerin kullanılması, kurumsal açıdan her zaman etkinliğe dönüşmeyebilir. İnternet ile bireylerin bilgiye boğulduğu ve bu bilgilerin ne kadarının tüketilebildiği başlıca sorundur. Teknolojinin halkla ilişkiler çalışmalarına getirdiği bir diğer olumsuzluk ise, bilgilendirme sabotajlarının düzenlenmesi, mahremiyetin ihlali ve telif hakları ile kamunun değişen yüzünün algılanmasındaki zorluklardır. Kısacası bir dizi soru ve çözüm bekleyen sorunu da birlikte getirmektedir.

kaynakça http://notoku.com

1 56 57 58 59 60 64