Türkiye’de Halkla İlişkilerin Gelişmesi

       

        Halkla ilişkiler, tarihimizin her döneminde çeşitli şekilde uygulamaya konulmuştur. Göktürkler’in Orhun Abideleri, Selçuklular’ın büyük devlet adamlarından Nizamülmülk’ün Siyasetname adlı eserinde; yönetimin, halkın durumu hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olması gerekliliğine işaret edilmesi, yabancı ülke temsilcilerine ve elçilere gösterilecek ilginin önemi üzerinde durulması ve bu kişilere yapılacak muamelenin temsil ettikleri ülkeye yapılmış olacağının açıklanması( ), ayrıca Anadolu Selçuklu döneminde hükümdarların haftanın belli günlerinde halkın şikayet ve isteklerini dinlemeleri ve bunlara çözüm getirmeleri bu dönemle ilgili halkla ilişkiler alanına örnek olarak gösterilebilir.

       Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve yükseliş döneminde yönetim ile halk arasında olumlu ilişkiler bulunmaktadır. Örneğin bu dönemde padişahların adalet fermanlarında şu formül tekrarlanmaktadır: “Reaya taifesi, ki Tanrının bir emanetidir, onları himaye etmek ve kimsenin zulüm yapmasına müsaade etmemek, padişahın vazifesidir”. Aşık paşazade Tarihinde hükümdar için en önemli şeyin, reayanın hayır duası olduğu şu şekilde anlatılmaktadır: “Ariflerden birine sordular, ”Padişahlara hazine gerek midir?” dediler. Arif cevap verdi: “Bir asıl hazine vardır, ol gerektir” ve sordular kim “ne asıl hazinedir?” Arif aydur, “reayanın hayır duaları padişaha asıl hazinedir”.

       17. yüzyıldan itibaren ekonomik ve sosyal bozulmalarla birlikte yönetim kurumlarında da bozulmalar başladı. Bir zamanların “devlet baba” fikri, mültezimlerden ve memurlardan şikayet edilen, halka karşı olan ve onu ezen devlet anlayışına dönüştü. Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde, 1877 yılında toplanan Meclis’te “memur” sorununun milletvekilleri tarafından dile getiriliş biçimi, yönetim halk ilişkilerinin ne kadar bozuk olduğunu göstermektedir. Bu dönemdeki milletvekillerine göre: Ziraat, ticaret, sanat, ilim, fen ve bütün umumi menfaatlerimizin böyle kendi haline terkedilmiş olması, memurlarımızın vazifelerini kötüye kullanmaları dolayısıyladır. Bir takım derebeylerine, sahte hanedanlara, insafsız mültezimlere, namussuz çorbacılara (Hıristiyan büyüklerine verilen ad), fesatçı ve tezvirci adamlara yer veren, fukarayı bir kat daha perişan eden memurlardır ).

        Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, Atatürk’ün halkla ilişkilere önem verdiği görülmektedir. Atatürk, 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde alınan kararların halka duyurulması için İrade-i Milliye gazetesini yayınlatmıştır. Ankara’ya gelişinden kısa bir süre sonra da, Hakimiyet-i Milliye gazetesinin yayın hayatına girmesi, 1920 yılında da Anadolu Ajansı’nı kurması, bu dönemde halkla ilişkilere verilen önemi göstermektedir.

     Çeşitli dönemlerdeki hükümet programlarında ve siyasi iktidarların uygulamalarında, halkla ilişkiler yer almakla birlikte, modern anlamda halkla ilişkiler uygulamaları, 1961 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nda kurulan ‘Yayın ve Temsil Şubesi’nin faaliyete geçmesiyle oluşturulmuştur. Bu şube, Türkiye için yeni olan iktisadi ve sosyal plan ya da planlı kalkınma olgusunun Türkiye’ye yayılması, Türkiye’de planlama çalışmalarının yahut planlama gereğinin bilincine varılması göreviyle ortaya çıkmıştır.

      1962 yılında hazırlanan Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi’nde (MEHTAP), halkla ilişkiler konusuna yer verilmektedir. Bu projede, “Devlet kuruluşlarının her kademesindeki çalışmalarda ve kararların alınmasında halkla yakın temas sağlamak zorunludur”, ifadesi yer almaktadır. Ayrıca sözü edilen projede; “Gelişmiş ülkelerdeki yönetimler, bu temaslar bakımından çeşitli mekanizmalar ortaya koymuş durumdadırlar. Bunların başında, fertleri ve ilgili kuruluşları karardan önce dinlemek, onların istek ve görüşlerini almak ve değerlendirmek için bulunan usuller gelmektedir. Türk yönetiminde de, çeşitli kademelerde, her kurumun bünyesine uygun olarak halkla temas ve dinleme usulleri kurmak gerekmektedir” ifadeleri de bulunmaktadır .

     1964 yılında kurulan Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü’nde oluşturulan Tanıtma ve Halk Eğitimi Dairesi, “Türkiye’de doğum kontrolü ve aile planlaması” konularında etkin hizmetler sunmuştur.

      1965’te “İdareyi ve İdari Metodları Yeniden Düzenleme Komisyonu” çalışmaları çerçevesinde “Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı” ile ilgili olarak yapılan araştırmada, yönetim-halk ilişkilerindeki aksaklıklardan bahsedilmekte ve yönetimin mevcut imkan ve koşulları içinde halkla ilişkilerini daha “sistematik ve iyi bir şekilde” düzenleme yollarını araması gereğine yer verilmektedir.

      1971 yılının Mayıs ayında, devlet kesiminin genel yönünü ve stratejisini belirlemek üzere 10 kişilik bir Danışma Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurul, halkla ilişkiler konusunda da araştırmalar yaparak bazı öneriler getirmiştir. Raporda, Türkiye’de Halkla İlişkiler ve Enformasyon hizmeti gören birimlerin değişik isimler taşıdığına işaret edilmiş, Başbakanlığa bağlı ve koordinasyonu sağlayacak merkezi bir örgütün gerekli olduğu belirtilmiştir. Bakanlık ve diğer örgütlerde halkla ilişkiler ve enformasyon birimleri kurulması, halka yol gösterecek, yardımcı olacak danışma birimlerinin bulunması veya esas görevlere ek olarak bu görevi diğer memurların yapmaları belirtilmiştir. Raporda ayrıca, “Halkla İlişkiler ve Enformasyon birimleri, kuruluşun baş yöneticisine bağlı olmalı, çalışan elemanların seçiminde özel bir titizlik gösterilmeli, hizmet alanı ile ilgili eğitim görmüş kişiler seçilmelidir” denilmektedir( ).

      Türkiye’de halkla ilişkilerin önemi bütün kamu kuruluşlarınca anlaşılmaya başlanmış olmasına rağmen halen görevli elemanların çoğunluğu halkla ilişkiler alanında mesleki eğitim görmüş kişiler değildir.

     Halkla ilişkiler ders olarak ilk kez 1966 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Basın Yayın Yüksek Okulu’nda, 1970’lerde ise İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nde ve İzmir’de Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’ne bağlı Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulları’nda okutulmaya başlanmış olup günümüzde Kara Harp Okulunda, üniversitelerin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinde, Siyasal Bilgiler Fakültelerinde, İletişim Fakültelerinde ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde okutulmaktadır.

   1984 yılında, Bakanlıkların kuruluş ve görev esaslarını yeniden düzenleyen 202 sayılı kanun hükmünde kararname ile bakanlık merkez teşkilatında ihtiyaca göre, hangi tür danışma ve denetim birimlerinin kurulacağı belirtilmiş ve “Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği” kurulacak birimler arasında sayılmıştır. Daha sonra çıkarılan 3046 ve 3056 sayılı kanunla da Başbakanlık ve bazı bakanlıklarda basın ve halkla ilişkiler müşavirliği kurulabileceği de belirtilmiştir.

 

Kaynak: http://www.halklailiskiler.com.tr/Turkiye_de_Kamu_Kuruluslarinda_Halkla_Iliskiler..php

HALKLA İLİŞKİLER ve PROPAGANDA İLİŞKİSİ ÜZERİNE KURAMSAL BİR DEĞERLENDİRME

501-260

Propaganda baskı ve çıkar gruplarının kendilerini tanıtmak, kamuoyunun desteğini kazanmak ya da belirli konularda yetkilileri etkileme amaçlı yapılan sistematik bir girişimdir. Halkla ilişkiler disiplini ise hedef kitle ile kurum arasındaki karşılıklı anlayışı sağlamak amacı ile sürdürülen iletişim çabası olarak ifade edilebilir. Halkla ilişkiler, geniş bir uygulama alanına sahiptir. Bu açıdan halkla ilişkilerin kapsamı geniş tutulduğunda, kimi zaman başta propaganda olmak üzere, reklâm ve pazarlama gibi benzer diğer kavramları da içine alacak şekilde tanımlanmakta; kimi zaman da bu tekniklerden ayırt edilememektedir. Halkla ilişkiler ve propaganda ilişkisine baktığımızda bu iki kavramın geçmişten günümüze sürekli bir karşılaştırma ve karıştırılma ile yüz yüze olduğunu söyleyebiliriz. Bu çalışma, propaganda ve halkla ilişkilerin kapsam ve sınırlılıklarını ortaya koymayı; iki kavram arasındaki benzerlik ve farklılıkları tartışarak, kavramlar arasındaki kilit ayrımları belirginleştirmeyi amaçlamaktadır.

 

KAYNAK: http://sbmyod.selcuk.edu.tr/sumbtd/article/view/237

SPOR PAZARLAMASINDA HALKLA İLİŞKİLER VE SPONSORLUK İLİŞKİSİ

aaaaaaaaaaa

      Spor pazarlaması kavramı ile birlikte spor sektörü kavramı da gündeme gelmiştir. Spor pazarlaması spor üzerinden markaların pazarlanması ve sporun sosyal amaçlar için pazarlanması anlamlarını taşımaktadır. Pazarlamanın tutundurma faaliyetleri kişisel satış, reklam , halkla ilişkiler ve promosyondan oluşur. Halkla ilişkiler; bu faaliyetler içinde müşterilerle duygusal bağlar oluşturarak olumlu imaj yaratmayı hedefleyen bileşendir…Ayrıca halkla ilişkiler çalışmalarında belirlenecek hedef kitlelerin alanı genişlemektedir. Bu hedef kitle içine sadece spor hizmetinden yararlanacak bireyler değil, bu hizmette görev alan değişik gruplar ve taraftarlar yer almaktadır. Halkla ilişkilerde reklam için yapılacak harcamalar toplum yararını gözeten faaliyetlerde kullanılmakta, reklamın aksine medyadan yer satın almak yerine, haber değeri taşıyan olumlu faaliyetlerle haber olmak hedeflenmektedir. Kurumların sosyal sorumluluklarını yerine getirmesine yardım eden halkla ilişkiler faaliyetlerinin bir parçasını da sponsorluk faaliyetleri oluşturmaktadır. Markaların spor üzerinden pazarlanması için yapılan sponsorluk yatırımlarına karşın, sosyal spor pazarlamasına yönelik sponsorluk yatırımları markalar tarafından tercih edilmemektedir. Aslında bu alan pazarlamanın tutundurma faaliyetlerine ulaşması için sosyal sorumlulukların yerine getirilmesine hizmet edecek önemli bir mecradır.

Anahtar Kelimeler: Pazarlama, Spor Pazarlaması, Halkla İlişkiler, Sponsorluk

 

Kaynak: http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&frm=1&source=web&cd=1&ved=0CCAQFjAA&url=http%3A%2F%2Fdergi.nigde.edu.tr%2Findex.php%2Fbesyodergi%2Farticle%2Fdownload%2F27%2F28&ei=eDkAVceLBMarUdDZgfAK&usg=AFQjCNFIU1EJhFNojYmA8lZR2_rb7v_dxQ&bvm=bv.87611401,d.bGQ

HALKLA İLİŞKİLER VE ORGANİZASYON

Halkla ilişkiler ve Organizasyon Hizmetleri, küresel düzeyde değişen pazar, rekabet koşulları ve hızlı teknolojik ilerlemeler nedeni ile sürekli ve dinamik bir gelişim içindedir. Sektörde faaliyet gösteren kuruluşların rekabet gücünü artırabilmesi için teknolojik gelişmelere göre kendilerini yenilemeleri gerekmektedir. Bu durum sektörde alanında uzmanlaşmış eleman ihtiyacını artırmaktadır.
Halkla İlişkiler ve Organizasyon Hizmetleri Programında;
1. Halkla İlişkiler,
2. Müşteri Temsilciliği,
3. Kamuoyu Araştırmacılığı,
4. Organizasyon Sorumlusu,
5. Fuar Organizasyonu
dalları yer almaktadır.
Sektör tarama ve inceleme çalışmaları sonucunda sektörde faaliyet gösteren meslekler saptanmıştır. Sektörde çalışan kişilerin görüş ve önerilerinden yola çıkılarak her meslek dalına ait anket soruları hazırlanmış,daha sonra bu anketler yurdun değişik bölgelerinde uygulanarak mesleklere özgü yeterlikler ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak çıkarılmıştır. Mesleklere ilişkin olarak saptanan bu yeterlikler, hazırlanacak olan öğretim programları ve modüllerin
temel dayanağını ve içeriğini oluşturmuştur.
Öğretim programlarının ve modüllerin hazırlanmasının her aşamasında, iş yaşamının iş gücüne dönük gereksinimlerinin tüm yönleriyle dikkate alınması amacıyla sektörel kuruluşlarla karşılıklı görüş alış verişi ve iş birliği gerçekleştirilmiştir.
Program geliştirme sürecinde üniversitelerden uzmanlar ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yapılmıştır. Sektör taraması ve mesleki yeterliklerin belirlenmesi sırasında, meslek elemanlarına anket uygulanmıştır. Anketler sonucunda Türkiye genelinde sektörün ihtiyaçları ve programdan beklentileri tespit edilmiştir. Bu ihtiyaçlar program çalışmalarının temelini oluşturmuştur.
Program geliştirme sürecinin her aşamasında, yaygın ve yerel ölçekte faaliyet gösteren halkla ilişkiler ajansları, şirketlerin halkla ilişkiler ve müşteri temsilciliği birimleri, reklam ajansları, kamuoyu ve piyasa araştırma şirketleri,medya takip ajansları, turizm, pazarlama, organizasyon ve fuarcılık firmaları şirketleri, ticaret odaları ile işbirliği yapılmıştır. Bu kuruluşların eğitim sorumluları ve çeşitli meslek elemanları ile iletişim kurularak sektör beklentileri programa
yansıtılmıştır.
Meslek elemanlarının sahip olması gereken ulusal ve uluslararası standartlar çeşitli araştırmalar sonucunda tespit edilerek, program çalışmalarına aktarılmıştır.

KAYNAK: http://www.izmitkml.com/?page_id=19

Halkla İlişkiler Uzmanı’nın Nitelikleri

 

Bu konuyu birçok sitede yada blogda bulabilirsiniz. Ama ben kendi ders notlarımdan ayıkladığım bazı bölümleri  aktaracağım. Buraya ekleyeceklerimde birçok eksik vardır ama ana hatlarıyla  kitapsal olarak  Halkla İlişkiler Uzmanının özellikleri bunlardır diyebiliriz.

1-İletişim yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmak bunun yanında yönetim,organizasyon yeteneği,dürüstlük ve hepsinin üzerinde güçlü bir kişilik ve liderlik özelliklerine sahip olmak gerekmektedir.

2-Bu alanda da diğer alanlarda olduğu gibi çağın gerekliliğinin bir sonucu olarak ,medya  ilişkileri, yatırım ilişkileri, sergiler, kamu olayları gibi konularda uzmanlaşma eğilimi söz konusudur. Ancak işin doğası nedeniyle, halkla ilişkilerin tüm uygulama alanlarında genel bir deneyim ve bilgi birikimine sahip olmak gereklidir. Hatta herkesin uzmanlık alanına sahip olduğu kuruluşlarda olağanüstü durumlarda tüm uygulamalarda faaliyet gösterebilmelidirler.

3-Halkla ilişkiler uzmanı araştırmalardan ve psikolojik verilerden öğrendiklerini kendi  tecrübesiyle birleştirip ortaya yeni sonuçlar ve uygulamalar çıkarabilmelidir.

4-Halkla ilişkilerci,yaratıcılığa yardımcı olan event’ler ve görüş,düşünce ve durumları kamuoyuna ulaştıracak reklam, el ilanları,konuşma metinleri,bültenler,makaleler ve bunlara benzeyen iletişim araç ve yöntemleri ile kamuoyunun dikkatini çekebilmelidir.

5-Kuruluş ile halk arsında köprü olabilmeli,halkın istek ve görüşlerini kuruluşa aktarabilmelidir.

6-Gerçekten halkla ilişkilerde başarının büyük ölçüde insan kaynaklı olması nedeniyle halkla ilişkilerde,halkla ilişkiler  eğitiminin yanında bazı kişisel yeteneklere de gerek duyulmaktadır ve halkla ilişkilerci sahip olduğu yetenekleri sürekli geliştirmeli,çağa ayak uydurmalı gerek mesleğiyle gerek toplumla ilgili yenilikleri takip etmelidir.(1)

7-Halkla ilişkiler uzmanı;yorulmaz,somurtmaz,insanları kırmaz,üşümez,hasta olmaz,çok çalışır,çalışmaktan bıkmaz,verilen her türlü görevi yerine getirir,gerekirse temizlik yapar yük taşır,fazla uyumaz,ortalıkta miskin miskin dolaşmaz ,kendine iyi bakmakla yükümlüdür,her ortamda kendini belli eder,kendini sürekli geliştirir,çevresiyle ilişkileri son derece iyidir,dürüsttür,yalan söylemez,içi dışı birdir,güçlüdür,kendine güvenir,kendini ve çalıştığı yeri korur,her türlü duruma karşı hazır olmalıdır,hem savunmayı hem  saldırıyı iyi bilmelidir,çalıştığı sahayı ve onun hedef kitlelerini iyi analiz edebilmelidir,çağın gereklerine ayak uydurabilmelidir

 

kaynak: http://www.erdalerdogdu.com/pr-halkla-iliskiler/halkla-iliskiler-uzmaninin-nitelikleri/

Bir kurum için halkla ilişkiler çalışmalarının önemi nedir?

untitled

Bir kurum için Halkla İlişkiler, kurumu ilgilendirecek tüm hedef kitle ile ilişkileri düzenlemek, bu kişileri kurum hakkında bilgilendirmek ve kurumsal bir kimlik oluşturmak için çok önemlidir. Halkla ilişkilere önem veren kurum ve kuruluşların hedef kitlesi ile her konuda, etkin iletişim içerisinde olmaları halinde daha başarılı sonuçlara ulaşacaklarına inanıyorum. Halkla ilişkiler faaliyetleriyle kurumlar kamuoyunda farkındalıklarını artırırlar. Halkla ilişkiler, kurumun amaçlarını gerçekleştirmek üzerine yapılanır. Halkla ilişkiler, benzer ürün ve markaların birbirinden farklılaşmasına katkıda bulunur. Ama bir taraftan da kurumun toplumsal duyarlılığını kanıtlamasına katkıda bulunur. Kurum içi iletişimi sağlarken, kuruma itibar kazandırır. Çünkü halkla ilişkiler kurum hedef kitleleriyle olan stratejik iletişim yöntemidir.

Kaynakça : http://www.halklailiskiler.com Fatma Çelenk’in yazısı.

5 CEO’ dan Başarılı Olmak İçin Öneriler

imagesCAJ710E8

Warren Buffett, Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO – Berkshire Hathawayceolardan-en-iyi-tavsiyeler-40-yoneticinin-basari-sirlari-94423-06112014145251

Genç kadınlara tavsiyeler: “Bir erkeğin yapacağı şeyi yapın. Tutkularınızın peşinden gidin. Sevdiğiniz işi yapın. Gerçek şu ki, çok az insan işinde sıçrama kaydeder; bu nedenle de, sandığınızdan daha fazla başarılı olacaksınız. Eğer yaptığınız işe dört elle sarılırsanız, sizi fark edeceklerdir.”

Marc Andreessen, Ortak Kurucu – Andreessen Horowitzceolardan-en-iyi-tavsiyeler-40-yoneticinin-basari-sirlari-22746-06112014145316

Steve Martin’in muhteşem kitabı “Born Standing Up”ta şöyle bir cümle var: “O kadar iyi olun ki sizi göz ardı edemesinler.”

Jeffrey Katzenberg, Ortak Kurucu – DreamWorksceolardan-en-iyi-tavsiyeler-40-yoneticinin-basari-sirlari-81765-06112014145336

Henüz 10 yaşındayken Spartaküs filmini seyretmiştim. Ve o günden itibaren de Kirk Douglas benim için kahraman oldu. Otuz yıl sonra, bir hayır işi organizasyonunda kendimi onun yanında otururken buldum.  Orada katılımcılara o kadar tutkulu ve aynı zamanda kibar ve dokunaklı bir şekilde seslendi ki, daha önce hiç kimsenin böyle konuştuğunu duymamıştım. Bu tutkunun nereden kaynaklandığını kendisine sordum. O da daha önce bana kimsenin söylemediği çok önemli bir cümleyle karşılık verdi: “Nasıl vereceğinizi öğrenmediğiniz sürece nasıl yaşayacağınızı öğrenmediniz demektir.”

Ginni Rometty, Yönetim Kurulu Başkanı, Başkan ve CEO – IBMceolardan-en-iyi-tavsiyeler-40-yoneticinin-basari-sirlari-24653-06112014145407

Geçmişi hiçbir zaman korumayın. Geçmişi hiçbir zaman korumamanız halinde, sanırım hiçbir zaman onu, yapışıp kalacak kadar sevmeyeceksiniz.  Ayrıca kendinizi hiçbir zaman bir ürün olarak tanımlamayın; ayrıca rekabetle de tanımlamayın.  Eğer ürününüz ya da rekabetle kendinizi belirlerseniz, müşterinizin kim olduğu dikkatinizden kaçacaktır.

Melinda Gates, Eş Başkan – Bill ve Melinda Gates Vakfıceolardan-en-iyi-tavsiyeler-40-yoneticinin-basari-sirlari-86483-06112014145503

Kadınlar için kariyer ve aile hayatlarını bir arada sürdürmek çok zor.

Öldüğüm gün insanların benim hakkımda iyi bir anne, iyi bir aile üyesi ve iyi bir arkadaş olduğumu düşünmelerini istiyorum. Bu benim için her şeyden önemli.

En çok etkilendiğim anlardan birisi de, Warren Buffett’ın Bill’le beni arkadaşlarına tanıştırmasıydı. Warren  hayatta tanışabileceğiniz en nitelikli arkadaşlara sahipti ve bu da benim arkadaşlarım hakkında yeniden düşünmemi sağladı.
Warren’ın arkadaşlarıyla pek fazla bir şey yaptığı söylenemez; arada onlara ilginç bulduğu, okuduğu bir makaleyi gönderiyor. Onun bu tavrı benim de arkadaşlık hakkında yeniden düşünmeme yol açtı.

 

 

kaynak: http://www.fortuneturkey.com/fotograf/ceolardan-en-iyi-tavsiyeler-40-yoneticinin-basari-sirlari-4048


 

HALKLA İLİŞKİLERDE LOBİCİLİK

Lobicilik Nedir?

Lobicilik, siyasal anlamda kanun yapıcıları etkileme ve karar süreçlerini yönlendirme faaliyetleri olarak tanımlanmaktadır. Demokrasinin gelişmesi ile birlikte “örgütlenme kültürü” tüm dünyada hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Parlamenter demokrasilerde, örgütlü gruplar, siyasal ve sosyal çıkarlar için bir takım profesyonel faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bu faaliyetlerin genel adı Lobicilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Lobicilik, ilk olarak pek çok multi disiplinin kaynağı olan Amerika’da kendini göstermiştir.

Profesyonel baskı grupları “lobicilik” yaparak, adına çalıştıkları kurumlara çok önemli sonuçlar sağlamaktadır.

Baskı gruplarının kendileriyle ilgili hedef gruplarını etkileme çalışmaları iki şekilde gerçekleşmektedir. Bunlar doğrudan doğruya etkileme faaliyeti ve dolaylı etkileme faaliyeti şeklinde olmaktadır Lobicilik, bilimsel araştırmalara ve istatistiklere bağlı olarak yapılmaktadır. Lobici, bu bilimsel verileri bir dosya şeklinde ya da bir sunumla karar vericileri etkilemeye çalışır. Bu anlamda lobicilik, sistematik ve stratejik bir planlamayı gerekli kılmaktadır.

Lobicilik ve Halkla İlişkiler :

Lobicilik, Halkla İlişkiler mesleğinin de ilgilendiği hatta iç içe olduğu bir meslektir. Lobicilikte de halkla ilişkiler yöntemleri kullanılmaktadır. “Halkla ilişkiler ayrıntılı araştırmayı gerektirir. Bir lobicilik faaliyeti için de bu çalışmayı yapacak olan kişinin konusunu en iyi şekilde araştırması ve bilgi sahibi olması şarttır.”

Lobicilikte kullanılan bazı yöntemleri şöyle sıralayabiliriz:

· Kısa aralıklı ve bireysel bazlı ziyaretler.

· Sektör temsilcileri ve dernek, vakıflarla birlikte hareket etmek.

· Dostluk ve hemşehrilik bağlarının kullanılması.

· Bürokrat ve kanun yapıcılara yakın isimlerle kontak kurmak.

· Siyasi parti başkanları ile ikili ya da çoklu görüşmeler yapmak.

· Açık hava toplantıları, sessiz yürüyüşler, basın toplantıları yapmak.

KAYNAK: http://beyazdanismanlik.com/lobicilik-kamuoyu-0-44.aspx

Türkiye’de Halkla İlişkiler

Türkiye’de Halkla İlişkiler

Türkiye’de halkla ilişkiler çalışması ilk kez devlet kuruluşlarında görülmüştür. Dışişleri bakanlığı “Enformasyon Genel Müdürlüğü” ve “Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla Münasebetler Daire Başkanlığı”, bugün bilinen anlamıyla olmasa da, halkla ilişkiler göreviyle kurulan ilk ünitelerden. 1960 devriminden sonra kurulan Devlet Planlama Teşkilatı Yayın ve Temsil Şubesiyle 1964’kurulan Nüfus Planlama Genel Müdürlüğü tanıtma şubesi ise çağdaş halkla ilişkiler çalışması yapan ilk kamu kuruluşlarıdır. Daha sonra öteki devlet kuruluşlarında da görülmeye başlanan halkla ilişkiler üniteleri, 1969’ dan sonra özel kuruluşlarda da yer almıştır. Koç, Eczacıbaşı, Sabancı, Yaşar, gibi büyük holdingler. Yapı Kredi,İş Bankası gibi bankalar, halkla ilişkilere ağırlık veren özel kuruluşların ilk örneklerindendir. Bugün Türkiye’de yüzlerce özel ve kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler üniteleri bulunmaktadır.

Halka ilişkiler eğitimi, Türkiye’de ilk kez 1966’da Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi’nin Basın ve Yayın Yüksek Okulu’nda başlamıştır. Bu okulun 3. ve 4. sınıf uzmanlık sınıfları, gazetecilik, radyo-TV ve halkla ilişkiler bölümüne ayrılmıştır. Daha sonra İ.Ü. Fakültesi (İktisat), Gazetecilik Enstitüsünde ve Özel Gazetecilik Yüksek Okullarında Halkla İlişkiler bölümleri açılmıştır. Bugün İstanbul, Ankara ve İzmir’de beş yüksek okulda uzmanlık bölümü bulunmaktadır. Bir fakültede lisans üstü halka ilişkiler eğitimi ve bazı başka öğretim kurumlarında da halkla ilişkiler dersleri verilmektedir.

Halkla ilişkiler alanında bir meslek örgütü kurma çalışmaları 1969’da Ankara’da başlamış ve 1972’de İstanbul’da on beş uzman tarafından Türkiye Halkla İlişkiler Derneği kurulmuştur. Üyelik için halkla ilişkiler yüksek okulu eğitimi ve üç yıllık meslek deneyimi gibi koşulları bulunan bu derneğin bugün üç büyük şehirde elli kadar üyesi bulunmaktadır.

Günümüzde kuruluşların etkinlikte bulundukları çevrelerinde hızlı ve sürekli ekonomik, sosyal değişiklikler ve gelişmeler olmaktadır. Çevredeki bu değişiklikler karşısında kuruluşların varlıklarını sürdürebilmesi için başarılı ve etkili bir biçimde yönetilmesi gerekir. Bunu gerçekleştirmenin yollarından biri de çevredeki çıkar ve baskı grupları adı verilen güçlerle iyi ilişkiler kurmaktır. Kuruluşların başarısı için, bu toplumsal grupların çıkarlarının, isteklerinin ve tepkilerinin gözetilerek onların güven ve desteklerinin sağlanması gereği önem kazanmaktadır.

Kitle iletişim araçlarının yaygın ve etkin rol oynadığı, çıkar ve baskı gruplarının güçlü olduğu çağdaş demokratik toplumlarda sağlıklı, bilinçli ve duyarlı bir kamu oyu oluşabilmekte ve halk kuruluşların yönetimlerini etkilemede ve uyarmada önemli role sahip bulunmaktadır. Bu baskı grupları içinde özellikle sivil toplum kuruluşları ya da hükümet dışı gönüllü kuruluşlar, kalkınma program ve projelerinin hazırlanmasında, doğa kaynakların ve biyolojik çeşitliğin korunmasında, çevre sorunlarının çözümünde büyük katkılar sağlamakta ve bu konularda kamu oyunun bilinçlendirilmesi ve yönlendirilmesi için yoğun çaba göstermektedir.

Günümüzde modern toplumlarda gittikçe güçlenen ve duyarlı hale gelen kamu oyunun artık desteklemediği işleri gerçekleştirmek kolay değildir. Bu yüzden kamu oyunun her alanda ağırlığını duyurduğu ve duyarlı olduğu ülkelerde kuruluşların etkinlik alanına giren kişiler ve gruplarla etkili bir iş birliği yaptıkları, başka bir değişle yoğun bir halkla ilişkiler çabası içerisine girdikleri görülmektedir.

Ülkemizde de son yılarda kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasının yanında, gönüllü kuruluşlar olarak bazı vakıf ve derneklerin, toplum adına kuruluşları denetleyip yönlendirme ve bilinçli bir kamuoyu oluşturma konusunda önemli bir işlev üstlendikleri gözlenmektedir. Buna koşut olarak da birçok kamu ve özel sektör kuruluşu halkla ilişkiler konusunda etkinlikte bulunmak gereğini duymuşlardır. Bu nedenle gerek kamu gerekse özel sektör kuruluşlarının kadrolarında görev alacak kimselerin de halka ilişkilerinin ne olduğunu, nasıl işlediğini öğrenmesi ve alınan sonuçlardan ne türlü yararlanacağını bilmesi gerekir.

KAYNAK: http://www.gencbilim.com/odev/index.php?odev=brans&kategori=28

KAYNAKÇA

ASNA, m. Alaeddin; Halkla İlişkiler. İ.İ.T.İ. Akademisi, Nihad Sayar Yayın ve Yardım Vakfı Yayınları NO: 297-524, 3. Baskı.

AKDEMİR, Prof. Dr. Ali; İşletme Bilimine Giriş. Birlik Ofset Yayıncılık, Eskişehir 2001.

CEMALCILAR, Prof. Dr. İlhan; Pazarlama Yönetimi. T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 885, AÖF Yayınları No: 473, Cilt: 2, Ünite: 15-28.

COŞKUNER, Öznur; İşletme Bilgisi. Devlet Kitapları, ABC Matbaacılık Ltd. Şti. Ankara 2000.

HALKLA İLŞKİLER VE SOSYAL MEDYA

SOSYAL MEDYA

Bütünleşik pazarlama iletişiminin en önemli birimlerinden biri Halkla İlişkilerdir. Reklamcılığın biraz gölgesinde kalmış olsa da yarattığı etki çoğu zaman reklamlardan daha büyüktür. Her ne kadar reklamcılar tarafından sıkıcı bir alan olarak görülse de bir markanın pazarlama iletişiminde çok büyük rol oynar. Hatta bu rol o kadar önem Kazanmıştır ki halkla ilişkiler ve pazarlama profesyonelleri arasında tartışmalar çıkmasına yol açmıştır. Halkla ilişkiler profesyonelleri, halkla ilişkileri pazarlamadan ayrı bir alan olarak görürler, pazarlama profesyonelleri ise bunun mümkün olamayacağını halkla ilişkilerin pazarlamanın bir fonksiyonu olduğunu savunurlar.

Sosyal medyanın gelişimi ve markaların buradaki varlığını yönetecek kişilerin halkla ilişkiler uzmanları olması gerektiği de son günlerin popüler tartışmalarından. Ve sanırım yakın gelecekte markaların en önemli yatırımları halkla ilişkiler alanında uzmanlaşmış sosyal medya uzmanları üzerine olacak.

Henüz bu iki alan tam olarak bütünleşmiş değil. Markanın sosyal medyada yaşadığı herhangi bir krizi çözmek direkt olarak Halkla İlişkiler Uzmanlarına kalıyor. Dolayısıyla sosyal medyanın markalar için yaratıcı mecra haline dönüştüğü son yıllarda markanın yaşayacağı herhangi bir sosyal medya kazasında adeta kabak Halkla İlişkiler Uzmanlarının başında patlıyor. Daha önce markaların sosyal medyada yaşadığı krizlerden örnekler vermiştim.  Krizleri başlatan kişilerle çözmesi gereken kişilerin aynı olmaması markalar için sosyal medya kullanımının en büyük çelişkisi.

Hâlbuki kurumun diğer kurumlarla, müşterilerle, medyayla ve asıl önemlisi tüketicileriyle diyaloğa giren ilk mercii Halkla İlişkiler birimidir.  Ancak iş sosyal medyaya geldiğinde bu diyaloğu başka insanlara devretmek kurumsal dil açısından büyük sorunlar çıkmasına neden olabilir. Uzun yıllar boyu çalışarak ve emek harcanarak oluşturulmuş bir kurumsal dil iki kelimelik bir hatayla yerle bir olabilir ve marka için tamiri zor hatalar yapılmasına yol açabilir. Bu yüzden Halkla İlişkiler alanında kariyer düşünen kişilerin sosyal medya konusunda uzmanlaşması onlara gelecekte çok büyük katkılar sağlayacaktır.

KAYNAK:http://www.pazarlamasyon.com/sosyal-medya/sosyal-medya-kullaniminda-halkla-iliskilerin-yeri/

 

1 4 5 6 7 8 13