Halkla İlişkiler Biriminin Genel Organizasyon İçindeki Yeri

Halkla İlişkiler sorumluluğu sadece halkla ilişkiler birimlerinde çalışan uzman ve yetkili kişilerin üstüne yüklenemez. Bir işletmenin genel müdüründen işçisine ve memuruna kadar herkesin halkla ilişkiler sorumluluğu vardır. Belirli bir boyuta ulaşmış her firmada Halkla İlişkileri plânlı ve bilinçli biçimde yürüten bir ünitenin bulunması gerekir. Firmalar kendi amaç, eylem alanı , izlenen politika, çalışanların sayısı ve firmanın büyüklüğüne bağlı olarak Halkla İlişkiler konusunda değişik biçimde örgütlenmeye gidebilir.

Küçük işletmeler dar bir pazar alanı içinde çalıştıklarından müşteri ve çevreyle ilişkilerde zorluk çekmezler. İşletmenin sahibi halkla ilişkiler sorumluluğunu bizzat yüklenir, çevreyi yakından tanır, yerel kuruluşlarla olan ilişkileri, ayarıca komşular ve tüketicilerle ilişkileri bizzat kendisi yürütür.

Orta büyüklükteki bir işletmede Halkla İlişkiler uğraşıları giderek daha yoğunlaştığından bu işleri yürütmek üzere firma organizasyonu içinde pazarlama ya da personel müdürlüğüne bağlı bir iki Halkla İlişkiler Uzmanının çalıştırıldığı görülür. Bu ünite bazen bir şeflik şekline dönüşebilir. Bazı işletmeler ise, kendi bünyesi içinde bir Halkla İlişkiler örgütlenmesine gitmek yerine reklam ajansı gibi piyasada çalışan halkla ilişkiler bürolarından biriyle anlaşır ve o büronun danışmanlığında işlerini yürütürler.

Bir Halkla İlişkiler Bölümünün yapması gerekenler:
* Hedef kitleye ilişkin bilgi toplamak,
* Plan ve program hazırlamak,
* Bütçe hazırlamak,
* Ortaklara şirkete ilişkin bilgi vermek,
* İşletmenin ilişki içinde bulunduğu kişi ve kuruluşlara yazışma ve duyuru hazırlamak,
* Basın bülteni hazırlamak,
* Tanıtıcı el kitapçığı , broşür ve işletme gazetesi çıkarmak,
* İşletmeyi gezmek isteyenlere yardımcı olmak,
* Tüketici ve meslek birlikleriyle ilişki kurmak,
* Özel gün, sergi, toplantı , seminer ve konferanslar düzenlemek,
* Üst yöneticilere Halkla İlişkiler Politikasını oluşturucu önerilerde bulunmak

Kaynak:http://www.wikiturk.net/Madde/48741/halkla-iliskiler-biriminin-genel-organizasyon-icindeki-yeri

Halkla İlişkiler Ve Propaganda

                     images

                   HALKLA İLİŞKİLER VE PROPAGANDA

Propaganda

Bir fikrin ideolojinin tek taraflı olarak hedef kitleye dayatılmasıdır. Propaganda bir çeşit beyin yıkama çalışmasıdır. Amaç: ne pahasına olursa olsun hedef kitleyi kendi yönünde ki inanç ve eyleme yöneltmektir. Propaganda da besleyici tepkiyi tıkamak pahasına yanıt alma kaygısı yoktur ve propagandanın temel ideali tek düşünceyi tek ideolojiyi benimsetmektir. Propagandanın türleri vardır; Beyaz, gri ve kara propaganda.

Halkla İlişkiler ve Propaganda Arasındaki Farklar

  • Halkla ilişkiler çift yönlü propaganda tek yönlüdür.
  • Halkla ilişkiler tartışmaya açık ve demokratiktir propaganda ise tartışma kabul etmez dogmatik ve otoriterdir.
  • Halkla ilişkiler doğru bilgi verir, iyi niyetlidir dürüst hareket eder propaganda ise abartma üzerine kuruludur, doğru bilgiye iyi niyete ve dürüstlüğe her zaman yer vermez.
  • Halkla ilişkiler gerçekleri açıklama yolu ile inandırmaya çalışır propaganda ise çok tekrar yolu ile inandırmaya çalışır

 Beyaz Propaganda

Kimin tarafından yapıldığı belli olan bir türdür. Propagandayı yapan kendini saklamaz ortaya çıkartmak ister. Yalan habere, iftiraya, çarpıtmaya başvurmadan bilgiyi duyurma yayma ve kamuoyunu bilinçlendirme amacı vardır. Kara propagandanın aksine etkinliği fazladır. Zamanla kara propagandanın gerçeği yansıtmadığı anlaşılınca etkinliği azalır ve önemini yitirir. Beyaz propaganda da meşru bir hakkın savunulması açık bir kaynaktan yapılır.

Gri propaganda

Doğruluğu ispatlanmamış birtakım dedikoduları yayma amacı vardır. Kaynak açıkça belli değildir. Amacı: rivayetler yayarak halk kitlelerinin beyinlerinde şüphe tohumları oluşturmaktır. Doğru olan bir olaya abartı ve yalanlar eklenerek muhatabı küçük ve gülünç duruma düşürme amacı vardır.

Kara propaganda

 En sert ve en ağır propagandadır. Kaynağı belli değildir ve kaynak kendini belli etmez. Yalan, karalama, aşağılama, iftira, çarpıtma, hile, entrika gibi yanlış davranışlar sergilenir. Bu türde beyin yıkama teknikleri aşırı şekilde kullanılır. Sinema kara propaganda da en çok kullanılan araçlardan biridir. Dini amaçlı olarak kiliseye inanan çekme, siyasi nedenli olarak seçimlerde bir fikir ve ideolojiyi yayma, askeri nedenli olarak savaş yıllarında asker sayısını artırma gibi amaçlarla yapılabilir.

Reklam, propaganda ve halkla ilişkilerin ortak noktası bir düşünceyi aktarmaktır. Ancak bu üç disiplin iknayı farklı yollarla yapar. Reklam para ile yer ve zaman satın alarak, Halkla ilişkiler olumlu imaj yaratarak, propaganda ise mesaj bombardımanıyla beyin yıkayarak iknaya çalışır. Bu farklılıkların yanında benzer yönleri de bulunur. Propaganda ve halkla ilişkiler hedefe ulaşmak için planlı ve programlı çalışır ve lobiciliği kullanır. Propaganda mesaj bombardımanı ile hemen sonuç beklerken halkla ilişkiler uzun yıllara yayılan hemen sonuç beklemeyen olumlu imaj yaratma amacı taşıyan bir yönetim disiplinidir. Planlı ve programlı çalışmaları nedeniyle halkla ilişkiler ve propaganda birbirine karıştırılır. Halkla ilişkiler de temel ilke dürüstlüktür, haber içerikleri 5n1k formatında yüzde yüz doğru olmalıdır. Propaganda ise dürüstlüğü önemsemez ve propagandanın temel ilke değildir. Yalan, karalama, iftiraya başvurulabilir. Beyaz propaganda da ise doğru yalnızca kendi doğrusudur. Ayrıca propaganda da tek yanlı sunum vardır. Sadece tek tarafın yararı düşünülür ve olayların tek yönü aktarılır. Halkla ilişkiler uzun vadede bir sorumluluk taşıdığı için hedef kitlenin görüş ve davranışına göre kurum politikasını belirler ya da yenileşmeye gider. Propaganda hedef kitleye önem vermez hedef kitleye göre vizyonunu değiştirmez.

https://gzmoncl.wordpress.com/2012/03/01/halkla-iliskiler-ve-propaganda/

PROAKTİF ve REAKTİF HALKLA İLİŞKİLER

Halkla ilişkiler ajansları veya kurum içindeki halkla ilişkiler departmanları olası potansiyel gelişmeler üzerine yapılanan bir strateji oluşturabileceği gibi, gerçekleşen gelişmeler karşısında tedbirler de alabilirler. Burada karşımıza temel bir ayrım çıkıyor: Gelişmeler gerçekleşmeden önle almak ya da gerçekleştikten sonra çözümlemeye çalışmak. Proaktif ve reaktif kavramları bu iki farklı yaklaşımı tanımlayan kavramlar.

Bir kuruluşun sorun çözmekten çok fırsat yaratmaya yönelik olan çabaları proaktif halkla ilişkiler, karşı karşıya kaldığı olumsuzluklardan başarıyla kurtulabilmeye yönelik halkla ilişkiler çabaları ise, reaktif halkla ilişkiler olarak tanımlanmaktadır.

Proaktif Halkla İlişkiler

Olası sorunlar belirlenmeli, sorun ufukta göründüğü anda ve henüz kurumu tehdit etmeye başlamadan önce çalışmalarına başlamalıdır. Proaktif halkla ilişkiler kurumun değerlendirilmesi ile başlar.

  • hedefler, öncelikler nedir?
  • yönetimin plan ve beklentileri nedir?
  • hedef kitlenin bunlara bakışı nedir?

Proaktif iletişimin yararları:

  • Proaktif halkla ilişkilerde geleceğe yönelik planlama yapıldığı için halkla ilişkiler uzmanı kurum stratejisine hakim olur. sektörde çok görülen “sadece basın ilişkileri ile uğraşan kişi” olmaktan çıkar.
  • Proaktif yaklaşım kurum içi iletişimi sağlıklı hale getirir. aşağıdan yukarıya iletişim akışına olanak tanır.
  • Potansiyel tehlike yada fırsat olarak görülen konular için kurum hazırlıklı olur.

Proaktif iletişim kriz iletişimi alanında oldukça önemlidir fakat her zaman beklenmedik olaylar ve sürprizler karşımıza çıkabilir. Reaktif iletişime de bu sebeplerden dolayı hazırlıklı olunmalıdır.

Reaktif Halkla İlişkiler

 Yaşanan olaylara tepki vermek üzerine kuruludur. Gerçekleşen olaylarla ilgilendiği için bazı araştırmacılar reaktif iletişim çerçevesinde yapılan çalışmaları gazetecilik yöntemlerine benzetmektedir.

Reaktif iletişim sürecinde daha önceden hazırlanmış bir plan olmadığı için, gerçekleşmiş olaya tepki verme süresi belli değildir. Bu durum hedef kitleye spekülasyon yapma, olaydan kurumun istemediği ve zarar göreceği çıkarımlar yapma fırsatı verir.

  • Proaktif halkla ilişkiler uzun vadeli pazarlama politikaları tarafından yönlendirilmektedir. Reaktif h.i. ise genelde olumsuz olaylarla ilgilenir, savunmacı bir yaklaşımı vardır.
  • Proaktif, firmanın imajını yükseltmek, reaktif ise kuruluşun adını onarmak, firmanın durumunu korumak için çaba sarf eder.
  • Reaktif iletişim proaktife göre daha karmaşık bir süreçtir. Olay gerçekleştiği için istenmeyen yorumları denetlemek firmanın tehlike altına giren imaj ve itibarını koruyacak yöntem ve yaklaşımları belirlemek ve öte yandan farklı hedef kitlelerle farklı şekilde yapıcı iletişime geçmek kolay bir iş değildir!

https://halklailiskilerintemelleri.wordpress.com/

 

SÖYLEM DEĞİL, EYLEM İLETİŞİMİ.

 

Söylem değil, eylem iletişimi.

Söylem değil, eylem iletişimi.

 

     Pazarlama ve markalaştırma tarihine bakıldığında, ürünler arasında farklılaşmanın kaybolacağı, fiyatların düşeceği, konumlama farklılıklarının azalacağı ve zamanla pazarlama ve markalaştırmanın ipte yürümek kadar zorlaşacağı zaten açıktı. Üstelik bunu anlamak için kapitalist öğretiye bakmak yetmiyor; hatta sadece ona bakmak pazarlamacıları yanlış yere yönlendiriyor. Zira kapitalist öğretinin babalarının neredeyse tamamına yakını “büyüme” vaad eder. Oysa pazarlama ve markalaştırma ile ilgili asıl gerçekçi yaklaşım, hem kapitalist hem de marksist öğretiye beraber bakmakla bulunabilir. Zira markist öğreti bu büyüme işinin bir sonunun olacağını söylemektedir. Aslında kapitalist ve marksist öğreti körle kötürüm gibidir. Tek başlarına biri ekonomik kriz, diğeri tüketicinin sosyal krizini vaad eder. Ancak durum ortadadır. İnsanlar mal ve hizmetlere özlem duyacaktır ve bu özlem beraberinde bir zenginlik getirecektir. Bu zenginlik nihai safhada ürünler arasında farklılaşmanın kaybolması, fiyatların düşmesi, konumlama farklılıklarının azalması ve kriz fazları ile sonuçlanacak ve bu durum dünyayı kuvvetle muhtemel bir anti-ütopya toplumuna dönüştürecektir. Elbette bu bir teoridir ama bu süreçte güncel olarak yaşadıklarımız açıkça bir şeye işaret etmektedir: Pazarlama ve markalaştırma süreci özellikle son çeyrek yüzyılda ciddi bir evrim geçirmiştir.

     Hal böyle iken, aynı evrim pazarlama iletişimi tarafında yaşanmış mıdır? Bence hayır. Bunu anlamak için çok etraflıca düşünmeye de gerek yok. Mad Men’i seyretmeniz yeterlidir. Mad Men sadece bir dönemim reklamcılık anlayışını temsil etmiyor; aslında Man Men’de yaşananlar, reklamdan halkla ilişkilere, doğrudan pazarlamadan tasarıma kadar pazarlama ve markalaştırmayı ilgilendiren pek çok disiplinde bir zamanların ortak kültürel kodunu ortaya koyuyor. O döneme baktığımızda “söylem”in iş yaptığı bir anlayışı görürüz. Reklam veren sunuma giderken kafasında neredeyse iki soru vardır: Ajans hangi başlığı önerecek ve görsel ne olacak? Haksız da sayılmaz. Zira markanın temel vaadini yaratıcı bir dille anlatan güçlü bir başlık, bununla bütünleşen etkili bir görsel (key visual) ve meraklısının okuyacağı bir metin (body copy) o yıllarda markayı rakiplerinden kolaylıkla farklılaştırıyordu.

     Bu anlayış iletişimciler üzerinde, yaşanan sosyo-ekonomik evrime direnen ve kendisini bu evrime karşı soyutlayan, son derece muhafazakar bir konfor zonu oluşturdu. Bence iletişimcilerin büyük bölümü bu konfor zonundan hala çıkabilmiş değiller. Bu konfor zonu “söylem iletişimi”dir. Ve bana göre, Mad Men’de yaşanan yirminci yüzyılın ortasına ait bu iletişimci bakış açısı, toplumsal dönüşüme paralel bir evrim yaşamadı.

     Ancak artık işler böyle yürümüyor. Strateji, yaratıcılık ve planlama açısından son derece iyi kurgulanmış kampanyalar bile, rekabet arasından sıyrılıp büyük sonuçlar ortaya koymakta zorlanıyor. Pazarlama savaşı meydan savaşı mantığından çıktı ve artık her tepede, her dere kenarında, her ağaç gölgesinde yapılan mücadele başarıyı doğrudan etkiliyor. Bugünün tüketicisi siyaset meydanlarında atılan naralar ve asılan pankartlar gibi başlık ve görseller beklemiyor marka iletişiminden… Doğrudan kendisi için net faydayı yaşamak istiyor. “Eylem” görmek istiyor. Şimdi her alanda doğru eylemler yapıp, tüketiciye mükemmel deneyimler yaşatmak ve bu eylemlerin iletişimi yapma zamanı.

 

https://twitter.com/hakansenbir

http://www.facebook.com/hakan.senbir

KAYNAK: http://www.halklailiskiler.com/soylem-degil-eylem-iletisimi.html

HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAM İLİŞKİSİ

vbvbvbReklâmcılıkla halkla ilişkiler arasındaki benzerlik çoğu zaman bu iki farklı kavramın birbirine karıştırılmasına sebep olmaktadır. Gerçekten bu iki çabanın amaçları, çalışma biçimleri, kullandıkları metot ve araçlar birbirine çok benzemektedir.
Reklâmcılık, “Her hangi bir ürün veya fikrin kitle iletişim araçlarında bedeli ödenerek, kişisel olmayan yollarla tanıtımı” olarak tanımlanmaktadır. Tanımda yer alan kavramları tek tek ele aldığımızda reklâm ile halkla ilişkiler arasındaki farklar kolaylıkla tespit edilebilir.
Mesaj açısından: Reklâm da mesaj, doğrudan satışı yapılacak ürün (mal ve  hizmet) veya fikir ile ilgilidir. Halkla ilişkiler ise o ürünü üreten işletme ya da  kuruluşu esas alır. Ayrıca halkla ilişkiler yalnızca kurumu değil, kurumla ilgili
çevreleri de kapsar.
Kullanılan iletişim araçları açısından: Reklâm, kitle iletişim araçları kullanılarak  yapılır. Halkla ilişkilerde ise kitle iletişim araçlarının yanı sıra yüz yüze  ilişkiler, sergiler, konferanslar, işletme gezileri gibi diğer tanıtım teknikleri de  kullanılır.
Ödenen ücret açısından: Reklâm da mutlaka kitle iletişim araçlarına ödenen bir  bedel, ücret söz konusudur. Çünkü reklâm için televizyon ve radyodan zaman, basılı medyalardan yer satın alınmaktadır. Halkla ilişkilerde de medyalara ücret ödenilir fakat bu şart değildir. Örneğin duyurumda olduğu gibi ücret ödenmeden
de kitle iletişim araçları kullanılabilir.
İletişim içeriği yönünden: Reklâm tek yönlü bir iletim aracıyken, halkla ilişkiler çift yönlü bir iletişim sürecidir. Reklâm kaynaktan hedefe tek yönlü mesaj gönderirken, halkla ilişkilerde bu süreç karşılıklıdır. Halkla ilişkiler uzmanının
yönetim ya da yöneticiler açısından iki temel görevi; kamuoyundan yönetime bilgi taşımak ve kuruluşun genel politikası ve topluma katkıları konusunda kamuoyuna bilgi vermektir. 

     Zaman açısından: Reklâm da amaç, kısa vadede söz konusu ürünün satışına katkıda bulunmaktır. Oysa halkla ilişkilerin amacı kurum hakkında çevrede olumlu bir imaj yaratmak, kurumun prestijini yükseltmek, genel bir güven ve destek sağlamaktır. Dolayısıyla reklâm a göre daha uzun vadeli amaçlar peşindedir.
Hedef kitle açısından: Reklâmın hedef kitlesi sadece mevcut ve potansiyel tüketicilerdir. Oysa halkla ilişkilerde tüketici dahil, tüm kamuoyu hedef kitle olarak alınır. Örneğin kamu kuruluşları, yerel kuruluşlar, eğitim, sanat, kültür
çevresi, ortaklar, iş görenler, diğer firmalar, basın vs. gibi.

HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAMCILIK ARASINDAKİ FARKLAR

Halkla ilişkiler, bir kurum ya da kişinin kamuoyundaki prestijini yükseltme, kamuoyunun destek ve güvenini sağlayıp bunu devam ettirme amacını güder. Doğrudan mal satmaya yönelik değildir.

Reklamcılık, bir mal ya da hizmetin satışı artırma ya da bir fikri yayma amacını güder.

Halkla ilişkiler, kurumun hedef kitlesi, bütün kamuoyudur.

Reklamcılık, hedef kitlesi, sadece müşteriler veya ileride müşteri olabileceklerdir.

Halkla ilişkiler, kurum hakkında bilgiler yayımlar.

Reklamcılık, ürünler ya da bir fikirler hakkında bilgi yayımlar.

Halkla ilişkiler, gerektiğinde kurumun adını duyurucu, şöhretini arttırıcı reklâm yayımlar.

Reklamcılık, ticari ya da tanıtım amaçlı reklâm yayımlar.

http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Halkla%20Ilişkilerin%20Ilişkili%20Olduğu%20Alanlar.pdf

PAZARLAMA YÖNLÜ HALKLA İLİŞKİLER

PAZARLAMA YÖNLÜ HALKLA İLİŞKİLER
Pazarlama yönlü halkla ilişkiler; satışı ve müşteri memnuniyetini teşvik eden, şirketleri ve ürünleri tüketicilerin istekleri, ihtiyaçları, çıkarları ve özel ilgi alanları ile özleştiren, inanılır, güveniler, bilgi ve etkileşim iletişimini kullanan toplam bir planlama, yürütme ve değerlendirme programı sürecidir.
Pazarlama yönlü halkla ilişkiler; , pro-aktif halkla ilişkiler ve reaktif halkla ilişkiler olmak üzere iki grupta incelenmektedir.
Pro-aktif Halkla İlişkiler: Bir işletmenin pazarlama amaçları tarafından yönetilmektedir. İşletmenin ürün ve hizmetini tanıtmak, ek bir görüntü, haber değeri, meşruiyet ve güvenilirlik kazandırmak için diğer pazarlama iletişimi araçlarıyla bütünleşik bir şekilde kullanılır.
Pro-aktif halkla ilişkilerin en önemli rolü ürün tanıtımları ve var olan ürün yelpazesinde meydana gelen değişikliklerinde oynamaktadır. Pro-aktif halkla ilişkiler diğer pazarlama iletişimi unsurlarını bütünleştirerek ürün / hizmet lansmanına bir haber özelliği ve değeri katmaktadır.
Re-aktif Halkla İlişkiler: Herhangi bir kurum ya da kuruluşun karşı karşıya kaldığı negatif durumları başarıyla atlatabilmesine yönelik giriştiği halkla ilişkiler çabalarıdır.
Re-aktif halkla ilişkiler, dış etkenlere bir cevap tavrıdır. Dış güçlerin ve rakiplerin ortaya çıkardığı durumlardan, tüketici davranışlarındaki değişmelerden, devlet politikalarında meydana gelen değişimlerden ve diğer dış etkenlerin sonuçları bağlamında gerçekleşmektedir. Re-aktif halkla ilişkiler firma için olumsuz sonuçlar doğuran değişikliklerle uğraşır.
Re-aktif halkla ilişkiler, şirketin imajını ortaya koymak, güçlendirmek dolayısıyla gelirin artırmak amacında olan pro-aktif halkla ilişkilerin aksine işletmenin zedelenen itibarını onarmak, pazar kaybını önlemek ve düşen satışları tekrar kazanmak amacındadır.
Reaktif halkla ilişkiler, genel olarak kriz zamanlarında yapılan halkla ilişkiler faaliyetlerini içermektedir.
Pro-aktif ve re-aktif olmak üzere iki ayaktan oluşan pazarlama yönlü halkla ilişkilerin faaliyetleri:
– Yeni ürünlerin tanıtımına yardımcı olmak.
– Var olan ürünlerin tanıtımın yapmak ve canlandırmak.
– İşletmeyi konusunda uzman ve lider olarak konumlandırmak.
– Tüketicilerin ürüne olan ilgisini pekiştirmek güvenlerini kazanmak.
– Ürüne destek veren güçlü kurum imajını yaratmak. (Bu amaçla CPR faaliyetlerin desteklemek)
– Olası krizlere karşı hazırlıklı olmak ya da kriz döneminin olumsuz etkilerini en aza indirmek
– Yeni pazarlar oluşturmak, ikincil pazarlara ulaşmak veya zayıf olan pazarları desteklemek.

KAYNAK
http://nezalcan.blogcu.com/halkla-iliskiler-konulari/11432588

HALKLA İLİŞKİLERDE ETİK

Halkla ilişkilerde etik konusu üzerindeki tartışmalar, her geçen gün artarak sürmektedir. Çünkü bugün artık kâr amacı güden kuruluşlar, sosyal taleplere daha fazla dikkat etmeleri ve paydaşlarına (hedef kitlelerine) karşı daha duyarlı olmaları gerektiğini anlamışlardır. Bu anlayış, kuramsal etikten uygulamalı etiğe geçişi de beraberinde getirir.

Teknolojideki hızlı ilerlemeler, halkla ilişkiler uygulayıcılarını ilişkide bulunduğu çevreleri bilgilendirmek için farklı yollar bulmaya zorlar. Halkla ilişkiler uygulayıcıları hedef kitlelerinin bir çeşit muhabiri olarak görev yaparlar. Dolayısıyla, bu muhabirlerin ve temsil ettikleri organizasyonların bireyleri, grupları veya diğer organizasyonları lekeleme riskleri vardır. Herhangi bir muhabirin olduğu gibi, halkla ilişkiler mesleğini uygulayanların da asılsız haber açısından dikkatli olması gerekir. Çünkü halkla ilişkiler uzmanları da -tıpkı gazeteciler gibi- üyelerini ve diğer grupları bilgilendirmek amacıyla kurum içi yayınlar, bültenler, posterler, kapalı devre yayınlar, videolar ve CD’ler kullanırlar.

İş dünyası açısından etik davranış yalnızca yasalara ve düzenlemelere uymayı değil, ayrıca dürüst rekabeti, doğru sözlülüğü ve başkalarına zarar vermemeyi de vurgular. Giderek artan sayıda iş kolunda mesleki etik kuralları oluşturulmakta ve kendi alanlarında rekabette avantaj sağlamak için bu kurallar kullanılmaktadır.

İş etiği açısından iş pratiğini anlamak, birçok aktivite ve fonksiyonun arasından yaklaşımları ve davranışsal sonuçları etkileyebilecek birtakım faktörleri öğrenmeyi de gerektirir. Etik açısından bir davranışın kişisel veya dışarıdan değerlendirilmesi deontolojik ve teleolojik (amaç bilimsel) süreçlere dayanır. Ahlaki değerlendirme süreci, sonuçları hesaba katmadan bir davranışın doğrusu ve yanlışı üzerine odaklanır. Dolayısıyla, adalet kuralları, temel haklar, görevler, zorunluluklar ve sorumluluklar, başkalarının doğal hakları deontolojik değerlendirme sürecinin temel noktalarıdır. Diğer taraftan teleolojik değerlendirme süreci, davranışın sonuçları üzerine yoğunlaşır.

Karar alma mekanizmalarını ve yönetime yaptıkları tavsiyeleri etik esaslar ve toplumsal sorumluluk üzerine inşa eden halkla ilişkiler profesyonellerinin yönetim kararlarında ve faaliyetlerinde daha önemli bir role sahip olacaklarını öne sürmek mümkündür. Halkla ilişkiler uzmanları arasında toplumsal sorumluluğu ve etiğe uygun karar almayı geliştirmenin önemli bir yararı da, halkla ilişkiler mesleğinin kredibilitesini yükseltmesi ve yönetimin kararlarına katılma fırsatlarını artırmasıdır.

KAYNAKÇA:http://prfashion.blogcu.com/halkla-iliskilerde-etik/13878027

Halkla İlişkiler Sektöründe Saygın Bir Yer Edinmenin 10 İpucu

Genç halkla ilişkiler uzmanları sıklıkla müşterileri ve meslektaşlarının kendilerini çocuk yerine koyup ciddiye alınmamalarından ve yeterince sorumluluk verilmemesinden şikayet eder.

Oysa bu dinamik sektörde yetenekli genç uzmanlara, müşterilerinin hedeflerine ulaşmalarında yardımcı olmalarını sağlamak üzere sıklıkla çok büyük sorumluluklar veriliyor. Müşteri baskısı çok zaman bunaltıcıdır ve müşteri taleplerini yönetmek bazen deneyimli profesyoneller için bile çok zor olabilir.

Genç profesyoneller tarafından bu tür baskılar genellikle sorumlu ve akıllı bir ekip üyesi olarak ciddiye alınmama olarak algılanır ve tepkiyle karşılanır. İşte size en zorlu müşteri ve meslektaşlarınızın bile saygı ve ilgisini kazandıracak 10 ipucu:

Bir yetişkin gibi giyinin.

Evet, paranız az olabilir ama yine de uygun fiyatlı üstünüze iyi oturan bir takım elbiseyi karşılayabilirsiniz. Son trendler yerine klasik tarzı tercih edin. Ajans ortamınızda gündelik (casual) kıyafetler giyiliyor olsa bile müşterinizin kültürünü anlayarak onların giyindiği şekilde giyinin.

Bu saç ve makyaj için de geçerlidir. Görünüşünüzün muntazam ve profesyonel olmasını sağlamak için biraz daha fazla zaman harcayın. CEO’lar ve departman yöneticilerinin nasıl giyindiğine bakın ve saygı gösterdiğiniz bu insanlara benzemeye çalışın.

Günlük takılmaları ve şakacı konuşmaları minimuma indirin

Müşterileriniz ve meslektaşlarınız sizinle şakalaşmak isteyebilir, bununla birlikte mümkün olduğunca ciddi tavrınızı koruyun. Kıkırdamalardan kaçınmak size saygı kazandıracaktır.

Meslektaş ve müşterilerinize karşı cana yakın olun, ancak hedefiniz onların dostluğunu değil saygılarını kazanmak olmalıdır. Aradaki sınırı korumak, doğru davranışlar sergilemenize ve kişiliğinizi korumanıza yardımcı olur.

Ses tonunuzu ve dilinizi ayarlayın Çok yumuşak bir tonda mı konuşuyorsunuz?

Tiz bir sesiniz mi var? Aksanınız mı var? “Yani”, “demek istediğim”, “her neyse” gibi ifadeleri çok mu sık kullanıyorsunuz?

Konuşma dilinizde yaptığınız hataların farkında olmayabilirsiniz ancak bilmelisiniz ki bu profesyonelliğinizi kötü etkiler. Muğlak ifadeler yerine daha net ifadeleri kullanın.

Örneğin, “Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum” yerine şunu söyleyebilirsiniz: “Bu fikir web sitenizin trafiğine hızla etki edecek” Güvenilir bir arkadaşınız günlük konuşma dilinde kullandığınız gereksiz kelimeleri ya da aşırı kullandığınız kelimeleri belirlemenize yardımcı olabilir, böylece bu kelimeleri müşterilerinizle konuşurken onları dinlemeye teşvik edecek başka kelimelerle değiştirebilirsiniz.

36366

Ofis klişesi haline gelmekten kaçının

Ofiste çalışırken çok fazla şey içmeyin. Kişisel yaşamınız hakkında konuşmayın. İş arkadaşlarınız veya müşterilerinizle flört etmeyin. Çalışma masanızı temiz ve düzenli tutun. Sosyal medyada geçirdiğiniz zamanı sınırlayın. İşteyken arkadaşlarınızla mesajlaşmayın. Sosyal medya içeriğinizi temizleyin ve gizlilik ayarlarınızı doğru yapılandırın. Daima işe zamanında gelin ve işte hiçbir zaman ağlamayın.

Kendinizi bilgiyle donatın

Müşterilerinizi, ne iş yaptıklarını, iletişim hedeflerini ve hedef kitlelerini anlamak için zaman harcayın.

Sektörel yayınları ve iş dünyası yayınlarını okuyun; (sadece popüler kültürü değil) güncel olayları takip edin. Çeşitli bilgi kaynaklarını okuyarak konuşmalara güvenle katılıp katkıda bulunabilirsiniz.

Her zaman ‘evet’ demeyin

Sorular sorun ve müşteriyi düşünmeye sevk edin. Müşteriniz ulusal bir gazetede haber olmak istediğinde soru sorun: Bu haber yayınının amacı ne? Şirkete ve yöneticilerine ne kadar erişim verecekler? Hikâyenin seçkin olması gerektiğini anlayabiliyorlar mı?

Bu yayınla hedef kitlelerinden hangisine ulaşmak istiyorlar? Müşterilerinize hedeflerine ulaşmalarında onlara nasıl yardımcı olabileceğinizin gerekçelerini vermeye çalışın.

Değerlerinizi ve enerjinizi sergileyin

Müşterilerinizin beklenti ve sorunlarını karşı öngörülü olun. Beklentileri daha iyi yönetmek ve kaynakları doğru şekilde sağlamak için birkaç senaryo hazırlayın. Fikrinizin neden ve nasıl müşterinize fayda sağlayacağını gösterebilmek için öneri ya da tavsiyelerinizin hazır olduğundan emin olun.

 

Risk alın

Bir girişim ya da fikrin peşinden gitmek için her zaman izin istemeyin. Hesaplanmış ve kendinden emin bir şekilde risk almak her büyük liderde olması gereken bir özelliktir.

 

Kendi PR’ınızı yapın

Patron ya da müşterilerinizin ciddi iş sonuçları elde ettiğinizin farkında olmalarını  beklemeyin. Başarılarınızın iletişimini yapın.

Proje hedeflerini gerçekleştirdiğinizde patronlarınıza ya da benzer şekilde    müşterilerinize kısa bilgilendirme e-postaları gönderin.

 

Övgüyü paylaşmaktan korkmayın

İyi sonuçlanmış bir iş için müşterinizi ya da meslektaşınızı (yazılı olarak) tebrik etmek iyi niyetinizi ve ekip oluşturmayla liderlik özelliklerinizi gösterir.

Gençliğinize bir değer olarak sarılın ve bir profesyonel olarak enerji, yetenek ve fikirlerinizi gururla sergileyin.

Duruşunuzu; zeka, güven ve iş ahlakınızı gösterin.

Lider olmak için bir lider gibi davranmalısınız.

 

Kaynak: http://www.prdaily.com/Main/Articles/12524.aspx

Kurum Dışı İletişimde Halkla İlişkilerin Yeri

Müşteriler İle İletişim

Kurumlar ürettikleri mal ya da hizmetleri tüketiciye sunar ve onları satın almalarını bekler. Ancak pazardaki güç dengelerinin tüketiciler lehine değişimi, yoğun olarak yaşanan rekabet olgusu, global ekonominin artan etkisi, tüketici eğilimlerindeki değişim ve bilinç artışı, teknolojik alandaki hızlı değişmeler, reklam uygulamalarının azalan etkisi ve artan maliyetleri, reklam verenlerin değişen beklentileri gibi nedenler müşteri ile iletişim boyutunun önem kazanmasına, müşterinin merkeze oturtulmasını getirmiştir. Müşterinin ön safta tutulması, toplam kalite felsefesi gereği, müşteri memnuniyeti ilkesi, kurumun tüm bölümlerince paylaşılan bir görüş olmalıdır.

Müşteriyi memnun etmeden, ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamadan, onlara sunulan hizmetlere bir değer katmadan, güçlü bir kurum imajı oluşturulamayacağı artık anlaşılmıştır. Müşteri memnuniyeti sağlandıkça, sadık müşteriler oluşur ve böylece müşterinin kurum hakkındaki imajı da güçlenir. Müşteriye hizmette özen, dikkat gösterilirse ve beklentileri karşılanıp, tatmin etme ana hedef durumuna gelirse, buna bağlı olarak kurumun ünü de artar.

Müşteri ve kurum arasındaki iletişimin başarısı, marka bağımlılığı yanında aynı zamanda kurum bağımlığını da beraberinde getirir. Kurum bağlılığında, müşterilerle duygusal bağ etkenleri oluşturma, geliştirme ve koruma programları kurum kimliklerine bağlı olarak hazırlanır.

Müşterilerde olumlu bir kurum imajı yaratabilmek için, onlarla ilişki kurmak, sunulan mal ya da hizmete değer katmak, müşteriye göre üretim yapmak ve müşterinin güvenini kazanmak gerekir. Bu nedenle, kurumlar, müşterilerinin ihtiyaçlarını anlamaya ve yaşadıkları ortam hakkında daha iyi bilgi sahibi olmaya ve onların gerçekten ne söylediklerini dinlemeye önem vermelidir. Özellikle satın alma sırası ve sonrasında, iyi iletişim kuran, özel hizmetler sunan, mal ya da hizmetine fark yaratan değerler katan kurumların, müşteri tarafından algılanan, imajları iyi ve güçlü olur.

Halkla ilişkiler açısından, müşterilerde kurum imajı oluşturmanın bir diğer yolu onların güvenini kazanmaktır. Toplumsal bilincin arttığı günümüzde, uzun vadeli ve etkili bir kurum imajı yaratmak için, kurumun toplumsal sorunlarla ilgilenme dereceleri de önemli bir olgudur. Özellikle, potansiyel müşterilerin, satın alma kararlarını kurumların ününe ve toplumsal bilincine göre vermeleri, toplumsal sorumluluğun kurum imajı ile birleştirilmesini yaratmıştır. Kuruluşun toplumsal sorumluluk yönünde harcadığı çabalar, büyük ölçüde halkla ilişkilerle ilgili çalışma alanını oluşturur. Atıklarıyla çevreyi kirletmeyen, gürültü kirliliğine neden olmayan, refah düzeyini artıran, çalışanların haklarını gözeten, insan haklarına önem veren, geri dönüşümlü ambalajlar kullanan kurumlar iyi bir kurum imajına da sahip olabilir.

Kaynak: http://notoku.com/halkla-iliskilerde-hedef-kitlelerle-iletisim/#ixzz3T7B7epkP

REKLAM VE HALKLA İLİŞKİLER ARASINDAKİ FARKLAR ?

 

Birbirini araç olarak kullanan bu iki iletişim yöntemi bazen birbirine karıştırılır. Bazı görüşler tek farkın bir tarafın tüketiciyi bilinçli ve planlı olarak etkilemeye çalışması olduğunu savunur. Halkla ilişkilerde kuruluşlar bütün olarak hareket ederek kurumu ya da ürünü koruyarak pozitif bilincin devamlılığını sağlar ya da oluşmasında rol oynar. Diğer yandan reklam, ürünün satılması için düşünülmüş bir tanıtım programı bütünüdür.

   Reklam kısaca bir ürünü veya hizmeti satmayı hedeflerken, halkla ilişkiler kuruluşun kendi içinde ve dışında pozitif iletişimini sağlar.
   Reklam, bir kuruluşun kar politikasında önemli rol oynarken şirket için satış artırıcı strateji geliştirerek, pazarını genişletmenin yollarını arar. Halkla ilişkiler bu noktada doğru iletişimin tek adresidir. Kuruluşların reklam politikasının doğru yönlendirilmesinde, şirkete geri dönüşünde devreye girer.
    Reklamın hedef kitlesi ile halkla ilişkilerin hedef kitleleri de farklılıklar gösterir. Reklam ürünün özelliklerine göre belirli bir kitleyi ilgilendirirken halkla ilişkilerde hedef kitle olabildiğince geniş tutulur. Çünkü pozitif iletişim kuruluşların itibarının sağlanmasında büyük öneme sahiptir. Bir diğer ifadeyle, reklam ekonomik sistem içerisinde, pazarda yalnızca potansiyel alıcıya hitap etmekte, buna karşın halkla ilişkiler bu ekonomik sistem içerisinde tamamıyla farklı alan ve mercilere veya tamamıyla farklı sistemlere-örneğin siyasal veya kültürel sistemlere- seslenmektedir.
Reklam her kuruluş tarafında kullanılamaz ancak her kuruluşun bir halkla ilişkiler politikası ve birimi vardır.  Kısa adı RTÜK olan Radyo Televizyon Üst Kurumu’nu ele alalım. Kendi reklamını yapamaz ancak halkla ilişkilerini belirli bir noktada tutabilmek için dikkatli davranmak zorundadır. Yine özel sektördeki büyük kurumlar, kurumsal yapılarının reklamını yapma ihtiyacı içinde değillerdir ancak vasıflı elemanlardan oluşan halkla ilişkiler birimleri mevcuttur.
Bu iki birbirine bağlı ancak birbirinden temelde farklı iş kolu, farklı yönetim birimleri tarafından idare edilirler. Halkla ilişkiler bir şirket politikası olduğu için doğrudan üst yönetim birimleriyle çalışır. Diğer yandan reklamcılık bir satış ve pazarlama politikası olduğu için bu birimlerle birlikte hareket eder.
Halkla ilişkiler ve reklam arasındaki bir başka fark ise kullandıkları araçlarda yatar. Reklam klasik medya araçlarını kullanır. Bunları radyo, tv, gazete, dergi, afişler ve son zamanlarda internet olarak sayılabilir. Halkla ilişkiler kuruluş içinde ve dışında iletişimden sorumlu olduğu için şirket içi ve dışı basın toplantılarını, basın bültenlerini, organizasyonları, seyahatleri planlar. Bunlar için haberleşme teknolojilerinden faydalanır. Bunlar telefon, faks ve e-maillerdir.
  Her iki iş kolu yaptığı iş itibarıyla hizmet süreleri açısından da farklılıklar gösterir. Halkla ilişkiler; ilişki ve iletişimi yönettiği için uzun soluklu yatırım ve çalışmaları gerektirirken reklam kısa süreli etki oluşturmaya yönelik hareket eder.
Reklam, bir satış ve sattırma sistemi olduğu için öncesi ve sonrasında yapılan değerlendirmeler ve karşılaştırmalar reklamın niceliksel faydalarını da ortaya koyar. Reklamın getirisi rakamsal verilerle ölçülebilir. Halkla ilişkilerin kuruluşlara maddi faydasını saptamak güçtür

 

Kaynak : http://www.reklam.com.tr/reklam-yazilari/reklam-ve-halkla-iliskiler-arasindaki-fark-nedir-/260

 

1 5 6 7 8 9 13